• devamlı iftiraya uğrayan ulu kişilik.

    azınlık faşistleri belli aralıklarla bu başlığa düşüp içlerindeki pisliği döküyor. yine bir tanesi daha düşmüş, atsız’ı trakya olaylarının sorumlusu gibi gösteriyor. adamın aldığı bir ceza yok, yargılanmışlığı yok. ama bu şehir efsanesi yıllardır bu azınlık faşistleri tarafından sosyal medyada köpürtülüyor. atsız’ın dergisi sanki ilk kez kapatılmış gibi bula bula bunu bulmuş. birinci türk tarih kongresi kapışmasında zeki velidi togan’ın yanında durduğu için daha önce de atsız mecmua kapatılmıştı. orhun’un kapatılma sürecinde de liseler için hazırlanan tarih kitaplarını eleştirdiği için bir kez daha şimşekleri üstüne çekiyor ve açığa alınıyor. orhun’un kapatılma süreci bu şekildedir. adamı suçlu gibi göstermeye çalışanlara hatırlatalım; trakya olaylarından önce açığa alınan atsız, trakya olaylarından sonra 9 eylül 1934 tarihinde görevine geri dönmüştür.

    ilgili girimde anlattığım gibi; kurtuluş savaşı’nda ihanetin dibine vurmuş azınlıkları kimse istemiyordu. 1923’ten 1934’e kadar trakya zaten hep gergindi, olaylar yaşanıyordu. elza niyego olayı, vatandaş türkçe konuş politikası, iskan kanunu vb devamlı gelişen bir süreç var. trakya olayları bu sürecin finalidir. basında yer alan yahudi karşıtı yazıların yanında orhun’da yazılanlar devede kulaktır. yahudilerle ilgili sadece iki yazı vardır. dergide genel olarak türk tarih, kültür ve edebiyatı üzerine yazılar yayınlanmaktadır. devamlı gelişen bir sürecin içinden orhun’da yayınlanan iki yazıyı cımbızlayıp “aha suçlu bu atsız” demek yalancılıktır.

    kurgusal atsız veya tanrısal atsız yoktur. bir tane atsız vardır; o da sizin önder bildiğiniz tüm adamları donanım ve dava adamlığı bakımından üst üste koyar öyle sever. haydi bakalım.
  • ırkçı olduğunu kabul ettikten sonra * geri kalan her şey boştur. yok onu demiş, dememiş bunlar hikaye. bu adam ırkçı mı kardeşim? ırkçı. savaşı yüceltiyor mu? evet yüceltiyor. başka ırklara düşman mı? evet düşman. bu dinciliğin lacivertidir, başka bir şey değil.
  • hakkında yalan yanlış sallanan kişi.

    adam benim söylemediğim şey üzerinden bana yanıt veriyor. kafaya gel. bu da rezil olmanın dayanılmaz acizliği olsa gerek. birinci türk tarih kongresinin tarihini vermiş. iyi ki söyledin, biz bilmiyorduk. okuma-yazman varsa kongre sonrası orhun’un değil, atsız mecmua’nın kapatıldığını yazmıştım. yani adamın dergisi ilk kez kapatılmıyor. devletin politikalarını eleştirdikçe (türk tarih tezi, lise tarih kitapları) dergisi kapatılıyor.

    derginin kapatılma gerekçesi “devletin iç ve dış politikalarını ihlal eden yayınlar yapmak” da atsız’a iftira atanları değil, beni doğruluyor. atsız içeride türk tarih tezi ve lise tarih kitaplarını eleştiriyor. dışarıda turancılığı savunuyor. devletin resmiyette turancılık diye bir politikası yok, görüntüde bundan kesinlikle uzak duruluyor. umarım gerekçeyi anlayabilmişsindir.

    avrupa’da haberler çıkmış da, atatürk rahatsız olmuş. sanırım hikayenin sonunda gökten üç elma düşüyordu. atatürk azınlıkları bu ülkeden kovan adamdır. ittihatçıların yetimlerine ermeni mülklerini veren adamdır. “ermeniler ve diğerlerinin burada hiçbir hakkı yoktur. bu bereketli yerler koyu ve öz türk memleketidir.” diyen adamdır. çanakkale gezisinde “bizi kovuyorlar paşam” diye önüne atılan azınlıklara “halk isterse beni de kovar” diyen adamdır. hikaye anlatmayı bırakın, gerçekle yüzleşin.

    “atatürk bu şekilde önüne atılan bu adamın ne demek istediğini ve kim olduğunu derhal anlamıştı. buna rağmen sordu:

    - sen kimsin?

    - ben paşam, çanakkale musevileri'nden avram palto.

    - sizi kim kovuyor? hükümet mi? kanun mu? polis mi? jandarma mı? bana söyle dedi.

    bu musevi vatandaş durakladı, şaşaladı. biraz sonra kendini toparlayarak cevap verdi:

    - hayır paşam, halk kovuyor.

    atatürk, bu adamın yüzüne dikkatle baktı, gülümsedi ve:

    - halk isterse beni de kovar, dedi ve yürüdü.”

    (hilmi yücebaş, atatürk'ün nükteleri, fıkraları ve hatıraları, s.68)
  • ayar manyağı olan utanmazların büyük bir yüzsüzlük ve pişkinlikle saldırmaya devam ettiği ulu kişilik.

    adam ayar manyağı oldu hala utanmadan birşeyler zırvalıyor. bir de feto falan diyor, komediye gel. kapak dediği belge orhun’un kapatılması kararnamesi. kararnamede orhun’u iç ve dış siyasetimize uymadığı için kapattık deniyor. önceki girimde söylediğim gibi; atsız içeride türk tarih tezi ve lise tarih kitaplarına muhalif, dışarıda turancı. belgede söylendiği gibi bunlar devletin iç ve dış politikalarına uymadığından dergi kapatılıyor. şimdi bu eleman da çıkmış bu belgeyi kendi iftirasına yontuyor. kapak diye eklediğin belge bana değil, sana kapak yapıyor. şaka mısın? rezil oldun işte, git acını efendice yaşa. hala boş boş konuşuyorsun.

    ekleme: bu elemana bu kadar ayar yeter. biz tarihe notumuzu düştük, okuyanlar mevzuyu anladı. atatürk’le atsız’ın ülküsü aynı, sadece farklı yollardan gittikleri için anlaşmazlıkları oluyor. bu konuda etnik döküntüleri ilgilendiren birşey yok. siz önünüzden yiyin. atsız ayaklar altında değil, ulu zirvelerdedir. senin gibi döküntüleri de her zaman ayağının altına paspas yapmıştır.

    ekleme2: eleman fatih tezcan’ı savunan bildiğin dinci aktrollmüş. atatürk’ü kendine kalkan yaparak türkçülüğe ve atsız’a saldırıyor. (bkz: adam aktroll çıktı rıza baba)
  • hayırsız oğlu yağmur'un, star gazetesi için yazdıkları ilgimi çekti:

    bir bilim insanı olarak nihal atsız

    sabah sabah kitaplığımı karıştıramadım; yazı, "ömrümün ilk 65 yılı"ndaki ilgili bölümü andırıyor (tam emin değilim).

    neyse, ilgimi çeken konuya geleyim. hayırsız evlat şöyle yazmış:

    --- spoiler ---

    "... kısacası dünyâda ve türkiye’de kan inceleyerek soy-sop saptaması yapılabileceğine inananlar var belki ama atsız onlardan değildi.

    bu arada par curiosité: türkiye’de kafatası ölçerek ırk tasnîfi yapanlar da elbet vardı...

    en başlarında ise yüce önder’in kızkardeşi latîfe hanım gelirdi.

    atsız’ı, bir iftirâ olarak, kafatasçılığı ile ithâm edenler ne hikmetse bunu hep meskût geçerler.

    aslı aranırsa atsız da kafatası ölçerdi ama bunu sırf buna inanarak bâzen ıstanbul’un tâbir ucundan, hattâarasıra başka şehirlerden gelerek kafalarını ölçtürmek isteyen safdillerle dalgasını geçmek için yapar ve ardından kendilerini aydınlatırdı."

    --- spoiler ---

    yağmur espri yapmayı, ironiyi sever. ancak latife hanım'ı, yüce önder'in (mustafa kemal atatürk) kızkardeşi (!) şeklinde yazacak kadar değil (kitaptaki bölümde de böyle bir hata var mıydı, kontrol edemedim).

    gazetenin internet sayfasında okuduğum bu bölüm, yazının basılı gazetede (13 aralık 2019 cuma) yer aldığı 14. sayfada yok.

    kısacası makbule (kardeşi), latife (eşi) ve afet (manevî kızı) hanımlar birbirlerine karıştırılmış. kafatası çalışmalarını yapan kız kardeşi değil manevî kızı, latife değil afet idi (latife de kız kardeşi değildi).

    büyük atsız, iyi ki hayırsız evladının bu hallerini görmedi.

    (bkz: afet inan)

    (bkz: türk halkının ırksal özellikleri)

    türk halkının antropolojik karakterleri ve türkiye tarihi
  • anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
    bak emrediyor:daldığın alemden uyan ki,
    mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
  • “stalin, insanlık tarihinin kaydettiği en rezil canidir. o kadar ki nihayet bizzat moskoflar bile onu aforoz ederek ölüsünü lenin'in yanından kaldırıp attılar. bu adamın ne mal olduğu, kızının hatıratından sonra büsbütün ortaya çıktı. batıya sığınan bu kız, stalin'in soydaşı ve baş celladı olan beria için, hatıratının bir yerinde ‘beria, babamdan daha haindi’ diyor. hain olduğu için herkesi de kendisi gibi bilip herkesten şüphelenen stalin'in cinayetleri arasında canileri bile iğrendirecek olanlar var. mesela ikinci cihan savaşında almanlara tutsak düşen oğlunun karısını tevkif ettirmesi bu caninin ne kadar zekâdan mahrum, ne kadar ürkek bir canavar olduğunu gösterir. bu tutuklamanın sebebi o kadar gülünç ki kızı yazmasaydı stalin'in düşmanları bile buna inanmazdı. oğlunun almanlara esir düşmesi bu kadının tesiri ve telkini ile oldu diye şüphelenip onu tevkif ettirmiş. işte, bir milletin bazen ne kadar aşağılık yaratıklar tarafından idare olunduğunu gösteren bir örnek. herhalde stalin'in intiharla ölen karısı da ondan tiksindiği için hayatına son vermiş olmalıdır.”

