• bilindiği gibi kuran'da peygamber ya da haşmetli diye bahsedilen kişilerin bir kısmı yahudi geleneğinde kral olarak bilinir. bu isimlerden en önemlisi de, bana kalırsa süleyman'dır. bilhassa neml suresi'nde karşımıza çıkan süleyman peygamber'in (kral) hayvanlarla arasının iyi olduğu söylenir. buna bağlı olarak diyebiliriz ki, kuran'ın süleyman'a ilişkin söylemi üç aşağı beş yukarı yahudi geleneğine uyar.

    ziyadesiyle ham olan düşüncemi açıklamam gerekirse, büyük ihtimalle belli bir dönemde yeryüzünde güçlü bir devletin başında olan <öncesiyle ve sonrasıyla> süleyman ve hanedanı ya çağdaşları ya da sonradan yaşayanlar tarafından kutsallaştırılmış olmalıdır <benzer iddiayı yunan mitlerindeki tanrılar için dile getiren de olmuştur, örneğin atlantis the antediluvian world adlı eserinde ignatius loyola donnelly! yazara göre zeus, apollon, hades vb. tanrılar karanlık çağda yaşamış krallardır, sonradan yaşayanlar onların dönemini ve onları mitleştirerek kutsallaştırmıştır. daha eskilere giden yahudi geleneğinde kral olarak anlatılan isimlerin, islam'da peygamber olarak sunulması da benzer bir anomali olarak yorumlanabilir.> hal böyle olunca, zamanında yeryüzünde önemli bir bölgeye hükmeden kral süleyman'ın malı ve haşmeti, aynı zamanda hayvanlara da <hatta kuran'a göre cinlere de! neml suresi 17: "cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları, süleyman'ın huzurunda bir araya getirildi. onlar, düzenli bir biçimde sevk ediliyorlardı."> hükmettiği yolunda bir mit yaratmış olabilir.

    bu konudaki görüşüm "ham", çok araştırmış değilim, yeterli doneye ulaşınca tekrar konuyu tartışırız. şimdilik j. knappert'in eserinden ("islamic legends: histories of the heroes, saints, and prophets of islam, vol. 1, brill archive, 1985, s.156-157") kral ya da peygamber olan süleyman'ın karıncalarla olan temasına ilişkin anlatılagelen islamî bir hikâyeyi çevirerek paylaşayım. önce hikâyeye hazırlık bakımından neml suresi 18-19'a bakalım: "18 karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: 'ey karıncalar! yuvalarınıza girin ki, süeyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesin.' 19 bunun üzerine süleyman, karıncanın sözüne güldü ve dedi: 'rabbim, bana ve ebeveynime lütfettiğin nimetine şükretmeme, hoşnut olacağın hayırlı ve barışçıl bir iş yapmama imkân ver. ve rahmetinle beni iyilik ve barışı seven kullarının arasına sok."

    şimdi de hikâyeye bakalım:

    bir gün, kral süleyman geniş ülkesini boydan boya gezerken, yalçın kayalıklarla dolu dar bir geçitten geniş bir düzlüğe yani karıncalar vadisine indi. vadi büyüklüğü ve şekli değişen, tepeleme karınca vadileriyle doluydu, her bir yuva birbirine düz yollarla bağlıydı, her renkten ve boyuttan karınca bu yollarda gidip geliyor, aceleyle birçok işi görüyordu. kral süleyman bu meşgul karıncalara basmamaya özen gösterip, bu karınca kentinin tam ortasında bulunan, hepsinden daha büyük ve yüksek olan yuvaya doğru yöneldi. kendisine kral süleyman'ın kente geldiği haberi verilen karıncaların kralı yuvasından çıktı. kral süleyman kral karıncayı elini şefkatle sıkıp kucaklayarak şöyle dedi:

    "ey karıncaların kralı, ben tanrı'nın peygamberiyim, o bana, meleği beni çağırana dek yeryüzüne hükmetme yetkisini verdi. hükmünü uyguladığım sürece herkes güvende olacak, hiçbir masum canlı benim ya da beraberimdekilerden herhangi biri tarafından zorlanmayacak ve zarar görmeyecek. bütün karıncalar benim korumam altında. tahtın var mı ey karıncaların kralı?"

    bu soruya kral-karınca şöyle cevap verdi:

    "benim tahtım şu anda senin elinde ey yeryüzünün kralı."

    karıncanın cevabı hoşuna giden kral süleyman bir soru daha sordu:

    "buyruğunda ne kadar asker var?"

    kral-karınca zaman istedi bu soruyu cevaplamak için, hemen karargâhına döndü ve askerlerine, yeryüzünün yöneticisi olan kral süleyman'a görünmelerini buyurdu. bir anda tüm vadi siyaha büründü, her yer askerî intizama uygun karıncalarla doldu, her biri kendi renginde. hepsi akşam vaktine kadar kral süleyman'ın önünden askerî bir intizamla geçti, bu geçiş henüz tamamlanmamıştı ki, kral süleyman bu kadarını yeterli gördü ve kral-karıncanın ordusunun kendisininkinden daha kalabalık olduğunu söyledi. kral-karınca, "pek saygıdeğer efendim, henüz ordumun yarısını bile görmediniz" dedi ve ekledi "izin verin, size günün hatrına, kraliyet yemeğine lâyık bir hediye sunayım."

    kral-karınca, kral süleyman'a bir çekirgenin arka bacağını hediye diye sundu ve şöyle dedi:

    "ne zengin bir yemek, haşmetinize yeteri kadar lâyık, en iyisi!"

    kral süleyman kral-karınca'yla vedalaştı ve akşam yemeği için teşekkür etti, artık öğrenmişti ki, yeryüzündeki en kalabalık orduya hükmeden kral akşam yemeği için çekirge bacağıyla yetiniyordu.

    addendum@: bahsedilen mantığa göre karıncalar da yine adı bilinmeyen bir ulusun, kral süleyman'a destek olan askerleri sayılabilir. belki karalıkları ve rengarenklikleri, afrika tarafından bir kabile olduklarını bile düşündürebilir, ha ne dersin? kral / peygamber süleyman'ın müttefik olarak kabul ettiği bu ulus kendisine / hanedanına teslim olmuş olabilir.
  • tevrat' taki anlatıma göre sur kralı hiram' ın yardımı ile hiram usta' ya süleyman mabedini yaptırmaya başlayan peygamber/kral.
  • manly p. hall'un şu ünlü ezoterik bilgi külliyatında bahsedildiği üzere; isminin esas yazımı solomon olan bu yüce zattın isminde bir takım anlamlar gizlidir. mesela; sol kelimesi güneşi simgelerken, om kelimesi sevgi'ye ve on kelimesi de sonsuz'a tekabül eder ve böylece sonsuz sevgi güneşi anlamı doğar.
  • eğer inansaydım peygamberlere, en çok onu severdim. en çok onun zekası etkilemiştir beni...

    insanlar tınlamayıp, hayvanlara anlatmıştır derdini... konuşmamıştır kuşlarla... ötüşmüştür onlarla birlikte. insanlar da, kuşlarla konuştuğunu sanarak, peygamber ilan etmişlerdir kendisini. belki yaşadığı sürede kimse inanmamıştır kendisine, belki de insanları kandırabilmek adına, ötüşmüştür kuşlarla birlikte...

    sonuçta tarihe geçmiştir. kuşlarla konuşabilen peygamber diye...

    ben de bunu isterdim. insanlara küsüp, hayvanlarla konuşabilmeyi. tarihe geçmek gibi de bir kaygım yok. peygamberlikte de yok gözüm. tek derdim, hayvanlarla konuşabilmek. sıkıldım insanlardan...
  • (bkz: sad/@andrew)
  • istanbul için dua etmiştir. ''durdukça mamur ola'' diye..
  • biradan sonra kokoreç ve adriana lima erkeğin başındaki taçtır. bunun değerini bilmeyen erkek de siktirsin gitsin zaten.

    (bkz: harbi peygamber)
  • karıncaları bile ezmemek adına ayaklarına zil bağlayan bir ince zat, hayvanların ve bitkilerin dillerini anladığı söylenilen kuranda ismi geçen bir peygamber
  • (bkz: çipetpet)
hesabın var mı? giriş yap