• öğrenmenin yaşı yok.
    öğrenmenin yaşı yok ancak sizin var. ve aksi gibi dünya güneş'e kur yapıp etrafında pır dönerken ne alakası varsa olan size oluyor. bence akıllı olun.

    para yok, kakao meyvesiyle takas yapıyorlar. 10 meyveye bir tavşan. bu teknolojiyle ancak hesaplanan venüs yılını neredeyse eksiksiz hesaplıyorlar 584 gün olarak -venüs'e olan ayrı sevgileri de gözümden kaçmadı yalnız, bu kadar seviyorlarsa gidip kon.. tamam bunu yapmıyorum, bilimselim-. geçmişte manyetik eksenin ve kutupların yer değiştirmiş olduğunu biliyorlar ve baştaki hükümdar, ordusuyla birlikte mızrak yapıp, en önde savaşa gidiyor o kadar kral adam. biz de diyoruz ki, 21 aralık'ta kıyamet. resmen yaptıklarıyla kendilerini gölgede bırakmış uygarlık bu mayalar. yaranılmaz bu insanlığa yemin ederim. bunu öğrendim. bir de şeyi, öğrendim, ilgisiz sevgili var ya, yok öyle bir şey, olmamalı. zihni sinir icadı, güneş enerjisiyle çalışan gece lambası gibi. fazla gereksiz!

    ''ama ben zaten böyleyim, karekterim bu'' derse, hiç oralı olmayın. hem o karakter bir kere, düzgün konuşmayı öğrensin. bundan bende vardı bir tane, üç yıl önce. aramaz, sormaz, ilgilenmez. gölgelerin gücü adına kendimi she-ra gibi hissedip, ilişkilerde her şeyi halledebileceğime inandığım vakitler. ıspanak yiyip temel reis gibi, herkesi dövebileceğini sanmanın bir tık ötesi. değişir sanıyorsun adam, sen o kadar sevince. sevgi değiştirir sanıyorsun, seni değiştiriyor maymun ediyor haberin yok.

    bu aşk'a inanmayanlar var ya, gıpta ediyorum, inanmasınlar. beni de ikna etseler keşke elleri değmişken. elleri değenler, sevseler keşke konusu açılmışken. bak yine! çarpım tablosu bilmeyen adamın matematik bilgisine heves edilip aşık olunur mu? olunur-muş. ne kadar salak olduğum anlaşılmasın diye o bölümlere girmiyorum.

    bir gece şeytan dürttü, aradım bunu; ''platon, kapısına matematik bilmeyen giremez yazdırmış vaktinde. allahtan yirmi beş asır önce antik yunan çevresinde doğmamışsın, kapısından giremezdin yemin ederim.'' diyeceğim, aşık olmasam çirkinleşirim. ama, yok, tişikkirlir sipirmin modundayım anca; '' fiysbikti rileyşinşip yıpsını binli'' dedim. birisi şimdi sorsa, zavallığın tanımı budur derim; zaten ilişkide olduğun adama bunu sosyal medyada paylaşmasını dikte ediyorsun, yanlışa bak, bir kere asil değil! neyse ki geçiyor. ''ya bizim görkem'le havalimanındayız, izmir'e gidiyoruz.'' dedi. izmir? haberim yok. görkem kim zaten hiç bilmiyorum. uzak mesafe ilişkisi dediğin mesafelerle ilgili değilmiş sadece, o an anladım, bu da uzak mesafe ilişkisi bir çeşit. adam o kadar uzak. ve yalnızlığa sokuldum yine, inanmazsınız o kadar sıcak!

    neyine inanmıyorsunuz, cehennem de sıcak.

    iki yıl sonra bir gece çaldı telefonum.
    ondan sonra, sürekli çaldı. ilişki içinde aradığının 27 katı kadar aradı beni bir hafta içinde. hayır demeyi de bilmiyorum, erken kalkıyorum uyusam diyorum, kaçta kalkıyorsun deyip, o saatte benim için kalkıp, telefonla uyandırıp tekrar uyuyor. izmir'e görkem'le giderken haber vermeyen adam, neredeyse çişe giderken haber verecek. görkem kim ya, bak hala bilmiyorum. üstüme titremeler, okula gelen çiçekler, günaydın mesajları. bir gün dışarı çıktık bununla, üşüdüm dedim yer değiştireyim, zahmet etme diye kapıyı söküp yerini değiştirmeyi teklif etti, o kadar düşünüyor beni. böyle bir sapıklık yok. ilgiye doydum, aç ben, hiç ummazdım kendimden bunu.

