• ing. insanat bahçesi *
    "ooo ipini koparan gelmiş" deyimine karşılık kullanılabilir mi acaba ukte olmuştur.
    (bkz: insanatbahçesi)
  • kapaginda, kitalari hayvan motifleri ile cizilmi$ dunya resmi olan gotthard albumu. ikibin kusur senesinde cikmi$ti. tam olarak hatirlayamadim.
    track list'de $oyle;

    human zoo
    what i like
    have a little faith
    top of the world
    janie's not alone
    still i belong to you
    one in a million
    no tomorrow
    first time in a long time
    where i belong
    long way down
    what can i do
  • 2003 tarihli gotthard albümü. human zoo, what i like, top of the world, janie's not alone gibi güzel şarkıları içerir. gitarist mandy meyer ile grubun yaptığı son albümdür.
  • rie rasmussen'in yazıp yönettiği 2009 yapımı film.
    zavet filminden tanıdığımız, film icabı da olsa yaşına başına bakmadan güzelim kızı* götüren, nazarımda belki de son yılların en şanslı veledi olan uros milovanovic'i de oyuncu kadrosunda barındıran film.
  • ifistanbul 2010'un fantastik filmler bölümünde gösterilecek olan rie rasmussen filmi.
  • femme fatale ve angel-a da oyuncu olarak karşımıza çıkan rie rasmussen bu filminde, bir elinde 10 marifet misali oyuncu yazar ve yönetmen olarak karşımıza çıkmakta... bu filmin rasmussen'nin ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olduğunu hatırlatma fayda var ve inanın çok iyi bir iş çıkarmış bundan sonra rasmussen'nin çekeceği tüm filmlerinin sıkı bir takipçisi olacağım.

    filmimiz marsilya da kaçak bir göçmen olarak yaşayan adria adındaki genç ve güzel bir kadının şimdiki zamanda ve geçmişte yani kosova iç savaşında yaşadığı hayatını, geçmişten ve şimdiden kesitler sunarak paralel bir anlatım tekniğiyle izleyiciye aktarıyor. filmin, adria’nın kosova savaşından sağ çıkmasını sağlayan sırp askerin izinde değişen hayatı, aşkı tutkusu ve acısıyla şimdiki zamanda yaşadığı aşkı dinginliği ve mutluluğunu, iki farklı süreç içerisinde oldukça başarılı aktarması ve inandırıcılık boyutunda da seyirciyi ikna eden kurgusuyla inanın eli yüzü epey düzgün bir çalışma.

    adria'nın kosova da yaşanan iç savaşın ve trajedinin gölgesinde bir sırp askerin kurtarıcılığıyla farklılaşan hayatı, o askerle girdiği yer altı dünyasının acımasızlığı gaddarlığı ve tekinsizliğiyle kaplı karanlık atmosferinde, askere karşı hissettiği yoğun sevgi bağlılık onun bu yolculuğunda hem bir nefes alma biçimi hem de en büyük hüznünün de temelini oluşturmaktaydı… ihanetin kayıtsızlığın ve istediği gibi sevilmemenin verdiği acı, yer altı dünyasının acımasızlığıyla da birleşince, adria’ nın askerin ona karşı ihanetinin bedeli olarak aldığı intikamı, işte bu gaddar dünyanın neden sonuç bağlamında acımasızlık ve dehşet boyutunda orantısal bir karşılığını da oluşturuyordu. aldığı bu intikam adria'nın tüm hayatını değiştiren onu marsilya da kaçak bir göçmen olarak yaşama sonucuna götüren çok önemli bir dönüm noktasıydı da aynı zamanda…

    ...

    marsilya yeni bir yaşam ve yeni bir hayat ve yıllar sonra karşısına çıkacak sımsıcacık bir aşk… eskisiyle taban tabana zıt bir aşk. dingin erotik huzurlu ve mutlu… işte adria’nın iki farklı hayatının temellendiği zaman dilimi marsilya ve bir amerikalı turistle yaşadığı tek geceyle başlayıp evlilik hesapları yapmasına sebep olacak tutkulu ilişkisi, geçmişte kalan eski aşkı ve hatıraları... filmimiz bu ikilemi inanın çok güzel ve heyecan yüklü anlatmış hikayenin abartılı tarafları olsa da işlenişi aksiyonu gerilimi tutkusu ve erotizmiyle ortalamanın üzerinde bir çalışma olmuş. filmin yapımcılarından biri de luc besson olunca filmin heyecan ve aksiyon kısmının başarısını daha iyi anlıyoruz. rie, besson dan inanın çok şey öğrenmiş ve güzel tatbik etmiş kutluyorum iyi bir ilk çalışma. rasmussen inanın gelecek vaat ediyor heyecanlandırıyor …

