• hukukun kaynakları birkaç gruba ayrılabilir. hukuk, örf-adet hukuku, dogal hukuk, ilahi kaynaklı hukuk gibi çeşitli kaynaklara dayandırılabilir.

    ancak yürürlükte olan pozitif hukukun dört(rakamla 4) çeşit kaynağı bulunur.

    1-yürürlük kaynakları: kanun,kararname, tüzük, yönetmelik
    2- yaratıcı kaynaklar:yasama organı(türkiye için haliyle tbmm)(hukuku yaratan yetkili organ)
    3- bilgi kaynakları:doktrinler,düsturlar,resmi gazete,mahkeme kararları
    4- sosyolojik kaynaklar:hukuk kurallarının tarihi ve sosyokültürel anlamda toplumdaki gelişimi.
  • uyusmazliklarda

    1. asli kaynaklar
    anayasa

    yasa(kanun)
    yasaya esit 3 kural:
    khk(bakanlar kurulunda cikar)
    milletler arasi antlasmalar : (yasa ile celisirse milletler arasi antlasma gecerlidir.)
    içtihadı birleştirme karari : bir yargı alanındaki değişik mahkeme kararlarının birleştirilmesi için o yargı alanındaki en yüksek mahkemenin (konu neyse ornegin yargitay mesela) aldığı karar

    tuzuk(bakanlar kurulu tarafindan cikarilir. iptali ise danistayin konusudur.)

    yonetmelik (kamu tuzel kisilikler, bakanlar, basbakan , bakanlar kurulu yonetmelik yapabilir.) not: bakanlar kurulu 1982 yasasina gore yonetmelik yapmaz.

    ... uyusmazliklarda bunlara bakilir.

    eger yazili kaynaklarda bosluk varsa bu kanun boslugudur . kanun boslugu bilerek birakilmis veya bilerek birakilmamistir.
    hakimin takdir yetkisi kanun boslugundadir. kural ici (kanun bilerek bos birakilmis benzerlerinden faydanilsin diye) kural disi bosluk burada meclis kendisini de farkinda degil boyle bosluk olduguna... acik kural disi bosluk hic bir kural yok. ortulu bosluk, kural var ama kimseye hayrı yok, anlamsiz kural.

    sonra yazisiz kaynak olan
    orf-adetlere bakilir.

    hem kanunda hem orf ve adette yoksa hukuk boslugu vardir. burda da
    yardımcı hukuk kuralları devreye giriyor. bu alandaki akademisyenlerin yazisina bakiyor
    doktrin (bilimsel gorus)
    ictihat yani daha onceki yargi karari

    eger yazili, yazisiz veya yardimci kaynaklarda konuyu bulamamissa yani hukuk boslugunda hakim hukuk yaratabilir. kurali koyabilir. hakim sadece o davaya bagli.hakimin kendi karari onun ictihat olur. baska hakimlerin karari onlarin ictihati olur. bir ust mahkeme bu ictihatlari birlestirir. ve buna uyacaksiniz der. bu da ictihadi birlestirme karari denir. birlestirme karari yasa degerinde olur.
  • hukuk kurallarının nasıl ve ne suretle meydana geldiklerini, nereden çıktıklarını ifade eden kaynaklara hukuku doğuran kaynaklar veya hukuku yaratan kaynaklar denir. hukuk kurallarının dışa karşı hangi şekillerde göründüğünü gösteren kaynaklara ise, hukuku bildiren kaynaklar veya mahiyetlerine de uygun düşecek biçimde hukukun şekli kaynakları denilmektedir.

    hukukun şekli kaynakları denildiği zaman karşımıza yazılı kaynaklar, yazısız kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olmak üzere başlıca üç kaynak çıkmaktadır.

    1. yazılı kaynaklar:

    yazılı hukuk kurallarını içeren kaynaklardır. bu kaynaklarda yer alan yazılı hukuk kuralları yetkili bir merci tarafından konulmuşlardır. yetkili bir merci tarafından konulmuş olan ve yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tümüne birden “mevzu hukuk” (konulmuş hukuk) veya uygulamadaki deyimiyle mevzuat adı verilmektedir.
    yazılı kaynaklar; anayasa, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmeliklerden oluşmaktadır.

