• çoğu zaman sırf istikrar zemini korunsun diye verilen bir ödün, karşılığı beklenen bir fedakarlık.
    "her hizmetin bir hikayesi vardır"
  • "allah’ın rızası dışında başka hiçbir karşılık, çıkar, takdir, teşekkür, tasdik vs beklemeden; niyet, bilgi, tefekkür, gayret, tevazu şartlarını taşıyan; riya, bencillik, kibir, kıskançlık, yobazlık gibi şahsiyet zaaflarından arınmış olarak yapılan, insanlara doğrudan veya dolaylı olarak maddi veya manevi fayda sağlayan ve hayatın kalitesini yükselten her çeşit fikir, fiil veya eser üretimidir. "

    "hizmet, insanın ulaşabileceği en yüksek makamdır."

    kaynak: ustam.
  • bir malın satışına bakmaksızın son tüketicilere pazarlandığında isteklere cevap veren ve ihtiyaçları karşılayan eylemlerdir.
  • imam hatip lisesine gitmek isteyen öğrencileri abilere almama, gitmiş kız öğrencilerin 2005 te ki başörtüsü sorunlarında başlarını açmaya ikna etmeye çalışma gibi hizmet çeşitleridir.
    (bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
  • bir rivayete göre 5 gruba ayrılırmış :

    1) iş ile ilgili hizmetler. ---> o da ne demekse diye soranlar için danışmanlık, bankacılık, sigortacılık vb hizmetler oldugunu belirtelim.

    2) ticari hizmetler. ---> bunlarda parekende satış, bakım-onarım faaliyetleri falanmış.

    3) alt yapı hizmetleri. ---> bunlar da bildiğimiz taşıma, haberleşme, ulaşım vb. bunlar olmazsa ülke ekonomisi göçer diyenler bile var.

    4) kişisel hizmetler. ---> bunlar lokantada, berberde, otelde gördüğümüz hizmetler.

    5) kamu hizmetleri. ---> bunlar da görüp görmediğimizin belli olmadığı hizmetler. içlerinde eğitim, sosyal güvence, emniyet ve temiz(burda temiz sıfatı dikkat çekiyor) hava/su hizmetleriymiş.

    her tür hizmetin devlet eliyle yapıldığında veriminin düşmesi kaçınılmazmış. (işte şimdi anlaşmaya başladık) zira devlet bu hizmetleri hemen hemen bedava sağlarmış ama özel sektör kar amacı güttüğünden daha kaliteli hizmet sunarmış. demek ki neymiş ya eğitimin özelleşmesi konusunda yök başkanına katılıcakmışız ya da devletten kaliteli hizmet beklemeyecekmişiz.

    sözün özü:4s kuralı hizmet sektöründe de esasmış.. paran varsa seve seve hizmet alırsın paran yok ise emniyet(?) sosyal güvence?() eğitim(?) temiz su(?) gibi alanlarda kafanda soru işaretleriyle gezersin.
  • amerika ile bir yemek yemektir.
  • orjinali* aslında "hidmet" imiş. hademe, mahdum gibi kelimelerle aynı köke sahipmiş. ancak latin alfabesine geçilirken yanlışlıkla hizmet olarak alınmış türkçemize.
  • soyut (elle tutulamayan) mallardır.tüketicinin mülkiyetle ilişkisi olmaksızın aldıkları faydalardır.
  • ankara'da çok bulunur.

    belediyelerce verilen hizmetlerin başlıcaları alt geçit, üst geçit ve köprülü kavşaklardır. görüldüğü üzere hizmeti hizmet yapan en birinci özellik betonarme olmasıdır.

    aklımıza gelebilecek en güzel örnek hiç şüphe yok ki, yakında mega yapılar belgeselinde gökkuşağı projesiyle birlikte yer alacağını tahmin ettiğim cinnah caddesine bağlanan köprülü kavşaktır. şehir yaşantısına inkar edilemez katkıları olan, yollarda yürümek gibi gereksiz eylemlerden bizi kurtaran bu harika yapı estetik yönüyle de göz dolduruyor sevgili ankaralılar: iç duvarları mavi banyo fayanslarının üzerine ibrahim melih gökçek'in kendi elceğiziyle çizdiği söylenegelen uçan kaz ve bulut (veya nilüfer çiçeği de olabilir, bu konuda bir konsensüs yakalanmış değil) vb. motiflerle bezelidir. bir altgeçitte çocuk nevresimi konseptini yakalamak, sorarım size ankaralılar, belediyeciliğin olmazsa olmaz projelerinden disneyland'ın bir habercisi değilse nedir?

    lafı gelmişken, proje de en az hizmet kadar önemli, ve sayıyla verilen bir başka güzelliktir. inşaatın sınırları'nı zorlayarak ankaramızda taş ve betondan nasibini almamış tek bir alan bırakmamak ise projelerin en büyüğü, en daniskasıdır. inşallah bu 5 yıllık dönemde o da olacak...

    o zaman yollara dökülüp "ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak" türküsü eşliğinde oynamayan ne olsun sevgili ankaralılar. nerde gaşıklar?
  • gülen cemaati tarafından kullanılan biçimiyle bakıldığında islam protestanlığıdır.

    islam ticareti, dünyevi çalışmayı yasaklamaz, belli şartlar içinde yapılması kullara haktır. lakin dünyevi bir kısım çalışmaları allah yolunda savaşın araçları olarak görerek kutsallaştırmaz, bunlara uhrevi anlamlar da yüklemez. çalışmak ve bu yoldan refaha ulaşmak allah gözünde makbul kul olmanın ölçütlerinden biri değildir. çalışmış ancak başaramamış olanın da, çalışmış ve başarmış olanın da, çalışmamış olanın da değerinin hükmünün verileceği yer bu dünyadan başkadır. protestanlığın dünyamıza hediyesi olan ve max weber büyüğümüzün kapitalizmin doğuşunu hazırladığını iddia ettiği bu zihniyet cemaatte vardır. temiz imanlı, hak yolundan ayrılmayan şakirtler bu dünyada çalışacak ve kazandıklarıyla, eriştikleri refahla ve verdikleri hizmetin sonucunu görmeleriyle allahın takdirini kazandıklarına emin olacaklar.

    hizmet, dine dair bir başka problemi de çözen bir formüldür.
    din insanın zamanını taleb eder. hangi dine bakarsanız, insanı dünyevi faaliyetlerden çekilip zamanın büyükçe bir kısmını çeşitli ibadetlere ayırmasını, tanrı yolunda geçirdiği bu zamanla ruhunu arındırmasını tavsiye eden bir şeyler bulursunuz. islam için bakıldığında bu vakit namazları dışında kılınan namazlar, kuran okumaya gün içinde zaman ayrılması gibi basit şeylerle başlar, oldukça da çeşitlendirilebilir ama bu zamanı ayırmak için dünyanın işlerinden uzaklaşmak gerekir. protestanlığın dünyevi çalışmayı tanrı katındaki kabulle ilişkilendirmenin bir yolunu bulması onu diğer inanç-ibadet sistemlerinden ayıran bir yanı olmuştu. hizmet adı altında aslında gayet bu dünyada para ve güç elde etmeye yönelik olan çalışmaların benzer bir statüye sokulması, insanların günün her anını allah yolunda çalışarak geçirdikleri illüzyonuna yönlendirilmeleridir; dine zaman ayırmalarına gerek yoktur artık, zaten her anları din yolunda, allah yolundadır.

    islamda reform tartışması saçma sapan şekillerde gündeme gelir durur bu ülkede. cemaat sağolsun, çoktan protestan olduk elhamdülillah.

    edit: bu noktada dikkate değer bir diğer husus da, protestanlığın yayılması-kapitalizmin yayılması arasında kurulabilecek zamansal bağın 1980 sonrası kapitalistleşen türkiye-gülen cemaatinin yükselişi arasında da kurulabilmesi.
hesabın var mı? giriş yap