• hawaii dilinde işleri doğru yoluna koymak veya olayları düzeltmek anlamında kullanılan kelime. bu kelimeyi buraya yazmamın sebebi bana gelen maillerden birinde bu kelimenin geçtiği bir tekniğe rastlamış olmamdı.

    ho’oponopono tekniği tamamen bütün yaratılanların tek bir kaynaktan doğduğunu etrafımızdaki herşeyin bir olduğunu, dolayısıyla etrafımızdaki (hatta bütün dünyadaki) iyi ve kötü olayları bizim yarattığımız inancına dayanıyor. yani bir nevi what the bleep do we know'da bahsedilen şeyler.

    herneyse bu tekniğe göre yapmamız gereken şey çok basit: "sorumlu olduğumuzu kabul etmek". bunun anlamı; etrafımızda olan biten herşeyin gidişatına yön verdiğimizi kabul etmek demek. dolayısıyla eğer bunu kabul edersek olayları istediğimiz yönde değiştirme yetisini de kazanmış oluyoruz. bunu yapmak ise gerçekten çok kolay:

    ho'oponopono'yu çagırmak için yapmamız gereken tek şey olabildiğince sık bir şekilde kendimize

    "seni seviyorum"

    "özür dilerim"

    "lütfen beni affet"

    ve

    " teşekkür ederim"

    cümlelerini kullanmak. işe kendimizden başlamamız lazım çünkü biz düzeldikçe etrafımız da düzelecektir. çünkü varolan herşey insanın içinin dışa yansımasıyla oluşmuştur.

    çok basit bir örnek; iş yerinde birisi bize kötü davranıyorsa bu adamın problemi ne, niye böyle davranıyo diye onu suçlayacağımıza, acaba bu davranışa sebep olmak için ne yaptım dememiz gerekiyormuş. zira herşeyden karşı tarafı sorumlu tutarsak o problem aynı şekilde yaşanmaya devam edermiş.

    herkesin buna hemen inanması beklenemez elbette ama günde bi kaç kere kendine "seni seviyorum, teşekkürler, hatalarım için özür dilerim ve bu hatalardan dolayı kendimi affediyorum" demekten kimsenin bi tarafı eksilmez heralde.
  • hayata doğru aktarılabilirse hayat kalitesini oldukça arttırabilecek bir teknik, felsefe.

    ho'oponopono felsefesi basit şeyler içerir, muhalif olunacak yönleri bence yoktur.

    kendini affetmek, hatalarını geride bırakmak ve en önemlisi de yasayı tanımak gerekliliğini anlatır.

    alkol bağımlısı bir insan, ''özür dilerim.'' demelidir kendine mesela. fazla kilolarından kurtulan bir obezite hastası ''teşekkür ederim.'' demelidir yine kendine.

    yapmış olduğumuz hatalar, acı geçmişimiz hep bizim sorumluluğumuzdur ama ortada suç yoktur, ''bizim suçumuz'' değildir hiçbir şey, çünkü suç yoktur, ayıp yoktur.

    her şey olması gerektiği için olmuştur ve olacaktır.

    bir şeyler bizi üzmüştür, bu bizim sorumluluğumuzdur, düzeltmek de bizim sorumluluğumuzdur; neden üzüldük?

    neden üzüldüysek, o sebebi anlamak ve o sebep için kendimizden özür dilemekle yükümlüyüz, çözdüğümüzde de kendimize teşekkür etmeliyiz.

    çünkü biz kendimiz aynı zamanda tanrı'dan bir parçayız.

    evren içimizde ve biz evrenin içindeyiz. iç içe geçmişiz. her şeye saygı duymalıyız, böylece kendimize saygı duyacağız; her şeyi sevmeli ve affetmeliyiz ki kendimizi sevebilelim, kendimizi affedebilelim.

    yani ''ayna gibi karşılıklı çoğalıp giden..'' bir durum söz konusu, fikret kızılok'un bir şarkısında dediği gibi.

    bu felsefeyle alakalı olarak en sevdiğim şey ise karşımıza çıkan her şeyi iyileştirebileceğimizi söylemesi; ne büyük lütuf aslında düşününce ve ne kadar da doğru.

    karşımıza çıkan her şey, radarımıza girmiş oluyor, en azından yaralarını görmeyi ve ona bir şekilde merhem olmayı denemeliyiz çünkü o yaralı bir şekilde karşımıza çıktıysa bunun bir anlamı vardır.

    karşımızdakinin yarasına sürdüğümüz merhem, bize de şifa olacaktır.

    her şeyi kabul etmek, bütün deneyimlerimizin sorumluluğunu alıp kendimizi affetmek ve kayığı boşaltıp ilerlemek bize düşen şey. bunu yapabilmek kolay değil ama denemeye değer.

