• 1957 locarno film festivali'nde en iyi film ödülünü kazanan yapıttır.
  • bir michelangelo antonioni filmi.

    --- spoiler ---

    filmi izleyince zeki demirkubuz'un masumiyet filmi ile bazı benzerlikleri olduğunu fark ettim. masumiyet'te bekir, uğur'dan beklediklerini, bu filmde de aldo, ırma'dan beklediklerini alamaz. zihnen başka bir varlığa bağlanmış bu insanlar tıpkı makineye bağlı hastalar gibidirler, solunum cihazları sorunludur, sürekli arıza verir ve günün birinde artık çalışmaz hale gelir.

    ırma'nın yapmış olduğu tercih üzerine bir şeyler söyleyecek olursak ; kocası avusturalya'da çalışırken yedi yıl boyunca herhangi bir vicdan azabı çekmeden aldo ile ilişkisini devam ettiren ve ondan bir de çocuk sahibi olan ırma, kocasının ölüm haberini aldığında bu ölümden duyduğu acı onda bir vicdan meselesi haline gelir ve içerisinde bulunduğu ilişkinin doğru olmadığını düşünmeye başlar bu durum istemese de aldo'dan uzaklaşmasına neden olur.

    sevgilisinin eşinin ölümüne içten içe sevinen ve aşmaları gereken tek problemin de ortadan kalktığını düşünen aldo kısa bir süre içerisinde yanıldığını fark eder, ırma'nın bu yaklaşımını kabullenemez, sokak ortasında onu döver ve çekip gider. ırma'nın hayatlarındaki bu yeni durum karşısında aldığı tavıra kızmasına rağmen o da virginia ile daha rahat vakit geçirmek için kızını annesinin yanına yolladığında, kendisini cafede bekleyen virginia'yı gördüğünde ırma'nın çektiği vicdan azabına benzer bir acı duyar ve içeri girmez, tıpkı ırma gibi o da virginia'dan tamamiyle uzaklaşır.
    --- spoiler ---
  • siyah beyaz nerdeyse iki saat suren camurlu bir italyan filmidir. hatta bir yol filmi diyebiliriz michelangelo antonioni'nin bu filmine.
    kucuk bir kasabada yasayan minik bir kizlari olan, irma ve aldo adlarindaki bir ciftin ayrilik hikayesi uzerinedir film.
    irma, evli olmasina ragmen 7 yildir aldo ile birlikte yasamaktadir ve bir gun kocasinin oldugu haberini alir. ve aniden aldo dan duygusal olarak uzaklasmaya baslar.
    aldo ise irma'yi deli gibi seven irma'yla evlilik planlari yapan kucuk bir kiz cocuguna sahip isci sinifindan caliskan ve duygusal bir abimizdir. irma'nin icine orospuluk kacan kadinsi tripleriyle cilgin bir bicimde aldo'ya karsi madam bovari-vari dusunceleri u donusu yapinca tek caresinin aldo'dan ayrilmak olduguna kendine inandirir. irma'da bir seyler aldo'ya karsi cok derinden degismitir ama filmde bunun nedenlerini tam olarak secemeyiz cunku irma'yi duygulari sik sik degisen bir kasar mi orospu mu oldugu yonunde suclayabilecek delillerimiz hic yok.
    askin birden bire bitisi mi yoksa kadinsi bir kacis mi veya erkegin degismesi mi bunlarin cevabini filmde bulamiyoruz. bu yuzden aldo'nin kirik kalbi ve minik kiziyla amacsizca suruklenmeye basliyoruz, kasabadan kasabaya kadindan kadina.
    sonuc olarak cok sevdiginiz bir kadinin artik sizi sevmemesi ve hayatin manasizlasmasi uzerine bir film.
  • the literature of the great migration, 1880-1943

    1957 michelangelo antonioni'nin yönettiği ve steve cochran, alida valli, betsy blair ve dorian gray'in oynadığı italyan siyah-beyaz drama filmi.

    filmin senaryo fikri antonioni'nin bir hikayesine dayananıyor.

    ıl grido, 1957'de locarno uluslararası film festivali altın leopar ödülü'nü ve 1958'de italyan ulusal film gazetecileri sendikası en iyi sinematografi gümüş kurdele ödülü'nü (gianni di venanzo) kazandı.

    portekiz'de uzun yıllar sansürlü oynayan filmin sonunda 35mm orjinalinden restorasyon yenilemesi ilginç bir şekilde netflix'e ait.

    --- spoiler ---

    eleştirmenler, sonunda aldo'nun ölümünün kasıtlı olup olmadığı konusunda hemfikir değiller. seymour chatman, aldo'nun kulenin tepesinde dururken baş dönmesi ile üstesinden geldiğini ve ölümüne düşmesine neden olduğunu savunuyor.

    --- spoiler ---

    filmin sonu bugün bile çeşitli platformlarda tartışma konusu.

    mubi filmin sansürsüz ve restore versiyonunu vizyona sokmuş.

    1957 yılında çekildiğini göz önünde bulundurarak ; siyah beyaz yeşilçam sineması hatta yılmaz güney sineması filmden oldukça etkilenmiş...

    böyle bir beyanı olmamasına rağmen filmi izledikten sonra zeki demirkubuz'un filmi çok sevdiğini bile söyleyebilirim.
hesabın var mı? giriş yap