• kendi bilgi ve tecrübelerime dayanarak; ayak-üstü tek entry'de bile size tekniği aktarabilirim, geri kalan ise gündelik hayatınıza aktarmak. bu teknikleri öğretmek amacıyla verilen kurslar veya yazılan kitaplarda, biraz da içeriği arttırma çabası sonucu gereksiz yerlere odaklanılır. bunun altında hem pastayı süslemek, hem de bilgisizlik yatar.

    90'larda çocuk olmuş herkese uğramıştır bu teknikler. ancak bu işten para kaldırmayı öncelikli amaç edinen kurslar ve bu tekniklerle hakkında doğru bilinen yanlışlar nedeniyle çok azımıza bir şeyler katmıştır. (genelleme yapmıyorum iyi örnekler muhakkak vardır, onlar üstüne alınmasın.)

    öncelikle yanlışlardan başlayım;

    - görüş açısının geliştirilmesi: bu teknikleri öğreten kurs veya kitapların ana argümanı ve amacıdır. ancak bunun, hızlı okumaya alışmaya başlayan insanlara başlangıçta ya da süresince öğretilmesi çok ama çok gereksizdir. eğer bir analoji yapacak olursak; yürümeyi bilmeyen bir insana, usain bolt gibi 100 metre koşmayı öğretirken; adam daha, doğru-düzgün adım atmayı bilmezken, attığı adımları büyütmeye çalışıyorsun. la, adam zaten zor yürüyor, önce onu geliştir sonra koşmasını öğret, belki sıra gelirse ondan sonra adımlarını büyütmeye çalışırsın. bu teknikleri öğrettiğin kişi lise ya da üniversite öğrencisi diyelim. görüş genişliği hızlı okumasını sağlayacak miktarda geniştir zaten. hızlı okuyabilmesi için illa görüş açısının genişletilmesine gerek yok; yeterince açık olan görüş alanını kullanmayı öğret önce.

    altını tekrar çiziyorum; görüş açısını genişletme çalışması, hali-hazırda hızlı okuma tekniğini kullanan kişi içindir. adam akıllı okuma yazma bilen birinin görüş genişliği, hızlı okuma tekniklerini uygulamaya yeterlidir. adam pilot olmayacak, sadece hızlı okumayı öğrenecek. (pilottan kastım hız değil, görüş açısı genişliği)

    - göz kaslarının geliştirilmesi: evet, bu da yapılan yanlışlardan biridir. bu tekniği uygulayabilmek için, gözleri sağlıklı bir insanın göz kaslarının geliştirilmesine gerek yoktur. geliştirilmesi değil, eğitilmesi lazımdır. hızlı okuma tekniğini kullanmayan bir göz, büyük ihtimalle, kelime kelime okuyordur. hızlı okumada ise kelimeler birer-birer değil, gruplar halinde okunur. yani göz kasları iki okuma tekniğinde birbirinden "farklı" çalışır. bunda hem-fikiriz. dolayısıyla göz kaslarının bu yeni tekniğe adapte olması gerek. göz kaslarını geliştirmek ise göz kasları zayıf olan ya da göz kaslarını verimsiz kullanan gözlerde gerçekleştirilir. bu bağlamda, yukarda birkaç entryde de görebileceğiniz gibi shinning, palming gibi terimler kullanılır. (palming göz kaslarını rahatlatmak için kullanılan bir teknik, hızlı oku ya da okuma bunu gün içinde herkes yapabilir.)

    amme hizmetidir, birkaç tane de ben ekleyim; the long swing, optical swing, sway ve colour days. bu terimler; miyopi, astigmat, hypermetrop ve göz tembelliği olan insanların göz kaslarını geliştirmek; hatta bu tekniklerle göz numaralarını düşürmek için kullanılan bates methodlarıdır. benim gibi orta derece miyop olan insanların duygularıyla oynar.* lens, gözlük, lazer gibi seçeneklerden bıkmış arkadaşların internette çaresizce dolaşırken karşısına çıkan; antremanlarla gözlük numarasını düşürmeyi vaadeden tekniklerin özüdür. konuyla ilgili arayışı olan arkadaşlara, gözlüğe karşı savaş açmış fizikçi william bates'in kitabını ve onun tekniklerini anlatan siteleri okumalarını tavsiye ederim. göz numarasının bu tekniklerle düştüğü iddia eden azımsamayacak bir kitle var. örnek-1 , örnek-2

    şimdi hemen aklınızdan geçirmişsinizdir, "bahsettiğimiz göz kusurları gözün şeklinin değişmesiyle meydana geliyor, nasıl oluyor da bu şahsı muhteremler, antremanlarla göz numarasını düşürdüklerini iddia ediyorlar!!!!" diye. william bates*, bu antremanlarla (bazıları hızlı okuma teknikleri içinde de öğretilmeye çalışılan) gözün, ışığı algılayan sinirlerinin (konik, çubuk) çalışmasını verimli hale getirileceğini söylüyor ve bu bağlamda gözlüğe savaş açıyor çünkü gözlüğün verimsizleştirdiği falan anlatıyor. neyse, ben yetkili değilim, kendi fikrimi beyan edemeyecem. belki bir gün bu konu hakkındaki argümanları ve tekniklerini anlatan bir yazı yazabilirim. pornografi bağımlılığından kurtulma rehberinde olduğu gibi yine linç edilirim ama bu sefer göz doktorları linç eder en azından.* tekrar altını çizeyim, umut tacirliği yapmak istemem, benim de şişe dibi gözlüklerim var*, bilirim o duyguyu, ama elçiye zeval olmaz.

    ula konu neydi nereye geldi, bu entryi sadece hızlı okuma teknikleri için okuyan, gözleri sağlıklı arkadaşlar ne sövüyordur bana.* ama gördüğünüz gibi hızlı okuma setlerinde, hızlı okuma tekniği başlığı altında nelere değiniliyor görün, sonra bana hak verin.

    hızlı okuma teknikleri okuduğunu anlamamana neden oluyor: bu en sevdiğim yanlış. yeni doğmuş bebeksin, anne sütü içmen gerek, sen gidiyorsun yağlı iskender yemeğe kalkıyorsun. hızlı okumaya etyen mahçupyan'ın köşe yazısından başlarsan olacağı bu. yavaş okusan da anlamazsın. mesela kendimden örnek vereyim; ingilizce okuma hızım, türkçe okuma hızımdan yavaştır. buna rağmen, şu anda okuduğum 4 kitabın (üçü ingilizce biri türkçe) türkçe olanını daha yavaş okuyorum çünkü metinler ve yazı dili çok ağır. yani bu tekniği kullanmıyor olsaydım da daha yavaş okuyacaktım.* anlatılan konu, üslup, kelime dağarcığı, yabancı kelime kullanımı gibi faktörler sizin o metne özel okuma hızınıza direk etkisi olan faktörlerdir. bir kitabı okurken giderek hızlı okumaya başlarsın çünkü yazara alışmaya başlarsın.

    sürekli olumsuz eleştirilerde bulundum, biraz da yapıcı olmalıyım.*

    şimdi, birazcık rasyonel düşünecek olursak, neden hızlı okumalıyım ve bana faydaları nedir sorusuna cevap verelim.

    kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum: hızlı okumak gözleri daha az yoruyor, hem daha kısa sürede daha çok okuyabiliyorsun hem de bunu yaparken göz kaslarını daha az kasıyorsun. normal kitap sayfasını okurken hızlı okuma tekniği ile iki bakışta tek satır okuyorum ama geleneksel okuma tekniği ile her kelime için gözümü hareket ettiriyorum. hız bakımından ise, gözü kelime kelime oynatmak, okuma hızını sınırlıyor. beynimiz çok daha hızlı algıladığından yavaş okuyarak beynin konsantrasyonunu azaltıyoruz, bu yüzdendir ki çoğu kişi kitap okurken birden kendisini hayal dünyasında bulabiliyor. beyin sıkılıyor, sen okuyana kadar ben birazcık başka işlerle uğraşayım diyor.