    çok yol almışım ben, adamı öpesim yok, dayanamadım; ''sen eskiden böyle değildin.'' dedim, ''ben hep böyleydim'' dedi, ''değişmedim, o zaman öyle yapasım gelmemişti.'' bu o kadar acı bir itiraftır ki, yapabileceği varken yapmamış olduğunu anlarsınız bir adamın. kendinize bahaneler sunduğunuzu. yapmayın. herkes, sevdiklerine ilgilidir. yeter ki, sevsin. güldüm bu itirafa bense. gülmek büyüdükçe, komikliğe verilmiş tepki eylemi olmaktan çıkıp, çaresizlike yakınsıyor. büyüyenler, bunu okuyunca da gülümseyecek eminim. ilgisiz sevgili dediğiniz şey var ya, henüz vakti gelmemiş sevgilidir, başında beklenen suyun kaynamaması gibi, beklediğiniz sürece de gelmeyecektir. vakit sandığınız şey geçerken, geçen ömrünüz esasen kimse size söylemiyor.

    ilişkilerle ilgili üç şeye ikna oldum; birincisi, yeterince istemeyen tarafa halk arasında ilgisiz sevgili denir, ikincisi matematik bilmeyen adamla sevgili olunmayabilinir.
  • surekli bir $eyler icin cabalamak ve cabaladiklarinin kar$iliginda alakasiz tepkiler almak, surekli bir sevgi yumagiymi$casina ona sevgini saklamadan gostermek, onun icin uzulmek, sevinmek, ozlemek vs arasinda hic alakadar olmayip bunlardan aldigi hazzi kendisine saklayarak bireyin kendisini gerizekali gibi hissetmesini saglayan garip bir modeldir. hard paranoid tutumlar sergilenerek "evet ben gerizekaliyim beni sevmeyen birisine ben kendimi zorla sevdirmeye cali$iyorum" cikarimina varildiktan sonra kendinden nefret etme mantalitesi yerle$ir. yalniz birey guclu bireydir tandansi yakalanir ve votkadan bir yudum daha alinir..-icki birakilmaz ara verilir-
  • hay ağzını kırayım ben onun.

    beklediğim şey gün içinde bir iki mesaj ve mutlaka bir telefon görüşmesi. (her gün mutlaka bir telefon görüşmesiçünkü uzak mesafe ilişkisi bizimkisi. insan özlüyor,sesini duymak istiyor. merak ediyor, hayatında olmak istiyor. bir şekilde kendine yer açmaya çalışıyorsun karşındakinin hayatında, arkadaşlarıyla yaptığı en saçma sapan şeyleri dinlemek elzemleşiyor. ne bileyim işte, iyi hissediyorsun, telefon görüşmesi şart.)
    ama beklediğimi bulabiliyor muyum? hayır. sonra da "çok mu üzerine düşüyorum?", "biraz rahat mı bıraksam?" diye beynini yiyen taraf yine biz olalım. ne güzel.

    kesinlikle aşırı ilgili bir insan olduğumu kabul etmiyorum. cicim aylarında ilgiye aç olurum o kadar. o da geçer gider, geçti gitti zaten. dediğim gibi gün içinde ölmediğini bildiren bir iki mesaja tavım. ama sen bunu bile yapmaya eriniyorsan sen ilgisizsin arkadaş. ben senin hakkında "sevmiyor" diye düşünmeyeyim de kimin hakkında düşüneyim?

    seven insan bu kadar rahat yaşamasın hayatı. sevdiğiniz insana karşı azıcık sorumluluk hissedin. sizi merak edebileceğini düşünün, telefonunuz uzun süre kapalı olmasın mesela. merak edin arada, sevmekten gelir lan bunlar? bunları da mı ezberle yapacaksınız?

    ps: çoğüzülüyorum*

    edit: önemli olanın ilk aramasında "ayh çok abartmışım" demek olduğuna karar verdim sözlük. bu da böyle bir çıkarımım olsun.

