• "bir odada ikamet etmek ne demektir? bir yerde ikamet etmek, o yere sahip olmak mı demektir? bir yere sahip olmak ne demektir? bir yer neden ve nereden itibaren bütünüyle bize ait olur? plastik pembe bir leğenin içinde üç çift çorabı yıkadığımız zaman mı? bir tüpün üzerinde spagetti ısıttığımız zaman mı? elbise dolabındaki her biri ayrı telden çalan bütün askıları kullanmış olduğumuz zaman mı? carpaccio'nun "azize ursulanın düşüşü"nü resmeden eski bir kartpostalı duvara çivilediğimiz zaman mı? boşa çıkan beklentilerin acısını ya da tutkuyla alevlenen azgınlıkları ya da çürüyen dişlerin verdiği ıstırabı tecrübe ettiğimiz zaman mı? perdeleri keyfimize göre çektiğimiz, duvar kâğıtlarını yapıştırdığımız, parkeleri zımparaladığımız zaman mı?"

    georges perec
  • bildiğin "ikamet" diye söylenmesi gereken arapça kelime.

    yani ikâmet değil sayın okuyucu.
    ama buradan hareketle ikametgâh'ı yanlış okumayınız.
  • bir çaylak
  • genel kullanımın aksine [ikâ:met] değil [ika:met] şeklinde (“ka” kalın) okunur.
    “-gâh” eki aldığında “ikametgâh” hâlini alır ve [ika:metgâh] şeklinde (“ka” kalın, “ga” ince) okunur.
  • hendek'te hoparlör ile duyuru yapan arkadaşın 20 yıldır -a'yı yumuşatamadığı için- söylemesini öğrenemediği sözcüktür. sevgili kardeşim, "ikaamet" şeklinde ka'yı olabildiğince kalın söyleyip uzatmak yerine -hızlıca- "iki ahmet" desen bile çok daha doğru bir ses çıkaracaksın, inan bana.
  • “çok farklı zihinler, birbirine tamamen karşıt görüşlerle araştırmalara başlayabilir ama soruşturma ilerledikçe onların dışında olan bir güç, bu görüşleri tek ve aynı sonuca götürür. bizi, istediğimiz yere değil de sabit bir amaca (doğruluğa) götüren bu husus, sanki kaderin bir kararı gibi görünür. bakış açılarının değişimi, etüt için başka olguların seçimi, zihnin doğal eğilimi, hiçbir şey engellenemez kanıdan kaçmayı sağlamaz. bu büyük yasa, doğruluk ve realite nosyonunda mevcuttur. doğruluk olarak isimlendirdiğimiz şey, nihai olarak tüm araştırmacıları bir konuda birleştirmeye tahsis edilmiş bir kanıdır; bu kanının nesnesi ise reeldir. işte realiteyi böyle anlıyorum.”

    deneyimi realitenin ikamet alanı ve doğruluk için de bir yargı alanı olarak gören charles peirce.
  • içindeki a sesini incelterek değil, bildiğin kalın olarak söylenmesi gereken sözcükmüş. gülgün feyman böyle söylüyor.

    yani "ikâmet" değil, "ikamet" olacakmış.

    https://youtu.be/tkyjkuomy_q?t=315
  • (bkz: kamet)
    (bkz: kamet getirmek)
  • bir yerde oturma, ya$ama. ~etmek: bir yerde oturmak, ya$iyor olmak.
    (bkz: ikametgah)
  • (bkz: ikame)
    (bkz: mukim)
hesabın var mı? giriş yap