• bir gönüllü hayvansever hareketi. her pazar beykoz ormanında barınağa sığmayan 1000' yakın köpeği beslemeye gidiyorlar . herkesin katılabileceği bir etkinlik . şöyle ki :

    1- buluşma adresine yardımlarınızla gidebilirsiniz. oradan barınak yoluna hareket ediliyor .

    2-verilen adrese yardımlarınızı toplanma saattinde bırakabilirsiniz . kendiniz katılmasanızda yardımlar yerine ulaşıyor .

    yardım için hazırlanabilecekler : yemek artıkları , kuru ve yaş köpek maması , süt , içme suyu , özellikle sosisle hazırlanmış makarna . yoğurt , simit ,ekmek . iğne şeklinde antibiyotikler ,iğne şeklinde vitaminler .

    bu facebook sayfaları :

    https://www.facebook.com/h.ihtiyar?fref=ts

    gidin ve görün . devasa binalar diktiğiniz şehirlerde kimin yaşam hakkını çaldığınızı anlayın . polonezköyden mahmutşevketpaşa - alibahadır köylerine doğru bir kez seyahat etmeniz yeterli .

    http://www.youtube.com/watch?v=nwtx-8ol8xo
  • huysuz ihtiyar adlı ekiple rastlaşmam geçen hafta oldu. bu gönlü güzel insanlar haftada 3 gün beykoz ormanında can dostlarımızın yiyecek, su ve barınak ihtiyaçlarını karşılayıp, asıl istedikleri şeyi de bolca gösterip oradan ayrılıyorlar; sevgiyle. nedir diye bu pazar biz de oradaydık, iyi ki de oradaydık. hayatımın en özel günlerinden biriydi bugün. öyle olacağını bilmeden çıkmıştık halbuki yola.

    17 araçlık bir konvoyla ormana girdik. elimizde eldivenler. koloniler halinde dostlarımız yolumuza çıktılar. eli iş görenler yeni barınakları yaptılar, kimi çöpleri topladı, kimi barınaklara kuru mamaları koydu, kimi güzelliklerle boğuştu. yaşı 3.5 olan defne de bizimleydi, koca koca adamlar da. herkesin ortak paydası hayvan sevgisiydi.
    karşınızda öyle doyumsuz canlılar var ki, ne kadar severseniz sevin bıkmayan. sizi yalayan, kucağınıza atlayan, patisini uzatan. güzel olan tarafı karınları tok ama sevgiye açlar. yaptıklarınızın kesinlikle farkındalar ve size teşekkürlerini en güzel şekilde sunuyorlar. hissettiğiniz duygu tarif edilemez...
    bugün kulübelerin içine girip temizledim, ellerimle kuru mamaları yerleştirdim, barınak yapılırken bir ucundan yardım ettim, çöpleri temizledim ve eve geldiğimde leş gibiydim. karşılığında da pek çok kez yalandım, teşekkürümü aldım :)

    uzun zamandır kendimi hiç bu kadar iyi, mutlu ve huzurlu hissetmedim.
    size bunları neden mi anlattım? belki haftaya siz de bu eşsiz duyguyu yaşamak istersiniz diye. yanınızda getireceğiniz tek şey kendiniz ve sevginiz.

    bana bu eşsiz duyguyu tattırdıkları için huysuz ihtiyar ailesinin güzel mensuplarına buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
  • ''köpekler sadece pazar günleri mi acıkır?''

    anadolu yakasındaki ilçe belediyelerinin sokaktan topladıkları köpekleri, beykoz'un ormanlık alanlarına bırakıp gittikleri daha önce yazılı ve görsel basında defaatle haber olmuştu. hatta avrupa yakasından buraya getirilip bırakılan köpekler dahi varmış. pazar günü çavuşbaşı üzerinden polonezköy'e gittim bisikletle. huysuz ihtiyar isimli fanstastik oluşuma denk geldim yine. kadını erkeği özel araçlarına doluşmuş beykoz'un yolunu tutmuştu. kasa kasa kemikli et, birkaç besinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş çeşitli bulamaçlar ve tonlarca da sevgi veriyorlardı bu günahsız hayvanlara.

    durmadan önce topluca kornalara asılıp ''biz geldiiiik!'' çağrısı yapıyor, kuyruk sallamaya başlayan köpeklerle olabildiğince ilgileniyorlardı. insanlar rahatsız olmasın diye ormanda yaşamaya mahkum edilmiş canlılar. bilenler bilir beykoz'un sırtları alabildiğine yeşildir. soğuktur da. çok soğuk. mesela geçtiğimiz cumartesinin o ayazı bir köpeğin donarak ölmesine neden olmuş. market sahibi anlatıyor. ''barakanın kapısını iteliyorum ama açılmıyor'' diyor. ''ulan ne koydu bizimkiler ha bu kapının tam arkasına diye zorla itip kapıyı araladım ki bir köpek. yerde öylece yatıyor.'' barakaya girmiş olması da donmasına mani olamamış. geçen gün de karşıdan karşıya geçen bir yavru köpeğe araba çarpmış. ''çok köpek var buralarda'' diyor. çaresizliklerine o da üzülüyor.

    aslında bu köpekler ölüme terk edilmiş. ormanda ne bulur ne yerler? ''huysuz ihtiyar'' gibi oluşumlar pazardan pazara imdatlarına yetişse de tam anlamıyla bir çözüm değil bu. köpek sayısı çok zira. bu kadar köpeğe yetişmeleri de ziyadesiyle güç. e hafta içi de herkes işinde gücünde. kim gidecek o engin ormanlara da hayvan besleyecek? dolayısıyla bu hayvanlar hafta içi bildiğin aç.

    insanına değer vermeyen bir ülkenin, sokak hayvanlarına değer vermesini beklemek pek âlâ beyhude bir arzu. mevcut barınaklar da yetersiz kalıyor bu nüfusa. birkaç tane tam donanımlı barınak yapılmalı buralara. veterinerleri, yardımcı çalışanları, temizlik personeli falan olan ve en önemlisi de düzenli mama tedarik edeceği sponsorları olan birkaç barınak.

    bisikletlileri durduk yere kovalıyorlar, korkutuyorlar diye ben pek sevmem aslında sokak köpeklerini. bir ormanda üzerinize koşan beş tane devasa köpek tahayyül etsenize. çok da keyifli bir durum olmuyor açıkçası. şunu da kabul etmeliyiz ki şehir içinde de olmaz bu iş. köpek nihayetinde büyük bir hayvan arkadaşlar. kadınları çocukları bırak, yetişkin erkekleri dahi ürkütüyor iri sokak köpekleri. ormana bırakıp gitmek de insanın vicdanını sızlatıyor. bak belediyelere de hak veriyorum zira halktan gelen şikayetleri değerlendirmek durumunda kalıyorlar. topluyorlar sokaklardan, parktan, bahçeden... toplamasalar, ''toplamıyorlar yha!'' diye eleştiri alacaklar...

    kısırlaştırıp ormana atmak da insan'a yakışmıyor. tek çözüm yolu yüksek kapasiteli, modern barınaklar. eğri oturup doğru konuşacak olursak da şunu söyleyebilirim. vatandaştan oy alma kaygısı güden belediyelerin, bütçelerinden ciddi bir miktarı barınaklara ayırmalarını beklemek de biraz naifçe. ''toplarım, atarım ormana'' diyor. işte burada da kısır döngü başlıyor. üzenler, üzülenler, çözüm isteyenler, çaresizler...

    (bundan yaklaşık bir sene önce yaptığım bir bisiklet turunda 12-13 derece olan hava, riva sırtlarında havanın da kararmasıyla 2 dereceye kadar düşmüş,* beni resmen şoke etmişti. polonezköy'de bilhassa kış gecelerinin nasıl geçtiğini, o köpeklerin neler çektiğini düşünmek dahi istemiyorum. huysuz ihtiyar gönüllülerine de kucak dolusu sevgiler. muhteşem insanlarsınız siz. yazıya 'çarpıcı' bir başlıkla başlamamın nedeni de şimdi daha iyi anlaşılmıştır diye umuyorum.)

    not: hafta içi salı ve perşembe günleri de bireysel beslemelerin yapıldığını; çok soğuk havalarda da neredeyse her gün giden arkadaşların olduğunu iletti değerli sözlük yazarı grassmin.
  • oğuz aral, son röportajında ertuğrul özköke küstüğü için aylardır gazeteye uğramadığını söyleyerek huysuz ihtiyarlığını perçinlemiştir.

    "ama kovmadılar beni" falan der sonrasında. hadlerine mi be?
  • hurriyet'in pazar ilavesindeki ko$esi oguz aral'in..
  • bu hafta 271. orman beslemesini yapan hayvansever, bilincli, canim grup. her hafta pazar gunleri kavacikta toplanip konvoy halinde beykoza gider ve terk edilmis yavrularin sadece karnini doyurmakla kalmaz, onlara yuva yapar, en onemlisi de yurekten bi sevgi sunarlar. iyiki varlar.

    not:ne kadar cok insan, o kadar cok yardim ve kurtulan can. siz de bir seyler yapabilirim diyorsaniz civinizi cekicinizi alin ve pazar gunu 12de kavaciktaki bulusma noktasina buyrun.
  • bugün kendileriyle orman beslemesine katıldığım çok profesyonel ekip.

    birileri yakaladığı köpeğe dış parazit ilacı sürüyor. birileri yapılan paparaları köpeklerin besleme noktalarına döküyor. birileri köpekleri seviyor. upuzun bir araç konvuyla terkedilmiş beykoz barınağına kadar besleme yapa yapa gittik.

    evet yanlış duymadınız. 'terkedilmiş' beykoz barınağı. kapısına kilit vurulmuş. tüm hayvanlar lağvedilmiş. oradaki köpeklere hayvansever insanlar gelen üç beş kuruşla mama ve bakım malzemesi alarak hayvanların hayatta kalmasını sağlıyor. kocaman cüsseli köpeklere kulübe kent inşaa etmişler resmen.

    2 ton mamayı bulmak, hazırlamak her babayiğidin harcı değildir. var olsunlar.

    https://www.instagram.com/…heet&igshid=ag053cg1i71o
  • yardım örgütlerinin siyasi görüşü olmaması gerektiğini düşünüyorum. olduğu takdirde aksi siyasi görüşü olanlar örgütten uzaklaşabilir. daha önce birkaç defa mama ve benzeri yardım yaptığım huysuz ihtiyar yardım örgütünden tatsız bir olay yaşamam ile resmen soğudum. olay şöyle oldu.

    twitter 'da takip ettiğim kişi sayısı az olduğu için takip ettiğim kişilerin hareketleri sürekli karşıma çıkıyor. huysuz ihtiyar yardım örgütünün beğendiği tweetler de sürekli ekranıma geliyor zira çok fazla beğeni yapıyor. yardım örgütünün beğenisinin ne olmasını beklersin? kedi, köpek beslemeleri, videoları, yardım yapanlara teşekkür vb. fakat beğeniler genelde akp il başkanı, akp belediye başkanı, akp meclis başkanı, süleyman soylu, fahrettin koca, ibrahim kalın, fahrettin altun, akp genel başkanı vb. kişilerin yaptığı icraatlar, muhalefete eleştirileri, arada hayvanlara yaptıkları yardımlar. rahatsız oldum. paylaşımları irdeledim. birkaç chp belediyesine sağlam eleştirileri denk geldi. sonra biraz daha irdeledim akp belediyelerini de eleştirmişler. deva adlı adı cemaatle anılan dernekle ortak çalışmaları olmuş.

    ben de bu durumun bir yardım örgütüne uygun olmadığını belirten bir tweet attım. cevap yazan kişi benim hdp milletvekilinin retweetledikleri istanbul barınağı ile ilgili tweetini eleştirdiğimi sandı. yanlış anladığını söyleyip daha açık şekilde "akp gönderilerini beğendiğini, chp, mhp, hdp gibi başka partilerin tweetlerini beğenmesinin de yardım örgütüne yakışmadığını" belirttim. "istediğimi beğenirim sanane" cevabını yazıp beni engelledi. fotolar aşağıdadır.

    screenshoot

    screenshoot2

    screenshoot3

    sonuç olarak bir yardım örgütünün tweeter, ınstagram, facebook veya benzeri sosyal medya hesabının özel hesapmış gibi kullanılması bana doğru gelmiyor. eğer akp 'ye bir sempatin var ise özel hesabınla ne yapmak istiyorsan yaparsın. "dernek demek ben demek." mantığı ile hesabı şahsi işlerine kullanmamalısın. o dernekte akp' li yardımseverler olduğu kadar başka partilere yakın yardımseverler de var. hatta sırf bu partici yaklaşım sebebi ile yardımı kesebilecek insanlar da var. bana yapılan bu yaklaşımdan sonra huysuz ihtiyar ile olan sosyal medya bağlantılarımın hepsini kaldırdım. diğer yardım örgütlerine ve mahallemdeki canlara elimden gelen yardımı yapmaya devam edeceğim. buradan dernek kurucu başkanı r. ö nün bir şekilde bu yazıyı okuyup eğer bu davranışı yapan kendisi ise davranışından vazgeçmesini bir başkası ise uyarmasını rica ediyorum. hayvanlara yardım etmek için siyasi partilerden destek almayı anlarım ve kabul ederim fakat bir siyasi partinin her kademeden kişilerinin muhalif konuşmalarını beğenmek partizanlıktır.
  • 'huysuz ihtiyar' oguz aral'in pazar yazilarindan derledigi ilk kitabi...
    veciz söz deryasıdır oguz aral. onca uretmisliklerine ragmen 'huysuz ihtiyar' kosesini yazamaya baslayana kadar hic kitabi yoktu oysa. kardesi rahmetli tekin aral'a (nisan 99) "kitapsiz peygamber olmaz!.." diyerek bir kitap yazmasini salik veren de kendisiydi. tekin aral ilk ve bildigim kadariyla tek kitabi olan'salacak oykulerini' onun bu veciz sözünün üzerine yazmisti. daha dogrusu girgir'daki öykulerini toparlayip kitap haline getirmisti. (kapak desenini de oguz aral cizmis, hatta kapagini da ben yapmistim)
    (huysuz ihtiyar, kosesinde kullandigi ve cumle alemin kendi elinden cizimi oldugu sanisina kapildigi 'huysuz ihtiyar portresini' de tekin aral cizmisti.)
    'huysuz ihtiyar' dogru bildigini hangi kosul ve cografyada olduguna bakmaksizin soyleyen, soylerken de zekasini sos olarak kullanmasini iyi becerebilen ender sanatcilardandir. gerekirse nazikce uyarir, gerekirse dürter, gerekirse adamin burnuna tossurur.
    huysuz muysuz degildir aslinda. aslinda yumusaktir bile. "gülmesini bilmeyen dükkan acmasin" sozu de ona aittir keza.
    'enayi bir pihti' beyin damarini tikamis. avanak avni gibi digildamaya baslamis... yazamiyor, cizemiyormus... hikaye!..
    kendisi icin tembellik yakistirmasini "o kadar tembelim ki, cisim geldiginde ikincisini bekler, ikisini birlikte yaparim" seklinde yapan oguz aral tez zamanda kagida kaleme yeniden bulasir. benim bildigim oguz aral yazip soylemekten ancak olunce bosanir. enfarktusle pihtiyla degil...
  • oğuz aralın kendi hikayelerini yazdıı ve müşfik kenterin oynadıı eserin adı..
hesabın var mı? giriş yap