• üç saat boyunca keyifle izlenen, engin alkan' ın yazıp yönettiği ve üstüne muhteşem oyunculuk sergilediği müzikal komedi.

    --- spoiler ---

    huzurevinde yaşayan ve moliere oyunlarındaki başarısı nedeniyle, zamanında "moliere' in huysuzu" lakabıyla ünlenmiş eski bir tiyatro oyuncusunun zihninde canlanan anılar...
    genel anlamda biraz cinselliğe biraz aileye değinilmiş, hükümete ve gündeme de inceden göndermeler yapılmış.

    --- spoiler ---

    oyunun tam etkili bir konusu olduğunu söyleyemem. engin alkan olunca beklentim oldukça yüksekti, ondandır belki. ancak sahne, dekor, müzik, kostümler ve oyunculuk yeterince etkiliydi. engin alkan' ın enerjisine ve oyunculuğuna laf yok zaten ama özellikle deniz uğur döktürdü adeta.
    bir de kostümleri ayrıca belirtmek isterim, tasarım tomris kuzu' ya aitmiş, kesinlikle işinin hakkını vermiş. özellikle jartiyerler çok seksiydi.
    velhasıl oldukça emek ve para harcanmış bol kahkahalı bir oyun, mutlaka gidilesi.
  • yazımda spoiler içeren noktalar olabilir. o yüzden peşin olarak uyarımı yaparak yazıma başlamak istiyorum. ayrıca sadece hobi olarak tiyatro ile ilgilenen bir insan olduğum için tespitlerimde hatalı noktalar olabilir diye baştan uyarmak da istedim.

    engin alkan'ın yazdığı,yönettiği ve oynadığı oyun "huysuz". biraz uzun bir oyun olduğunu baştan söylemek lazım. 2 perde ve yaklaşık 3 saat sürüyor. (arayla birlikte 3 saat 15 dakikaya kadar çıkıyor.) moliére'in 5 oyunundan yola çıkmış engin alkan ve ortaya güzel bir müzikal komedi çıkmış. epik tiyatronun bir çok özelliğini de içinde barındırdığını söylemeden geçemeyeceğim. (yabancılaştırma, sahne üstünde kostüm değiştirme, orkestra kullanımı, seyirci ile doğrudan iletişim gibi.) oyunun dekorları yeterliydi. devlet tiyatrolarının dekorlarından sonra biraz sönük kalıyor doğal olarak ama yine de iyiydi. oyunun en güzel kısmı ise kesinlikle oyunculuklardı. bundan sonrasını spoiler içinde yazmam daha mantıklı olacak sanırım.

    --- spoiler ---

    - bence engin alkan hem yönetmenlik hem de oyunculuk bakımından türkiye'deki en iyi isimlerden birisi. (özellikle yönetmenlik olarak) bu oyunda da yine çok başarılı bir iş çıkartmış. ilk başlarda engin alkan'ın konuşma tarzından dolayı dediklerini anlamakta zorlandım ama sanırım o kısımlar bilerek öyle yapılmıştı. ilerleyen kısımlarda her şey rahatça anlaşılıyordu. huysuz karakteri gerçekten de çok sevimliydi. ve karakter olarak tam olması gerektiği gibi ne eksik ne fazlaydı. ayrıca seyirci ile etkileşim kısmı ve doğaçlama olduğunu düşündüğüm kısımlar seyirciyi oyuna bağlayacak kadar güzeldi.

    - büşra pekin'in bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyordum. bkm'de ve işler güçler'de izlemiştim ama sahne üstünde çok daha farklıydı. belki de televizyonun yapaylığını aradan kaldırınca gerçek oyunculuğunu görmemiz kolaylaşmıştır. özellikle engin alkan'la olan sahnelerde çok iyi bir ikili oluşturmuşlardı. umarım bundan sonra büşra pekin'in daha çok tiyatro oyununu izleme şansı bulurum.

    - oyundaki favori ismimi soracak olursanız deniz uğur derim. oyuna girdiği anda oyunun atmosferi değişiyordu. bunun tabiki text ile de alakası var ama bu kadar zorlu bir karakteri bu kadar iyi canlandırmak herkesin harcı değil. deniz uğur'un oyunculuğu bu atmosfer değişiminde en ufak sırıtmıyordu.

    - haki biçici tamamen farklı iki ana karakterle oyunda bizimle buluşuyor. iki karakteri de o kadar iyi oynuyor ki acaba bu iki karakteri de oynayan farklı kişiler mi diyorsunuz. en azından ben dedim. özellikle sondaki mektup taşıyan adam rolü ile o kadar samimi bir karakter oluşturmuş ki gerçekten oyunculuğuna büyülenmemek çok zor.

    - gülhan tekin de iyiydi ama bkm'de ne gördükse aynı oyunculuk ve mimiklerle bu oyunda da oynadı. o yüzden öteki oyuncular yanında bana biraz daha sönük gibi geldi. ama bunun nedeni kötü oynamasından çok öteki oyuncuların çok iyi olması ve kendini tekrarlaması gibi geldi bana.

    - umut temizaş'ı izlediğim zaman ilk aklıma gelen kesin iyi bir konservatuvar mezunu olmuştu. ve yanılmamışım. esra akbaş ile de uyumlu bir ikili oluşturmuşlar.

    - esra akbaş için diyebileceğim tek şey ise ileride daha çok oyunda göreceğimize emin olduğum. sanırım ekipteki en genç kişiydi kendisi. ama karaktere o kadar iyi bürünmüştü ki ne bir an bile oyundan kopamadı ne de karakteri sırıttı. sonradan ankara dtcf tiyatro bölümünden mezun olduğunu görünce de hiç şaşırmadım.

    --- spoiler ---

    epey uzun bir yazı oldu ama bu sezon izleyebildiğim oyunlar arasında en iyisi bu oyundu. özellikle her oyuncunun hakkını teker teker vermek istedim.
  • genellikle hastayken bürünülen hal.. hem kendinize hem karşınızdakine dünyayı zehir etmenin bi şekli.. bi yere kadar katlanır insanoğlu bu tiplere (bkz: mızmız)
  • yanına tatlı kelimesi eklendiğinde xx kromozomlu vatandaşları çağrıştıran kelam.
  • durmadan mızıkan, uyumsuz, adaptasyon kabiliyetinden nasibini almamış kişiler için kullanılan sıfat.
  • dün akşam izmir şehir tiyatroları buluşması kapsamında; antalya şehir tiyatrolarının mehmet özgür yönetmenliğinde izlediğimiz şahane oyunu. bütün oyuncuları ayrı ayrı tebrik ederim, performansları ile 3 saatlik oyunu bizi sıkmadan güzel bi' şekilde izletebildikleri için.
  • tatlı bir sevgili sıfatı olabilir.
  • 18. yapı kredi afife tiyatro ödülleri'ne 2 aday çıkarmış oyundur.
    yardımcı rolde yılın en başarılı kadın oyuncusu: deniz uğur
    yılın en başarılı giysi tasarımı: hande tomris kuzu
  • antalya şehir tiyatroları tarafından oynanan, engin alkan tarafından yazılmış ve yönetilen, mehmet özgür'ün başrolünü sırtladığı müzikal tiyatro oyunu.

    2 perde, 180 dakika

    huzurevinde yaşayan eski bir tiyatro oyuncusunun eski günlerini özlerken aynı zamanda etrafındakilere yaşattığı sıkıntılar etrafında başlıyor oyun. kahramanının bilincinin gerçek ve hayal dünyası arasında git gelleri ise huzurevinin diğer sakinlerinin bir anda moliere 'in eserlerindeki karakterlere dönüşmesi ile canlandırılıyor. oyun da 5 farklı moliere eseri bir kolaj halinde canlandırılıyor.
  • antalya şehir tiyatroları yeni binasında (büyük sahne) bugün oynanan oyun. oyunu belediye binasında oynandığı zamanlarda seyreden biri olarak(yıllar önce) bu gösterimi beni hayal kırıklığına uğrattı. şöyle ki mehmet beyin özünde zaten gerek kostümleri gerek metni ile yeterince eğlenceli ve komik olan oyuna yıllar içinde doğaçlama komiklikler katarak oyunu kendi stand up gösterimine evriltme girişimi gişeye olumlu yansımış olacak ki oyunu özgün haliyle sunma çabasının ekibin çoğunda ortadan kalktığını görmek üzdü. evet insanlar gülmek istiyor ve bunun için para veriyor ancak bir tiyatrosever olarak bir tiradın seyircinin ayakkabısını çıkarma uğraşıyla baştan savma atılmasını böylesine büyük bir oyuncuya yakıştıramadım. ekip içinde bazı oyuncu arkadaşların işin özünden uzaklaşıldığı için rahatsız olduğu yüz ifadelerinden belli oluyor. eski halinin her gösterimine tekrar tekrar gitmek isteyecek biri iken oyunun bu versiyonunu tekrar izlemek istemem. mehmet bey "değmezse insana sanat" diyerek seyirciyi avuturken gişe hasılatını hesapladığından hem ezberden hem oyundan kopmaya başlamış. böylesine güzel bir oyunun bu hale gelmesi beni derinden üzdü. güldür güldür tadında izlemelik bişeyler olsun diyenler için şiddetle tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap