• 2 farklı kamu bankasının sınavını kazanıp mülakata kaldım. ilk mülakatta bizlerden sunum hazırlanması istenmişti. yazarları nobel ödüllü olan dürtme kitabında önemi vurgulanan finans matematiği ile ilgili teknik bir konuyla ilgili internet bankacılığı üzerinde uygulayarak finansal tablolar üzerinde etkisini kapsayan bir sunum hazırlamıştım. sunumu yaparken mülakat görevlilerinin yüzündeki ışığı görmüştüm. mülakattan önce ve sonra diğer adayların sunumları hakkında bilgi sahibi olduğum için de içimden bu iş oldu diye geçirdim. hatta adaylardan birisi benim sunumu görünce "bankaya girmek senin hakkın" demişti.

    ilk mülakatın sonucunu beklerken " erken açıklanırsa başkasının hakkına girmemek için ikinci mülakata girmem" diye düşünüyordum. ilk mülakatın açıklandığı akşamın sabahı ikinci mülakata denk geldi ve sonuç başarısız.

    ikinci mülakata hazırlık için mahalleden abim olan ve yıllardır tıraş olduğum berbere gittim. mülakat için referans ( torpil) bulup bulmadığı mı sordu. e haliyle yok dedim. berberin 3 dükkan yanında tanınmış esnaf ve siyaseten de oldukça güçlü birisi olana gidip rica etmem gerektiğini söyledi. berberden çıkınca o esnafa gittim ama ayağım içeri girmeyi reddetti. doğruca terziye giderek takım elbisemi giyindim. terzi de mülakat olayını bildiği için o da aynı soru olan "torpilin var mı" dedi. ona da yok dedim. biraz düşündükten sonra milletvekilinin danışmanını arayıp sesi hoparlöre verdi. danışman " mülakattan haberleri olduklarını ve listeyi gönderdiklerini" söyledi. bu sözden sonra yüzü kızartıp esnafa gidip ondan mülakat için yardımcı olmasını rica ettim. ona gitmekte geç kaldığımı söyledi biraz düşündükten sonra malum bankada çalışan müdür yardımcısını aradı. telefon görüşmesini yanımda yaptığı için konuşmayı duydum. müdür yardımcısı " alınacak kişilerin belli olduğunu mülakatın göz boyama olduğunu" söyledi..

    bu olaylardan sonra mülakata gitmeyecektim ama gariban umudu olan "acaba bir ihtimal olur mu" diye umarak mülakata girdim. mülakatta kafam rahat olduğu için konuyu en sevdiğim ve başarılı olduğum alan olan sermaye piyasalarına getirdim ve mülakat kurulundan birisi portföy oluşturma mı istedi. bir diğeri ise bu kadar bilgili birinin aracı kurumlar yerine neden buraya geldiğimi sordu. "sınavı kazandığım halde daha bankaya giremiyorum, aracı kuruma nasıl gireyim" diyemedim. bana kalsa bu mülakatta iyi geçmişti ama önceki telefon görüşmelerinden olmayacağını biliyordum.

    mülakatın açıklanmasını beklerken ben bu olayları lafın geldiği her yerde anlatıyordum. koyu ak partili olan halamın oğlu "daha millet ittifakı aday çıkaramadı" diye bana laf attı. ben de ona yine mülakat sürecini anlattıktan sonra " kimin aday olacağı önemli değil erdoğan'ın karşısında kim olursa oyumu ona vereceğim" diyerek şaka yaptım. o bu sözüme alınarak masadan kalkıp gittim.

