• en güzel yanı içinde alpay erdem'in olmaması.

    tanım: elime alınca bile l-manyak ve lombak okumayı ne kadar özlediğimi hatırlatan dergi.
  • memo tembelçizer'in sahibi, sorumlu yazı işleri müdürü, editörü (ve belli ki fikir babası) olduğu yeni çizgi roman dergisi.

    hızla okuyup bitirince hızlı bir de yorum yapayım istedim.

    en sağlam hikayeler (bence) memo tembelçizer'in "ölü, diri ve deli" isimli öyküsü, okynin kıyamet kuşağı öyküsü ile emrah ablak'ın "hamsi'yi beklerken" isimli öyküsü.

    memo, lmanyak şehitleri zamanından gelen bir çizgi ile oldukça sinematografik bir öykü kurmuş. devamı gelir bunun.

    emrah ablak tığ işi yapar gibi ilmek ilmek örmüş hikayesini.

    oky eğer ergen bunalımına düşüpüp yeni bir ipek ile burak çizmeye başmakaz ise savaş ve yağmur'dan umutluyum.

    şerafettin* ve hilal* yeni bir şey getirmemişler ne yazık ki.

    macerayı seven adam, duka film, yanık eh işte seviyesinde...

    göksu gülün "içimdeki karınca"sı iki sayfayı öyle doldurmuş ki dergiyi kurcaladım okumayı bırakıp, başka bir yerde devamı filan var mı diye.

    galip tekin... ne diyeyim be sana. yıllardır seni okumaktan gözlerim helak olur; kurduğun dünyaları hayal etmekten beynim sulanır... asıl hikayeyi düşünürken anlattığın şeyler, yaptığın karalamalar, asıl hikayeden daha güzel oluyor artık...

    cihan kılıçın hikayesi güzel başladı bakalım nasıl devam edecek. merak içerisindeyim.

    aylık dergi için enerji harcamak zor biliyorum ama doğrusu ya devamı çabuk gelsin istiyorum. human touch dergimiz hayırlı olsun vallahi.
  • ocak 2016'da ilk sayısını 7.5 tl fiyatla çıkaran aylık çizgi roman/mizah dergisi.

    ilk sayıdaki yazar/çizerler ve köşelerinin adları aşağıdaki gibidir.

    emrah ablak - jamal* ve hamsiyi beklerken
    bülent üstün - kötü kedi şerafettin
    yetkin gülmen - yanık*
    fırat budacı - neler neler*
    cengiz üstün - duka film* ve macerayı seven adam
    göksu gül - içimdeki karınca
    galip tekin - human-touch
    oky - kıyamet kuşağı*
    barış uygur - makinalar insanlığa karşı**
    ömer göksel - tanqut
    erman çağlar - ıslak imza: erotik bir dedektif hikayesi
    cansın çağlar - sünepe
    cihan ceylan - rakı da bakar masaya eksik ne var diye
    kenan yarar - hilal
    deniz gençer - pasaklı korkuluk
    cihan kılıç - sokak dövüşçüsü
    levent cantek - memleket çizgisi
    memo tembelçizer - ölü, diri ve deli
    kubilay odabaş - son gece
    iltem dilek - lusifer
    horti*

    2 numaralı şubat 2016 sayısına ise aşağıdaki yazar/çizerler katkıda bulunmuşturlar:

    iltem dilek - lusifer
    ersin karabulut - 2 sayfayı kaplayan bir illüstrasyon
    bülent üstün - kötü kedi şerafettin
    cansın çağlar - debriyaj
    barış uygur - makinalar insanlığa karşı**
    cihan kılıç - sokak dövüşçüsü
    ömer göksel - çarşambalar güzeldir
    ender yıldızhan - ebur ve lanetli body-building öyküleri
    cengiz üstün - duka film*
    fırat budacı - neler neler*
    yetkin gülmen - yanık*
    göksu gül - içimdeki karınca
    erman çağlar - geride kalanlar
    kenan yarar - hilal
    cihan ceylan - açılamayan ağa
    ömer göksel - tanqut
    deniz gençer - pasaklı korkuluk
    emrah ablak - hamsiyi beklerken
    galip tekin - gece mesaisi
    levent cantek - memleket çizgisi
    oky - kıyamet kuşağı*
    memo tembelçizer - ölü, diri ve deli
    kubilay odabaş - kaya
    horti*