    oyunculuk bakımından rie oldukça başarılı ancak asıl takdiri sırp asker rolünde izlediğimiz nikola djuricko gerçekleştiriyor. izleyenler hatırlayacaktır 2004 yapımı iluzija da da oldukça iyi bir performans çıkarmıştı onu da kutluyorum. rasmussen’in yönetiminde 2012 yılında gösterilecek bir filmde de tekrar birlikte çalışacaklarmış güzel haber merakla bekliyor olacağım bu filmi.

    bu arada filmin 2009 berlin film festivalinin en beğenilen filmlerinden biri olduğunun altını da çizmekten geri durmayayım. filme notuma gelince 10/7
  • sadece bir albüm veya film ismi olmanın çok ötesinde,
    sosyal darwinizm ve sosyal evolusyon gibi bilimler aşkına,
    büyük çoğunluğu tabiki afrikalı,
    basbayağı gerçek insanların,
    basbayağı sergilendikleri bahçelerdir.

    rönesans filoransa'sından, 1878, 1889 paris dünya fuarlarına, oradan
    1905 bronx hayvanat bahçesine, ve 20. yüzyılın neredeyse ortalarına kadar
    bir çok medeni avrupa şehrinde,
    milyonlarca avrupalı bu bahçeleri ziyaret etmiş,
    hatta çitlerin diğer tarafındaki zenci çocuklara yiyecek atmışlardır.

    benim gibi duyup da inanamayanların da kanları donsun diye:
    işte bu da linki
  • başına human gelince ayıp sanılan şey, hayvanlara yapınca bi bok yok insanlara aynısı yapılınca ah kıyamam! samimiyetinizi siktirtmeyin bana, insanın insana insan gibi davranmasından öte bi bok değil, kendimi de ayrı görmüyorum.

    edit: bak o yüzyılın ortasına kadar devam etmiş, hayvan olanı hala çok popüler ve yüzyıl da baya bi ileride!
  • şu meşhur kafes içinde küçük kız çocuğu fotoğrafını gördüğümde gerçekten böyle bir şey olabilir mi, var mıymış diye inanamayıp araştırdım. inanılmaz ama varmış...

    ilki 16. yüzyılda vatikan'da -rönesans sırasında medeniyetin beşiği (!) batı'da- kardinal hippolytus medici tarafından büyük bir hayvanat bahçesi olarak geliştirilmiş. sözde barbarlardan oluşan bu koleksiyonda moorlar, tatarlar, hintliler, türkler ve afrikalılar varmış ve yirminin üzerinde dil konuşulduğu rapor edilmiş. ayrıca koleksiyonda insanların yanı sıra egzotik hayvanlar da varmış. sonuncusu 1958'de brüksel dünya fuarı'nda görülmüş ki kafes içindeki küçük kız bu fuardan.

    16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar varlığını sürdüren ve aşırı rağbet gören bu koleksiyonlarda özellikle siyah derili insanlar olmak üzere; uzak asyalılar, eskimolar, aztekler, pigmeler, kamburlar, albinolar, siyam ikizleri kısacası kendine benzemeyen tüm insanları sergilemiştir batılı medeni insanlar.

    gelgelelim bugünün medenisi insanlara. hayvanat bahçeleri hala açık! sırf sen gidip bakacaksın diye daracık kafeslerde yapayalnız canlar insanoğlunun hayret verici aşağılık zevklerini tatmine devam ediyor...
  • böyle bişe gerçekten var lan

    human zoo

    şu abiyi de tıklayalım, layklayalım. paraya çok ihtiyacı var

    abiyi tıkla

    ciddi ciddi bu avrupalılar insanları "insanat bahçesinde" sergilediler lan... şunu biz yapmış olsak var ya.. of anam of goygoyu gör.

    o yüzden dünyayı islamlar, kristiler, komünistler, kapitalistler diye ayırıp analiz etmeye kalkma. hele bi de kolpa bombalamaları gerçek olaylarlamış gibi inceleyip saçma sapan yorumlarla kendini komik duruma düşürme.

    dünyada iki tane kamp var, emperyalistler ve insanlar..

    ben nerdeyim diye sorma. emperyalistler seni hangi kampta görüyorsa ordasındır.
hesabın var mı? giriş yap