• * * * * *

    "anfakinbılivibıl"
    sourtimes tribune
  • filmin yonetmenine en iyi dovu$ sekansi ceken yonetmen odulu vermek gerekir. o kadar woo ping yuen'li film seyrettik boylesi cikmadi. sadece koreografiyle olmuyor demek ki.
  • adamı yıldırım çarpmışa çeviren film - eğer havasına tam olarak girerseniz.

    --- spoiler ---

    uzun süredir bu kadar etkili, insanın göğüs kafesine çöken bir film izlemiyordum. jet li üzerinden batı kültürü - doğu kültürü ayrımını net çizgilerle yapmak mümkün artık. jet li hollywood filmlerinde beş para etmez senaryolara kurban edilen, genelde de yine beş para etmez rap yıldızlarıyla oynayan bir "dövüş ustası" (o romeo must die neydi allahım). uzakdoğu filmlerinde ise ruh - vücut - zihin bütünlüğünü arayan, bazen de bu filmde olduğu gibi ahmaklığı nedeniyle bunu uzun yoldan öğrenen bir "öğrenci". bu filmde gözden kaçan müthiş sahneler var - ki bunları sadece bir uzak doğu filminde görürsünüz:

    en başta izleyici olarak sinemada oturduğum yerde beni çok uzun süre mutlu eden sahne köylülerin rüzgar estiğinde çalışmayı bırakıp doğaya/gaia'ya şükran sunmaları (bkz: gaia hipotezi). şahane bir sahne. bana sorarsanız kelimelerle anlatılamaz (yaşlanıyor muyum neyim?).

    sonra jet li'nin yıllar sonra master chan'ın ailesine yaptığı ziyaret ve ailesinin kapıyı ona açması. haha, uyanın yahu! bakın büyük şehirlerde nasıl yaşamaya başladık; anahtar, kilit, alarm sistemini geçtim artık pek çok apartman/site girişinde güvenlikçiler var. toplu halde bir arada olduğumuz alışveriş merkezlerini falan hiç saymıyorum. ha, ama bunlar gerekli değil mi? evet, bize anlatılan bir araba masal ışığında hepsi gerekli, hatta bakın son anda bizi ikinci 11 eylülden kurtardılar sağ olsunlar. a, bu arada öyle kafanızın estiği yere uçup gidemezsiniz, tamam mı? diyelim ki uçmaya kalktınız yanınıza ne alacağınızı "onlar" söyler. ona göre. filmde restoran kapısında kendi vatandaşlarını tekmeleyen eski öğrencileri gördünüz mü? tanıdık geldi mi?

    ve tabi ki finalde dövüştüğü tanaka ile jet li'nin çay seromonisi. birbirlerine duydukları saygı ve öğrenme isteği. yine bana çok etkileyici geldi bu sahne (evet, yaşlanıyorum. şükür ki şu sıralarda 20'lerin başında değilim bugünün rezil kültürü tarafından şekillendirilmiyorum).

    --- spoiler ---

    tabi film bittikten sonra olanlar da ilginç. sinemada yaklaşık 15 kişiydik ama çok uzun süre ne kimse yerinden kalktı, ne de konuştu. yaklaşık 2 dakika sanki önceden planlanmamış ortak bir saygıyla sessizce selamladık filme emeği geçenleri.

    bütün gece canım sıkıldı ondan sonra. çünkü bir açıdan bakıldığında bu film çin'i yücelten ve onlara da zamanında yapılan "hasta adam" tanımlamasına içerleyen bir film. ama bunu öyle bir zerafetle ve dinginlikle yapıyor ki gandhi geliyor insanın aklına. power vs force isimli bir kitap okumuştum, şöyle bir tanımlama içeriyordu: gandhi 'power' kullandı ve bu içten gelen bir güç idi. karşısındaki ingiliz imparatorluğu ise 'force' kullandı dışsal bir güçtü bu, orduya/silaha dayanıyordu. sonuçta power vs force karşılaştığında sayılara/niceliğe o yüzden de tükenmeye eğilimli force, sınırsız içsel power karşısında aciz kaldı. bu film de benzer bir hikaye içeriyor. (ki mesela jedi şövalyeleri de bu kitapta power olarak geçen gücü kullanır, terim olarak force'u seçmişler gerçi; let the force be with you)

    peki bakalım bizim kimliğimizi en azından sinema sanatı dalında kim temsil ediy... ah! o vadiye hiç girmeyelim lütfen.

    ve eve gelince de yangına geç gitti diye tartaklanan itfaiye erlerini, makinalı tüfekle ayı tarayan belediye başkanlarını, "bu halkın bilmemnesiyle oynarsanız biz de gider yargıç vururuz" deyip sonra da elini kolunu sallaya sallaya dolaşabilenleri gördüm.

    allah allaaah sizi bu topraklara parayla mı verdiler ya, s.ktirin bi çay koyun, adamı zorla uzakdoğulu yapacaksınız..
  • jet li'nin, * shao lin tapınağı temalı onlarca filminden sonra bile başarılı oyunculuğunun yanı sıra ne kadar büyük bir üstad olduğunu tekrardan gözler önüne seren bir film. çin'in batı baskısına teslim olmayacağını konu alan senaryosuna bakacak olursak, verilmek istenen mesaj the last samurai ile az biraz benzeşiyor.

    --- spoiler ---
    final sahnesinde oldukça delikanlı -ki huyları kurusun- bir japonla kozunu paylaşan huo yuan jia, ağzına ağzına vurulası bir pezevenk yüzünden zehirlenerek huzur içinde ölüyor ve yine klasik bir şekilde sevdiceğinin yanına koşuyor.
    --- spoiler ---
  • amerika'da "jet li's fearless" adiyla pazarlanan film. hatta sinemaya gittiginizde oynayan filmler listesinde bile "fearless" adi altinda arayip bulamazsiniz, "jet li" diye aramaniz lazim. bence bu buyuk bir pazarlama hatasi cunku genel olarak jet li'yi sevmeyen, ya da dovus filmi sevmeyen insanlari gereksiz yere filmden sogutuyor. gereksiz diyorum cunku huo yuan jia sadece dovus tutkunlarinin begenecegi bir film degil, genel olarak guzel bir film. jet li'nin one cikarilmasina gerek yok.
  • bana bir kez daha neden güzel kızlar hep kör olmalı bu dallama uzakdoğu filmlerinde diye düşündürmüş film oldu bu ayrıca wu shu denilen dövüş sanatını ortaya çıkışına dair gerçeğe dayalı bir hikaye olması da unutulmaması gereken bir ayrıntı

    --- spoiler ---
    jet li yapraam niye güzelim kızı bırakıp gidiyorsun,hadi bıraktın neden ölürken son anda bile cennetin yeşil çayırlarında yueciyi görüpte izleyicileri gereksiz yüzünlere gark ediyorsun.
    hayır gittin de ne oldu onu anlamıyorum,katakulliye getirmediler mi seni,az bile sana

    --- spoiler ---
  • nasıl politik bir filmdir anlatamam. haa bu film kötü anlamına gelmesin, tam tersine gayet güzel.
    ama reklam filmi gibi mübarek. her sahnesinde bir mesaj.
    kendisinden çok güçlü, çok iri, adeta kağıttan kaplan batıyı boks ringinde döven çin olayı ne tatlı geldi. japon abiyle çay içerkenki sohbetlerinde sürekli eleştirilen çin üretim tarzı hakkında mesajlar aldım ben. zaten sürekli bir japonya'ya göz kırpmalar, "gel hacı sen bizdensin. siktiret bu batılıları" mesajları şahaneydi.
    o, sondaki tüm çinlilerin tek yumruğu kaldırıp "yı-kıl-ma-ya-ca-ğız" tadındaki slogan atmaları ile de çin'in milli birlik ve beraberliğine en çok muhtaç olduğumuz bu günlere*dair çok manalı dokunuşlar yapmış oldular.
  • hero'dan sonra izlenince "jet li sadece çin yapımı filmlerde oynasın" dedirten şahane film. dövüş sahneleri yine çok etkileyici. jet li soğukkanlı dövüş ustası formundan çıkıp öğrencilerine durmadan şarap ısmarlayan alkolik dövüş ustası formuna girmiştir. ama tabiki karizmada zerre azalma yok.
  • jet li'nin dövüş ustası vb. rollere fazlasıyla yakıştığını ortaya seren filmlerden. kostümleriyle ve de estetik dövüş sahneleriyle görsel şölene dönüşenlerden.

    filmde huo yuanjia ve tanaka arasındaki kısacık çay muhabbeti iki kültürün (çin ve japon) çay içme anlayışını özetler nitelikte, konuşma sırasında yapılan benzetmeler ise gülümsetiyor. ikilinin arasındaki karşılaşmalar müthiş; özellikle de silahların el değiştirdiği ve karşılıklı iade edildiği raunt muhteşem. ikili arasındaki son karşılaşma ve tanaka'nın tercihi dövüş ruhu ve hakkıyla rekabet konusunda anlamlı mesajlar veriyor.

    "kin ancak daha fazla kin doğurur"
  • bir dövüşçünün zaman içinde geçirdiği evrimi ve onun bu evriminin zamanlamasının bir milletin hasta adam zamanına denk gelmesi ile o millete bayraklık etmesini anlatan, ve çoğu jet li filminde olduğu gibi, asla sadece bir dövüş filmi olmayan hatta döverek değil yaşatarak etkileyen, etkilemek isteyen film.
    çin kuruluş destanlarının hero'dan sonra 20 yy'da geçen bir tanesi daha, en az onun kadar güzeli, en az onun kadar "film" olarak ve etkileyicilik olarak başarılısı.
hesabın var mı? giriş yap