    not: horti'leri kimin çizdiğinden emin olamıyorum. bülent üstün de olabilir, memo tembelçizer de olabilir gibi geliyor niyeyse.
  • başladığı gibi gitmiyor ne yazık ki. ilk sayılarda resmen ay başında karne almaya giden çocuk mutluluğu ile alıyordum. şimdi iyice tırta bağladı.

    l-manyak'ın ilk yılları gibi bir dergi niye yapmıyorsunuz? neden bu dergiyi angarya gibi görüyorsunuz sevgili çizerler?

    öyle ki aylık dergi ama kasım 2016 da ayın 15'inde ancak çıkarabildiler dergiyi. belli ki zorla çıkartıyorlar. 2-3 sağlam iş dışında hep çöp, amatör çizerlere teslim edilmiş gibi.

    resmen hevesim boğazımda kaldı. 7.5 değil 15 lira yapın yine alırım ama lütfen adam gibi yapın şu işi.
  • hortlak, türklerin demonolojik görüşlerine göre geceleri canlanıp mezardan çıkarak insanlara zarar veren ölü varlıklara verilen isim.

    bu kelimeye tuva türkçesinde "aza-buk" ve "aza-şulbus" şeklinde (karanlık güçlere bağlı olarak şeytan anlamına gelen "aza" şeklinde), bazı yerlerde de "aza-hortan" şeklinde rastlanıyor.

    türklerde, hortlamanın* genellikle zor ölümler ya da cinayet sonrası ölümlerde olduğuna inanılırdı. özellikle bu tip ölümler sonrası ölen kişi hortlamasın diye birtakım önlemler alınırdı.

    bir de türk, tatar ve altay halk inancında karşımıza çıkan örak/örek vardır ki insanların öldürüldüğü ya da insan kanının akıtıldığı yerde ortaya çıktığına inanılırdı. (bazen de öldürülen insanların mezarı üstünde rastlanıyor.)
    örak insanlara zarar vermez, ancak onun gezindiği görülür ya da acıklı seslerle inlediği işitilirdi.( bu açıdan hortlaktan farklıdır, çünkü hortlak insanlara zarar verebilir.)

    bunlardan başka ölen insanların ruhlarının körmöse dönüştüğü inancı yaygındı. örneğin yakutlarda ölülerin başıboş dolaşan ruhlarına üğör adı verilirdi. kaza sonucu ölmüş olan insanların ruhlarına obun, intihar edenlerinkine alban denilirdi. ataların ruhlarıysa ozor olarak anılırdı. bunlar da kendi içlerinde iyi, kötü veya iyi ya da kötü olmayan sadece acı çeken ruhlar olarak bölümlere ayrılırdı. (ve evet, hepsinin ayrı ayrı isimleri olduğu gibi farklı türk boylarında da yine yeni isimler çıkıyor karşımıza. zaten o yüzden mitoloji araştırmalarındaki en büyük zorluklardan biri de kavram kargaşası)

    işin aslı bütün bu ruhani varlıkların hepsini şamanist geleneğe ait kürmez/körmös olgusuna dahil etmek mümkün. (ki bu olgu da maniheizm sonrasında hürmüz'le özdeşleşmiş)

    netice olarak günümüzde memorat kategorisine giren tüm bu söylenler, eski türklerde ruhun ölümsüzlüğü ve geri dönebileceğine olan inancın izleriydi.

