• 2018 dünya kupasında gruplardan sonra bütün maçları geriden gelerek penaltılarda veya uzatmalarda yenerek finale çıkmıştır. kolay iş değil.
  • adamlar başarızlıklarını sorgulayarak bu günlere geldiler. belçika federasyonu 90larda 52 sayfalık başarısızlık raporu hazırlamış ve 9 sene sonra meyvelerini almaya başlamış. bizde de futboldan başka herşeyi konuşulur. arda 60 yaşındaki adamı dövmeye kalkar söver. kim haklı diye aylarca tartışırız. tosiçin karısına sararız. bala göte bi 3. olduk. kendimizi brezilya ispanya sandık.
  • planlamasını yıllara yayarak, sabırla sonunda hedeflediği noktalara ulaşan takım. bilen bilir hırvat milletini ve takımlarını pek sevmem ama haklarını teslim etmek lazım. luka modric, mario mandzukic, sime vrsaljko, mateo kovacic, dejan lovren, domagoj vida, marcelo brozovic gibi şu an dünya kupasında kilit görev yapan oyuncuların hepsi dinamo zagreb ürünü oyuncular. nasıl türk milli takımı en büyük başarılarını galatasaray iskeletini oluşturan oyuncularla yakaladıysa bu hırvatistan da dinamo zagreb çıkışlı oyuncuları ile başarıyı yakaladı ve bu adamlar da senelerdir beraber oynuyorlar. hırvatistan'ın turnuvalardaki en önemli sorunu kırılgan bir takım olmasıydı ama bu 2018 dünya kupası'nda da bunu aştıklarını görüyoruz. bu kırılganlığın aşılmasındaki en önemli pay teknik direktör zlatko dalic'e ait. takıma geldiği ilk günden bu yana herkese müthiş bir güven aşıladı ve takımı bu seviyelere getirdi. kamyon şöförü kılıklı ante dacic'e kalsaydı 2. turdan ötesini göremezdi takım. yıllara yayılan bir planlamanın, doğru sistemin doğru oyuncular etrafında kurulmasıyla ortaya hırvatistan gibi bir takım çıkıyor.

    luka modric'e de ayrı bir parantez ayırmak lazım. kendisi zaten çoktan bir hırvat futbol efsanesi oldu ama pazar günü kupayı kaldırırsa harbiden zagreb'te ilk hırvatistan kralı tomislav'ın heykelinin yerine kendisinin heykeli yapılır. çok büyük oynadı turnuva boyunca ve takımı bu noktaya taşıdı. sizi bilmem ama ben ileride çocuk yapmak gibi bir hataya düşersem kız erkek fark etmeden ''eeeeyy bizim zamanımızda hırvatistan'ı finale çıkaran bir modric vardı'' diye anlatacağım.

    pazar günkü fransa maçı kaybedilir veya kazanılır sonuç ne olursa olsun hırvatistan'a balkan futbolunun ölmediğini dünyaya gösterdikleri için teşekkür etmek lazım.
  • 98 dünya kupasında yarı finalde ev sahibi fransa’ya elenip üçüncü olmuşlardı. sanırım davor suker de gol kralı idi.

    o zamandan bu yana hep dünya futbolunun önemli bir yerinde var oldular. 2008’de bize elendiklerinde slaven bilic ile şu andaki altın jenerasyon işbaşı yapmıştı.

    10 yıl içinde hemen her turnuvaya katıldılar, hatırlayamıyorum belki hepsine. çeyrek finaller, yarı finaller derken şimdi dünyanın en iyisi olmaya çok yaklaştılar.

    iyi planlanmış ve yönetilmiş bir süreç ve makine düzeninde bir milli takım. bir futbolsever olarak umarım fransa’dan 98’in rövanşını alacaklar.
  • nufusu cok da onemli degildir. hirvatistan hep bi futbol ulkesi olmustur, yasiniz kac olursa olsun futbolla ilgiliyseniz 1-2 tane hirvat futbolcu kesin bilirsiniz. tabi ki bi almanya, bi ingiltere ve italya degiller ama istikrarli bi milli takim.

    tarihlerinin en iyi milli takimi degil hic kuskusuz ama kupayi kazanmamalari icin hicbir sebep yok. tamam fransa kadar atletik degiller, onlar kadar cok kosmuyorlar, onlar kadar diri degiller ama final maci bu hic belli olmaz.

    tabiri caizse bu kupada kaziya kaziya geldiler. maclari hep geriden gelerek kazandilar. hep uzatma oynadilar ki bu durum muhtemelen final macina yorgunluk olarak yansiyacaktir. bekleyip gorecegiz, fransaya elenseler bile, cogu futbol severin takdirini topladilar bile simdiden
  • çok büyük iş başarmışlardır.

