• ilhan selcuk, turkiye' nin cumhuriyet rejiminin 'derin devlete karsi operasyon' adi altinda baski altina alinmasi calismasinin basladiginin duyurulmasina araci edilmis insanlardan biridir.

    kim ne derse desin, kicina kina yakacak kadar sevinen gerizekalilar da, bilip bilmeden savunmaya gecen saflarin da atladiklari sey, ilhan selcuk' un neden gozaltina alindigi hususuydu. hani bir ihtimal yazdigini yalayip yutmak zorunda kalabilirdi insanlar, bilmeden etmeden atip tutmus duruma dusebilirlerdi.

    ne zaman ki ogrendim gozaltina ne gerekceyle alindigini, iste o zaman bu sevincten ne yapacagini sasiran gerizekali, cahil insanlara da hukukun ayni komik oyunu oynayabilecegini hatirlatmak istedim. hukuk eger yoksa bir yerde, o hukuksuzlugun kimi vuracagi belli olmaz ertesi gun. bakarsiniz siz bizzat alinmissiniz, boyle sudan bir sebepten...

    insallah bu yanlis bir beyandir, tespittir, gozaltina alinma sebebi daha akla, mantiga, hukuka uygun bir seydir. yoksa boyle bir sebepten birinin apar topar gozaltina alinacagina sahit olmaktansa, ilhan selcuk' un isledigi bir suctan, hakkederek gozaltina alinmasini tercih ederim. "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" diye bir sey olabilir mi allah askina. orgutu biliyorsun, amaclari dogrultusunda vazife yukleniyorsun. bu arada bu bir teror orgutu zira teror eylemleri yapiyor. teror orgutunun amaclari dogrultusunda ve fakat orgute uye olmaksizin vazife yukleniyorsun. (bu arada uye listesi, kayit numarasi mi var bu orgutun, olmadigindan nasil eminsiniz peki? uyedir kesin.) vazife yuklenmek ne demek, gorev almak/bilmek demek. peki bu nasil oluyor? iste burada cok sasirmayalim diye de konu acikca belirtilmis: orgutun amaclarini biliyordu, orgut bundan bir sey istemedi ama ilhan selcuk bu orgutun bilmis oldugu amaclarina hizmet edecek gorevler yuklendi. komikligini anlamak icin ayrintili aciklamaya gerek gormuyorum ama yakinda ulker urunlerini satin almayanlar hakkinda da iddianame hazirlarlar artik. ergenekon' un amaclari dogrultusunda vazife yukleniyorlar diye.

    birisini sirf sevmiyorsunuz diye ona yapilan kanunsuzluga sapka cikarmak, alkis tutmak kendi gelecegini dusunemeyecek kadar cahil, zavalli insanlarin isi olabilir ancak. ne yazik ki turkiye' de yaygin yaklasim bu, sadece bu konuda da degil.

    devlerin satrancinda piyonlar harcanir elbet ama bu oyun tahtanin disindan insanlari yemeye basladi. oyun da satranc olmaktan cikti zaten...
  • gece yarısı yatağından kaldırılıp, evinde üç saat arama yapıldıktan sonra, gözaltına alınan çınar.

    ---
    - "ilhan selçuk, genelkurmay başkanlığına bağlı kontrgerilla örgütünün karşısında bulunuyorsun. sen bizim tutsağımızsın. burada anayasa babayasa yoktur. örgüt seni ölüme mahkum etmiştir. sana istediğimizi yapmaya yetkiliyiz. buraya getirilmen örgüt kararıyladır. seni marksist, leninist, komünist biliyoruz. eğer konuşur ve böyle olduğunu itiraf edersen hakkında hayırlı olur.

    bak ilhan! sesimi iyi tanıyacaksın. çünkü bundan böyle uzun süre senle konuşacağız. ben albayım. yanımdaki arkadaş da albay biz seni sorguya çekmekle görevliyiz. direnmeye kalkma. elimizden senin gibi binlerce kişi geçti. direnme faydasızdır. her şeyi anlatacaksın. zaten biz her şeyi biliyoruz. bilmediğimiz bir şey yok; ama bir de senden dinlemek istiyoruz".

    - "12 mart'a doğru türkiye iflasa gidiyordu. demirel iktidarı giderek yoğunlaşan şaibe altındaydı. üniversiteli gençler sokaklarda, meydanlarda hatta üniversite binalarının çatıları altında katlediliyorlardı. devletin güçleri, aydınları, askerleri, yargıçları, sorumluları, sağduyu sahipleri endişe içindeydiler. gidiş normal değildi. anayasa çerçevesi ve yönelişlerine göre davranmak isteyen devlet memurları ve sorumluların, siyasi iktidar adeta ceza tertipliyordu. siyasi iktidar aydın yazarları ezmek amacındaydı. toplum yaşamında anayasa uygulanmıyordu. bazı çevrelerde bir ordu müdahalesi lüzumlu görülüyordu. politikacı topluluğu şuursuzdu. memleketseverler ıstırap çekiyorlardı. bu durumda ne yapmalıydı? önce bir fikir dağınıklığı vardı. tek çıkar yolu, atatürkçülük'te görüyorduk. ancak atatürkçülüğü günün koşullarına göre derinliğine ve genişliğine bütün boyutlarıyla yorumlamak gerekiyordu. işte devrim dergisi bu ihtiyaçtan doğdu. ancak dergi çıkarmaya yetecek para bulmak gerçekten mesele idi."
    ---

