• bombanin ilk atilisiyla 70.000 kisi yanarak oldu. olaydan sonra nehirler ve su kaynaklari kavurucu sicakliktan kacmak isteyen insanlarin cesetleriyle doluydu. bomba sehrin yaklasik besyuzmetre ustunde patladi. adeta suni bir gunes sehrin ustundeydi. ilk yakici etkiden sonra malum radyoaktivite yillarca kanser ve genetik sakatliklar musallat etti bu zavalli insanlara.

    ve isin en aci tarafi bunu assagilik kuralsiz bir terorist grubu degil sozde insan haklari beyannamesini imzalamis, kanunlari ve oturmus devlet sistemi olan bir ulkemsinin yapmis olmasiydi.
  • little boy adı verilen bir uranyum bombasıyla 6 ağustos 1945te yerlebir edilmiş japon şehri. little boy isminin tüm masumiyetine rağmen bu bomba tüm insanlık tarihinde o güne kadar yapılmış en büyük katliamın baş aktörüdür. bombayı enola gay adlı bir b-29 bombardıman uçağı bırakır, patlama hiroşimanın yaklaşık 500 metre üstünde gerçekleşir. 1 mil içerisindeki herşey, insanlar, binalar, araçlar o anda yok olur. patlama merkezinden 2 mil ötede sıcaklık çok kısa bir süre içinde 3000 santigrat dereceye ulaşır, bu sıcaklığa maruz kalıp da sağ kalabilen canlı olmaz. bu yıkımın sonunda 70 ila 80 bin kişinin bomba patladığı anında öldüğü varsayılmaktadır. kabul edilmelidir ki böylesine bir gücün yıkımı sonrasında ceset sayımı yapmak imkansızdır, zaten ortada ceset de yoktur. fakat bu daha yeterli değildir, takip eden iki hafta içerisinde 30 bin kişi daha ölür. ancak o güne kadar yeterince tanımadığımız ölüm meleği radyasyon patlamadan kurtulanların peşini bırakmaz. sene sonuna kadar ölü sayısı 150 bine ulaşacaktır ve bu bile hiroşimanın acı hikayesinin sonu olmayacaktır, çünkü ölüm meleği her bir insan hücresine imza atmaktan çekinmemiştir. bu imza seneler boyu, kuşaklar boyu silinemeyecektir. o gün insanlık tarihinin en acı günüdür ve asla unutulmamalıdır.
  • " sanki bir milyon insan bir anda haykirdi ve aniden sustu , hic olmamislar gibi "

    her dusundugumde gozlerimi dolduran sehir...
  • japon çocuklarinin nazım hikmet'e yazdığı mektup

    23 haziran tarihini taşıyan japon çocuklarının bin turnacik derneği'nin japonca mektubunun çevirisi:

    "nâzım hikmet,
    artık sürekli bir rüyaya girdiniz ve artık bir daha kalemi elinize alamayacaksınız. ve insanlara başka çağrılar gönderemeyeceksiniz. daldığınız bu sonsuz rüya içindeyken de, biz hiroşimalı genç kızların sizin şiirlerinizden ne büyük bir coşku duyduğumuzu öğrenmek isteyeceğinizi sanıyoruz. barış parkı'nda "ölen kadının çocuğu" heykeli dikiliyor. bu heykelin adı "patlayan atom bombası çocukları." işte bu heykelin yapılması, hazırlanması sırasında patlayan atom bombasının, yani hiroşima'nın çocukları sizin şiirlerinizden esinlendiler. atom bombasından hiçbir zarar görmediğiniz halde insanların yüreklerini parçalayan o şiirleri nasıl yazabildiniz! evet, sizin yüreğinizde de, bizim yüreklerimizi parçalayan aynı duygular vardı. çünkü siz de bizim gibi, atom ve hidrojen silahlarına karşı duyduğumuz kini duyuyordunuz. o kin ki, hiroşima ve nagasaki insanlarını hâlâ uyutmuyor. ve çünkü siz barış istiyordunuz. bugün, o patlamanın onsekizinci yılında radyoaktivite etkisiyle, suçsuz insanların ölümü hâlâ sürüyor, "ölmek istemiyoruz!" diye haykıran insanlar hâlâ ölüyorlar. bunlar bir daha olmasın diye biz barış savaşını sürdürüyoruz. sesimiz çıktıkça bağıracağız. nazım hikmet'in düşünceleri ve çabaları boşa gitmesin diye, çağrımızı ve eylemimizi sürdüreceğiz. hiroşima'nın, nagasaki'nin, yansu'nun kurbanlarının acıları unutulmasın diye çağırıyoruz, bağırıyoruz ve her türlü eylem ve davranışta bulunuyoruz.
    hiroşimalı çocuklar size saygıyla, sevgiyle ve teşekkürle bin turna gönderiyorlar. bu bin turna, sizin büyük coşkuyla istediğiniz barışın simgesidir. nâzım hikmet, bu armağanımızı lütfen kabul edin. bu armağanı size, akrabalarınıza ve arkadaşlarınıza yolluyoruz."
    23.6.1963
  • kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.
    hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.
    saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.
    benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.
    çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    çocuklar öldürülmesin
    şeker de yiyebilsinler.
    nazım hikmet ran
    1956
  • amerikanın neden savaşta karşısında olan bir başka ülkeyi değil de japonyayı cezalandırdığı sorusunu akla getiren felakettir. diğer ülkeleri vurdukları gibi japonyayı da sadece vurmakla yetinmediler ve iki yüz elli bin insan üzerinde nefis bir deneme yaptılar. almanya yada başka bir ülke üzerinde yapmış olsalardı mesela bunu kendi insanlarına açıklamakta zorlanacaklardı ancak japonlar ne de olsa asyalı, hristiyan olmayan, sarı ırktan, yani çok da insandan sayılmayan varlıklardı.
  • hiroşima'daki binlerce insanı anında yok eden bombayı atan uçağın adı yani enola gay, o uçağı kullanan pilotun* annesinin adından geliyormuş. bbc'nin belgeseline göre pilot, annesinin adını ölümsüzleştirmek istemiş. ayrıca bu belgeselde kısa kısa da olsa bazı insanların atom bombasının atıldığı gün yaşadıklarından bahsedilmiş ki beni en çok etkileyen kısmını spoiler olsa da söylemek istiyorum. 2 çocuklu bir aile, sabah saatlerinde kahvaltı etmekte. bombanın ardından sanıyorum ki evleri de yıkılıyor. kadın ve kocası hayattalar. anne, çocuklarını arıyor hemen. altı yaşında olan çocuğunun sesi geliyor enkazdan. sıkışmış. ne kadar uğraştılarsa da çekip çıkaramıyorlar. bu esnada bulundukları noktaya doğru ilerliyor yangın. ve çocuk sıkıştığı yerde yanarak ölürken, anne babasının elinden hiçbir şey gelmiyor. bunun gibi trajedilerle hayatlarına devam eden binlercesi mi şanslı, anında buharlaşanlar mı, çeşitli şekillerde aynı gün ölenler mi bilemedim. fotoğraflar korkunç. o gün maruz kaldıkları radyasyon sebebiyle çürümüş insanlar yavaş yavaş. facia sonrası yağan yağmur, açığa çıkan maddeler sebebiyle simsiyahmış ve yüksek oranda radyasyon içeriyormuş. dayanılmaz sıcak sonrası bir umut olarak gelen yağmur suyundan içen insanlar, bu şekilde etkilenmişler. japonların işlediği savaş suçları herkesin malumu olsa da dünyanın hiçbir noktasındaki siviller bu şekilde bir ölümü hak etmiyorlar. yıllar geçiyor, bombaların adı değişiyor, yıkıma uğrattıkları yerler değişiyor ama olan hep sivillere oluyor. filler tepişiyor olayı... al bizim reyhanlı* işte taze taze. koca bir leke olarak düşecek tarihe. de... ne ilk ne son, dünya döndükçe devamının geleceğini bilmek insanın yaşamaya olan hevesini kırıyor.
  • melih cevdet anday'ın bir şiiri..çok kısa, çok anlamlı, çok güzel..