    [”bir diğer kan emici yaratığımız, ubırubir
    küçükken sizi korkuttukları öcü vardı ya, işte o ubır...
    iri başlı, uzun kuyruklu bir yaratık.
    bonus olarak ağzından ateş püskürtüyor. (başkurt türklerinde)
    günlerce hatta aylarca hareketsiz kalabildiği gibi uçabiliyor da.
    etrafına bulaşıcı hastalık yayıyor. istediği şekle (pitsen gibi bu da güzel bir kız kılığında* görünüyor) bürünebiliyor.
    bazen de kurt veya yaban köpeği kılığına girip koyunları parçalıyor ve tabii ki kanlarını emiyor.
    (başka bazı halk inançlarında insanları ele geçirip içlerinde yaşadığı anlatılır. içine ubır giren kimseler yemeye doymazlar ve geceleri kalkıp yemek ararlar ve bulamadıklarındaysa gidip başka evlerden çalarlar. üstelik çok yemelerine karşın zayıf kalırlar. çünkü yedikleri yemek kendilerine değil, ubır'a yarar.)
    eğer bir kişi ölüp de ubır olarak geri dönmüşse mezarı açılıp çivi çakılır ayrıca şüphelenilen bir cesedin ubır'a dönüşmemesi için ateşin altından geçirilmesi gerekir(miş)
    ubır, daha çok romanya ve moldova'da yaşayan türk topluluklarınca "vampir" anlamında kullanılan bir sözcük. ayrıca çekçeye ve slovakçaya "upir" olarak geçmiş (bazı filologlar vampir kelimesinin kökeninin türkçe ubır/upir'e dayandığı görüşünde)
    gagavuz türkleri buna obur diyor.
    anadolu'nun değişik yerlerinde "hortlak" ve azerbaycan türklerinde "hordan" denilen şeytanî varlığa yakın veya aynı olduğunu söyleyebiliriz.”
    (bkz: türk mitolojisinde vampirler/@ay hatun)]

    [”ölen kişinin dünya değiştirdiği kabul edilir ve bu dünyayla da bağının tamamen kopmadığına hatta yılda bir defa yaşadığı yerleri ziyaret ettiğine inanılırdı ama bunu hortlamayla karıştırmamak lazım çünkü eski türkler bazen ruhların hortladığına da inanırlardı. hatta ruhlar bazen başkasının bedenine de girerdi.
    ölülerin başıboş dolaşan ruhlarına altaylılar özüt/üzüt diyorlardı. (üzüt aslında bedenden ayrılan ruh demek, bunlar bazen kalabiliyor demek ki)
    bu şekilde hortlayan ruhları ölüler alemine kabul ettirmek ya da göndermek şamanların göreviydi. (bkz: şaman/@ay hatun)”
    (bkz: eski türklerde ölüm olgusu/@ay hatun)]

    kaynaklar:
    celal beydili - türk-mitolojisi-ansiklopedik sözlük
    bahattin uslu - türk mitolojisi
  • azerbaycan türklerinin ve diğer oğuz gruplarının inanışlarına göre, geceleri mezarından çıkarak insanlara zarar veren ölüdür. vampir inanışı çerçevesinde bu varlıklara türkçede verilen isimlerden birisidir. tuva türkçesinde "aza hortan", azericede "hortdan", türkiye türkçesinde "hortlak" şeklinde geçer. islam öncesi döneme ait ruhun ölümden sonra varlığını sürdürmesi ve geri dönebileceğine dair inanışın yansımasıdır. tıpkı kırım tatar inanışlarındaki "obur" gibi hortlak'ta eski türkçe'de bir hayvan hastalığından adını almaktadır.