    2. mülakat sonucu açıklandı ve sonuç yine aynı başarısız. pazartesi günü amcamın oğlu ile konuşurken koyu ak partili olan halamlara gittiğini ve lafın benim mülakata geldiğini halamın kızının " yerlitakaokinomiya chp'li tabiki işi olmayacak" dediğini öğrendim. bir haftadır içim içimi yiyor.

    ne mülakattan elenmem ne de işsiz kalmam içimi yakıyor. içimi yakan en yakınım olanların siyasi tarafgirlik uğruna benim acılı olmama sevinmeleri.

    gecenin yarısında buraya yazınca içim rahatlar diye düşündüm ama içim daha da kötü oldu.
  • hayatımda iki insanın yerine koyamam kendimi derdim! biri sevdiğini kaybetmiş insanın ötekisi de anne olan bir kadının. koyamam empati kuramam derdim.
    ablamı 32sinde kaybettim ve ondan sonra anladım ki kimsenin bir derman olduğu yok olamaz da sadece dayanacak bir omuz, sarılıp sıcaklığını hissedebileceğin bir destek olabiliyor karşıdaki insan. yani ben senin için varım demen yetiyor karşındaki adama..
    ablam ölünce her an ben de ölecekmişim gibi geldi ve anne olmadan ölmek istemiyorum dedim hayatımda tatmak istediğim bir duyguydu neticede. ve ablamın ölümünden( hep gidişi demek geliyor içimden ama gitmek dönmeyi barındırıyormuş sonradan hep kendimi düzeltiyorum) yaklaşık iki yıl sonra bir oğlum oldu anneliği de tattırdı tattırıyor bana sağolsun. annelik çok güzel çok da zor bir şeymiş onu gördüm sayesinde, o olduktan sonra çocuklara daha başka bakıyorum. ha öncesinde de çocuklara fena bakmıyordum da şimdi sanki karşıdaki benim çocuğummuş gibi sevip sarıyorum.

    artık anlıyorum, kendimi iki grubun da yerine koyabiliyorum. biri çok acıyken diğeri çok tatlı..
    hayat!
  • bi' lodos lazım şimdi bana bi' kürek bi' kayık
    zulada birkaç şişe yakut yer gök kırmızı
    söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp
    düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı...
  • kan grubumun uyuştuğu güzel insanlarla küçük ve güzel bir yaşantı sürdürmek istiyorum. açık iletişim kurmak, gerçek -tamamıyla gerçek!- sohbetleri paylaşmak, aktif olarak dinlemek. "normal" olana uymayanlarla kendi normal dünyamızı yaratarak ortak bir şekilde delirmek ve mutlu olmak. başka çaremiz yok galiba bu çağda.
  • artık yazamadıklarımdır.
  • bugün doğan bütün ikizlerin doğum gününü kutlarım. onları sevin, bu dünyanın ince ruhlu insanlara ihtiyacı var…
  • benim sadık yarim "python anaconda"
    bugünü de senle geçirelim. sonra beni istesen de terk edemeyeceksin.
  • servet çetin isimli güzide yazarın bestseller romanı :

    (bkz: #24666226)
  • artık ne evde ne de dışarıdaki hayatımda sevdiğim insanlar tarafından bana karşı yapılan saygısızlıklara tahammül edemiyorum.

    gerçekten yalnız kalmaya ihtiyacım var.
  • galiba uzun zamandır ilk defa bu kadar net görüyorum her şeyi. anlıyorum, duyumsuyorum ve algılıyorum. en büyük kötülüğü kendime yaptığımı görüyorum mesela: kendime gereken değeri ve saygıyı göstermediğimi. hayatta aslında yapayalnız olduğumu kabul etmediğimi. kimseden ilgi ve sevgi dilenmemem gerektiğini. bazen bu dilencilik sonucunda olması gerektiğim yerden çooook daha aşağıda görüldüğümü ve bana bu yüzden gösterilen muameleyi. artık dilencilik devrini kapatmam gerektiğini ve beklentimi sıfıra indirmenin zamanının geldiğini. kimseyi değiştiremeyeceğimi ve buna da gerek olmadığını. önce kendime sahip çıkıp kendimi çok sevip güçlü bir kadın olduğumda, dilencilik ettiğim ve ilgisine muhtaç olduğum kimseye gerek kalmayacağını. işte o gün geldiğinde şu an dilendiğim ilgi ve değerin bana zaten gösterileceğini.
    evet galiba bir kısmı bunlar içimden geçenlerin.
    ben kendimi çok seviyorum ^^
hesabın var mı? giriş yap