• kendisinin ardından ailesiyle türkiye cumhuriyeti'ne önemli bir miras bırakan adam. söz konusu miras, para değil; bizzat kendi ailesidir.

    osman hamdi bey: oğlu - ressam, müzeci
    halil edhem: oğlu - arkeolog, müzeci
    edhem: torunu - mimar, arkeolog
    mübarek galip: torunu - sanat tarihçisi
    nimet vahid: torununun kızı - soprano
    nevin: torununun kızı - ressam
    ekrem reşit rey: torununun oğlu - besteci
    cemal reşit rey: torununun oğlu - söz yazarı
    sadi eldem: torununun oğlu - diplomat
    sedat hakkı eldem: torununun oğlu - mimar
    vedat eldem: torununun oğlu - iktisat tarihçisi
    osman okyar: torununun torunu - iktisat tarihçisi
    edhem eldem: torununun torunu - tarihçi
  • 2. mahmud'un paris'e egitim almaya gondermesiyle ilk turk maden muhendisi olmustur, osmanli sadrazamligi da yapmistir. osman hamdi, ismail galip bey ve halil ethem eldem'in babasidir.
  • edhem eldem'in atasıdır. 1822 sakız katliamı sonrasında kendini köle statüsünde bulan ve penc-yek'leri verilen/verilmeyen chios ahalisi reaya (19. yy.da sonradan kazanacağı hıristiyan değil, vergi ödeyen özgür sakin anlamında) arasında muhtemelen en parlak kariyere sahip olmuş kişidir.
  • ikinci murahhas olarak katıldığı 23 aralık 1876 tersane konferansı'nda, fransa murahhasının osmanlı devleti'ne karşı söylediği hakâret-âmiz sözlerine aynı şiddetle cevap vererek onu kelbin mâbâdına sokan paşamız.

    fransız büyükelçiliği sitesinde iddia olunduğu gibi "fransız kültürü"ne bağlı değildi. asabî mizaçlı; fakat devletine sâdık, dürüst, namuslu bir devlet adamıydı. osman hamdi bey'in babasıdır.

    20 mart 1893'de irtihâl-i dâr-ı bekâ eyledi. türbesi üsküdar'da mihrimah sultan camii'ndedir.
  • ilk descartes mütercimi olan zat.

    1889 paris sergisini gezip çıkardığı ana fikirini padişah abdulamit'e şöyle iletmiştir.
    “…iki üç asır önce çeşitli kavimler hep bir arada iken, sonraları bilimler ve fenlerin yenilenmesi üzerine buna fazla önem veren kavimler ilerlemişler, vermeyenler de geride ve karanlıkta kalmışlardır. o derecede ki, şimdi ötekilerin arkalarından baktıkları vakit gözleri kararıyor, etraflarını keder ve ümitsizlik çeviriyor. onlara yetişmek isteseler, başarılı olamıyorlar. çünkü ilerlemek için yürümek, yürümek için görmek lazımdır. bunların ise etraflarını karanlık kaplamış, göremiyorlar; ellerinde fener yok, yürüyemiyorlar. karanlık denen cehalet, fener denilen birimler ve marifettir. bunlarsız ise hiçbir sanatın bir adım bile ilerlemesi mümkün değildir. nasıl mümkün olabilir? örneğin adi bir bıçağı ıslah edip çakı haline koymak lazım gelse, bunu yapabilmek için öncelikle demirin mahiyetini, niteliklerini, nasıl elde edildiğini, nasıl çelik haline geldiğini, kaç derece sıcaklıkta ve nasıl fırınlarda eridiğini bilmek gerekir. en önce sıcaklık derecesinden anlamak için termometrenin ne olduğuna ve bunların hepsi için fizik, kimya, geometri, mineraloji ve matematik bilimlerine vakıf olmak lazım gelir. şimdi bunları biçare bıçakçı nasıl bilecek ve nerede öğrenecek? bu mümkün olmayınca o bıçak da çakı haline gelemez. her sanat ise bununla kıyaslanabilir. bilimin temel bilgileri olmayınca ve her sanat erbabı elindeki maddenin özüne ve hakikatine vakıf olmayınca, hiçbir sanat asırlar geçti hala ilerleyemez.”
  • türkiye'nin(osmanlı'nın) ilk maden -yüksek- mühendisi, sadrazam, nazır
  • "şöhreti, serveti, huzuru şeref ve hyasiyetinizle değişmeyiniz."
  • (bkz: ethem dede)
hesabın var mı? giriş yap