• zihnin ve kalbin bir olmasıdır iç huzur. yüreğimizin götürdüğü yere giderken aklımızın bizimle gelmesidir. verdiğimiz kararlara güvenmek, tercihlerimizin doğruluğunu bilmektir.

    iç huzur farkındalıktır. nefes alışımızla verişimiz arasında geçen bir kaç saliseyi hissederek yaşamaya başladığımızda zihnin gereksiz kalabalıklarından hiçliğe varmaktır. hiçlikteki sessizlikte benliğimizin iç sesini duyarak yaşamaktır.

    iç huzur denge ve ahenktir. hayatın hiçbir zaman kontrol altında olmadığını anlamak ve bir yandan tercihlerimize göre yaşadığımızı bilmektir. rüzgarın yönüne doğru savrulan otlar misali hayatın rüzgarlarında esnek olmayı bilmektir. akıntıya karşı gelmeye çalışmak değil akıntıyla ilerlemeyi bilmektir. dengenin hareketle sağlandığını görmek, içimizde uyumu sağladığımızda dışarıyla uyumu sağladığımızı hissedebilmektir.

    iç huzur güvendir. korkuların sevgiye giden yolda yardımcı olan dostlar olduğunu anlamaktır. hata yapmaya açık olmak ve bir yandan döngülerden çıkış yolunu bulmaktır.

    iç huzur yaşam enerjisidir. yüklerden arınmak, geçmişin karanlıklarıyla barışmak ve geleceğin getireceklerini endişeyle beklememektir. içindeki ilerleme gücünü bulmaktır.

    iç huzur insan olduğunu anlamaktır. insana dair karanlık yanları görüp kabullenerek bütünleşmektir. egoyu yönetmeyi bilmektir. hırsla vicdanın barışmasıdır. kendinden yola cıkarak insanları anlamak, öz saygıyı ve öz değeri sağlamlaştırmak ve korumaktır.

    bir saniyede sonsuzluğu hissetmektir iç huzur. güzeldir, kovalanırken kaçamaz çünkü aslında nereye gidiyorsak oradadır, sadece görmemizi ve bulmamizi bekler.
  • bunu bir kere yakaladıktan sonra sizdeki dinginliği fark eden tüm kişiler özellikle karşı cinsiniz bunu sizden almak için elinden geleni yapacaktır. çünkü hayat düzensizliğe doğru akıyor.

    elde etmesi en az koruması kadar zor mesele.
  • bir yerde okumuştum

    “bi süredir bi kitabın düzenlemesini yapıyorum hataları bulup düzeltiyorum filan. yüz sayfaya yakın düzenledim ama kitabın ne anlattığı hakkında bi fikrim yok. demem o ki biri size hatalarınızı görmek için bakıyosa ne anlattığınızın bi önemi olmuyor”

    böyle insanlar varsa çevrenizde iç huzuru unutun.
    çünkü siz kendi içinizde mutlu olsanız bile o parazit olacak hevesinizi kursağınızda bırakacak. iç huzur dışarıdan çok etkilenir malesef.
  • insanların mutlulukla karıştırdıkları şey. hep mutluluğun peşinde koşarlar ve onu yakalayıp, sonsuza kadar mutlu oldukları bir hayat hayal ederler. aslında olay iç huzuru sağlamaktır. mutluluk anlık ya da gerçekten de kısıtlı süreyle hissedilebilen bir duygudur; ama huzur gerçekten aradığınız memnuniyet hissinin uzun süreye yayılmış halidir. halinden memnun olmak diyebiliriz kısaca, pek derine inmeden.
  • bazı düşünemeyen düşünürler insanın başlıca amacının mutluluğa erişmek olduğunu söyleyip mutluluğu binyıllardır en overrated kavram olarak insanlığın başına musallat etmiştir. oysa mutluluk dünyevidir, cismanidir, anlıktır, hormonaldir. asıl önemli olan onun ruhani, kalıcı ve uhrevi versiyonu olan iç huzurdur; yani kalbin itminana ermesidir.

    örneğin mutluluk, idealde, hiçbir tasanın, hüznün, belanın, sorunun olmadığı bir anda yaşanır; böyle anlar ise insan hayatında yoktur. ama ne vardır? tüm olumsuzlukların unutulduğu bazı kısacık zaman dilimleri vardır. işte insan, hayatına nadiren gelen bu anlarda bir ihtimal mutlu olabilir ama bu anlar hızlıca geçtiğinden mutluluk da biter, hatta yerini onun bitişinden doğan bir acıya bırakır. mutluluğu ve hazzı temel alan bu düşünürlerimiz insanlara bu yüzden de aslında zehirli bir hayal satmaktadır.

    iç huzur ise hüzünlendiğinde de belalar yağdığında da sorunlar yaşadığında da seni terk etmeyen bir dinginlik halidir çünkü şükür, sabır, teslimiyet ve tevekkülden doğar. bundan dolayı iç huzur ağır imtihanlar yaşadığında dahi gitmez ya da gitse bile allah'ın (c.c.) yardımı ile hemen tekrar geri gelir.

