• (bkz: puslu kıtalar atlası)

    seneler önce bu kitabı ilk sorduğum sarraf bana büyük atlas satmaya çalışmıştı. neyse ki romanı almayı başardım ve okudum. üzerine kaç kitap bitirdim bilinmez, hala da en sevdiğim kitaptır kendisi.
  • ekşisözlükte kendisi için "toroho not doşolsun" denilmiştir.
  • zevkle okuduğum romanlarının son sayfasını da bitirdiğimde esas anlatmak istediği şeyi kavrayamadığımı hissederek hüzne kapılmama sebep olan yazar.

    işin ilginç yanı ekşi sözlükteki ve diğer mecralardaki yorum veya makaleleri okuduğumda da bu his kaybolup gitmedi.

    sanki bize anlatmak istediği esaslı bir mesele var ancak hiçbirimiz bunu anlayamıyoruz gibi hissediyorum.
  • durup dururken hafta birkaç kere aklıma düşen yazar.

    günümüz yazarları arasında en sevdiğimdir. istiyorum ki sürekli yazsın. göçüp gitmeden geriye 50-60 kitap bıraksın. ancak yazmıyor, yazmıyor, yazmıyor! o güzel hayal gücünü, mizahını konuşturmuyor.

    buradan kendisine sesleniyorum:

    ihsan bey! bir okurunuz olarak kitap yazmazsanız sizi "fetöcü" diye ihbar edeceğim. * * saçma sapan kitapların "bestseller" olduğu, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde bizi edebiyatsız bırakmaya hakkınız yok. rica ediciğim kendinize geliniz.

    hüüüp jjjt nahha
  • baki asiltürk'e göre çok değil 2040'ta bir antolojiye dahi alınmayacak kadar kötü bir yazardır.

    peşin edit: taraf tutmuyor, bir düşünceyi aktarıyorum.
  • suskunlar kitabında şöyle bir cümle geçiyor:

    "kusur benim imzamdır. bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı."

    insanların en mükemmel olmak arzusuyla kusurlarına küstüğü, gittikçe birbirine benzediği şu dönemde beynime kazıdığım ifadedir.
  • ihsan oktay anar son 20 yıldaki en iyi türk yazarlardan biridir. burada da söylendiği üzere çok iyi kitaplar yazmış olmasına rağmen bu kitapların hiç biri sinemaya uyarlanmamıştır. bunun bir kaç sebebi var. ilki tabi ki türk sinema sektörünün genel anlamda başarısızlığı. ikincisi de kitaplarının aslında filmleştirilemez olmasıdır.

    bir kitaptan uyarlama yaparken genelde iki şekilde davranılır. ilk yöntem kitapta geçen olayları kırpıp senaryo formatına uygun hale getirmektir. bu yöntemi genelde çok bilinmeyen kitapları uyarlarken kullanırlar. bu uyarlamalardaki kitaplar aslında çok iyi değildir ancak içinde parlak noktalar da vardır. bu yüzden bu parlak noktalar alınır ve senaryo bunlar üzerine inşa edilir.

    diğer yöntem ise çok bilinen kitaplar için kullanılır. bu yöntemde olay örgüsü pek önemsenmez. bu yüzden atlaya zıplaya film yapmışlar bu ne böyle diye yorum yapılır genelde. bu uyarlama yapılırken kitaptaki cümleler yani yazılı kodlar kırılarak görsel hale getirilir. böylece kitabın atmosferi yansıtılır ekrana.

    peki ihsan oktay anar'ın kitaplarını uyarlamak neden imkansıza yakındır? çünkü ihsan oktay anar olay örgüsüyle birlikte kendine özgü bir üslup kullanır. bu nedenle uyarlama yaparken hem olayları anlatmanız hem de yazınsal mesajları görsel mesajlara çevirmeniz gerekir. bunu da birine ağırlık vererek yapamazsınız çünkü anar'ın kitaplarında ikisi iç içe'dir.

