• ölenlerin isimlerini belediye megafonlarından duymaktır.
  • sosyal tüm faaliyetlerden uzak durmaktır. çünkü sosyal faaliyet yoktur. mal gibi evde tıkılı kalırsınız.

    ilçe derken istanbulun ilçelerinden bahsetmiyorum. anadoludaki herhangi bi şehrin merkeze 90 km uzak olan ilçesinden bahsediyorum.

    '' aman ya ne olucak hafta sonları kendimi merkeze atarım'' diye düşünüyorsanız sıçtınız. hafta sonu merkeze gidemezsiniz yollar kapalı olur.
  • ilginç bir deneyimdir. özellikle şehir hayatının hatta büyük şehir hayatının ardından.
    gele gide esnaf ile selamlaşmaya başlarsınız.
    neyi nereden alacağınızı çok iyi bilirsiniz, bu konuda yerel tanıdıklar da size bolca yardımcı olur zaten.
    biraz da birinci tekil şahıs:
    ilçe pazarı çok keyiflidir. ben zaten pazar kültürünü çok seviyorum, bir de ege ilçesinde olunca, köylülerin kendi yetiştirdiği ürünlerin yanında çeşit çeşit otlara ulaşma imkanım var.
    pazarda, yine bir yerli tarafından tavsiye edilerek ulaştığım bir çerezcim var ki tuğba kuruyemiş'ten aldığım kuruyemişlerin en taze, en çıtır hallerini neredeyse yarı fiyatına alabiliyorum.
    pazar duası diye bir şey var. saat dokuza doğru pazarda hayat donuyor. belediye anonsu ile pazar duası okunuyor.
    tatil günlerinde adıma gelen kargo, çevredeki esnaftan birine bırakılabiliyor, ben sonra gidip alıyorum.
    burada ve çevre ilçelerde çeşitli festivaller oluyor, gitmesem de böyle etkinliklerin varlığı çok keyifli.
    yeniden 2. çoğul:
    salı günleri balık günü. balıkçılar tezgah açıyorlar ve hemen yanında balığı pişirtebiliyorsunuz. başka yerlere de götürüp pişirtme seçeneğiniz var. bol mezeli, ege'nin harika otlarının sofrayı şenlendirdiği bir rakı sofrasının tadını çıkarabilirsiniz.

    il merkezine çok yakın sayılmaz ama ilçe hayatından sıkılırsanız, hafta sonu sosyalleşmek çok da zor değil.

    edit: kelime düzeltmeleri
  • bazen belediye bir caddeyi kapatır ve hemen alt sokaktan dönersiniz. fakat bütün trafik oraya yığılmıştır. sonuçta işe 5 dakika geç gidersiniz. küfürler kafiler başlar ulan ne trafik var diye.

    başka bir şehirli olup iş için taşınmış olsanız bile 2 sene sonra herkesi tanırsın. selam vermediğin esnaf gönül koyar.

    bi noktada kavga etmeye kalksan edemezsin çünki aynı adamla ertesi gün düğünde dernekte karşılaşırsın muhabbet etmen gerekir.

    genel olarak bütün küçük ilçelerde herkes mafyadır kabadayıdır. nasırına basınca en tıfılı bile ejderhaların annesi modeline bürünür. mevzu illa ki tatlıya bağlanır.

    bütün ilçe belli yerlerden alışveriş yapar esnaf kötü bile olsa yeni iş yerleri açmak zor olur.

    ve genelde belediye başkanı kaymakam gibi şahıslarla sürekli karşılaşırsın.
  • "köylülerin kendi yetiştirdiği ürünlerin yanında çeşit çeşit otlara ulaşma imkanım var." denildiğinde akla "ot kafası mı bu?" sorusunu getirir...
  • 3000 nüfuslu bir ilçede 18 yaşına kadar yaşamış birisi olarak söylemeliyim ki köyde yaşamaktan daha iyidir en azından 11 -12 lere kadar açık bir yer bulabilirsiniz.
  • aslında yer o kadar önemli değil. çevre dost ortamı önemli. varsa senin halinden anlayan paylaşan kafa dengi dostların yaşadığın yerin çok da önemli olmadığı durumdur.
  • üşengeç ve tembel yazar beyanı..

    tek başına yapılabilecek bir sürü aktivite varken bir çoğumuz aktiviteyi sadece kafe'de arkadaşıyla oturup dedikodu yapmak sanıyor.

    bisiklet alıp bisiklete binebilirsin.
    trekking yapabilirsin.
    koşu veya yürüyüş yapabilirsin.
  • ilçesine göre değişecek durumdur.
    aklıma şu fıkrayı getirdi.
    adamın biri oğluna:
    bu kadıköy’e köy deyip de kırşehir’e şehir diyenin taaa gelmişini geçmişini sikeyim demiş.
  • doğma büyüme kastamonu nun bir ilçesinde yaşıyorum, üniversite iş hayatı derken çeşitli illere gittim istanbulda çalıştım ama hepsi bok gibiydi, tabii üniversite kendi çapında güzel. yapılacak aktiviteden kasot sinema gitmek, opera dinlemek gibi elit durumlarsa bence gayet yapmacık. severim ama birkaç seans sonrası sıkılıyorum, o kültürden gelmedik sonuçta. denize yakınız, devamlı koşar sahile gider az oturur orada koşarım, bisikletle giderim, hava iyiyse yüzerim.

    5 bin nüfusu var, hugonun bahsettiği gibi ağızları çalışan ama beyinleri kapalı duran insanların yaşadığı bir yer. bir grubumuz var ve haftada bir kaliteli sohbet diğer günler ful boş yaparak eğlenerek geçiyor. ilçe küçük olmasına rağmen 6-7 parkımız var geniş geniş ve kafeye oturmaktansa termosa doldurup eğlenerek işimizi yapıyoruz. canları çıkmak istemediğinde yani yalnız kaldığımda yukarıda dediğim gibi koşarım parklardan birinde otururum, yürürüm yani aktivite bol.
hesabın var mı? giriş yap