    tekniğe geçecek olursak;

    eveleme-geveleme yok. teknik açık ve net. kelime kelime değil, grup grup okuyacaksın. kelimelere değil odaklanmadan, satırı bölgelere bölüp, bölgedeki kelimeleri okuyacaksın. yıllarca kelime kelime okuduğumuzdan buna alışmak zaman alacaktır. o yüzden başlangıçta gözlerinizi bölgeden bölgeye hareket ettirirken yatay değil de çekirge zıplayışlarıyla ilerleyin. (yukardaki entrylerin birinde okudum bu terimi, hoşuma gitti.) yani yarım daire çizerek ilerleyin bölgeler arası. bunun nedeni gözlerimizi yatayda hareket ettirdiğimiz anda, eski okuma stiline geçiyoruz bir süre sonra. geçiş döneminde yarım dairelerle ilerleyin gruptan gruba atlarken. başlangıçta, ortalama 2'şer-3'er kelimelik gruplar oluşturun sonra bunu arttırın. inanın, mesele bu kadar basit. alıştıkça çok çabuk hızlanacaksınız emin olun buna. linteki siteyi adaptasyonunuzu arttırmak için kullanabilirsiniz. internette okuyacağınız yazıları buraya kopyalayıp okuyun. ayarlardan okuma hızınızı ve kelime gruplarının kelime sayısını belirleyin. gelişmiş ayarlardan uzun kelimeleri daha yavaş geç şıkkını işaretleyin daha verimli oluyor.

    bu arada, böyle tek yere bakarak okumak yorucu olabiliyor, gözlerinizi dinlendirin arada. alıştırma yapabilirsiniz bu sitede, dozacı giderek arttırın ama zorlamanıza gerek yok bence boş zamanlarınız da bile yapabilirsiniz.

    hızlı okuma tekniğine münhasır çalışmalar, antremanlar yapmak elzem değil. (görüş açısını geliştirmeye çalışmıyorsak, kaldı ki o da normal metinlerde yapılabilir fakat bunun sırası değil yukarda anlattığım gibi) zaten günlük hayatta onlarca yazı okuyoruz; okulda ve evde ders kitabı ve normal kitap, internette makale köşe yazısı, sözlüklerde entryler ve sair.

    bazı metinleri kelimesi kelimesine anlamana gerek yok başlangıçta. bu sözlükte ve birçok gazetede vakit bile kaybetmeye değmeyecek bir ton yazı var. al sana fıstık gibi tarla, ek tohumlarını.

    daha fazla detaya girip kafa şişirmek istemem, anlaşılmayan yerler varsa, bir yeşil uzaktayım. dolar yeşili.*

    edit: bir site daha.
  • bu entrynin sonunda vereceğim iki tekniği kullanarak okuma hızınızı(wpm*) geliştirme garantisini veriyorum, kesin ve net. 90'larda hızlı okuma kursu furyasının olduğu dönemlerde bu kurslara gitmiş ve o kurslardan hiçbir şey öğrenememiş biri olarak, bir önceki entrymde ilgili eleştirileri yapmıştım: (bkz: #37376972)

    bu kadar net konuşuyor olma nedenim ise okullarda hızlı okumayı engelleyici bir sistemle okuma-yazma öğretiliyor olması. bu nedenle daha sonraları kendini geliştirenler haricinde herkes, okullarda öğretilen okuma tekniği ile okuduğundan, okuma hızı diğer tekniği öğrenmekle beraber hızlanıyor.

    bu durum matematiksel işlemler için bile geçerli. mesela çarpma işlemini ele alalım. okullarda öğretilen çarpma işlemi metodu yavaş bir yöntem. daha hızlı çarpma yöntemleri mevcut. okulda öğretilen yavaş metodlarla çarpma yapan birisi, daha hızlı bir çarpma metodu öğrendiğinde çarpma hızı hızlanacaktır.(okuma için de aynı şey geçerli)

    örneğin, 38*64 işlemini nasıl yaparız?

    (okullarda öğretilen yöntem)
    önce 4 ile 8'i çarpar 32'nin 2'sini yazarız, elde var 3. sonra 3*4 yapar 12 buluruz ve 32'nin 3'ünü ekleyip birler basamağındaki 2'nin soluna yazarız. yani 152. sonra 6*8=48, 8'i yaz, elde var 4. sonra 6*3=18, 18+4=22, yaz 22'yi 8'in yanına 228. sonra 228'i bir basamak kaydırarak 152'nin altına yazarız ve bu iki sayıyı toplarız. 2432. okullarda bize öğretilen çarpma işlemi bu şekilde yapılır. peki ben size başka bir yöntem öğretsem? çarpma işlemini çok daha hızlı bir şekilde yapabileceğiniz bir sistem var desem?

