içre
-
"taşra"nın tersidir. şöyle ki
bugünki "iç" ve "dış"a eski türkçede "iç" ve "taş" deniyordu.
(bkz: iç oğuz)(bkz: taş oğuz)
yer yapma eki olan "-re, -ra" (bkz: bura) (bkz: şura) (bkz: ora) kullanılınca:
içre = içersi, taşra = dışarsı anlamına gelir.
12. yüzyıla ait türkçe bir metinlerden birinde "içre aşsız taşra tonsuz" diye bir tanım vardır. yani karnı aç, üstünde giyecek* yok.
unutmadan (bkz: ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler) -
içte, içinde, içinde olan, içinde bulunan, içine doğru, arasında, vaktinde gibi anlamları bulunan eski bir zarftır.
ör:
parlayan yıldızın alemi tenvir eder
cumhuriyet bayrağın semalar içre süzer* -
-
illaki delireceksek içre içre delirmeli, gonca gonca derilmeli oradaki bütün çiçekler.
-
içinde.
-
-
bedri rahmi'nin çürümek şiirinde “içinde, içerisinde” gibi kullandığı kelime. eski türkçeymiş. ben ilk kez duydum.
“o hatıralar ki
bambaşka bir zaman içre yaşar dururlar.” -
"içre aşsız taşra tonsuz yabız yablak bodında üze olurtım." [içte aşsız dışta donsuz yavuz yavlak budun üzere hüküm sürdüm.] orhun yazıtları (is 735), aktaran nişanyan
"hem pedersiz* bir çocuk* vermişti o,
hem de kundak içre söyletmişti o!" feridüddin attar - pendname
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap