• 1916 yapımlı "otto rippert" tarafından yönetilmiş 401 dakikalık bir film.
    frankensteinın hikayesiyle benzerlik taşır.
    bir insan tarafından yaratılan homunculus, normal bir insan görünümündedir ve topluma tamamen uyum sağlamıştır.
    ancak diğerleri gibi olmadığını, imal edilmiş olduğunu öğrendiğinde saldırganlaşır ve diğer insanlardan daha güçlü olduğunu bildiğinden kendi çapında bir diktatörlük kurar, fakat homunculus nihayetinde elbette yokedilecektir.
    sinema dersinde bu filmin nazi almanyasını sembolize ettiğinden bahsedilmişti, ki alman yapımıdır, ve fakat ben öğretmenin yalancısıyım.
  • "sentetik" biçimde "yaratılmış" muhayyel, kurgusal bir icat; "insan". homunculos, homuncolos, homungolos biçimlerinde de karşılaşılır metinlerde. homunculus ve onun gibiler "hayat"ın çocuğudur, insan ise ölümün. aslında bir "ölü" olduğu için bütün nazarı hayata dönüktür homunculus'un. gerçekten yaşıyor olsaydı nazarı ölüme (ölümlülüğe) dönük olacaktı.

    homunculus gören, işiten, düşünen, tadan, kalbi kan pompalamaya devam eden manen ölmüşlerin manidar bir sembolü olarak değerlendirilebilir kuşkusuz. kifayetsizliğine aldırmayan ihtirasları ardında "hayat"ın peşinde koşan ve "var olma"nın büyüsüyle yaratılışı ve ölümlülüğü ıskalayan canlı cenazelerin.

    aslolan "var olmak" değil, yaratılıştır diyenlere dudak büken, gösterme meraklısı, kendi kendisini homunculus paradoksuna itmişlerin; kendi kendisini bu çıkmaza sokmuşların:

    "kendi kendine bir masal uydurmuştu; ona inanıyor, hayatın efendisi olmak istiyordu. onun için ölümün sofrası oluyordu."

    yukarıda mezkur alıntıda olduğu gibi ahmet hamdi tanpınar'ın, frankenstein'a kısmen benzer bu ucube üzerinden insanın "var olmak" tecrübesine dair söyledikleri oldukça etkileyicidir:

    "...büyük nehirden ayrıldıktan sonra, ilk rastgeldiği çukuru dolduran bir su gibiydi. orada her türlü ârızanın, başta kendisi olmak arzusunun kurbanı olacaktı. insanoğlunun ıstırabı kadar tabiî ne vardı! şuurla var olmayı, gerçekten var olmayı ödüyordu. fakat insanoğlu bununla kalmıyor, bu büyük, değişmez zaruretin yanında kendi de yeni baştan talihler icat ediyordu. yaşıyorum diye başka ölümler yaratıyordu. hakikatte bunlar hep o varlık vehminin çocuklarıydı. çünkü hakikî ölüm ıstırap değildi, kurtuluştu; hepsini hepsini bırakıyorum, sonsuzluğa karışıyorum. aklın bittiği yerde parlayan büyük incinin kendisi oldum; ondan bir zerre değil, kendisi. aklın serhaddinde hiçbir aydınlığın gölgelemediği yerde kendi içinden aydınlık, pırıl pırıl tutuşan büyük su nergisiyim. fakat hayır, o bunu diyeceği yerde, 'mademki düşünüyorum. o halde varım, mademki duyuyorum, o halde varım, mademki harp ediyorum, o halde varım, mademki ıstırap çekiyorum, o halde varım! sefilim varım, budalayım varım! varım, varım!' diyordu."
  • adnd 2nd ed.'de büyücüler tarafından gözcülük, takip, ajanlık, sinsilik için yaratılan, ufak, sürüngenimsi, kanatlı yaratıklar. büyücüyle telepatik bağları vardır. büyücünün bildiği herşeyi homonculus da bilir ve homonculus'un gördüğü ve duyduğu herşeyi büyücü de görür ve duyar. homonculus ölürse wizard 2-20 hp damage alır, o fenadır işte.
  • ortaçağ katolik kilisesi'ne göre erkek ve kadın çiftleştiğinde erkek kadına bir homunculus veya küçük insan bırakıyordu, bu homunculus, dokuz ay boyunca ana rahminde, annenin herhangi bir özelliğini kabul etmeksizin bekliyordu, ancak bir papaz onu kutsayıp ölümsüz ruhunu kurtarmadıkça, yani homunculus bir erkeğin ellerine geçmedikçe küçük insanlıktan kurtulup gerçek bir insan kesinliğine kavuşamıyordu. (barbara ehrenreich ve deidre english, 1973, witches, midwifes and nurses, new york: feminist press)
  • diablo ii 'de necromancer char için güzel bir unique item olup, kabaca ifade etmek gerekirse
    %75 chance to block, 2 necro skill, 2 curse, 20 energy, %33 regenerate mana, 5 mana after each kill ve 40 all resist gibi güzel özellikleri vardır.
  • yapay insan anlamına da gelmektedir, 16. yüzyıldan başlayarak simyacılar tarafından kullanılmış ve tıbba da girmiştir. simyacılar bu terimi yapay olarak yaratılmış bir insan ve bunun mümkün olup olmayışı üzerine kullanırken, tıpda bu terim insan vücudunu göstermek/öğretmek/sergilemek/anlamak için yapılan figür/figürin/heykeller için kullanılmıştır. yahudi kültüründen doğan, taştan yapılan insan figürleri olan golemler de* zaman zaman homunculus olarak adlandırılır.
  • küçük insan anlamına gelmektedir. orta çağda ve öncesinde yapay yaşamın oluşturulabileceğine, buna bağlı olarak da küçük boyutta insanların yaratılabileceğine inanılıyordu. goethe'nin faust adlı eserinde de aydınlanmanın en büyük başarısını temsil eden bir homunculus karakteri vardır. bu eserde homunculus, arzuları bakımından yaratıcısından çok daha insandır, dünyayı deneyimlemek ve tam bir varoluşa kavuşmak istemektedir.
  • insan beyninde, tüm bedenin duyu haritası bulunur. duyuların yoğun olduğu eller, dudaklar, dil ve genital bölgenin beyindeki haritada kapladığı alan, sırt, karın ve bacaklar gibi nispeten daha az duyu alanı içeren alanlara göre daha büyüktür.

    beyindeki duyu haritasına göre insan bedeni tekrar sekillendirilse homunculus denilen ucube yaratık ortaya çıkıyor.
  • 19 senedir konuşuyoruz bir kere paracelsus demedik.
  • geçen gece rüyamda gluttony'i görmemle aklıma gelen süphanallah ibretlik yaratıklar.
hesabın var mı? giriş yap