    baş harfleri işaretli olan, her cümlenin sondan ikinci kelimesini alt alta yazalım:

    iflasa
    şaibe
    katlediliyorlardı
    endişe
    normal
    ceza
    ezmek

    anayasa
    lüzumlu
    topluluğu
    ıstırap
    ne
    dağınıklığı
    atatürkçülük'te
    yorumlamak
    ihtiyaçtan
    mesele

    ağır baskı altında bunu düşünüp, yapan adama uydurma suçlamalarla gözdağı verip, susturacaklarını sanıyorlar. gafiller.

    21 mart 2008 bir milattır. bu ülkeyi nelere gebe bıraktığını yaşayıp, göreceğiz. ama bu, "anayasal müesseselerdeki kuvveti cephelerine çektiklerini" sanıp, "erken vuruş" yapan gafillerin düşündüğü gibi olmayacak.

    "... anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekmeden her adım erken. kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp, taşıyabilecek güce ulaşacak ana kadar, o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler elinizde olacağı ana kadar, türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekeceğiz ana kadar her adım erken sayılır."

    "... sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerlere gitme. mutlaka riayet edilmesi lazım. müslümanların belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır. erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya cezayir’deki gibi başlarını ezer. zaiyata meydan verilmemeli. bu açıdan bizim ister o dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. cezayir’i, suriye’yi, mısır’ı yaşamayalım. çok dikkatli ve çok tedbirli, temkinli hareket etme mecburiyeti var. bu hizmetin içinde bulunanlar, bu hizmete göre hizmet vermek isteyenler, her birisi dünyayı idare edebilecek birer diplomat gibi hareket etmeli. kendi planında meseleleri çözdükten sonra, ülkesinde çözmeye çalışmalı."

    kim mi demiş? onu da siz bulun.
  • 21 martda tutuklanmis yazar

    tutuklanma sebebine bakinca bu ulkede inandigi goruse bakilmadan cumle kurabilen herkesin tutuklanabilecegi anlamina geliyor. dusunun kahvede iki kisi muhabet ediyor biri , abi bu mafya mehmeti birecek bence sonrada partiyi ele gecirecek diyor. bir bakiyosunuz kapidan sivil polis girmis elinde hazir bir kagit. tutuklandiniz diyor. siz mafyaya uye olmadan mafyanin amaclarini bilerek vazife yuklemis oldunuz. hatta hedef siz olsaniz ve benzeri cumleleri de kursaniz yine suclusunuz. yani sucu islediniz.

    (bkz: orgute uye olmaksizin orgutun amaclarini bilerek orgut adina vazife yuklenmek)
  • gözaltına alındığı saat ve "gözaltına" alınma ihtiyacında soru işaretleri vardır (?) ihtiyar bir kişi için eziyettir bu. ve umarım sağlığına da gerekli özeni gösterirler.

    üstelik çok meşhurdur, kaçmaz gitmez bir yere. neden bu muamele öyleyse, sizce neden?

    yani bunlara rağmen, yüce türk mahkemesi, savcısı ellerindeki belgelere, kanıtlara göre takdir yetkilerini böyle kullanmışlarsa, buna da saygılı olmak her hukuka saygılı vatandaşın görevidir. demek ki delilleri karartacağından şüphelenilmiş; onlar şüphelenmek için maaş alıyorlar zaten. hem türkiye cumhuriyeti hükümeti'ne de güvenmek gerekir "hukuka güvendiğimiz kadar", hükümeti halk iradesi seçtiği için, ki "cumhuriyet*" de budur zaten, öyle değil mi?

    sakin olun, paniklemeyin.

    şöyle düşünelim;
    her türk vatandaşının yaşayabileceği bir "soruşturmaya" konu olmuş bir vatandaştır kendisi aynı zamanda.

    kendisi imtiyazlı, dokunulmaz bir vatandaş mı yoksa?

    yoksa bilmediğimiz bir gizli apoleti, görevi mi var, hiç kimsenin sorgulamaması gereken?

    yoksa insan değil de bir totem mi, yarı tanrısal bir varlık mı anlayamadım?

    yoksa; savcıların ve hakimlerin "satılmış" olduklarını mı iddia ediyorsunuz? yargının iktidardan talimat aldığını mı söylüyorsunuz? o halde dürüst olun, takiyye yapmayın!

    açıkça suçlayın, açıkça suç duyurusunda bulunun türk savcıları, türk hakimleri ve türk mahkemeleri hakkında! ne ağlaşıp duruyorsunuz?

    (bkz: the end/#12899149)

    .
  • "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" diye bir iddia ile tutuklanmış. hayır bu iddia ile adam göz altına alınıp tutuklanabiliyorsa güzide bir terör örgütümüz olan pkk ile ilişkisi olan kaç bin kişi tutuklanabilir diye bir soru aklıma geldi. bırakın "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" iddiası ile tutuklanmayı, açık açık pkk üyesi oldukları belli olan, örgüt probagandası yapan tiplerin tutuklanmasında bile nasıl yaygara koparıldığını ve koparabilineceğini hayal ettim de...

    hayır sui misal emsal olmaz. yani pkk'lıları tutuklamıyorlar diye başka bir terör örgütüne üye olanları tutuklamasınlar demiyoruz. kimin suçu varsa çeksin cezasını. ama "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" diye bir suçtan göz altına alınmak... diyecek bir şey bulamıyorum.
  • başına gelecekler belli. tıpkı tutuklanmasını müteakip 8 aydır hakim karşısına çıkamamış ergun poyraz gibi hapisanede tutulacak. şöyle iki üç yıl geçince de tıpkı yücel aşkın örneğinde gördüğümüz gibi "aaa bir hata oldu" diye sessiz sedasız yargılaması düşürülüverecek. aynı kaderi daha neden göz altına alındıkları veya tutuklandıkları belli olmayan kemal alemdaroğlu, emin gürses, doğu perinçek de paylaşacak.

    bu arada alçak medya yeri gelecek hiç ses vermeyecek yeri gelecek ortada daha doğru dürüst bir iddianame olmamasına rağmen sanki hüküm giymişler gibi verecek gazı.

    mesela ergun poyraz tutuklandığında adamın çeteciliği, el bombaları ile olan ilişkileri yazıldı çizildi. peki şimdi? 8 aydır içeride, daha hakim karşısına çıkmış değil. ama hakkında tek haber yok. soranı da yok. yücel aşkın hakkında kaçakcılık, çete üyeliği falan denmedik bırakılmadı. 6 ay hapis yattı, yargılaması üç yıl sürdü... sonra aaa biz yanlış yapmışız dendi. hakkında haber bile çıkmadı. emin gürses o kadar sessiz göz altına alınıp tutuklandı ki hakkındaki iddialar bile bilinmiyor. şimdi de kemal alemdaroğlu, doğu perincek ve ilhan selçuk göz altında. hepsi aynı kaderi paylaşacak. burunları iyice sürtülecek. ama üzerlerine atılan çeteci, terörist, kaçakçı çamurları orada kalacak. baksanıza kendi gazetesini bombaladı bile diyorlar. tabi asıl amaç bunun ötesinde. belli bir çizgideki insanların hepsinin terör veya yasadışı çeteler ile ilişkilendirilerek bir görüşü, bir duruşu yıpratmak ve yok etmek.

    ama bu tür şeyler orham pammuk gibi aydınların başına asla gelmez.
    (bkz: orhan pamuk/#12393598)
  • "... dün olup bitenlere baktım da...

    yukarıdaki baskıcı rejimlerin biri yerine, “demokrasi”yle yönetildiğimiz için bir kez daha “şükrettim...”

    “laik, sosyal, demokratik bir hukuk” devleti olan cumhuriyet devletinde bile...

    tüm ülkenin yakından tanıdığı, iki polis tarafından korunan, 84 yaşındaki kalp hastası muhalif bir “başyazar” ...

    gecenin saat 4.35’inde...

    “müthiş bir operasyon”la gözaltına alınıyorsa...

    bir de yukarıdaki rejimlerden biriyle yönetildiğimizi düşünün!

    demokraside, cumhuriyette, hukuk devletinde bunlar geldiyse o başyazarın başına...

    monarşiyle, faşizmle, teokrasiyle, oligarşiyle, otokrasiyle yönetilen bir devlette neler gelmezdi?

    sabun yaparlardı sabun!

    sonra da “cumhuriyet” markasıyla piyasaya sürerlerdi; dalga geçerek!"

    (http://w9.gazetevatan.com/…552&categoryid=4&wid=102)
  • tüm yazdıklarının altına imzamı attığım başyazar. örgütün kim olduğunu daha ülkeye açıklayamadılar, amaçlarını ne zaman öğrendiler?
  • tutuklanma gerekçesi hayli ilginç olan yazar. bu mantıkta bakıldığında, adaletin eşit uygulanması gerekçesiyle, susurluk sanıklarının her adliyeye geliş gidişinde "türkiye sizinle gurur duyuyor" diye alkış tutup tepinen o koca adamların da tutuklanması gerekir, kendilerinin görüntüleri dokuz yıllık tv arşivleri taranarak elde edilebilir.
hesabın var mı? giriş yap