• faşist. eskiden hitlere falan denirdi, şimdi herkeş birbirine diyo.
  • (bkz: görüşürüz)

    millet otomatiğe bağlamış söyleyip duruyor...
    (bkz: bir daha görüşülmeyecek birine görüşürüz demek)
  • içi boşalmış değil boşaltılmış kelimelerdir.
    (bkz: fiili edilgen hale getirerek gizem yaratmak)

    yine de tanımlamak gerekirse, gerçekte ifade ettiği anlamını, yanlış örneklendirmeler sonucu kaybetmiş sözcüklerdir.. tıpkı ayda 3 kez sevgili değiştirip üçünü de "yeni aşkım" diye tanıştıranların aşk kavramının içini boşaltmaları gibi.. tıpkı aslında insanları kendisine bağımlı kılan cep telefonlarının "özgürlük elinizde" biçiminde sunulması; özgürlük kavramının içinin boşaltılması gibi.. örnekler çoğaltılabilir..

    ilgimi çeken nokta ise şu: bu sözcükler ne zamandan beri anlamını yitirmekte?

    halikarnas balıkçısı mavi sürgün'de istiklal mahkemesi'ne çıkarken başından geçenleri anlatırken şöyle der:

    "kahraman, şanlı gibi sözler olur olmaz yerlerde öylesine kullanılmıştı ki, elden ele geçen banknotlar gibi kirlenmiş, yırtılmış, üzerlerinde değerlerini gösteren yazılar silinmiş bir hale gelmişlerdi. iler tutar yerleri kalmayan bu sözleri dört kat boğatadan geçirerek dezenfekte etmek gerekti. artık kahramanlığın kahramanlığı, şanın da şanı kalmamıştı."

    balıkçı'nın söyledikleri ne kadar da tanıdık değil mi?
    (bkz: mehmet ali ağca)
    (bkz: abdullah çatlı)
    vs.

    sözcüklerin anlamlarının değiştirilmesinin son 20-25 yılda, darbeden sonra, özal dönemiyle, "liberalleşme"yle başladığını zannederdim ben ama demek durum böyle değil.. demek ki insanlar çok daha uzun süredir değerlerini kaybetmeye, sözcükleri işlerine geldiği gibi anlamlandırmaya başlamış..

    peki neden böyle? çünkü dil en büyük silahtır. bir ülkeyi rayından çıkarmanın, insanların değerlerini kaybetmesinin en masrafsız yolu da diliyle oynamaktır. böylece ne idüğü belirsiz it kopuk devlet için çalıştırılır ama yıllar boyu kahraman sözcüğünün içi boşaltıldığı için bu insanlar kahraman olarak adlandırılır ve daha sonra hapishane çıkışlarında bayraklarla karşılanır.. bunu da birçok insan yadırgamaz duruma gelir..

    dilimizi küçümsemeyelim.. sözcüklerimizin içini boşaltmayalım, boşaltanlara da izin vermeyelim.. çünkü özgürlük zannettiğimiz şey bizi tutsak edebilir, kahraman zannettiğimiz kişi katilimiz olabilir..
  • henuz yazilmamis olmasina sasirarak;

    (bkz: hak)
    (bkz: hukuk)
    (bkz: adalet)
  • (bkz: kendine iyi bak)

    (bkz: #18392174)
  • (bkz: özlemek)

    "cnm çok özlemişim valla", "naber, özlettin kendini", "cnm özledim yaaa, en kısa zamanda görüşelim mutlaka", "nerelerdeydin, özledim" ve türevleri...

    cevaben "hadi görüşelim" denirse karşı taraf çark edip bin dereden su getirebilir ya da son anda ekebilir. iki gün görüşülmese özledim diye arayıp soran birinin özel ilgi gösterdiği düşünülüp yamacına yanaşılırsa karşı taraf çark edip ben herkesle samimiyim sen beni yanlış anladın moduna girebilir.

    velhasıl kelime anlamıyla değerlendirmemek lazım bu lafı. burcucum çok güzel çıkmışsın misali ayaklara düşmüş, ona buna söylenir hale gelmiş, moda olmuş... sevilen birine duyulan özlemi ifade etmek için kelime kalmadı bu moda nedeniyle.
  • (bkz: değer vermek)

    günümüz insani ilişkileri genelde tripler, nazlar, bahaneler, klişeler, bilumum saygısızlıklar ve bok gibi davranışlardan ibaret olduğu için birine karşı normal davranmak kıymete binmiş durumda. "değer vermek" lafı da "bok gibi davranmamak", "saygıda kusur etmemek", "iyi davranmak" manasına kullanılır olmuş. "benim için çok değerlisin" dediğin insan zor gününde seni yanına çağırsa anında işini gücünü bırakıp yanında olabileceksen kralsın kardeşim, yoksa "benim için iyi bir arkadaşsın" yerine daha süslü laflar eden bir hokkabaz...
  • (bkz: aşkım)
  • a$k kelimesinin oylesine ici bosaltilmistir ki dolma bile yapilir ondan..
hesabın var mı? giriş yap