    ayrıca yazılı bir mesajı görsel bir mesaja çevirmek çok zordur. mesela yazar romantik bir akşam geçirdiler der. senaristin, sanat yönetmeninin, görüntü yönetmeninin ve tabi ki yönetmenin karakterlere uygun bir şekilde romantik denilebilecek bir görsel mesaj yaratması gerekir. evde yalnız kalmayı seven ekonomik durumu çok iyi olmayan bir çifte mum ışığında ıstakoz yediremezsiniz. bu en basit örnek. ihsan oktay anar'ın çok detaylı ve üsluplu betimlemeleri olduğu için bunları görselleştirmek iyice zordur.

    dünya'da bunu yapabilmiş sayılı insan var. mesela biri peter jackson. kimse j.r.r. tolkien'in dünyasını yüzde yüz anlatamaz tabi ama yine de biçim ve olay örgüsünü düzgün bir şekilde anlatmayı başarmıştır.

    peki yönetmensiniz ve illaki ihsan oktay anar'ın kitapları gibi bir film çekmek istiyorsunuz ne yapacaksınız? elinizdeki en iyi seçenek eserlerinden esinlenmek için izin almak yada kendisi ile senaryo danışmanı olarak çalışmaktır. (böyle işleri kabul eder mi bilmiyorum şahsen tanışmadım) böylece genel havayı yakalayacak birkaç öge ve benzer bir konu akışı yakalayabilirsiniz. ayrıca kitapların hayranlarından linç yemekten de kurtulursunuz. izleyiciler olarak biz de eli yüzü düzgün bir filme kavuşuruz.
  • itiraf ediyorum puslu kıtalar atlasını hiç sevmedim. o dönem çok popülerdi yav süper kitapmış dedim geçtim. ben ki günlük hayatta mutlaka kitaplardan bir iz bulan insanım bu kitapla hiçbir şeyi eşleştiremedim. küçücük bir şey aklımda kalmadı.
  • büyüklere masal anlatan adam. aklıma türk edebiyatı diyince reşat nuri, yakup kadri, yaşar kemal gibi isimler gelir hep.onların yanında esamesi okunmaz bu yazarın. okunur ama çerez niyetine. çünkü güzel hikaye anlatıyor.
  • oldukça başarılı yazardır, bunda en büyük etken mizahı başka yazarlarımızda görülmeyecek kıvamda kullanmasıdır. ama her kitabını okumaya da gerek yok gibi çünkü puslu kıtalar atlası'ndaki zirve halini devam ettirememiştir. suskunlar'sa bana kalırsa en overrated kitabıdır, hatta okurken sıkıldığım tek anar romanıdır. herhalde kullandığı tarz bu romanda baymaya başladı beni.

    kendisi okunulmalıdır evet ama abartmaya da lüzum yoktur. kitapları okuması çok zevkli olsa da anlattığı meselelerin pek bir önemi yok. mesela oğuz atay okursanız çakma entellere büyük ve çok ciddi eleştiriler görürsünüz(gerçi kendisini anlamadığı için abartan kesim de yine bu), tarık buğra ve kemal tahir kendi döneminde resmi tarihe alternatif bir tarih-sosyoloji anlayışı geliştirip romanlarında kendi tezlerini sunmuşlar, ya da ahmet hamdi tanpınar ve orhan pamuk doğu-batı meselesini ülkede doğru dürüst irdeleyen belki de tek kişilerdir.

    yani ihsan oktay anar'ı yukarıda saydığım romancılar ayarında görmek saçmalıktır. evet üst düzeydir, hasan ali toptaş gibi çöp yazarların eserlerinin şaheser gösterildiği bir zamanda baştacıdır. ama bu kadarla sınırlıdır.

    edit: suskunlar sonrasını okumadım, galiz kahraman'ı okuyacağım, fikrim değişebilir.
hesabın var mı? giriş yap