• bir leyla navaro kitabı. kitabın kapağında depresyonda kadın erkek farklılıkları yazsa da, kadınları detaylı bir şekilde irdelerken, erkeklerin kadınlardan neden farklı tepkiler verdiğinden yüzeysel bir şekilde bahsetmiş. kitabın ismi külkedisinden ilham alınmış. erkeklerin atası olarak gösterilen masal kişisi prensi de sevdiği kadını değil de elindeki ayakkabıya giren kadını aramakla suçlamış. sevdiği kadına dair elindeki tek ipucu ayakkabı olan prensceğiz öncülüğünde erkekler suçlanmış. ve işte kadınların erkeklerin kalıplarına uymak için verdikleri tavizleri örneklerle anlatmış.
  • ''... ve külkedisi kaçarken, pabucu ayağından fırladı. ertesi gün prens ayağı bu pabuca sığacak genç kızı aramaya koyuldu. ülkenin tüm kızları, prens tarafından beğenilmek için,ayaklarını daha ufak hale nasıl getireceklerinin çabasına giriştiler.''

    işte o gün bu gündür kadınlar, ayaklarını erkekler tarafından belirlenmiş kalıplara sıkıştırmaya çalışır, böyle yaparak erkeğin 'prensesi' olacağını düşler dururlar. zaman geçtikçe topallamasının, kendini depressif hissetmesinin sebeplerini sürekli kendi eksiklerinde arayarak... ve pabuç'un ne denli geçerli olduğunu hiç düşünmeden...

    erkekler ise ellerindeki 'ayakkabıya' (veya düşlerindeki kalıba) 'ayağını' (kendini) sıkıştıracak kadını arar; 'ayağı sıkışmış' bir kadının ne denli gerçek, ne kadar huzurlu, mutlu olup mutlu edebileceğini bile düşünemeden...

    ve birlikte yalınayak yaşayabilmenin özgür keyfinden habersizce...

    kitabın arka kapak yazısından bölümler okudunuz.

    masalların masum olmadığını gösteren başka bir kitaptır bu da. tabii ki kitabın amacı ''aman aman kimse uyumasın bu masallar var ya bu masallar hepsinde ne bit yenikleri var. çocuklarınıza masal falan anlatmayın artık!'' değildir. o da başka kitapların işidir. kitapta masalın anlattıklarından esinle depresyon gibi bir psikolojik rahatsızlığı analiz ediş söz konusudur.

    bu gibi kitapların yazarlarının psikolog olmaları aklıma, hastalarına kitap malzemesi gözüyle baktıkları fikrini getiriyor. yazarın üslubu gereği bu düşüncelere gark olmamak mümkün değil. çözüme ulaşma, araştırma amacı güzel şeyler de yarın bir gün hastalarından biri kitabı okuyup kendi durumuyla karşılaşırsa hangi tür psikolojik düzlemde durumu değerlendirmek gerekir? kitabın başında sözü geçen karakterlerin, yaşam öykülerinin kurgu olduğu belirtilmiş, izinler alınmıştır deniliyor. ancak beni tatmin etmiyor bu birkaç cümlelik uyarı.

    başkalarına elbette yardımcı olacak çözümlemeler mevcuttur, fakat ben hala bu kitaptaki gibi bir üslupla analize gitmeyi pek hoş bulmuyorum. haa derlerse ki, 'biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!' kanal değiştiririm ben de.
hesabın var mı? giriş yap