• sizinle konuşmak. bir şeyleri anlatmak ya da sizin deyiminizle paylaşmak.

    hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini hepimiz ve hiçbirimiz biliyoruz. sizinle en güzel yapılan tek şey susmak. paylaşabileceğim, saatler boyu hiç mi hiç sıkılmadan yapabileceğim ve bununla dahi anlamsız bir mutluluğa kapılacağım tek şey susmak. siz istediğiniz kadar konuşabilir, anlatabilirsiniz. anlatırken mutlu olabilir ya da ağlayabilirsiniz. gülebilir, sinirlenebilirsiniz. umurumdaymış gibi gözükmekte üstüme yok. dinlemiyorum sizi. sadece siz, sizi dinlediğimi düşünüyorsunuz. verdiğim cevaplar, tepkiler bile bana ait değil, sadece sizin duymak istedikleriniz. çünkü insan duymak istediklerini cevap olarak algılar, diğer bütün cevaplar saçmalıktır. oysa bilseniz anlattıklarınız saçmalığını ve sizinle susmanın güzelliğini.

    sizinle birkaç yüzyıl susarak anlaşabilirdim. iyi ki o kadar uzun yaşamıyoruz. yoksa buna dayanamazdınız. bir derdin var senin hep susuyorsun, suskunsun derdiniz. derdim yok. dertse eğer içimden gelmiyor sizinle konuşmak, anlatmak, paylaşmak.

    ben size dökülemiyorum. çünkü o kadar büyük değil avuçlarınız ve elleriniz ve kalbiniz ve ve.

    vav gibiyim bu aralar. içime doğru kıvrılmışım. elif olmayı özledim.
  • insanın aklına verdiği rüşvetler geçersiz kalınca ortaya yayılan duygu durumsuzluğu. tarifi:
    malzemeler:
    biraz iç
    çokça hiç yoktan iç çekmeler
    yapılışı:
    malzemeyi el çırparak karıştırın.
    kafanın arkasına atın.
    pişene kadar beklemeyin, kafayı hemen yiyin.

    not: saçlarınızı açıp kafayı öne arkaya sallarsanız içinizden gelmeyenler gelebilir.

    öylesine,
    sarılmışım
    hayata.
    işte...
    (kime ne
    sana ne
    bana ne)
  • (bkz: hicbir sey)
  • "gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
    gelse de
    öyle sürekli değil..."

    mendilimde kan sesleri - edip cansever
  • ayrılırken duyduğum son söz.
  • “bilal sonses ve bengü” denmiş ama bengü biraz ft. gibi kalmış hatta vokal bile denebilir. ortalama idare eder şarkı.
  • klibinde balyozla piyano kırıldığını gördüğüm şarkı.
    insan neye kızıp piyano kırar diye merak edip sözlerine baktım. konuyu da anlamadım. kızı seviyo mu gömüyo mu belli değil.
    sonra içinde geçen “artık sayıklamıyorum seni uyanarak” cümlesine gözüm takıldı. sanırım artık adını sayıklayarak uyanmıyorum demek istenmiş ama denememiş.
    velhasıl böyle böyle şarkıyı kendi kendime kötüledim durdum. taa ki iki gün önce deniz aygül‘den duyuncaya kadar. bence alkolle beraber alınırsa büyük sıkıntı.
    şarkının nakaratı dilime yapıştı çıkmıyor. tinerci gibi dolanıyorum evde...
    ciğerim soluk, enerjim sıfır. çok üzgünüm ama neye üzgün olduğumu da bilmiyorum.

    bari piyanoya üzüleyim ;(
  • buram buram kekoluk kokan şarkı.her yerde karşıma çıkıyor bu ara.
hesabın var mı? giriş yap