    88 yıllık dünya kupası tarihinde final oynayan 12. farklı takımdır.
    dünya kupasının 8 şampiyonu (uruguay, arjantin, brezilya, ingiltere, fransa, almanya, italya, ispanya) ve şampiyon olamamış 3 finalistinin (hollanda, macaristan, çekoslovakya) yanına adlarını yazdırmışlardır.

    dev şampiyonlar zaten herkesin malumu olduğu için onlardan bahsetmiyorum. ancak halit kıvanç'tan dünya kupası nostaljileri dinlemiş efsane nesiller iyi bilir ki şu hollanda, macaristan ve çekoslovakya'nın adının anıldığı her sohbette ceketler iliklenir, saygılar iletilirdi. çok büyük takım(lar)dı maşallah denirdi. şampiyon olamadıkları için yazık olduğu söylenirdi. hırvatistan'ı da gelecek nesillere anlatmak bizlere düşüyor şu dakikadan sonra.

    çünkü onlar artık bir ekol.

    edit: isveç'i unutmuşum. 12 değil de 13 diyelim biz ona. *
  • 1991'de yugoslavya'dan bağımsızlığını kazandıktan sonra yavaş yavaş avrupa ve dünya futbolunda adından söz ettirmeye başladı.

    ilk olarak euro 96'da çeyrek final gördüler, dünya futbolunda adından ilk söz edilişleri ise davor şuker önderliğinde fransa 98'deki üçüncülükle oldu. finalin kapısından dönen hırvatlar, artık dünya futbolunda söz sahibiydi. o jenerasyonda boksic, prosinecki ve ülkemizde teknik direktörlük yapan tudor ve bilic gibi isimler vardı.

    daha sonraki turnuvalara çoğunlukla katılsalar da, gruplardan ötesine geçemediler ta ki euro 2008'e kadar.

    euro 2008 hırvatlar için dönüm noktasıydı. zira modric, rakitic ve mandzukic'li jenerasyonun sahneye çıktığı ilk organizasyondu ve aynı zamanda hırvat lanetinin ve loserlığının da başlangıcıydı.

    turnuvaya çok iyi başlamışlar almanya'nın da yer aldığı grupta 9 puanla lider olmuşlardı. çok iyi oynamalarına ve yarı finali sonuna kadar hak etmelerine rağmen dramatik biçimde elendiler bize.

    semih'in yaşattığı travmadan sonra euro 2016'ya kadar sessizliğe gömüldüler.

    yine çok iyi başladılar turnuvaya ispanya'nın önünde lider oldular ve portekiz karşısında yine çok iyi oynamalarına rağmen, bir toplarının direkten döndüğü maçta uzatmalarda portekiz'e kaybettiler.

    bu maçın ardından hırvat loserlığı olarak başlık da açmıştım nitekim bizde de yüzüp yüzüp kuyruğuna getirip sonunu getiremeyen biliç örneği vardı.

    bu turnuvaya dek hırvatlarda iyi başlayıp iyi oynayıp sonra bir şekilde iyi oynadığı maçı kaybetme durumu vardı. bitirişi yapamıyorlardı bir türlü, stresi kaldıramıyorlardı, iyi oynamalarına rağmen kaybediyorlardı.

    aslında bakılırsa danimarka maçında yine hortlayacaktı bu durum. uzatmalarda kaçırılan penaltı ve seri penaltılarda danimarka'nın kaçırdığı her penaltıya karşı penaltı kaçırmaları, dedim tamam bizim hırvatlar yine çok iyi oynadıkları grup aşamalarından sonra elenecekler ama öyle olmadı.

    bu kez rusya maçında uzatmada öne geçtiler sonlara doğru yediler. dedim tamam yine kaybedecekler. yine kazandılar.

    ve dünkü ingiltere galibiyeti. bu turnuvada hırvat loserlığı mu desem şanssızlığı mı kırıldı ve tersine döndü talih yüzlerine güldü.

    bana kalırsa bir avrupa kupası bile kazanabilecek bir jenerasyon (modric-rakitic-perisic-mandzukic gibi isimler) yarı final bile görmeden elenecekken hak ettikleri yere finale euro 2008'den 10 sene sonra çıktılar.

    modric'in de dediği gibi bu jenerasyondan çok şey bekliyordu hırvatlar ve 2008'den beri üstlerinde bir lanet vardı. ve modric önderliğinde fransa 98'deki başarının da üstüne çıktılar.

    bakalım fransa 98'de kendilerini finalin eşiğinden döndüren fransa'ya karşı bu kez neler yapacaklar?
  • tebrikler hırvatistan. sana şampiyonluk yakışır.
  • herkes herşeyi yazmış bir kişiyi kimse yazmamış.

    (bkz: davor suker)

    adamların federasyon başkanı bu arkadaş. bizim federasyon başkanı demirören. futbolcuları, teknik direktörleri falan hikaye. adamlar baştan düzene koymuşlar futbol işini. gerisi geliyor zaten.
  • şampiyonluğu hakettiğini düşündüğüm takım.
hesabın var mı? giriş yap