    büyükbabam,babam,ben
    küçük oğlan,kız,damat...
    gelişimiz teker tekerdi
    gidişimiz cümbür cemaat.
  • 6 agustos 1945'te atom bombasi ile heba olmus sehir.

    bu sehre yapilacak saldiriyi abd baskani harry s truman soyle aciklamistir:

    "we have discovered the most terrible bomb in the history of the world. it may be the fire destruction prophesied in the euphrates valley era, after noah and his fabulous ark.... this weapon is to be used against japan ... [we] will use it so that military objectives and soldiers and sailors are the target and not women and children. even if the japs are savages, ruthless, merciless and fanatic, we as the leader of the world for the common welfare cannot drop that terrible bomb on the old capital or the new. ... the target will be a purely military one... it seems to be the most terrible thing ever discovered, but it can be made the most useful."

    (president harry s. truman, diary, july 25, 1945)

    bu aciklamanin turkce meali soyledir: "ortaligin amina koyan bi bomba yaptik. japonlar vahsi ve acimasiz ibneler olsa bile, insanlik bizde kalsin, bombayi gidip kalabalik sehirlere atmiyoruz. dunya lideri olarak sorumlu davranip bu cok faydali bombayi, gidip askeri bolgelerine atacagiz. sivillere bi bok olmayacak merak etmeyin."

    atilan atom bombasi'ndan 3 gun sonra abd baskani harry s truman, radyodan yaptigi ulusa seslenis konusmasinda ise soyle demistir:

    "the world will note that the first atomic bomb was dropped on hiroshima a military base. that was because we wished in this first attack to avoid, insofar as possible, the killing of civilians.."

    turkce meali, "sivillere zarar vermek istemiyorduk onun icin askeri hedeflere saldirdik" gibi bir zirvaya denk gelen bu ifade, goruldugu uzere abd'nin hic vazgecmedigi propaganda (aslinda dogrusu palavra) yontemlerinden biridir.
  • american experience since 1865 dersinde profesörün "sizce amerika doğru şeyi mi yaptı?" sorusuna dersi beraber aldığım 25 amerikalının 25'inin de "evet" dediği bombalamaların bir ayağıdır. bir çocuk "pek kimse bilmez ama, biz bir şey yapmasaydık onlar pearl harbor'ın 5-6 katı büyüklüğünde bir saldırıda daha bulunacaklardı" dedi. profesör günün konularını yetiştirebilmek için çocuğa "nereden biliyorsun?" diye sormadı, aydınlanamadık. bir başka çocuk ise "bu güç onların elinde olsaydı gözlerini bile kırpmadan aynısını yaparlardı" dedi. (aman ne şahane tahmin, aman ne harika gerekçe!) (japonların "biz herkesten üstünüz" felsefesini ve bu felsefe uğrunda yaptıklarını / yapabileceklerini bir kenara bırakalım şimdi)

    tamam savaştır. söz konusu kendi insanlarındır. ölmemek için öldürmektir (iğrenç de olsa, midem kaldırmasa da, kalbim hayır dese de). ama bir insan evladı da çıkıp "orantısız güç kullanıldı", "savaş etiği*ne aykırıydı", ya da "biraz ayıp ettik" filan demedi. hepsi de savaşçı, hepsi de komutan mübareklerin. hakkında genel bir istatistik oluşturulamayacak, üzerinden genelleme yapılamayacak bir kümecik de olsa incelediğim, amerikalıların bu olayla ilgili sağduyulu olmadıklarını, derinlemesine bir sorgulamadan kaçtıklarını düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap