• insanların tarih dersinden çok hababam sınıfı filminden tanıdıkları şahsiyet.
  • o zamandan beri ithalatçılar üreticilerden daha makbul yani herşey ortada. hep getirmiş ve kurmuş lafları.
  • müslüman olmadan önceki hayatıyla ilgili neredeyse hiçbir bilgi bulunmayan ilk türk matbaasının kurucusu büyük insan. gidin babanızla alay edin ağalar!

    çok iyi derecede yunanca, latince ve macarca bilir imiş.

    ayrıca müteferrika soyadı değil ünvanıdır. daha doğrusu bulunduğu hizmettekilere verilen addır. önemli isimlerin hizmetlerinde bulunup da matbaayı da kurunca müferrikaların en tanınanı olmuştur hâliyle. bu ismi de sonradan takmış tarihçilerimiz. esasen kendi döneminde " tercüman ibrahim efendi " denirmiş.

    divân-ı humâyûn tarihçiliğine terfi edince kağıtlarla, kitaplarla daha bi' içli dışlı olmuş ve yalova'da kağıt fabrikası kurdurmuştur.

    kurduğu matbaada basılan ilk kitap vankulu lugatı, nâm-ı diğer sıhâhu'l cevherî tercümesidir.

    bu adam olmasa çok çok daha gerideydik şu anda ülke olarak. matbaanın önemini ne yazık ki kavrayamamış ergenler eğlenedursun.

    ruhu şâd olsun...

    ayrıca (bkz: darüttıbaa)
  • zamanında "çöküş nedenleri"ni şöyle sıralamış müteferrika:

    1. yasaları uygulamama
    2. adaletsizlik
    3. devlet işinin yetersizlere kalması
    4. bilimcilerin fikirlerine tahammülsüzlük
    5. askeri teknolojide bilgisizlik
    6. orduda disiplinsizlik
    7. devlet servetini kötüye kullanma, rüşvet
    8. dünyadan habersizlik

    ne yazık, ilk basımevini kurup ilk türkçe kitabı yayımlayan adamı, pek dinleyen olmamış osmanlı'da...

    bugün de yine pek dinleyen yok gibi!..
  • osmanlı'ya matbaayı getiren adam olarak bilinen yayımcı. biraz iktisat-sosyoloji özelinde kendisinin ve osmanlı'ya dair şeyler söylemek istiyorum.

    1445’te alman şehri mainz’de johannes gutenberg iktisadi tarihi derinden etkileyecek bir yeniliği açıkladı; hareketli hurufata dayalı bir matbaa makinesi. gutenberg’in icadı sayesinde kitaplar basılabilir ve ulaşılır hale geldi.

    batı avrupa’da matbaa makinesinin önemi hemen fark edildi. sınırın ötesinde, fransa’nın strasbourg şehrinde daha 1460’da bir baskı makinesi kurulmuştu bile, keza milano, venedik ve floransa’da da. 1476’da oxford’da kuruldu. 1473’e doğru dogu avrupa’ya kadar yayılmıştı.

    tüm bunlar yaşanırken, herkes matbaayı cazip bir yenilik olarak görmüyordu. osmanlı sultanı ıı. bayezid, daha 1485’te çıkardığı bir fermanla müslümanların arapça baskı yapmasını yasakladı. kural 1515’te sultan ı.selim tarafından pekiştirildi. 1727’ye kadar osmanlı’da matbaaya müsade yoktu.

    ııı. ahmet, ibrahim müteferrika’ya bi matbaa makinesi kurma yetkisi verdi. ama buna bile kısıtlamalar getirilmişti. ‘bu batılı usul tıpkı bir gelinin duvağını kaldırır gibi gün yüzüne çıkarılacak ve bir daha asla saklanmayacaktır’ dense de matbaa sıkı bir biçimde izlenecekti.

    beklediğiniz gibi, müteferrika çok az kitap basabildi; matbaanın faaliyete geçtiği 1729’dan müteferrika’nın çalışmayı bıraktığı 1743’e kadar yalnızca 17 adet basım yapılabilmişti. ailesi geleneği sürdürmeye çalışsa da 1797’de pes edinceye kadar yalnızca yedi kitap daha basabildiler.

    osmanlı imparatorluğu’nun türkiye’deki merkezinin dışında matbaacılık daha da geri kaldı. örneğin mısır’da ilk matbaa makinesi ancak 1798’de, napoleon bonaparte’ın ülkeyi ele geçirmeye yönelik başarısız girişiminin bir parçası olan fransızlar tarafından kurulabildi.

    matbaaya gösterilen bu muhalefet okuryazarlık, eğitim ve ekonomik başarı için aşikâr sonuçlar doğurdu. 1800’de ingiltere’de yetişkin erkeklerin yüzde 60’ı ve kadınların yüzde 40’ı okuryazarken osmanlı’da yalnızca %2-3 okuryazar oranı vardı.

    hollanda ve almanya’daki okuryazarlık oranları daha da yüksekti. osmanlı toprakları bu dönemdeki eğitimsel düzeyinin son derece düşük olması yüzünden, tıpkı nüfusunun yalnızca yaklaşık yüzde 20’si okuma yazma bilen portekiz gibi, avrupa ülkelerinin çok gerisinde kaldı.

    osmanlı’nın son derece baskıcı kurumlarını düşünürsek sultanın matbaaya gösterdiği düşmanca tutumu anlamak zor değil. kitaplar fikirlerin yayılmasını sağlar ve böylece nüfusu kontrol altında tutmak güçleşir. bu fikirler ekonomik refahı artırmak için yeni yollar sunabilir. ayrıca elitlerin kontrolündeki statüko için tehdit oluşturur. osmanlı sultanları ve din kurumları ortaya çıkabilecek yaratıcı yıkımdan korktular ve sonuc olarak matbaayı yasakladılar.

    tüm bu yenilikler sonrası sanayileşme başladı. sanayi devrimi her ülkeyi etkiledi. ingiltere gibi ülkeler ticarete, sanayileşmeye yalnızca izin vermediler ayrıca bunları etkin biçimde teşvik ettiler, hızla büyüdüler. osmanlı, çin ve pek çok mutlakıyetçi rejim ise sanayileşmenin yaygınlaşmasını teşvik etmediler ve geri kaldılar.
  • müteferrika tarafından basılan özgün yapıtlar yalova'da bulunan ibrahim müteferrika kağıt müzesi'nde sergilenmektedir.
  • macar asıllıdır. osmanlı devletine ııı.ahmed döneminde matbaayı getirmiştir. tercümanlıkta yapmış olan ibrahim müteferrika, müslüman olmuş ve osmanlı devletinde basımevi açmıştır. 1745 yılında istanbul'da hayatını kaybetmiştir.
  • birçok kişinin ismini hababam sınıfı bilgi yarışması sahnesinde duyduğu ilk türkçe kitap yayımlayan macar asıllı matbaacı.
  • sanılanın aksine, osmanlı'ya matbaayı getiren ilk kişi değildir; "ilk türkçe kitaplar basılan matbaayı kuran kişidir".

    osmanlı'nın hıristiyan ve yahudi tebası, 1400'lü yılların sonunda, yani avrupa'da ilk matbaaların kurulduğu dönemlerde zaten osmanlı'ya matbaayı getirmiş, kendi dillerinde kitaplar basmaya başlamıştı bile.

    osmanlı'da basılan ilk kitap, 1493 yılında david ve samuel ibn nahmias kardeşler tarafından kurulan matbaada, yakup ben asher'in arba'ah turim'in eseridir.

    bunun gibi çok sayıda matbaa sayabiliriz ama, şunu söylemek lazım: osmanlı'nın gayrı müslim tebası da pek kitap okumuyordu. o yüzden kurulan her matbaa geçici bir süre faaliyet gösteriyor, sonrasında ya iflas ediyor, ya da kurucuları artık daha fazla uğraşmayı anlamsız bulup kapatıyordu.
  • papaz kolejini bitirmiş 1692 türk-alman harbinde gönüllü haçlı subaylığı yapmıştır. osmanlıya esir düşmüştür.
    18. yy başlarında 28 mehmet çelebi (yeniçeri 28.taburda yetişmiş), sait çelebi ve humbaracı ahmet paşa (fransız kontu cont de bonneval) ile istanbulda ilk mason locasını kurmuştur.
hesabın var mı? giriş yap