    edit2: bir başlıkta demiştim zamanında insanları kendinizden küçük görüyorsanız bile bunu bu kadar çaktırmayın, itici duruyor diye.
    gece gece çok önemli, çok herkesi ilgilendiren konularda yazamadığım için çok üzgünüm lan. azıcık içtim, ilişkime yöneldi kafam. napayım? ben de böyle bir bokum işte. okuyup zaman kaybı görenler eksiyi bassın lütfen. ayar için mesaj atmayın. delleniyorum.*
  • boktan sevgili cesididir. cinsiyet farketmeksizin vuku bulur. vatandas zanneder ki partneriyle ilgilenmeyince, ona sevgisini gostermeyince karsisindaki onu daha da cok sevecek, ugruna kopek olacak falan filan. bu sevgili cesidi mutlulugu yakalayamayip sonunda yaslaninca kendine bir kopek alip evinde yalniz ölür.
  • üzer.
    ne kadar uğraşsanız da yok, olmuyor. deli gibi aşık olmanız sadece üzülmeye katlanma sebebiniz oluyor. bazılarının karakteri bu, bazıları ise gerçekten sevmediğinden böyle davranıyor. ne fark eder ki? karakterinden ötürü de, sevmediğinden ötürü de olsa sizi üzmüyor mu? uzak durun arkadaş, aman diyeyim. siz ona hayatında bir çok ilk yaşatmış olsanız da, hayal edemeyeceği şeyleri ona tattırsanız da olmuyor, netice asla değişmiyor. olsun diyorsun, daha dikkat eder diyorsun. özür diliyor, tamam diyorsun. aşıksınız bir kere, tüm kalbinizle, tüm samimiyetinizle sevmişsiniz onu, tamam diyorsunuz o yüzden. sonra yine aynı, yine aynı. paranoyak ruh halleri, düşünüldüğünü, sevildiğini hissedememe....insansınız, aşık olsanız da insansınız, siz de etkileniyorsunuz sonunda. özledim diyecek olursunuz, ulan bir kere de o desin dersiniz içinizden. işte tam burada, kendiniz gibi davranmamaya başladığınız bu yerde anlayın ki kaçınılmaz sona doğru ilk resmi adımı attınız. bundan sonrası hep zorlama senaryodur. kimisi izlerken farkına varmaz ama filmden çıktığında; "beğenmedim, olmamış" der. kimi ise daha o esnada çözer olayı, zorlama bir sahnedir o...aşkınız gözünüzü kör etmemiş olsa da, her şeyi görüyor olsanız da sevginiz engel olur bırakmaya. o kadar emek vardır, yaşanmışlıklar. çok mutlu olduğunuz, neden güldüğünüzü unutacak kadar eğlendiğiniz anlar vardır. bağımlılık yapar bunlar, nasıl bırakabilirisiniz....ama tükenirsiniz yavaş yavaş. sevginiz azalmasa da, soğumasanız da gücünüz kalmamıştır artık. farkeder mi seviyorsunuz bir kere, terk edemezsiniz. siz tüm bunlara göğüs germişken, karşı taraf ben kaldıramıyorum artık der ve gider. siz bu kadar şeye rağmen onu terk edemezken o sizi tüm bencilliğiyle bırakır. işte tam film kötüye gidiyor dediğiniz anda hiç beklenmedik bir finalle akılda kalacak bir gol atar size senarist.... sevdiğin insanın artık hayatında olmaması mı daha zor, alışkanlıkların bitişine alışmak mı, başka birini sevebilir miyim düşüncesini kafadan çıkarmak mı, yoksa maruz kalınan haksızlığı atlatmak mı....hepsi birbirinden zor sözlük....o yüzden böyle biriyle karşılaştınız mı benim naçizane tavsiyem koşarak uzaklaşmanız yönünde olacaktır, yoksa hem ilişkiyi yaşarken hem de bitince çok üzülürsünüz....çünkü insanlar değişmez.
    (bkz: people don't change) (bkz: house m.d.)
  • insanı paranoyaklaştıran, yalnızlığa iten sevgilidir. ama onun yapısı öyle diye kendinizi avutsanız da, bazen onun ilgisine çok ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda gereken ilgiyi görmediğinizde sizi tekrar yalnızlığın dibine sokan sevgilidir aynı zamanda. sen görüştüğün zamanlarda çoğunlukla ona dokunmak isterken, onun dokunma gereği hissetmemesi insanın kalbini kırmaktadır ve insanı bazı sorgulamalara itmektedir.
  • yıllar önce yıllar süren bir ilişkimin son safhasında, kız arkadaşımın bulunduğu sevgili kategorisiydi. bitti.

