• filmin siyah beyaz olmasindan dolayi yesillik miktarinin bilinemedigi film.
  • bir gal kasabasında yaşayan morgan ailesinin maden ocakları merkezli öyküsünün siyah-beyaz tonlarda anlatıldığı hüzünlü film.
    vadim o kadar yeşildi kiadlı filmde;
    *olanaksız aşk: entelektüel rahip-morgan ailesinin güzel kızı arasında,
    *maden işçilerinin zorlu yaşamları: maden ocağında geçen ve orada son bulan hayatlar,
    *yuvasını korumaya çalışan anne: morgan ailesinin altı (6) çocuk dünyaya getiren güçlü annesi,
    *erkek olma yolunda ilerleyen genç erkek:ağabeyinin sevgili eşine aşık olan küçük bir erkek çocuğun erkek olma yolunda gösterdiği çaba
    gibi konular ana malzemeyi oluşturmuştur.
    filmde amerika'ya çalışmak için giden iki erkek kardeşin başına neler geldiği kısmı seyirciye bırakılmıştır*
  • bir yarim kalmisliklar filmidir.

    --- spoiler ---

    kucuk cocuk, abisinin karisina asiktir ama arkasi yoktur.
    cocugun abileri sendika kurarlar, grev yaparlar ama arkasi yoktur.
    rahip ve cocugun ablasi birbirlerine asik olur ama arkasi yoktur.
    ortanca abiler abd'ye gider ama sonlari ne olur bilinmez, arkasi yoktur.
    cocuk, okula gidip adam olmaya niyetlenir ama maden ocaklarina doner, okullu olmasinin da arkasi yoktur.

    --- spoiler ---
  • klasikleşmiş bir kitap olmasının yanı sıra filme de uyarlanmasına rağmen hem kitap hem de yazarı pek rağbet görmeyen ve kişilerin genellikle; evet ya, şirin bir kitaptı diye şöyle bir anımsadığı, sözlükte de yazarı hakkında sadece bir (1) adet giri olduğu göz önüne alınırsa kitap ve yazarı o maden ocaklarının betimlendiği vadilerde kalmışlardır..

    sahaflardan alınma ya da size bir şekilde bir yerlerden bırakılmış kimi eski ve bu nedenle de kırılgan kitapları okurken geçmiş zamanlardan kalma kitap yüzünüze bir koku yayar, metinlerden mi yoksa bu kokudan mı kaynaklı olduğunu tam anlamadığınız bir esriklik içinde kalırsınız..ben de uzun yıllar önce edindiğim bu kitabı yeniden elime alarak sayfalarını kırılmasınlar diye dikkatlice çevirerek yeniden okudum..1943 basımı olan kitap 2 cilt olarak basılmış ve bende ne yazık ki sadece 1.cilt var..metin toker ve emir kökmen çevirisi..pek başarılı değil (rahip topluluğu selamün aleyküm diyerek selamlıyor örneğin) ama kitabın büyüsünü yine de duyumsatıyor..iktisadi yürüyüş matbaası ve neşriyat yurdu'nda basılmış..yayınevi f ş harfleriyle gizemli bir isim gibi duruyor..ayrıca kitabın bir zamanlar beyaz olan ama şimdilerde sararmış arka kapağında dolma kalemle yazılmış el yazısıyla şöyle bir satır da var ki eski adamlar epey romantiklermiş; ' ruhum ellerde dolaşan kadehler gibi boşalmış durmaktadır' ( seni kimler üzdü ey kitabın ilk sahibi? )

    tipik ve kalabalık galli ailenin maden ocaklarına yazgılı hayatlarına göz atılan satırlar o zamanlar 62 yaşında olan huw isimli adamın geriye dönerek ailesini, çevresini ve tabii kendini anlattığı anılarından oluşuyor..birkaç sıradan isim dışında gal isimlerinin güzelliği de dikkat çekici..gwilym ve beth morgan çiftinin çocuklarının adlarını yazayım da ne demek istediğim anlaşılsın;

    ivor, ianto, davy, gwilym, angharad, owen, ceridwen, huw, olwen..( beth, sen tam rte nin hayalindeki kadınsın)..

    siyah maden ocağı topraklarının vadiyi adım adım ele geçirdiği zamanlarda evlerin yıkılmaya başladığı ve elinde annesinin mavi eşarbıyla bölgeyi terk etmeden önce huw un belleğinden geçen şeyleri bizler okurken kitaba ait bir paragrafı da alarak hem çeviri hem de o anlarla ilgili bir fikir vermiş olalım;

    ' bana öyle geliyor ki, insan hayatı zamanın üzerine intizamsız, gelişigüzel, resim kaidelerine riayet edilmeksizin çizilmiş bir krokidir. anlamıyorum, acaba neden ufak bir azim, biraz ağır bir çalışma kendilerini içinde bulundukları çıkmazdan kurtararak sakin ve mesut bir hayat temin edebilirken insanlar lüzumsuz yere ıstırap çekiyorlar?'
  • orijinaliyle de türkçesiyle de harikulade bir isme sahip olan roman.
  • maden işçilerini, hayat koşullarını, aile hayatlarının parçalanışını, acımasız endüstri dünyasının başlangıcı olan yılları anlatan eski,duyarlı bir film.
    ilk kez bir filmde cüruf sözünün geçtiğine de şahit olmuştum.
  • elimde 1942 basımı bulunan kitap. hayır kitap benim de değil üstelik, üniversite zamanlarında bi arkadaştan ödünç almıştım, onun da annesinin kitabıymış çok kıymetliymiş kendince ama okul sonrası bir koptuk bir daha geri veremedim, hala durur, vicdanımı sızlatır.

    bana kimseye ödünç kitap vermemem gerektiğini öğretmiş kitaptır bu yüzden.
  • (bkz: yesil vadi)
  • yurdumuzda klasikler arasinda hakettigi yeri bulamamis eserdir. kitabin/filmin adiyla birlikte kafaya üsüsen tellioglu seferoglu replikleriyle, birkac ku$ak bu eseri kisa bir kahkaha esliginde aldigi raftaki yerine geri koymustur.
  • richard llewellyn'in 1939 yılında yayınlanmış kitabının adı. lise yıllarımda keyifle okuduğum bir kitaptı.

    kitabın kahramını madencilikle uğraşan bir ailenin bireyi olan huw'du ve hikaye onun ağzından anlatılıyordu. yazar bu hikayenin kendi yaşamından esinlendiği söylemiştir ancak ölümünden sonra öyle olmadığı, ailesinin madencilikte uğraşmadığı, hikayeyi başkalarından duyduğu şeyleri derleyerek yazdığı anlaşılmıştır.

    kitabın ismi olan cümle kitapta iki yerde geçer. ilki 30. bölümde, ikincisi kitabın son cümlesi olarak.

    --- spoiler ---

    "how green was my valley that day, too, green and bright in the sun."

    kahraman huw, ilk cinsel deneyimini yaşadıktan sonra vadim o kadar yeşildi ki diyor ve cümle kitabın ismi oluyor
    --- spoiler ---

    öpüşmeyi tasvir ettiği bir kısım vardır ki böyle dudakları çileğe falan benzettiği, aşk mektuplarımda kullanıp az prim yapmadım hani.
hesabın var mı? giriş yap