    önce 4 ile 8'i çarpın. 32. 2'yi birler basamağına yazın. elde var 3. sonra 4*3=12 ve 6*8=48. 12 ve 48'i toplayın, bir de eldeki 3'ü ekleyin. 63. 63'ün 3'ünü onlar basamağına yazın. elde var 6. sonra 6*3 yapın. 18. eldeki 6'yı ekleyin 18'e. 24. onuda aşağıya yazın. sonuç: 2432. (bu yöntem her türlü sayı içi geçerli. 3 basamaklı çarpı 4 basamaklı da yapabilirsiniz ve sair.) tertemiz yöntem ve çok daha hızlı, özellikle sayılar büyüdükçe. (değerinizi bilin çizerek anlattım: http://sketchtoy.com/62882975)**

    aynen matematiksel işlemlerde olduğu gibi, okuma sistemlerimizde de birbirinden farklı yöntemler mevcut. bize okulda öğretilen okuma sistemi seslendirmeye dayalı okumadır. yani: "ali ata bak." kelimelere bakarız ve içimizden sesli ya da farketmeden sessiz şekilde seslendirerek okuruz.(ecnebiler buna subvocalization diyor.) ses tellerimiz titreşmese bile beynimiz ses olarak okur kelimeleri ve bu sese karşılık gelen anlamı anlar.

    yani bu klasik yöntemde, önce kelimeye bakıyoruz sonra seslendiriyoruz(sesli ya da sessiz) ve beynimiz bu seslendirmeye karşılık gelen anlamı oluşturuyor.

    klasik yöntemdeki bu seslendirme işlemi okuma hızımızı düşüren en büyük etkendir. hızlı okuma kurslarında bu temel sıkıntıyı ortadan kaldırmaktan ziyade görme açısını genişletmeye odaklanır ki temel yanlıştır. öncelik seslendirmeyi yoketmek olmalıdır, seslendirmeyle okuma yapıldığı sürece kelime görme açısı ne kadar büyürse büyüsün okuma hızı artmaz. bu yüzden, bu şekilde davranılan hızlı okuma kurslarında başarı sağlanamaz.(muhakkak istisnalar mevcuttur.)

    seslendirmeyi kaldırdığımızda beynimiz kelimeleri nasıl algılayacak?

    önce kelimeye bakarız ve kelimeyi resim yani şekil olarak algılarız ve beynimiz direkt olarak bu şeklin anlamını bellekten çeker. bu şekilde okumayı öğrenen biri daha sonraları tek bakışta gördüğü kelime sayısını arttırmak için görüş açısını genişleterek daha hızlı okuyabilir ancak öncelik okuma alışkanlığımızı değiştirmektir.

    belki şimdilerde değişmiştir, ben ilkokuldayken öğretmenimiz okuma yarışları yaptırır, belli bir metni sesli olarak hızlı okumayı hedeflerdi. bu şekilde yetişmişiz. beynimiz okumayı seslendirmeyle öğrenmiş. o yüzden sık sık antreman yaparak seslendirmeden kurtulabiliriz.

    "yahu kardeşim, ben okurken seslendirme yapmıyorum, olur mu öyle şey" diyenler için de seslendirme yapıp yapmadıklarını öğrenme yöntemi mevcut ki bu yöntem antremanlarımızdan biridir aynı zamanda.

    aşağıda vereceğim metni okurken dudaklarınızı oynatarak "birikiüçdörtbeş, birikiüçdörtbeş, birikiüçdörtbeş" diyerek(sürekli tekrar ederek) okuyun. eğer ki normal okuma hızınızdan daha yavaş okuyor ve okuduğunuzu anlamakta güçlükler çekiyorsanız, bilin ki, siz de okurken-seslendirenlerdensiniz.

