• hape kerkeling'in "ich bin dann mal weg" adlı kitabından uyarlanmış, 2015 alman yapımı bir film. yazar, filmde meşhur hac rotasını the way of saint james tamamlamak için yola çıkar ve bu süreçtede kendini ve tanrının varlığını sorgular. güzel ve akıcı bir 1,5 saat.

    (bkz: i'm off then)
  • hape kerkeling 'i alkolik gazeteci tiplemesiyle tanımıştım. her şakasını dilin inceliklerine tam hakim olmadığım için anlayamasam da, tarzını genel olarak hep sevmisimdir.
    son 7-8 yıldır hiç tv izlemediğim için artık şov dünyasında olmadığını bilmiyordum.
    bestseller kitabından ise haberdardım, çünkü bu hep kurmak istediğim bir cümle olmuştur.
    "ich bin dann mal weg."
    "gittim ben"
    aklı fikri gitmekte olan, plan yaptığında hep ve sadece gitmeye kadar düşünebilen, sonrası ile ilgili ayrıntıları çoğunlukla önemsemeyen, her gidişini de bu plansızlığa rağmen bir şekilde kotaran bir "yay" olarak, en sevdiğim cümle olmuştur bu.
    "ich bin dann weg."

    bu biyografik belgesel/filmde kerkeling 791km.lik jakobsweg yani "hac yolunu" yürüyor. düşünerek, yolda tanrıya ulaşmayı hayal ederek, inançsızlığını inanç ile değiştirebilmeyi umarak yola çıkıyor. iki ay süren bu yolculukta aradığını olmasa da, kendinde eksik olanı buluyor.

    film beni çok etkiledi.
    her zaman yaptığım gibi, film hakkındaki kritikleri okumaya ve sanatçı ilgili araştırma yapmaya başladım ve çok dramatik bir öğe ile karşılaştım.

    yüksek dozda uyku hapı alarak intihar eden annesini uyandırmaya çalışan, uyandıramayan; belki sabaha kendisi uyanır umuduyla onu yatağına yatıran ve sabah da hala uyanmadığını fark edip, annesinin öldüğünü idrak eden 9 yaşında bir çocuğun, hayatı boyunca polisi aramak yerine, annesini yatağına yatırdığı için vicdan azabı çekmesi ve bu suçluluk hissinden kurtulmak için "klişe de olsa" sahne ışıklarına ve alkışlarına tutunup, kendisini uyuşturup, bu acıdan kurtulmaya çalışması...

    hape'nin değil ama hans peter'in 45 yaşında 791km yürümesi, nefsini terbiye etme arzusu ya da tüm günahlardan bağışlanma isteği değil; kısılıp kaldığı 9 yaşındaki o çocuk halini bulunduğu kafesten özgürleştirme hayali ile ortaya çıktı.
    filme bakarsak, amacına da ulaştı.

    çocuklara çok ciddi bir merhamet duyuyorum. acı çekmelerine hiç dayanamıyorum. film boyunca küçük hans peter'in görüldüğü her karede ona sarılmak ve acısını dindirmek istedim.

    imkansız olan bu eylem yerine, karşılaştığım çocuk ruhlarının travmalarını hafifletmek, kendi suçları olmayan acıları yüklenmelerini engellemek, hayatın acımasızlığı omuzlarına binmeden, onları güçlü kılabilmek için elimden geleni yapıyorum.
    mesleğimi yapmamın arka planında en çok bu sebep var.
    ben de tıpkı hape gibi geçmişte olduğumdan çok daha merhametli, sevecen ve köşelerimi de yumuşatmış durumdayım.
    hayattaki 1001 farklı acıyı ve travmayı görmüş olmaktan.
    40 yaşımın bana getirdiği budur.

    "her şey seninle ilgili değil."
    "lerne los zulassen"
hesabın var mı? giriş yap