ikarus sendromu

• mitolojide ikarus'un babasının söylediklerini dinlemeyip güneşe yakın uçtuğu için, balmumuyla tutturulmuş kanatlarının çözülüp düşmesi temasına atıfta bulunarak adlandırılmıştır. pilotlar gösteri amaçlı uçuşlarında yere çok yakın uçup, ya da bir köprünün altından geçip takla atarak çevredekilere hava attıklarında ikarus sendromu görülmeye başlamıştır. hele ki kokpitte bir kız varsa ona hava atma hareketleri artacaktır. öte yandan kıza karşı yapılan hareketler çok da riskli sayılmaz, asıl kötü sona götüren bir başka pilotla yaşanan rekabet ortamıdır. kim daha riskli hareket yapıp en bi süper olduğunu kanıtlayacak yarışması istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
• kendine aşırı güven duyup, yapılan tehlikeli işte gerekli güvenlik önlemlerini almadan gereksiz riskler alma halidir. pilotlarda ve motosiklet sürücülerinde daha çok görülür. ne zaman ki bir motosiklet sürücüsü ben süper kullanıyorum desin düşmesi yakındır. özellikle genç sürücüler daha çok yakalanır bu sendroma.
• motosiklet sürüşü jargonunda kendine yer bulmuş olsa da, kullanım alanları çok daha geniş tutulabilen bir tabir.
  
  genel olarak, "bir işte, beceride ustalaşma sürecindeyken ortaya çıkan 'bana bişey olmaz', 'istediğimi yaparım ben' tipindeki yanıltıcı ruh hali" olarak tanımlanabilir... bu süreç genellikle kişinin ebesinin kukusunu görmesiyle sonuçlanır..
  
  olaya ilham veren bal mumu kanatların hikayesi ise şu;
  "atinalı mimar ve mucit daidalus(daedalus) ve oğlu ikarus, kral minos'un emriyle bir kuleye kapatılır. daidalus ve oğlu ikarus, theseus'un labyrinthos'da (labirent) yolunu nasıl bulabileceğini ariadne'ye anlatarak minotaurus'un öldürülmesine yardım ettikleri için kral tarafından cezalandırılmak istenmiştir. daidalus kendisi ve oğlu için bu kulenin penceresinden kaçmaya yarayacak balmumu ve kuleye ziyaretlerine gelen kuşların tüyleriyle iki çift kanat yapar. babası; ıkarus'a uçarken zevkten kaçınması gerektiği ve uçmanın coşkusuyla güneşe yaklaşmamasını aynı zamanda da denize yakın uçup kanatların nemlenmesini engellemesi gerektiğini söyler. ikarus uçabilme özgürlüğü ile babasını dinlemez ve güneşe fazla yaklaşınca balmumu erir ve ege denizi'ne düşerek hayatını kaybeder."
  
  http://tr.wikipedia.org/wiki/İkarus
• kısaca götü kalkma sendromu
• ayak başparmağımı kırmama sebep olan sendrom. birkaç haftadır motosikleti daha agresif kullanıyordum. virajlarda daha fazla yatıyor, motosikletin ve benim limitlerimi zorluyordum. kendimi sadece 2 ay içinde ustalaşmış sandım. ve sonunda beklenen tokatı yedim. en nihayetinde ucuz atlattım diyorum.
• tutulan kişinin yaptığı işte öyle ya da böyle hata yapıp bedel ödeyeceği sendrom...
  genellikle bu hatadan ders çıkartılır ve sendrom biter.
  
  bir de ikarus+ hali var:
  tutulan kişi hata yapar ve bedel ödemeden kurtulur... veya çok küçük bir bedelle kurtulur.
  ve "ulan hata yaptık gene bibok olmadı, bana asla hiç bişey olmaz" moduna girer...
  
  (bkz: rauf gerz)
• gerçek anlamıyla kişinin ölümüne yol açabilen bir sendromdur. farkedildiği anda, "ikaruslaşıyorum muntazaman" denilip, hareketlere çekidüzen vermek lazımdır.
• özellikle türkiye trafiğinde motosiklet kullanan sürücülerin kesinlikle ama kesinlikle yakalanmamak için sıkça kendine çeki düzen vermesi gereken sendrom.
• otoritenin ve dış dünyanın temsili olan "baba", oğluna materyal dünyanın gerçekliğini hatırlatıyor. bu somut gerçekliklerle çevrelenerek hayata bakan baba, oğluna hayattaki dengeyi yakalarsa ve o dengede kalırsa ancak anakara/toprak/anne/iç dünyaya ulaşabileceğini vaadediyor. babanın özgürlük anlayışı ve hayat tecrübesi bunu gerektiyor.
  
  ancak ikarus meraklı.
  kanatlarıyla heyecanlı.
  biraz ergen, biraz yetişkin.
  özgürlüğün ve hayatın tanımı/anlamı babasınınkinden farklı.
  
  bu yüzden ikarus, doyurulamayan arzularına yenik düşen, dürtüsünü ehlileştiremeyen bir insanı temsil etmiyor bana göre.
  
  sınırlarını keşfetmeye meraklı,
  aşka düşkün,
  otoritenin materyal kalıplarını reddeden,
  otoriteye bağımlı olmayan,
  kendi içinde coşkuyu ve coşkuyla ifadeyi arayan,
  özgür bireylerin temsilidir ikarus.
  
  insan uçmaya ve güneşine dokunmaya meraklı.
  sonu kül olmak olsa da yaşamalı.
• atalarımız hızlı giden atın boku seyrek düşer diyerek fularsız bir şekilde konuyu açıklamıştır.