    2. yazısı kaynaklar- örf ve adet hukuku:

    örf ve adet, topluluk içerisinde uzun zamandan beri kök salmış olup uyulması zorunlu sayılan ortak davranışlardır. bunlar kanunların aksine yetkili bir otorite tarafından bilinçli olarak vücut bulmazlar. nitelikleri itibari ile birbirine benzeyen değişik durumlarda aynı davranış biçiminin tekrarlanarak toplum nezdinde kabul bulması ile oluşurlar. yazılı değillerdir.

    bir geleneğin hukuk kuralı haline gelebilmesi için süreklilik arz etmesi, genel kabul görmesi ve egemen bir gücün yaptırımı altında olması gerekir.

    bir düşünce ve davranışın toplumda sadece maddi ve manevi unsura sahip olması hâlinde o düşünce ve davranış örf ve âdet olur yani gelenek ve görenek olur. yaptırımı da manevi-vicdani yaptırım olacaktır. işte bu aşamada söz konusu düşünce ve davranışa aykırılığa manevi değil de maddi yaptırım uygulanır ise yani eyleminin karşılığında muhatabına bir ceza verilirse o durumda artık, o gelenek ve görenek örf ve âdet değil, örf ve âdet hukuku adını alır ve hukukun kaynakları arasında yerleşir, yasalaşır.

    türk medeni kanunun 1 inci maddesi “kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.” demekle örf ve adetleri devlet yaptırımıyla donatarak gelenek hukuku düzeyine çıkarmıştır.

    anglo-sakson hukuk sistemi örf ve adet hukukuna en temel örnektir. ingiltere'de doğmuş olan bu sistem, başta ingiltere, abd, kanada, avusturalya, güney afrika, hindistan gibi birçok ülkede uygulanmaktadır.

    bu sistemde hukuk, örf ve adet kuralları ve bunlara uyularak verilen çok sayıda mahkeme kararı ve dağınık haldeki çeşitli kanunlardan meydana gelir. anglo-sakson hukuku esas itibariyle içtihadi niteliktedir yani mahkemelerin vermiş olduğu kararlar bağlayıcı niteliktedir ve izleyen benzer somut olaylara uygulanır.

    genel kanının aksine örf-adet kurallarının uygulamada olması onların fiili olarak yazılı olmadıkları anlamana gelmez. bu sistemde kanunlar tevdin edilmemiştir. yani derlenmemiştir. ancak 19.yy'dan itibaren kanunlaştırma yoluna da gidildiği görülmektedir.

    bu sistemde kıta avrupası sisteminde olduğu gibi kamu hukuku-özel hukuk ayrımı ya da adli yargı-idari yargı ayrımı yoktur, yargı birliği geçerlidir.

    yine japonya’da 17. yy öncesi dönemde uygulanan sistem de örf ve adet hukuku olarak adlandırılabilir. bu dönemde japon hukuku yazılı değildi ve resmi hukuk sistemi oluşturmaktan da çok uzaktı. japon yerel hukuku klan sistemine dayanmaktaydı. her klan japon toplumunun genel birliğini meydana getiriyordu. klanlar geniş ailelerden oluşuyordu ve klanın başındaki şef aile üyelerinin haklarını korumakla ve suçluları cezalandırmakla görevliydi. klan olarak yaşama; örf- adetlerle yönetilmeyi de beraberinde getiriyordu.

    3.yardımcı kaynaklar:

    yardımcı kaynaklardan biri bilimsel görüşler, diğeri ise yargısal kararlardır.
    bilimsel görüşler, genellikle tartışmalı olan hukuki konularda hukuk bilginlerinin ileri sürmüş oldukları görüş, düşünce ve kanaatlerdir. buna doktrin veya öğreti denilmektedir.

    mahkemelerin vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesi ile ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkeleri yansıtırlar, benzer bir sorunun çözümlenmesinde yardımcı bir rol oynarlar.

    mahkeme kararlarının, yani yargı kararların hakimleri bağlayıcı niteliği yoktur ancak ülkelere göre değişiklik arz etmekle beraber, anayasa mahkemesi kararları, yargıtay, danıştay gibi yüksek mahkeme kararları hukukta uygulama, içtihat birliği ilkesi gereği bağlayıcı kabul edilebilir.
hesabın var mı? giriş yap