    ötüken, temmuz 1969, sayı: 7 (67)
  • "... dünyadaki muhtelif milletler arasında türkler, kadına gerçek değerini veren belli başlı milletlerden biridir. eski yunanlılar, romalılar, araplar, iranlılar ve hintliler kadını kötü bir yaratık sayıyor ve ona esir muamelesi yapıyorlardı. türklerde ise saygı görüyor, fakat hiçbir zaman da her işte erkekle eşit tutulmuyordu. zaten fizyolojik ayrılıklar erkekle kadının tamamı ile müsavi olmasına engeldir.

    bugün memlekette kadına karşı yanlış bir hava esiyor: ya onun hukuku hiç tanınmıyor yahut da feminizm teranesi altında ona fevkalâde itibar ediliyor, âdeta imtiyazlı bir sınıf muamelesi gösteriliyor. bunların ikisi de yanlıştır. ikisi de kadını manevî sukuta götürür. birincisinin neticesinde kadın esarete, ikincisinin neticesinde de koketliğe düşer."

    ("türk kızları nasıl yetiştirilmeli?", orkun, 1943)
  • moskofcu ve bölücü faşistlerin , hep saldırdığı , yüce kişilik !
  • bugün 115. ad günü olan türk milliyetçisidir. iyi ki bu hayata teşrif ettin türklük bilincini hatırlattın ve ateşini harladın.

    başlığı şükela moduna aldığınızda en başında onca düşmana sahip olmasına, onca tahkikata rağmen hiçbir noktada kanıt ortaya konamayan olmayan vasiyetini içeren bir saçma bir giri durmaktadır. bunu inananlar elbet çıkacaktır. olmayan şeyi yazmak iftiradan öte değildir. komik olan atsıza atılan bu gibi iftira ve bunun gibi bir çok şey ortaya atılmıştır. zaten oğlu bu hususta güzel bir yazı ile dile getirmiştir. bu ülkeyi kuran gücün türkçülüktür. atatürk milliyetçiliğinin manevi babası ziya gökalp'tir. atatürk'ten sonra siyasi dalgalanma yaşayan genç türk devleti milliyetçilik kısmını fazlasıyla törpülenmeye giriştiği sırada ortaya çıkmış kişidir. bu aşamada fazlasıyla hayatı maddi ve manevi yönden bu törpülenme kısmından fazlasıyla etkilenmiştir.

    trt avaz portreler galerisi isimli programda oğlu yağmur atsız'ın, yılmaz öztuna'nın, talebesi altan deliorman'ın, gülçin çandarlıoğlu'nun, yücel hacaloğlu'nun katılımıyla hayatından kesitler sunulmuştur. hayatı ile ilgili çok değerli bilgiler edinmek için güzel program olmuştur.

    tekrar etmekte fayda var. ayrıca kendisi aklını bir imama verenlerin, şerefini kalpazana satanların, silahsız insanları katleden bir caniyi lider 'önder' kabul etmiş terörist kılıklı sözlük yazarların, şarap rakı içmeyi atatürkçülük sanan kılkuyrukların ara sıra dadandığı, eğer onların fikirlerini kabul etseydi onların yücelttiği yüksek 'edebi' şahsiyetlerin yanına alacak ve övecek kişilerin aşağılamaya çalıştığı ve birbirlerinin girilerini favladığı başlığa sahip türk milliyetçisi kişisidir.

    "belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini,
    belki bir gün ağlarsın kaçtı diye karına.
    ışıksız kulübende boranın esişini
    dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına.

    gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca;
    namert bir el arkandan seni vurur kadınca;
    bir gün sabrın tükenir... silahını kapınca
    haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına...

    hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
    senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
    vicdanını "paris"e, "moskova"ya satanlar,
    küfür diye bakarlar senin dualarına.

    hey arkadaş!.. bu yolda bende coşkun bir selim,
    beraberiz seninle, işte elinde elim.
    seninle bu hayatın gel beraber gülelim,
    ölümüne , gamına, tipisine, karına..."

    hüseyin nihal atsız*

    ad günün vesilesiyle tekrar ruhun şad mekanın uçmağ olsun...

    vaktiyle bir atsız varmış !!!

    not: hüseyin nihal atsız/@safagi sokmeyen cocuk
hesabın var mı? giriş yap