• kadir mısıroğlu tarihten günümüze tahrif hareketleri adlı kitabının (fethullah gülen 2012 eylülünde bu kitabın toplatılması için mahkemeye başvurmuş, dava sonucunda üçüncü cildin baskısı ihtiyaten durdurulmuş) üçüncü cildinde fethullah gülen ile ilgili olan kısımda şöyle bir anı anlatıyor:

    biz husrev altınbaşak’la birlikte eskişehir’de hapsedildiğimiz sırada fethullah gülen de izmir’de bizimkine benzer bir suçla hapsedilmişti. benim bu zata her nurcu kardeşe olduğum gibi sempatim vardı. bir gün husrev altınbaşak söz fethullah gülen’e intikal edince o gün inanamadığım şu sözleri söyledi:
    “-kadir bey, sen o zatı nurcu zannediyorsun. bu asla doğru değildir. o risale-i nurları kullanarak kendine has bir cemaat teşkil etmeye çalışıyor. fakat bir gün anlarsın. o cephemizde müslümanları ifsada memur hain birisidir.” demesi üzerine ben bu ithamı ağır bularak:
    “üstad hain diyorsun.”
    sesini yükselterek cevap verdi:
    “evet, o bir haindir. bizim yazı öğreten dershanelerimizi her öğrendiğinde hafta geçmeden o dershanemiz basılmıştır. o devletin memurudur. fakat hırsı icabı bir gün bu devleti de satmaya kalkacaktır.”
  • (bkz: hayrat vakfı)
  • risale-i nurlarda ismi tam 441 kere geçer. said nursi'nin risale-i nur'daki beyanlarından ve o dönemki talebelerinin şahitliklerinden husrev altınbaşak'ın said nursi'nin hayru-l halefi olduğu çok açık biçimde anlaşılıyor. said nursi hayattayken de kendisine diğer talebeler tarafından üstad-ı sani olarak hitap edilirdi ki bu da bahsettiğimiz görev taksimini doğrulamaktadır.

    1- “hüsrev gibi nur kahramanından -benim yerimde ve nur'un şahs-ı manevîsinin (manevî şahsiyetinin) çok ehemmiyetli bir mümessili (temsilcisi) olmasından- hiç bir cihetle gücenmemek elzemdir (en lazımdır).” (şualar, 14. şua)

    2- “medreset-üz zehra erkânlarının, hususan hüsrev 'in bu vatan ve millet ve âlem-i islâm'a hizmet-i imaniyeleri ve tahribçi dinsizlerin desiselerine sed çekmeleri o kadar büyük bir hasenedir ki, farz-ı muhal binler seyyie olsa afvettirir. öyle ise, başta hüsrev olarak o erkânların hiçbir hareketini tenkid etmemek ve kemal-i ihlas ve samimiyet ile onlara tesanüd (dayanışma) ve tam kardeş olmak lâzımdır diye bu mealde bir ders oldu. inşâallah hacı sabri de hoca sabri ve rüşdü ve emsalleri gibi ruh u can ile alâkadar ve hüsrev 'e tam kardeş olacak; meşreb ihtilafı daha tesir etmeyecek. hasta kardeşiniz said nursî" (emirdağ lahikası 2 1950'ler)

    3- “risale-i nur'un kahramanı hüsrev, benim bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî ve ciddî istiyor. ben de derim: te'lif zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre faideli ise, hayatın dahi hizmet-i nuriyede benim bu azablı hayatımdan o derece faidelidir. eğer benim elimden gelseydi, hayatımdan ve sıhhatimden size memnuniyetle verirdim.” (emirdağ lahikası 1)

    4- "hüsrev 'in hakikaten tedbirce bana ihtiyaç bırakmayacak bir derecede tedbir ve dirayeti ve hâfız ali gibi yüksek ihlası ve mahviyeti (tevazuu)” (kastamonu lahikası)

    5- “ecel gizli olmasından, vasiyetname yazmak sünnettir. benim metrukâtım ve risale-i nur'dan olan benim hususî kitablarım ve güzel cildlenmiş mecmualarım vesair şeylerimin bütününü, gül ve nur fabrikalarının heyetine, başta hüsrev ve tahirî olarak o heyetten oniki kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum.” (emirdağ lâhikası -1)

    6- “ısparta havalisinde yüzer genç said'ler ve hüsrev 'ler yetişmişler. bu ihtiyar ve zaîf said, dünyadan kemal-i istirahat-ı kalble veda etmeye hazırdır.” (kastamonu lahikası)

    “gizli düşmanlarımız iki plânı takib ediyorlar. biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. başta hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. ben size ilân ederim ki; hüsrev 'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. çünki şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya risale-i nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir ki, benim sobamın parçalanması gibi acib, sebebsiz bir hâdise başıma geldi.” (14. şua)

    “şimdi hüsrev gibi nur kahramanı size ihsan edildi. inşâallah bu medrese-i yusufiye dahi, medreset-üz zehra'nın bir mübarek dershanesi olacak. ben şimdiye kadar hüsrev 'i ehl-i dünyaya göstermiyordum, gizlerdim. fakat neşredilen mecmualar, onu ehl-i siyasete tamamıyla gösterdi, gizli birşey kalmadı. onun için ben onun iki-üç hizmetini has kardeşlerime izhar ettim. hem ben, hem o, daha gizlemek değil, lüzum ise aynı hakikat beyan edilecek. (14. şua)

    “ben dava eder ve isbat ederim ki: bu soğukta soğuk muamele gören ve millete ve vatana zararlı tevehhüm edilen ve vücudca hastalıklı bulunan husrev, türk milletinin manevi büyük bir kahramanı ve bu vatanın bir halaskarıdır (kurtarıcısıdır) ve türk milleti onun ile iftihar edecek bir halis fedakarıdır; ve sırr-ı ihlasa tam mazhar olduğundan benlik ve riyakarlık ve şöhretperestlik bulunmaması cihetiyle çok hizmet-i vataniye ve milliyesinden bir ikisini beyan etmek zamanı geldi.” (14. şua)
hesabın var mı? giriş yap