    "bir varmış bir yokmuş, japonya'nın kyoto şehrindeki takase nehri üzerinde gidip gelen sandallara takase sandalı denirmiş. ancak bu sandalların bir özelliği varmış. tokugawa döneminde suçlular, sürgün yerleri olan adalara bu sandal ile taşınırmış. fakat her suçlu buraya sürgün edilmezmiş. sadece çok ağır suçların karşılığıymış bu ceza. mesela sinju yaparken, sevgilisini öldürdükten sonra kendisi intihar etmeyenler gibi. sinju, yani kalplerin birlikteliği, yani sevgililerin beraber ölümü, yani bu dünyada iki ayrı bedende yaşayanların sonsuzda birleşme umudu, sözün özü dualizmin vahdete dönüşümü.
    bir yaz gecesi, bu sandala 65-70 yaşlarında bir ihtiyar bindirilir. bir gardiyan ve bu adam. gardiyan sandalın ipini çözer ve adalara doğru yolculuk başlar." devamını okumak isteyenler: (bkz: #45187161)

    evet arkadaşlar, bizlerin öncelikli amacı seslendirmeyi yok etmektir sonra görüş açınızı genişletirseniz genişletin. yazının başında dediğim gibi iki tane teknik mevcut. bunlardan birini az önce öğrendiniz. yani antreman yapacağınız metni okurken dudaklarınızla fısır fısır başka bir şeyleri sürekli tekrar etmektir. "elmaarmutkelmahmut" diyerek de okuyabilirsiniz "birikiüçdörtbeş" diyerek de. böylelikle beynimiz okunan sesi anlamaktan ziyade görülen kelimeyi okumaya yönelecek, beynimizi kelimeleri seslendirme olmadan okumaya alıştırmak için zorlayacağız. tam olarak ne yaptığımızı anlayamadıysanız ilgili linkteki kişiyi izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=cpoiz6dgxwe

    gelelim diğer yönteme; araştırmalara göre bir metni seslendirerek okuyan kişilerin bu seslendirmeyi(sesli ya da sessiz olması fark etmez) nefes alışverişlerine göre yaptığı gözlenmiş. seslendirerek okuyanların, okurken nefeslerini tuttuklarında okumakta zorlandıkları ortaya çıkmış. eğer ki bir önceki tekniği beğenmediyseniz, bu da diğer teknik. antreman yaptığınız metni okurken nefesinizi belli aralıklarla tutarak okumaya çalışın.(uzun tutmayın nefenizi) kendinizi zorlamayın, mesele nefesiniz uzun tutmak değil, nefesinizin kontrolünün sizde olması. zorlanıyorsanız diğer tekniği kullanın. yine, tam olarak ne yaptığımızı anlamadıysanız şu dayıyı izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=sdkftyxgt38

    daha fazla teknik de mevcut, subvocalization'ı kaldırmak için. eğer ki görerek okumaya başlarsanız, seslendirme sizi engellememiş olur ve okuma hızınızı daha geliştirebilirsiniz. bir önceki yazımda yazmıştım seslendirmeyi kaldırdıktan sonra hangi yöntemleri kullabileceğinizi, ona da bakabilirsiniz: (bkz: #37376972)

    internet kaynak dolu arkadaşlar, siz yeter ki isteyin.
  • tamamen algıda gruplama alışkanlıklarını yeniden düzenleme üstünedir. bu tekniklerin yararına genel yaklaşım "hadi len" minvalinde bence, ya da ben hadi len diyordum itiraf edeyim. sözümü yedim mi, yedim; katiyetle hadi len değilmiş. olayın temel numarası şu; nasıl ki kelimeleri okurken tek tek tüm harflere takılmıyoruz ama bir bakışta sadece kelimeyi görüyoruz, çünkü bu yaşa kadarki algı alışkanlıklarımız o yönde. meselakelimeleraralıklıdeğilböylebitişikyazılsaydı, belki yedi ya da sekiz kelimeyi aynı anda tek öge olarak algılamayı öğrenecektik. hah, adamların dediği de bu, satırları hatta paragrafları tek ünite gibi algılamak. bu yüzde de ezber bozma üstüne egzersizler yapıyorsunuz her gün, mesela alt alta yazılan çok basamaklı sayılarda saniyelik bakışta kaç basamak olduğunu bulmaca. misal:

    38458459
    3985684375
    9845845
    348699o037384
    343
    56576878

    işte bunları 8- 10- 7 gibi sesli olarak basamak sayısını söyleyip altalta bir sayfa okutturuyor. şahane rastgele tuşa basıyorum, o ayrı. bir başka egzersizse, satırların sadece başına ve sonuna yakın, ve iki satır arasına denk gelen noktalara odaklanarak, olabildiğince hızlı ve görebildiğin kadarını okumak. bu aşamada amaç okuduğunuzu anlamanız değil, algıya dayalı gruplama alışkanlıklarınızı bozmak, değiştirmek.

