• siyasete ilgi duyan, cok fazla eylem yapan ayrıca cok zor ve ömür törpüsü bir bölümde okudukları için son derece sanssız olan öğrenci topluluğudur.
    genelde kızlarının , ilk 2 sene kendine cok dikkat ettiği ama 3. senede zor dersler yüzünden fiziksel bir cöküntüye girerek cikinleştiği ama 4. senede kendilerini tekrar toparladığı görülür.. erkekler açısından durum daha farklı değildir cünkü kızların geneli yakısıklı erkek bulamamaktan sikayetcidir.
  • ozet olarak hukuk fakultesinde ogrenim goren, avukat olma ihtimali yuksek bir ogrencidir.
  • okuduğu bölüm öğrenildiğinde "hiç sevmem hukukçuları" ile "vah vaah yazık" arasında binbir çeşit tepki alan, inekle ukala arası bir statüsü olan öğrenci.
  • yıllar geçtikçe diger bölümlerde okuyan arkadaslarıyla sosyallesme oranı düsen, sohbetlerde ne yapıp edip konuyu kanunlara, doktrinlere falan getiren, birlikte içilmesi, eglenilmesi zor olan ögrenci tipi.
  • final zamanları dışında da çalışmayı didinmeyi gerektiren öğrencilik tipidir.

    bazı fakültelerde dersler dönemliktir ve vize sınavları da büyük önem taşımaktadır. vizeler dışında da unicetral yasa tasarısı inceleme ödevlerinden tutun karar tahlili quizlerine kadar varlıklarını bizden esirgemeyen aktiviteler de gerçekleştirilmekte, bunun yanında öğrenciler hukuk derslerinin yanında sosyal ve politik felsefe gibi dersler almakta, yine dönemlik olan bu derslerden de geçmeleri gerektiğinden belli filozofları okuyup, babalar gibi 6 - 7 sayfalık akademik formata uygun yazılar yazılmaları elzem olmaktadır. ufak tefek sunumlardan, derslere girme zorunluluklarından bahsetmiyorum bile.

    yani sonuç olarak belirtmeliyim ki şahsi fikrimce ne kolay ne de zor olan bir tahsil içerisinde bulunan kişiler hakkında sağlıklı genellemelere gitmek için herhangi bir hukuk fakültesi mezunu olmak tek başına pek yetmemektedir. hayır ben gideceğim diyorsanız kurduğunuz formülasyonlar komik, ettiğiniz selam temelsiz kalır demedi demeyin.
  • her vize ve final zamanı şiddetleri artmak suretiyle "ben bu okula niye girdim,ben bu bölümü niye seçtim al bana al bana salak ben ah ben var ya ben" diye kendi kendini söven ve hatta burada sansürlenmiş küfürleri de kendine sarfeden insan evladıdır. düzenli bir çalışmayla herkes herşeyi yapar ama her öğrenci gibi o da düzenli çalışmaz ve okulunun minimum 5 sene olduğunu kabullenir.* p.s.:vakit geçtikçe büyük anne ve büyük babalarının ve eğer yaşları yetiyorsa babalarının annelerinin eskiden kullandıklarında anlamadıkları kelimeleri gayriihtiyari kullanmaya başlarlar.
  • hukuk fakültesi öğrencisi sadece yılda ortalama 4000 sayfayı okuyup sınavlardan geçmesi gereken kişi değildir ne yazıktır ki. bu öğrenci kişi, adı geçen 4000 sayfadaki herşeyi ezberlemeksizin özümsemek ve birbirinden farklı tüm hukuki alanlara çeşni edebilmeyi de öğrenmek durumundadır. haliyle hukuk okumaktan keyif alan biri için hukuk eğitimi meşakkatli ama keyifli bir çalışma olurken, hukuku hasbelkader seçmiş bir öğrenci içinse ezberlenmesi gereken binlerce sayfalık bir işkenceden başka bir şey olmayacaktır. son olarak, hukuktan bahsederken gözleri parlayan bir hukuk fakültesi öğrencisi asla sıkıcı olmaz; hukukun kendisi sürekli devinim içinde olan bir alan olduğundan kolay kolay sıkıcı olamaz ve kendisini her türlü sosyal aktiviteden soyutlamış bir hukuk fakültesi öğrencisi de adam gibi hukukçu olamaz.
  • "meğer ki" kalıbını doğru kullanabilen hukuk fakültesi öğrencisi gelecekte profesör olur.
  • tıp fakültesi öğrencisinin kardeşi olan öğrencilerdir.
  • çoğunlukla, kendisini hukukçu diye tanımlayarak avukatlarla ve hakimlerle aynı kategoriye sokmayı severler. (bkz: geniş anlamda hukukçu)
    oysa ki o avukatların, hakimlerin, savcıların vesairenin dahi büyük bir kısmı gerçek anlamda hukukçu değildir ki liseyi bitirdikten sonra hukuk fakültesine girmeye hak kazanan kişi hukukçu olsun. (bkz: dar anlamda hukukçu)
hesabın var mı? giriş yap