    (bkz: tırnava cadı olayı/@songulyabani)
    (bkz: doyran cadı vakası/@songulyabani)
    (bkz: cadı/@songulyabani)
    (bkz: obur/@songulyabani)
    (bkz: upir/@songulyabani)
    (bkz: hortdan/@songulyabani)
    (bkz: hortlak/@songulyabani)
  • uykusuz'un 9 sene bekleyip anca cesaret edebildiği aylık dergisi. lombak kapanalı kimsenin götü yemedi belki de ama hep bekledik bunu. sonunda oldu.
  • terk edildikten (ve muhtemelen çürümeye başladıktan) sonra bir varlık tarafından kontrol altına alınarak tekrar kullanılmaya başlanılan beden... söz konusu varlık bedenin eski sahibi olabileceği gibi, bir başkası da olabilir...
  • son 2 sayıda gerçek anlamda zirve yapmış olan dergidir. bir mizah bağımlısı olarak çocukluğumdan beri pek sesli güldüğümü hatırlamıyorum. ama son 2 sayıda bu duyguyu ciddi anlamda yaşadım.

    üstün bradırs olayı. kardeşim siz hakikaten güzel adamlarsınız be. ulan bal kafa yapar mı? ya da cego'nun ilk travmasının sebebi.

    emrah ablak. abi sen kesinlikle tübitak çiz. veya psiko çiz. ya da yazı yaz. uykusuz'da tek karikatürlerin bana çizgiromanlarından aldığım tadı vermiyor. öyle bir hama çizmişsinki hama'yı özledim durup dururken.

    cihan kılıç. tuvofi'nin de o iri yarı karakterinde(adını anımsayamadım) hikayelerine hastayım. dinçmar olayı, acun olayı, nusr-et ile geçilen ince taşşak.

    cihan ceylan. benim için umut sarıkaya'dan sonra en çok heyecanlandığım çizer olmuştur. rihanna'nın sevgilisinde yapılan muhabbetler hiç bitmesin, sayfalarca sürsün istiyorum. çünkü kesmiyor. bildiğin bizim mahallenin goygoycuları. biraz da biz aslında.

    barış uygur. neyse ki ajan bilmemneyi bitirdin de alternatif hortlak öykülerine başladın. memo üzerinden yürürse süper olur. zira memo tembelçizer'i o öyküde düşününce komik oluyor mevzu. yoksa eski ajan hikayesi tırttı.

    kenan yarar ve galip tekin. iki ustaya da sonsuz saygı duymakla birlikte hilal baydı artık. galip tekin'in bilimkurgu kafaları da baydı. kenan yarar lütfen farklı bir çizgiroman çizsin. galip abi de anılarını anlatsın.

    cengiz üstün. abi lütfen macerayı seven adam çizme, upuzun bir duka film çiz. ama duka'lara eskisi gibi özenmiyorsun anlamıyorum sanma. eski dukalardaki tat yok. yıllar önce bir yedi uyurlar vardı mesela. efsaneydi.

    diğer genç arkadaşlar da fena değiller, kaya hariç hepsi idare ediyor. ama kaya çok iticileşti be kardeşim. tamam anti kahraman ama o da bir yere kadar.

    erman'ın yazılarını seviyorum. cantek abinin mizah tarihi de iyi. hele bir yakın tarihe gelsin daha iyi olacak.

    göksu gül lütfen çizgiroman gibi bir şey çiz. o sanatsal zımbırtılar bayıyor be canım.

    sevgiler, saygılar.
  • dort guzel sayiyla yillardir ne mizah dergisi ne de baska bir sureli yayin almayan bana "oha lombak ekolu cizgiromancilik geri dondu lan" sevinciyle kafayi yedirten, cevremdeki herkese aldiran olusumdur.

    besinci sayidan bahsetmek istemiyorum cunku bir umitsizlik, karamsarlik ve buna bagli olarak salmislik sezdim. abi inanin ki sizi okuyacak kitle ne buraya takiliyor, ne de sosyal medyada aktif. feedback alamadiginiz icin geri vites atiyorsaniz uzulurum, o yuzden bunu yazma ihtiyaci duydum.

    lutfen devami gelsin, bazi seyler vakit alir bilirsiniz. yeterince sabirla kult olursunuz da, ben o potansiyeli goruyorum.

    ps: sokak dovuscusu niye yok lan besinci sayida, ayiptir
hesabın var mı? giriş yap