    mesela bu sabah çok kötü uyandım, ''seni seviyorum.'' diyemedim kendime açıkçası, çoğu zaman kendime bunu söyleyebilen biriyim, kendimi severim fakat bu sabah gibi sabahlar ve geceler oluyor bazen ve tek diyebildiğim şey, ''dayanamıyorum.'' oluyor.

    her ''dayanamıyorum.'' dediğimde aşağı çekiliyorum, hissediyorum. burası öyle bir yer ki; sevgisiz, saygısız kalındığında ve güçsüz düşüldüğünde karanlığı yutuyor. buranın aydınlığı sevgide ve saygıda, tabii önce kendine. çünkü sen sadece kendin değilsin, herkes sende ve sen herkestesin.
  • denedim % 100 çalışıyor.
    sabahları uygulandığında kısa bir tabirle "güne iyi başla" tuşu.
    kişisel gelişim ya da spiritüel olaylarla ilgilenmeyenlerin dahi dinlediğinde pozitif hissedebileceği bir müziğe sahip; lakin olay araştırılıp mantığı kavrandığında pozitifliğin yanına bir coşku da ekleniyor.
    olumlu gelişmeler yaşamak da cabası.

    edit: müzik demişim, o zamanlar müzikli bir versiyon bulup dinlemişim zağar. müziksiz hede. artık günlük pratiğim değil ama hala kullandığım bir yöntem, sorun oldukça tuşa basıyorum; hala çalışıyor inanır mısın? (26.03.2022)
  • ilk başta "hıı neymiş?" diye tepki verilir.
    tavsiye eden arkadaşa "deli bu kesin" diye bakılır.
    sonra boşluktan, ayrılık acısından, hayatın sıkıntısından çok kolaymış bi' yapayım ne kaybederim diye başlanır hiç inanmadan tekerleme gibi söylemeye. (sonuçta bir tımarhaneyi iyileştirdiğini söylüyor tekniğin ya da öğretinin uygulayıcısı.)
    yavaş yavaş iyi gelmeye başlar, şaşırırsın.

    herkes ne kadar güzelleştiğimden bahsediyor, daha az kaygı duyuyorum olanlar karşısında, kötü bir şeyle karşılaşınca arınmama sebep diyorum, bunu da düzeltebilirim. düzeltiyorum da işin garibi.

    zero limit kitabını da okudum, bu konuyla ilgili videolar izledim, internette yazılan makalemsi yazılara da göz attım.

    öğretinin özü şu: yaşadığın her şeyden (iyi - kötü) sen sorumlusun ve

    "seni seviyorum, özür dilerim, lütfen beni affet, teşekkür ederim" diyerek hayatına soktuğun olumsuz her şeyi sıfır noktasına getirip onlardan arınabilirsin.

    deneyin, işe yarayacak.
  • 1 senedir uyguladığım bilinçaltı temizlik yöntemi.
    ilk etapta deli saçması gibi görünsede 1 sene önce asla olmaz dediğim bir çok şey yoluna girdi.
  • şifalanmak kelimesi bana biraz garip geldiğinden şu şekilde tanımlamayı daha doğru buluyorum: her birimiz sorunlarla karşı karşıya geliyoruz. bu dört cümle biraz da insanın içini akıtması şeklinde vuku buluyor. tamam yaşadık bazı şeyleri ama kendine gel bırak gitsin enerjisi yaymak gibi biraz daha.

    kendi deneyimimden bahsedecek olursam şayet ilk zamanlarda; düpedüz haksızlık ediliyor bir de özür mü dileyeceğim, diye şifalanmayla kavga ediyordum. şimdilerde ise huzurun çöktüğünü ve benliğimi kabul ettiğimi farkediyorum. yaşananlar karşısında inanılmaz bir şekilde sakin kalabiliyorsunuz. bunun sorumlusu benim bakış açısıyla zaten çokta fazla olaylara gidişata yön vermemeye, kalabalıkta sessizce olan biteni izlemeye başlıyorsunuz. iyiyim. iyi olalım. deneyin efendim.
  • özür dilerim
    beni affet
    seni seviyorum
    teşekkür ederim.

    sadece bu dört cümle.

    ben de ilk başta inanmadan yapmıştım ve çok güzel sonuçlar aldım.
    bu yönteme inanmanız gerekmiyor. sadece deneyin ve görün.

    bu yöntem, her ne olursa yaşadığımız sıkıntının sorumluluğunu alıp bunu iyileştirme yöntemidir.
  • zero limit kitabını okumadım, okumayı düşünmüyorum. yazarını tanımadım. öğretilerinden para kazanan, kadın erkek başka öğreticileri, şifacıları merak etmediğim gibi dr.hew len'i de merak etmiyorum.
    bir iki yıl önce, reiki master bir arkadaşımla hastalıklarımızı, kötü rüyaları konuşurken arkadaşım, küçük bir kağıda ; "özür dilerim, lütfen beni affet, seni seviyorum, teşekkür ederim."
    yazıp bana verdi. "bunları kime söylüyorum?" dedim. "kendine." dedi.
    doğrusu o zaman bundan pek bir şey anlamadım, öylece kaldı.
    internette dinlendirici müzik, doğa sesleri videoları izlemeyi seviyorum,
    bir kaç gün önce, bazı videolarla karşılaştım, müzik, ses, görüntü-deniz- harikaydı. videonun üzerinde yazılı felsefe hiç kötü değildi...
    "bu hastalığın sahibi benim, benim düşüncelerim, bunun sorumluluğunu %100 üstüme alıyorum, onu kendime mal ediyorum ve onu serbest bırakıyorum, iyileştiriyorum."
    hoşuma gitti, arkadaşlarıma gönderdim. ho' oponopono ile tanışıp araştırınca, ayşe arman'ın 5 mayıs 2012 tarihli roportajını da
    daha bir kaç gün önce, gecikmeli olarak, okudum. ancak beni etkileyen roportaj değil, videolar, ses, müzik, görüntü ve açıklayıcı yazılardı.
    merak edenler için bir iki bağlantı:
    1- https://youtu.be/48fy8kbeddm
    2-üstünde felsefesini açıklayanı: https://youtu.be/7qoq75-dqm4
    3- fransızca yazılı olanı: https://youtu.be/yudeuuiq5iq
    4- biraz hareket etmek isterseniz, danslısı:https://youtu.be/yudeuuiq5iq
    bu sözler, kadim bir "havai duası" imiş.
    bir çok inanışta dans ve müzik bulunduğunu biliyoruz.
    aratınca türkçe olanları da çıkıyor.
    bir ekşi yazarı; - belki şaka yaptı bilmiyorum- "ho'oponopono sözlerinin doğru söylenmesi gerek" demiş
    "opon" var ya başınız ağrıyınca aldığınız onu söylüyorsunuz: ho' opono pono bu kadar kolay.
    iyi, güzel şifalar.
  • facebook'ta kapalı bir gruptu. adı çok ilgimi çektiğinden üye olayım dedim; lakin otomatik hale gelmiş bir alışkanlığım var. üyeliğim onaylanır onaylanmaz tüm bildirimleri kapatırım. dolayısıyla bu gruba üye olmuştum ama ne paylaştılar ettiler hiç göremedim. unuttum gitti. bugün bir başka grupta bir şey bakınayım diye gruplar sekmesini açtım ki bu var. merak ettim ve "bakınayım bari, neymiş bunlar sahi" dedim kendime. yalnız aşağı doğru kaydıkça paylaşımlardan bir şey dikkatimi çekti. biri üzerinde sölt yazan bir paylaşım yapıyor, belki 100 kişi de paylaşımın altına aynı "sölt" kelimesini yazarak yorum yapıyor. dedim bu herhalde yeni bir internet kelimesi, eğlenceli de bir şeye benziyor; çünkü yorum yapanlar gülücüklü, kahkahalı, çiçekli böcekli smiley'lerle beraber sölt diye yazmışlar. yorumları aşağı kaydırdım, aşağı kaydırdım, aşağı kaydırdım... yok, herkes sölt yazmış gülmüş geçmiş. aklıma hani şu sayılarla fıkra anlatan köy geldi, dedim herhalde bu ortak bir espri ve ben yeniyim diye bilmiyorum. gitgide meraktan çatlamaya başladım. aşağı indikçe bazı birkaç kendini bilmezin yazdığı "seni seviyorum, özür dilerim, lütfen beni affet, teşekkür ederim." cümlesi dışında herkes sölt yazmış. bir allah'ın kulu da açıklamamış. bir gariplik olduğu belliydi de, neydi bu yarabbim???

    derken sanıyorum, o kadar çok sölt yazısı görmekten olacak, bir aydınlandım ben. o kendini bilmez dediğim kişilerin aslında aradığım cevabı vermiş olduğunu gördüm. öyle hemen herkese kendini bilmez dememeli demek, ayıp etmişim.

    s eni seviyorum
    ö zür dilerim
    l ütfen beni affet
    t eşekkür ederim

    istemeden de olsa o kadar çok sölt yazısını okuyarak grubu denemiş ve aydınlanmış oldum. ha aydınlanmak için miydi bu kısaltma ve grup bilmiyorum; ama ben aydınlandım. denemesi bedava, tavsiye ederim.

    söz konusu grup
hesabın var mı? giriş yap