• başlıkta hep yanlış veya eksik anlatılan şey.

    bir aktivite değildir, haftasonları yapılan bir şey de değildir, arkadaşlarla toplanıp mum ışığında kek yemek de değildir, bu bir hayat stilidir, yaşam felsefesidir, hayatınızın akışını ve odağını baştan sona kadar değiştirmek, bambaşka bir insan haline gelmek demektir.

    mum ışığı, kek, börek, huzur, orman, kamp, balık tutmak filan işin klişeleri. hygge'nin olayı bunlar değil. hygge'nin olayı hayatı yavaşlatmak ve ağır ağır sindire sindire yaşamaktır. evi milyon tane ıvır zıvır mobilyayla değil de sadece ihtiyacınız kadar olan mobilyayla doldurmaktır. her şeyi bir anda tüketmek değil yavaş yavaş tüketmektir. hayatta alınan her nefesten, her andan keyif duymaya çalışmak demektir.

    hygge maddiyata değil dostluklara, arkadaşlıklara, aileye önem vermek demektir. işyerinde mesaiye kalmamak, akşamları, haftasonları ve boş zamanları eş, dost ve aileyle anlamlı ve dolu dolu geçirmek demektir.

    hygge çalışmak için yaşamak değil yaşamak için çalışmak demektir. savruk yaşanmadığı için gereksiz borçlara girmemek, ayağını yorganına göre uzatmak, böylece köle gibi çalışmak yerine daha kararında çalışarak yaşamı idame ettirmeye devam etmek demektir. iskandinav ülkelerinde belli bir birikime ulaşıp borçları bitirince beyaz yaka işinden istifa edip kahve dükkanında part time çalışanların hayat stilidir mesela.

    en iyi araba benim olsun, en iyi eve ben sahip olayım, en iyi markaları ben giyeyim, en son telefonu ben alayım gibi şeylerle ömrünü heba etmek yerine olanla yetinmek ve mutlu olmaktır.

    sürekli her şeyden şikayet edip sızlanmak, sürekli mağdur edebiyatı kasmak yerine hayattaki en basit konulardan bile memnuniyet çıkartabilmektir. elim ayağım tutuyor, sağlığım yerinde, dostlarım yanımdaysa mutlu olabilirim diyebilmektir.

    bozulan şeyleri çöpe atıp yenisini almak yerine kolları sıvayıp tamir etmek demektir. kendi kendine yetebilmek demektir. sakinlik demektir, durgunluk demektir, kalp atışlarını yavaşlatmak demektir. bir yere giderken acelenin olmaması demektir. kendi iç sesini dinlemek demektir.

    hygge ayda yılda haftada bir gün yapılacak bir aktivite değildir. hayatınızı ve hayata bakışınızı baştan sona değiştirmek ve yepyeni bir insan haline gelmek demektir. insanın kendisini yeniden bulması ve sıfırdan keşfetmesidir.
  • danimarka kültürüne özgü bir kavramdır. uzun ve soguk iskandinav gecelerinde arkadaşlarınız ve yakınlarınızla beraber bir masaya oturursunuz. işıkları kapatır ve masada mum yakar, mumların sevdiklerinizin gözündeki yansımalarını izlerken bir yandan kahve içer belki biraz bir şeyler atıştırırsınız. işte şimdi sizde hygge yapmıssınızdır.
    hygge kültürü soguk iskandinav ikliminden kaynaklanmaktadır. soguk gecelerde mum gibi ısık ve azıcıkta olsa sıcaklık veren bir cismin etrafında hep birlikte oturarak sogugun acımasız gerçekligini unutmak olarak özetlenebilir bildigim kadarıyla.
  • şu günlerde danimarka’nın mutluluk formülüymüş gibi lanse edildiğini sıkça gördüğüm yeni pazarlama harikası. lakin danların yaşam kalitesi her anlamda yüksek, paraları bol, güvendeler, ellerinin altında her türlü imkan var, eğitimleri kaliteli, ülkelerinin uluslararası arenada prestij sorunu yok, fiziksel olarak çok aktifler, zeka ve güzellik ortalamaları epey yüksek, insanlar birbiriyle iletişimi hep saygı sınırları çerçevesinde. bu adamlar mutlu olmasın da ben mi mutlu olam. adamlar hygge filan olmadan da mutlular zaten, biz ortadoğuda istediğimiz kadar hygge olayını benimseyelim, varoluş krizi bir yerden çatlak bulur gelir içeri sızar.
  • ing. cozy lifestyle

    anahtar kelimeler: battaniye, kedi, köpek, kitap, kahve, dergi, bitki çayı, şömine, mum ışığı, dost, yağmur, kar, huzur, sıcaklık, samimiyet, arkadaş toplantıları. bir başka tabiriyle mütevazı keyif pezevenkliği. kendisi hüüga olarak telaffuz ediliyor. (bkz: peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak)

    hüüga, para ile satın alınamayacak ya da düşük bütçeyle elde edilebilecek sade, mütevazı zevkler anlamına geliyor. ayrıca kendisi bir tür yaşam felsefesi. mutluluğu pahalı, kalabalık ve gürültülü gece kulüplerinde aramak yerine sıcacık evinizde oturup sahip olduklarınıza sevinerek elinizde sıcak içeceğinizle üstünüzde de en sevdiğiniz kazağınızla kitap okuduğunuzda hüüga yapmış oluyorsunuz mesela. * mum ışığında arkadaş toplantıları düzenlediğinizde de. üstelik mutluluğu aramanıza da gerek yok. yaptığınız eylem o an hayatınıza biraz renk, kafa rahatlığı ve huzur getirse yeterli.

    hygge felsefesinde aşırılık, abartıya kaçma ve lüks yok. yağmur yağarken pencereye vuran yağmur damlalarını loş ışık altında izlemek, sıcacık içeceğinizden aldığınız yudumun boğazınızdan geçişiyle rahatlamak var.

    meraklısına ilgili birkaç kitap: the little book of hygge: danish secrets of happy living, hygge: the danish art of happiness, hygge: the nordic secrets to a happy life, the book of hygge: the danish art of contentment, comfort and connection.

    bu tür şeylerin kişisel gelişim kitaplarına konu olduğunda ve sırf popüler diye herkes tarafından uygulanmaya çalışılıp artık bir zorunluluğa dönüştüğünde gazı kaçmış kolaya benzedikleri ortada. 2016 yılında çoğu insanca bilinip dünyanın her yerine yayılmış. insanları gerçekten mutlu eden şeylere karşı değilim ancak malumunuz, her yıl başka bir şey moda oluyor ve çoğu genelde o aranan mutluluğu getirmiyor. her yıl gidilen ve eşek yüküyle para ödenen wellness kampları gibi, en ufak moral bozukluğunda koşulan yaşam koçları gibi, lüks mekanlarda dandik malzemelerle itelenen köy kahvaltısı gibi bir şeye dönecek bu da sonunda.

    her ne olursa olsun hygge güzel, hygge mütevazı ve sade. hygge'yı samimiyetle uygulayanlara selam olsun.
  • hygge'nin kelime anlami sicaklik, rahatlik, huzurluluk, samimiyet hallerini birlestiren (turkcede tam karsiligi yok bildigim) ingilizce'deki coziness (yahut cosiness)'in ta kendisidir.

    hygge bir ortam olabilecegi gibi hygge barlar da mevcuttur, ki (dan) universitelerindeki friday barlar genelde bu adla anilir; zira haftaici bitmistir iste, artik soluklanma, iki geyik yapma zamani gelmistir, hakki kazanilmistir. universite haricindeki hygge barlar nasil oluyor efendim: mum olur, los sari isik olur, kucumen ve sesi rahatsizlik vermeyecek derecede acik muziginiz olur, 8-10'dan fazla homo sapiens olmaz (kedi-kopek olabilir bakin), yani harbiden fiti fiti huzur salan mekanlardir olur bu nev barlar.
  • türk milletine uygun olmayan danimarka felsefesi. ben tepeden gelen parlak ışıktan, güneş değilse, hiç hoşlanmıyorum. ofiste resmen ışık savaşı yaşıyoruz. maalesef açık ofis olduğu için bütün ışıklar tek yerden kontrol ediliyor ve hepimiz aynı ışığa maruz kalıyoruz. bir yanda sorgu odasında gibi tepesinde sürekli ışık yansın isteyen mesai arkadaşları ve patron diğer yanda masasında mumlarıyla hygge'nin yılmaz savunucusu zavallı ben. gürültüyü de sevmediğim için tabii ki onlar kazanıyor, çünkü onlar gürültü seviyor ve yapıyorlar. şimdi ben de tepeme plaj şemsiyesi almayı düşünüyorum. hayır arkadaşım içinizdeki karanlığı mı aydınlatmaya çalışıyorsunuz nedir yani? onu lambalar aydınlatamaz, zorlamayın boşuna.
  • danimarka'da oturan bir arkadaşıma sorunca şöyle yazdı hygge için:

    hygge kavramı danimarka'da insanın lugatına giren ilk kelimelerden birisi. günlük hayatta duyulan, uygulanan bir şey. örneğin kreşte, ilkokulda ortaokulda derse ara verip “sınıfın saati” diye adlandırılan, birlikte hoş vakit geçirmek için ayrılmış bir saat vardır, bir sorun varsa o konuşulur halledilir, yoksa genelde hygge‘ye ayrılan bir saattir. tatlı bir şeyler yenir, birlikte bir şeyler yapılır, bir şeyler çizilir.

    evdesindir, kaliteli zaman geçirir, ortam yaparsın, mumlar vs. kullanırsın, hygge köşesi oluşturursun, bu ortamda alır bir kitap okursun bu da hygge’dür. noel’le birlikte her gün oruç tutar gibi bir bahaneyle hygge yaparsın. bir arada güzel, hoş, kaliteli zaman geçirmek için bir bahanedir. her sorduğun kişi sana bu konsepti farklı anlatacaktır, algıya bağlı. bir kadeh şarap içerken bir şeyler okumak veya karşılıklı oturup birer bira içmek de hygge’ye girer.
  • danimarka ve norveç kültüründe yer alan bir yaşam felsefesidir. sosyal medya kullanan insanların sık sık gördüğü ortam olan ''kitap, kahve, kedi, mum, battaniye, kurabiye, şömine, yağmur, kar, loş ortam'' konseptinin kelime tanımı diyebiliriz. kısaca ''hayatın basit nimetlerinden keyif alarak sıcak, rahat ve samimi bir yaşam sürmek'' olarak da özetleyebiliriz. hygge kavramı, hayatın içindeki küçük mutlulukların yarattığı naif ve güvenli hisse karşılık geliyor. türkçeye tek bir kelime ile çeviremeyeceğimiz hygge, bizim gibi sıcak ülkelerde rahatlama* ve keyif ortamı olarak nitelendirilir. çok zor iklim koşullarının hakim olduğu iskandinav ülkeleri gibi soğuk ülkelerde ise bu durum bir yaşam tarzı halini alıyor doğal olarak. hygge felsefesinin özellikle ''yuva'' kavramı ile bağdaştırılması ise bahsettiğim gibi tamamen iskandinavya’daki iklim koşullarının sertliğinden ileri geliyor. çünkü havanın soğuk ve genellikle karanlık olduğu bölgede evler, aynı zamanda sıcak ve güvenli bir sığınaklar olarak algılanıyor. nasıl ki bizim ülkemizde sokak kültürü diye bir tabir varsa, orada da bu şekilde bir ev kültürü var yani. ayrıca bu hygge felsefesinin insan psikolojisi üzerinde ciddi katkıları olduğu kapsamlı bir raporla ortaya koyulmuştur. uygulamak isteyenler için aşağıya 7 basit kuralı yazıyorum;

    1- duyularınızı harekete geçirin
    duyguları harekete geçirmenin en kestirme yolu elbette duyuları uyarmaktan geçer. işte, tam da bu yüzden evde çabasız bir huzur, mutluluk ve güven ortamı yaratmak için size iyi gelen kokuları evden eksik etmeyin. bu koku en sevdiğiniz aromatik mum olabileceği gibi her gece yastığınıza birkaç damla lavanta yağı damlatabilir ya da sabah kahvenizi içmeden önce çekirdekleri güzelce kavurarak bu şahane kokunun tüm evi sarmasını sağlayabilirsiniz.

    2- ortamı ısıtın
    hygge’ın en önemli kurallarından biri de mekanlardaki sıcaklık hissidir. bunun için ille de bir şömineye gerek yok. sıcak tonlu loş aydınlatmalar, evin köşelerine yerleştireceğiniz mumlar veya ev dekorasyonunda tercih edeceğiniz sıcak renkler, ortamı bir anda ısıtabilir.

    3- konforlu ve yumuşak eşyalar edinin
    özellikle soğuk kış günlerinde altına sığınıp en sevdiğiniz filme ya da kitaba odaklanacağınız yumuşacık battaniyeler, üzerinde keyif yapabileceğiniz puflar veya vintage bir sallanan sandalye, size kendinizi çok daha iyi hissettirebilir.

    4- doğanın etkisini mekanlara taşıyın
    hygge felsefesinin temelinde her ne kadar evde bir güven ortamı yaratmak bulunsa da doğanın yenileyici enerjisini kapı dışarı etmek olmaz. bu yüzden evinizde mutlaka bitkiler bulundurun, yağmur yağarken pencereleri açın ve ıslak toprak kokusunun içeriye dolmasına izin verin.

    5- renklerden faydalanın
    renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri malum. bu şekilde bir yaşam alanı tasarlamak için tercih edilmesi gereken renkler ise sakinleştiren ve odaklanmayı kolaylaştıran pastel tonlardır. eğer iskandinavlar kadar mutlu olmak istiyorsanız ev dekorasyonu söz konusu olduğunda çok koyu ya da haddinden fazla iddialı renklerden uzak durmalısınız.

    6- evde kaliteli zaman geçirmenin yollarını arayın
    danimarkalılar, gerçek mutluluğun ve huzurun kaynağının her zaman ev olduğuna inanıyorlar. bu yüzden de hemen her danimarkalı aile, hygge felsefesine uygun olarak evde kaliteli zaman geçirmeyi sağlayacak iç mekan aktiviteleri, oyunlar, yemek davetleri ve partiler düzenlemeyi ihmal etmiyorlar. ancak belirtmeden geçmemekte fayda var ki sevdiğiniz insanlarla kaliteli vakit geçirmek ne kadar önemli ise sadece kendinize ait zamanlar yaratmak da o kadar önemli.

    7- kendinize korunaklı bir ortam yaratın
    kaç yaşında olursanız olun içgüdüsel olarak sahip olduğunuz en temel şeylerden birisi korunma ihtiyacıdır. bu duygu korunma ve güven ortamını, yatak üstüne kuracağınız tüller ve kış aylarında üzerinize örteceğiniz nispeten daha ağır bir yorgan ile tatmin edebilirsiniz.

    sonuç olarak danimarka’nın dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bu yaşam tarzının yün kazaklardan, kahveden ve şömineden ibaret bir şey olmadığı ortada.
  • sadece şömine, mumlar, sıcak kurabiye kokusu, rahat ev giysilerinden ibaret olmayan felsefedir.
    ortamı sıcacık huzur dolu bi' hale getirdik tamam.
    zihni de "hygge"lemek gerekiyor ki huzuru, dinginliği, mutluluğu tam olarak hissedebilelim.
    bunun için hygge felsefesinin zihinle ilgili kısımlarını alıntılayarak bir kaç öneri de ben eklemek istedim. türkiye'de uygulaması kısmen zor olan kısımlar bunlar bana göre.

    an'da kalmak – bu trafikte, iş stresinde, geçim derdinde an'da kalmak zor gibi görünüyorsa da meditasyon yaparak başlangıç yapabilirsiniz. günlük düzenli yapabildiğinizde; zihninizin dinginleştiğini, stres seviyenizin önemli ölçüde azaldığını hissediyorsunuz. denedim, çalışıyor.

    minnettarlık – dan arkadaşların mutluluğunun enn önemli sırlarından birinin bu madde olduğunu düşünüyorum. çünkü sahip olunan küçük ya da büyük fark etmeksizin her şeye müteşekkir olmak, hem kişinin frekansını arttıran hem de daha fazlasının gelmesine alan açan bir durum. üşenmezseniz günlük minnet listesi yapabilirsiniz. benim hayatımda ciddi fark yarattı diyebilirim.

    uyum – kendini kanıtlama, yarışma olmadan çevre ile uyum içinde olma durumu. egodan sıyrılmak, herkese eşit yaklaşabilmek, gösterişten uzak minimalist yaşamak.

    ateşkes – hygge ortamında olaylar, gerginlikler yok. “no more drama in my life” diyorlar. siyaset, din gibi gerginlik çıkabilecek konuların hygge ortamında yeri yok.
    -bütün gün işyerinde bu tartışmaları (bir yere varmayan versiyonlarını) dinlemek zorunda kaldığım için aslında belki de en ihtiyacım-ız olan şey; neşe, bilgi, ilham, motivasyon içeren konuşmalar, ortamlar.

    son eyyor; mutluluk hem bi' seçim, hem de biraz beceri işi. herkes hygge felsefesine kıyısından köşesinden bulaşsa ülkenin frekansı değişir bence.*
  • hep yaptığım bir şeymiş, adını şimdi öğrendim.
    sadece tek başıma yapıyor oluşum geleneği bozduğum anlamına gelmiyordur herhalde.

    insanın kendisi için yapabileceği en güzel etkinliklerden biri olabilir.
    huzur etkinliği.
hesabın var mı? giriş yap