    hayatın boyunca kovalayıp durduğun mutluluk sana sadece kısacık zamanlarda gelir. buna rağmen insanlar olarak, vefasız ve sadakatsiz bir sevgilinin peşinden koşar gibi mutluluğun peşinde koşturmaya devam ederiz. ve yine o tarz bir sevgilinin peşinden koşturan her insan gibi tokadını yeriz. ama akıllanmayız çünkü kur'an'da birçok ayette belirtildiği gibi, insanoğlu nankördür, unutkandır ve aptaldır.

    peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde iç huzuru muhteşem özetlemiş ve bu iç huzura ancak gerçek bir mü'minin ulaşabileceğini söylemiştir:

    'müminin durumu ne hoştur! her hâli kendisi için hayırlıdır. bu durum sadece mümine mahsustur. başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.' (müslim, “zühd”, 64; ibn hibbân, sahîh, 7: 155)

    yani mümin nimetler yağdığında da şımarıp iç huzurunu kaybetmez, belalar geldiğinde de şikayet edip iç huzurunu kaybetmez. muhteşem bir şey.

    peki iç huzur nasıl elde edilir? allah (c.c.) bunun cevabını bir ayette şu şekilde vermiştir:

    'onlar, îmân edenler ve kalbleri allah'ın zikri ile mutmain olan kimselerdir. bilesiniz ki, kalbler ancak allah'ın zikri ile mutmain olur' (ra'd suresi, 28. ayet)
  • kendisiyle ve etrafiyla barisik olmaktir.
    insanlara sevgi ve saygiyla yaklasmaktir.
    sinirlenmemeyi bilmek, veya caktirmadan sinirini gecirebilmektir.
    hicbir sekilde siddete basvurmamaktir.
  • yazmalı çizmeli bir entry bu. yalnız çizimlerin kötülüğüne aldırmayın, ölçeklendirecek vaktim olmadı. (dr. brown'a sevgilerle, hep bunu demek istemiştim. eheh.)

    insanı, bir borcam olarak düşünelim şimdi. evet borcam. hâlâ bizim evde de var bunlardan gerçekten. neyse, düşünün. o yatık olanlardan hani. şimdi, huzur dediğimiz şeyi de, bu yatık borcamın içine konmuş berrak bir su olarak hayal edin. işte iç huzuru, bu suyun stabil olması halidir. (bkz. şekil 1: a.) dingin, sakin, sessizce duruyorsa su o borcamın içinde, iç huzurunuz yerindedir.

    burada sorun yoktur. belki uzun yıllar uğraşmışsınızdır hatta bunu sağlamak için, sonunda yerine oturtmuşsunuzdur düzeninizi. ama işte, sakin sakin giderken, bazen dışarıdan gelen sert bir darbe, yani dışarıda bozulan huzurunuz, sizi sarsar. sarsınca da, kaptaki su bir o yana bir bu yana yatar şaşkın. (bkz. şekil 1: b.) bazen çok iyi hissedersiniz, bazen berbat; bazen dibi görür su seviyesi, bazen akar taşar. yeniden durulmanız, sakince durup düşünmeniz gerekmektedir. ama o durulma da her zaman kolay olmaz, zira yapmanız gereken şeyler vardır, size mani olur bunlar. sonuçta hayat, akmaktadır. üstelik kaldı ki bazen durulmak da istemez insan, sarsılmayı arzular, aktif olmayı temenni eder. ama sarsılırken içerideki suyu dışarı dökmemek şarttır.

    işte bu durumda, yapmanız gereken şey bellidir: çadır kurmak. durun hemen yanlış anlamayın be. çadır direkleri dikmeniz gerek, hem öne, hem arkaya. (bkz. şekil 1: c.) yani bizim durumumuzda; hem geçmişe (past), hem geleceğe (future). geçmişinizle bir şekilde barışıp geleceğe de ümitle bakmayı başarmanız gerek. iki tarafa da güvenle tutunduktan sonra, dışarıdan gelecek olan sarsıntılar sizi yıkamayacak, içinizdeki suya etki edemeyecektir. güçlü olmak da, biraz budur zaten.

    yani kısacası, genel kanının aksine, çok büyük oranda dış huzura bağlıdır, iç huzuru denilen şey. bunu sağlamak da, her zaman olmasa da ekseriyetle insanın kendi elindedir.
  • kaybettikten sonra bulması kolay olmayan huzurdur...
  • hic bir korku duymaniza yer vermeyecek bir guven duygusuna sahip olmak. gecmisteki hicbirsey icin pisman olmamak; su anki hayatinizdan "daha iyisi olamazdi" diye bahsedebilmek ve gelecek hakkinda hicbir kaygi duymamak..
  • dağ gibi vijdan sahibi olanların kolayca nasip olamadıklarıdır. her yiğidin harcı değildir. 'bende olandır' şeklinde yapılan yorumların büyük bi kısmı safsatadır.
hesabın var mı? giriş yap