• "hukukun hükmettiği yerde, insanların hayatı gibi, mülkiyet hakkı ve özgürlükler de tehlike altındadır."

    murphy kanunu

    bu ironi sanki günümüz türkiye'si için yapılmış gibi. hukukun felsefesine gelince, ironide yazılanların tam tersidir.
  • hukuki pozitivizm bir bakışla hukukun bir normlar sistemi olduğunu ve kaynağının da devlet olduğunu ileri sürmektedir.
    dolayısıyla hukuku kendi içinde tutarlı ve anlamı belirlenmiş bir bütün olarak ortaya koymanın gerekliliği üzerinde durmaktadır.
    yine felsefi pozitivizme koşut olarak adalet, hak, ahlak gibi kavramların metafizik, spekülatif ve bilinemez olduklarını dolayısıyla hukukun dışında tutulması gerektiğini ileri sürer.
  • kanunlar, haklar ve adalet gibi konulara odaklanan felsefe alanı. bireysel iyi ve toplumsal iyi çatışmasında denge noktasını bulma arayışıdır. ülkemizde hukuk fakültelerinde es geçilmesine rağmen hukuk eğitiminin en az yarısıdır hukuk felsefesi.
  • bir avukatlık bürosu açıp boşanma, icra veya bir diğer "çok para getiren" dava türü üzerinde uzmanlaşarak statü ve servet kazanma peşinde olan avukatlar, cübbe giyip milletvekilleriyle yarışacak ölçüde bir güç ve saygınlık kazanmak isteyen hakimler ve doktorayı bitirip kadroya geçtikten sonra kafadan aydın olan ve o noktadan sonra keyfine bakan "akademisyenler"in dışında kalan bir avuç hukukçunun asıl uğraş alanlarından biridir hukuk felsefesi.

    sabah akşam ibadet ettiği halde dinin ruhunu özümseyememiş dindarın sebep olduğu sorunlar gibi, hukukun felsefesinden nasiplenememiş hukukçu da yeri geldiğinde hiç acımadan yıkar insanların adalet duygusunu. dolayısıyla mühimdir bu alanı iyi anlamak.

    ve bana hep enteresan gelmiştir; eyvallah, teknoloji yarışında batı ile boy ölçüşemiyoruz. iki yüzyıllık bir fark var arada, çok harika. ancak neden sadece derinlemesine okuyup düşünme ve üretmeden ibaret olan hukuk felsefesi ve benzeri alanlarda doğu toplumlarından ses seda çıkmaz da sürekli bedene hapsolmakla, modernitenin kurbanı olmakla ve doğadan kopmakla suçladığımız batı üretir tüm üstün hukuk felsefecilerini?

    türkiye'nin en saygın hukuk felsefesi profesörlerinden olan gülriz uygur'dan lisans ve yüksek lisans seviyesinde olmak üzere iki defa aldım bu dersi. her ikisinde de yapılan tek şey ölümüne bir katılıkta salt "rawls ne demiş, dworkin ne yapmış, raz ne tür argümanlar geliştirmiş" çerçevesinde geçti dersler. ülkenin en önde gelen felsefecilerinden birinin kendi dersinde, ömrünü adadığı bu alana dair söyleyeceği özgün görüşleri yoksa diğer hukuk okullarındaki sefaleti hayal dahi edemiyorum.

    bu tür kifayetsiz fakültelerden adalet düşüncesi üzerine kafa yormadan mezun olan insanlar benim gözümde hukukçu falan değil, sistemin işlemesi için varlığına gereksinim duyulan birer ara elemandır.

    o nedenle sen, okula başladığında ve bu dersle karşılaştığında ekşi'de ne yazıyor diye merak edip şu yazdığım satırlara ulaşan sevgili hukuk fakültesi öğrencisi, yukarıda tasvir ettiğim rezil insanların sınıfına girmemek istiyorsan, en azından rawls'un "a theory of justice"i ile, dworkin'in "taking rights seriously" kitaplarının tercümelerini bulup bunları oku kendi kendine. bu iki düşünürün fikirleri genç zihnine kazındığında black-letter lawyer olma talihsizliğinden beri olacak; yozlaşmış sisteme değil, bir ömür boyu sadece adalet düşüncesine hizmet edeceksin.
  • iğrenç bir ders ve süper sıkıcı dünya'da bugüne dek binlerce devlet, hukuk sistemi yıkılıp yeniden doğmuşken biz hala insan insanın kurdudur diyoruz, şanal hocanın dersini bile iple çekiyorum bu derste akademisyenlik hayali olanlara versinler bana değil !
  • sikiciligi her ders gibi tamamen hocaya bağlı olan ama aşırı gerekli ve lüzumlu olduğunu düşündüğüm bir ders.

    şu şunu demiş bu bunu demjs diye ezbere konuşan arkadaşlar var. örneğin hocamız derste hobbs'u anlatırken bir örnek vermişti.

    bir ülkeyi kral veya taht yönetir. eğer taht yonetiyorsa belli kurallar kaideler vardır ve ülke krala bağımlı olmaksızın yürür fakat yöneten kral ise her gelen kral kendi kuralını koyar ve o ülke iflah olmaz dedi.

    hobbs hakkında sonrasında anlattığı herşey aklımda. bu şekilde çok şey ogrenilebilecek ve avukat olacaklar için savunma yaparken ufku çok açabilecek bir ders olduğunu düşünüyorum.
  • gazi üniversitesi'nde yaşar salihpaşaoğlu'ndan aldıysanız memleketin en şanslı hukukçularından sayılabilirsiniz.
  • hukuk felsefesi, sosyolojisi, aynı zamanda kesinlikle psikoloji; her hukuk fakültesi öğrencisinin zorunlu olarak görmesi gereken dersler olmalı. hatta biraz daha abartarak, çoğu okulda ve bölümde olan yabancı dil hazırlık yılı gibi bir yıl felsefi ve psikolojik olarak hukukçuların ehilleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. ortalıkta o kadar düşünmekten yoksun, soyut olgular üzerine bir fikri olmayan, empati yapmaktan bihaber hukukçu var ki... üzücü bir durum
  • üniversitenin en sevdiğim dersi.
hesabın var mı? giriş yap