• hz. muhammed öldükten yaklaşık 120 sene sonra
    hz. muhammed hakkında bugün bildiklerimizin
    neredeyse "tamamının kaynağı" olan kitabı yazan şahıs.
    (bkz: kitab-ül meğazi)
    düşünün,
    bugün ölüyorsunuz, 2140 yılında adamın biri sağdan soldan duyduklarıyla,
    dedesinin dedesinin dedesinin anlattıklarıyla,
    sizin hakkınızda bir kitap yazıyor.
    ve bu sizin hakkınızda yazılan ilk eser.
    ne kadar sağlıklı olabilir.
  • tabari ve diğer birkaç muhaddis miracın fiziksel bir seyahat olduğunu söylerken ibn i ishak bunun ruhsal bir yolculuk olabileceğini söyler. ruhsal derken buna rüya da girebilir. yani fiziksel olarak bir gecede o seyahatin mümkün olmadığının farkında gibi. bunu öğrendiğimden beri kendisi aklımda hep diğerlerine kıyasla daha akılcı biri olarak kaldı. fakat tabii bu akılcılık sadece bu olayda geçerli. kim bilir aklın yanından bile geçmeyecek ne hadisler rivayet etmiştir.
  • islam tarihi açısından önemli bir insandır. muhammed'in hayatını anlattığı yazılarında hendek savaşından sonra muhammed'e ihanet etme niyetinde olan bir kabileyi muhammed ve adamlarının teslim aldığını,

    800 civarı erkeğin infaz edildiğini, kadınların ve çocukların köle olarak alındığını yazar.

    bir çok türk islamcının işine gelmez bu. üzerine konuşmazlar.

    çünkü bu durum ışid islamına benziyor.

    üstelik konuyla alakalı ayet bile var:

    allah, kitap ehlinden, düşmana arka çıkanları da kalplerine korku salarak kalelerinden indirdi. onların kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz. onların yerini, yurdunu ve mallarını size verdi. ?(33/ahzab, 26-27)

    tefsir

    işlerine gelmedikleri için sanki 50-60 erkek öldürülmüş gibi yazmışlar. 800 civarı erkekten bahsediyor diğer islami kaynaklar.

    üstelik esir alıyordunuz lafı da uygun bir çeviri değil. yalan söylemekten pek bir farkı yok.

    teslim olmalarının üzerine bu insanlar yahudi kökenli olduğu için tevrata göre yargılanmak istemişler.

    bunun üzerine muhammed ve adamları şu emri uyguluyor.

    3-5 istisna hariç bütün erkekleri öldürüyor, kadın ve çocukları da köle olarak alıyorlar. esir alındıktan sonra bırakılmıyorlar yani. bir ömür esir kalıyorlar. öyle bir esir alma o. gerçek islamı insanlardan saklamak için bu kadar çaba hakikaten pes. hani siz allah'tan korkuyordunuz?

    islam kaynaklarında bu durum geçtiği gibi, konuyla alakalı ayet bile var.

    kaç yıllık ateistim, bu olayı ilk kez duyuyorum. saklamak için iyi çabalamışlar. hiç savunulabilecek bir şey de değil. resmen ayet var. " onların yerini, yurdunu ve mallarını size verdi "

    kadın ve çocukları köle alıp, erkeklerini öldürmediyseniz, yerleri yurtları malları nasıl sizin oldu? bu insanlar nerede yaşadı? hangi malları kullandı? nereyi yurt edildi o halde?

    bu ayet islam kaynaklarının, ibn-i ishak'ın anlattıklarını gayet onaylayan bir ayet.

    şu ayete rağmen bu olayı reddeden insan bir ayeti reddetmektedir.
  • hz.muhammed'in ilk uzun biyografisinin yazarıdır.
    sonradan yazılan biyografilerin hepsinin dayanağının bu biyografi olduğu iddia edilir.
    biyografiyi sözlü geleneğe dayanarak, ayrıntılı ve titiz çalışmalar sonucunda yazmış.
    rivayetleri anlatmış, hafızanın yanıltma eğilimini de aklında tutarak kendi görüşünü de belirtmiş ve son kararı okura bırakmıştır. çalışmalarında "iddia edildiği üzere" ve "bana böyle söylenmişti" gibi ifadeler kullanmıştır. rivayetlerin birbiriyle çeliştiği durumlarda "bunlardan hangisinin doğru olduğunu yalnızca allah bilir" diyerek konuyu bağlar.
    sünniler tarafından sevilmez. hristiyan kökenli olduğu iddia edilir ve şii'liğe meyilli olmakla suçlanır.
  • islamın kurucusu muhammed mustafa hakkında oldukça ayrıntılı biyografi(ler) vardır. doğumu yaşamı, eşleri, çocukları, ve hatta günlük yaşamı ayrıntıları ile bilinir gözükmektedir. ancak ilginç olan bu ayrıntılı biyografinin onun ölümünden 153 yıl sonra vefat eden ibni ishak'ın kitab-ül meğazi adlı eserine dayandırılmasıdır. daha da ilginci kitab-ül meğazi'den ibni hişam (??? - 829/834)vasıtasıyla haberdar olmamızdır. güçlü bir sözel aktarım geleneğine sahip arap kültüründe bu anlaşılır bir şey" denilebilir.
  • kendi adı muhammed'dir.

    ishak babasının adı. 1300 yıldır böyle ishak'ın oğlu diye anılır.
    bu araplarda cidden beyin yok.
    kısaltma yapalım derken böyle önemli adamın adını anmıyorlar.

    diyeceksen muhammed bin ishak de !

    bu arada kendisi hakkında pek detaylı bilgi yoktur.
    otobiyografi de yazaymış iyiymiş.
  • garanik olayını ilk yazan tarihçi. ölümü 761.
  • insanlık hz. muhammed hakkında “bildiklerinin” neredeyse tamamını 750'li yıllarda yazdığı kitabından öğrenmiştir. (bkz: kitab-ül meğazi)
  • 699-768 yılları arasında yaşamış arap tarihçi. hz. muhammed'in hayatını ve ilk müslümanlar ile gayrimüslimler arasındaki savaşları anlatan kitab-ül meğaziadlı eserin yazarıdır. arapça bir sözcük olan "meğazi", "mağzat"ın çoğulu olup, "savaş hikayeleri" anlamına gelen "gazve" sözcüğü ile aynı köktendir. islam tarihi ve muhammed'in hayatına dair bilinen en eski kitap olan kitab-ül meğazi, "siyer" alanının en temel kaynağıdır. muhammed'in tarihçe-i hayatına dair yaygın olarak bilinen bazı olayları buradan öğreniyoryz. ancak muhammed'in ölümünden 120-130 sene sonra yazılmış olması tarihçiler arasında tartışma konusu olmuş, kitabın kulaktan dolma hikayelerden oluştuğu, bu bakımdan bilimsellikten uzak olduğu ve kendisine itibar edilemeyeceği bazı tarihçiler ve teologlar tarafından ifade edilir. hatta söz konusu döneme ait başkaca bir kaynak bulunmaması, hiçbir arkeolojik buluntu tespit edilememesi gibi nedenlerle anlatılagelen olayların (örneğin çağrı filminin konusunu oluşturan olaylar) aslında hiç yaşanmamış olduğunu söyleyenler de vardır.
    ibn ishak'ın "kitab-ül meğazi" sinin bilimsel açıdan dikkate değer bulunmamasının bir diğer nedeni de, kitabın önemli bir bölümünün kayıp olması ve bu kayıp kısımların ibn hişam'ın kendi kitabı siret-i ibn hişam 'da yaptığı alıntılamalar ölçüsünde bilinmesidir.
    kısaca üzerinde bu kadar fırtınalar kopartılan ve islam dininin esaslarından olan "siyer" müessesinin kaynağı bu kitabın yarısından çoğunun orijinali elimizde yok, kayıp.
  • islam tarihinin en eski yazılı kaynağı ki bu eser bile hz peygamberin ölümünden 120-130 yıl sonra yazılmış. bu eser bugün elimizdeki islam tarihine dair tüm bilgilerin büyük bir çoğunluğunun dayanağı olması itibarıyla çok çok önemlidir ancak asıl nüshasının olmadığı söylenmektedir. tdv islam ansiklopedisindeki konuyla alakalı bazı ifadeler dikkatimi çekti.

    "daha önce yazmış olduğu eserini mansûr’un (abbasi halifesi) çok geniş bulması üzerine belki de yeniden veya düzelterek ikinci, hatta üçüncü defa kısaltarak tekrar kaleme almıştır."

    "ibn hişâm, ibn ishak’ın el-megazî’sinin ziyâd b. abdullah el-bekkâî tarafından rivayet edilen ve kûfî-bağdâdî diye meşhur olan nüshasını kısaltmış, bu arada hz. peygamber’le ilgili olmayan veya kur’an’da temas edilmeyen olayları, uydurma olduğu ileri sürülen şiirleri, bazılarını incitebilecek nezakete uymayan haberleri ve bekkâî’nin mevsuk saymadığı bilgileri eserine almadığını, aldıklarını ise rivayet edildiği şekliyle aynen kitabına aktardığını belirtmektedir."

    " halife mansûr’un yanına vardığında kendisini abbâsîler’in iktidara gelmesinden önce tanıyan mansûr, ibn ishak’ı oğlu muhammed’e (el-mehdî-billâh) hoca tayin etti ve ayrıca onun için başlangıçtan o güne kadar gelen bir tarih kitabı yazmasını istedi ibn ishak, daha önce medine’de topladığı zengin malzemeye dayanarak istenen kitabı yazdı ve halifeye sundu; ancak daha sonra onu çok geniş bulan halifenin isteği üzerine özetlemek zorunda kaldı. saray kütüphanesine konulan ilk yazdığı nüsha râvi seleme b. fazl’ın eline geçmiş ve onun aracılığıyla nakledilmiştir."

    " fück de ibn ishak hakkında yaptığı doktora tezinde onun el-megazî’yi halife mansûr’un emri üzerine bağdat veya hîre’de değil ırak’a gelmeden önce medine’de yazdığını söyler ve eserdeki bilgilerin hemen tamamının medineli ve mısırlı râvilerden alınmış olmasını buna delil gösterir (mu?ammad ıbn ıs?âq, s. 34 vd.). ayrıca daha önce yazmış olduğu eserini mansûr’un çok geniş bulması üzerine belki de yeniden veya düzelterek ikinci, hatta üçüncü defa kısaltarak tekrar kaleme almıştır. bu nüshaların hiçbirinin tamamı günümüze kadar ulaşmamıştır."

    yukarıdaki tüm ibarelerin ortak noktası eserin defalarca abbasi halifelerinin emriyle kısaltılmış olması yani sansüre uğraması. bir sultan bir kitabın uzunluğu ya da kısalığıyla neden bu kadar ilgilenir ki? bu tarih tamamen abbasi hanedanı tarafından yazılmış ve bunların en azılı düşmanları olan emevileri karalamak için bu kitapta neler yazdıklarını merak ediyorum. bu çerçevede islam tarihinin en temel olaylarının dahi yalan ve uydurma olma ihtimali hiç de az görünmüyor bana ama ne nasıl ayıklanabilir ki? içinden çıkılmaz bir bilmece.

    emevi islamı falan diye karalıyoruz ama aslında elimizdeki abbasi islamı. tüm hadis eserleri de abbasi döneminde yazılmış. emevi döneminden tek bir kitabın dahi kalmaması bir tek bana mı garip gözüküyor?
hesabın var mı? giriş yap