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım inecek var deriz otobüs durur ineriz
    *-------------------------------------------------------------------------------------*
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    *-------------------------------------------------------------------------------------*

    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    *-------------------------------------------------------------------------------------*

    herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    *-------------------------------------------------------------------------------------*

    beni bırak göğe bakalım
    *

    bir başka yöntem, metni iki kolon biçiminde düzenleyip, kolon başına düşen kelimeleri tek bir ünite olarak algılamaya yönlendirmek, yavaş yavaş bu kolonları birbirine yaklaştırırken bu algıyı oturtmaya yönelik:

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım*****************inecek var deriz otobüs durur ineriz
    ******bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya **************herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    ********hırsızlar polisler açlar toklar uyusun**********herkes uyusun
    ************************bir seni uyutmam*******bir de ben uyumam
    *******************herkes yokken biz oluruz*****biz uyumayalım
    ************************nasıl olsa sarhoşuz ***nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    *********************************beni bırak*göğe bakalım

    bunun yanında fiziksel egzersizler var, gözlerinizi en alta ve en üste bakarak 15 set oynatın, sonra kapatıp palming metodu denilen avuç içlerinizi kapalı gözlerinizin üstüne koyarak, elinizin sıcaklığıyla da rahatlatın. aynı hareketi görebildiğiniz en sağa ve en sola gözlerinizi çevirerek 15 set yapın ve palming metodunu uygulayın. ardından elinize bir kalem alıp, üstünde bir noktaya odaklanarak görebileceğiniz en yakınla 40 cm arasında 15 set yaklaştırıp uzaklaştırın, yine dinlendirin gözleri. bu egzersizleri ve benzerlerini bir ay tekrarladığınızda, önceden 150-250 aralığında olan biriyseniz (ortalama insan aralığı bu), dakikada 450 ila 750 kelime aralığına çıkabiliyorsunuz.

    sürekli okumanızı gerektirecek bir işiniz varsa, mesela akademik alandaysanız seve seve hızlı okuyorsunuz zaten, ama özellikle çok ayrıntılı okumak zorunda olmadığınız metinler için (mesela aynı konuda 4 makale okuyorsunuz, önemli olan denek sayısını hatırlamanız değil çalışmayı anlamanız gibi, vb.) bir saat içinde yüzlerce sayfayı okumanızı gibi müthiş kolaylıklar sağlıyor bu teknikleri uygulamak. egzersizler için bir kitap edinmeniz, işinizi daha kolaylaştırır.
  • "hızlı okuyorum, her deneni anlıyorum" gibvisinden amerikan menşeili pragmatist yaklaşımın bir uzantısı.oysa ki kitap okurken kahramanın yaptığı bazı hareketleri yapmaya çalışmak, söylediği bir sözü tekrarlayıp eğlenmek, kitabı bi kenara bırakıp "ben olsam ne yapardım, bizim de çevrede de böyle bi adam var" diyerek eğlenmek gibisi yoktur.
  • bu teknikleri kullanmaya çalıştıktan sonraki okuma performansım baya düştü. bir iki cümle okuduktan sonra otomatik olarak "acaba hızlı okuyor muyum" diye düşünmeye başlıyorum. sonra hızlı okuduğumu görüp ehe mehe diye sevinirken sayfa bitiyor ve ne okuduğum hakkında en ufak bir fikrim olmuyor.
  • sayesinde hem entryleri altalta okumak, hem de yaran yanlış okumalara girdiğim teknik

    sol frame
    * su böreği
    * rtük

    okuduğum: sürtük böreği

    bırakıcam bu tekniği
  • eğer çok kalınsa yazarı arayın, özet çıkarmasını rica edin, kabul etmezse götün tekidir zaten, okumaya değmez kitabını
  • 85 katlı bir binadan atlayın ve havada okumaya başlayın; şen gidin yassı ölün, bir kitap okuyun hayatınız değişsin...
  • hızlı okuduğunuza kendinizi inandırmaya çalışın, bir de "buraları biliyorum zaten" tawrını benimseyin, atlayın paragrafları, sular seller gibi olun.
  • baskasina okutturup ozet cikarttirin.

    (bkz: yoneticilik)
hesabın var mı? giriş yap