    son evrelerde fark etmiştim ondaki ilgisizliği, sadece sabahleyin "günaydın" içerikli bir mesaj, öğlen "nasılsın" diye bir mesaj ve akşam "ben yatıyorum" temalı ortalama 30snlik bir telefon görüşmesi. içerikleri telesekretere bağlamış gibi her daim aynı olan konuşmalar. konuşacak o kadar çok şey yoktu ama bir şeyler kesinlikle vardı.

    evlerimizin arasında 20 dakikalık yürüme mesafesi vardı, onun için taşınmıştım o eve. daha rahat olsun, eve gidebilsin akşamları diye. evime bir kaç defa geldi, "bu ev beni basıyor, oturmayalım" dedi bana. zaten arkadaşlarla gezip tozuyorduk, hafta sonları ya da arada hafta içi bir gün kadar.

    bir gün ev bastığı için çıktık evden, "boğuyorsun beni" dedi. anlayamadım başlarda, "anlaşamıyoruz demek ki, ayrılalım" dedim, "haklısın" dedi, ayrıldık. sonra anladım neden ilgisiz olduğunu, böyle bir anda farkındalık geldi.

    tekdüzelikten sıkılmış, ben ne yenilik yapsam ona batmış, sevgisi/sevgim azalmıştı. merak bitmiş, güven tavan yapmıştı. alışkanlıktı, alışkanlıklar insanı sıkar. benim sorgulamam da vardı "neden böyle oldun?", "eskiden böyle değildin" dedim, "ne yapabilirim" dedim, "sorun muhtemelen bende" dedim. daha çok sıkıldı, daha çok bunaldı.

    bir adım atsa değişecek, her şey çok güzel olacak yine eskisi gibi olacak derdim. biraz kelimesinin aslında ne kadar büyük bir aralığı ifade ettiğini anladım. o "biraz"lar, "bir adım"lar içinden gelmedikçe daha çok büyüyor.

    yıllar önceydi; o sevdi, ben sevdim, severek ayrıldık. o sevgi(li)ler azalarak bitti.

    oluyor böyle şeyler, ilgili de olsan ilgisiz de oluyor, mazide bir anı olarak kalıyor hepsi. siz ne olursa olsun karşınızdakine saygı gösterin, insanlar çeşit çeşit sonuçta, olmuyorsa olmuyor. değişmeyen tek şey, zaman. her şey zaman içerisinde azalarak bitiyor.
  • her şey bir yana, ayrılmamak için neden kırk bin takla attığını anlamadığım insandır. "sana ihtiyacım var." diyen, ayrılığın lafı geçti mi hüngür hüngür ağlamaya başlayan, beni bırakma diye yalvaran hatta intiharla tehdit eden bir insanoğlu neden bunları yaptığı kişiyi saatlerce aramaz sormaz, telefonu görmez, ona kızgın olduğunuzu bildiği halde gayet kafası rahat bir biçimde saatlerce ders çalışıp sonra da bir iyi geceler bile demeden uyur gider? üstelik bu konuda kendisini defalarca uyarmış olmanıza karşın? her şeyi anlıyorum da bu ikisini bir türlü bağdaştıramıyorum be arkadaş!!
  • sevmeyen sevgilidir.... aaa benim karakterim böyle sevgilim diyosa sakın inanmayın zira seven ilgilenir.
  • saçma sapan işlerle meşgul olmanıza neden olabilir. örn; seramik kursu, ispanyolca kursu, fotoğrafçılık kursu,resim kursu,dalgıçlık,cam sanatı, dans, pilates vs.. tabi bunları aynı anda yapmalısınız. hergününüzü her dakikanızı doldurun ki onun neden ilgisiz olduğunu düşünüp kendi kendinize kafanızda bir sürü hikaye uydurmayın. süper bir şeydir yani, kültür pıtırcığı oluverirsiniz bir anda. ama yine de doymazsınız efenim yetmez, koşu bandının üzerinde msj atmaya çalışırsınız ya da "neden aramıyorsun"un ispanyolcasını öğrenirsiniz falan.
    (bkz: depresyon belirtileri)
    (bkz: ömür törpüsü)
hesabın var mı? giriş yap