• bugün bir şekilde yakın zamanda gönüllü olmaya karar verdiğim, acısız, kayıpsız, ağrısız bir nakildir. bilgi almaya başladım, sizlerle de paylaşmak isterim. bu yazılanları uludağ sözlükten aldım.

    gönüllü kemik iliği bağışçısı nasıl olunur?
    bir kemik iliği gönüllü vericisini neler bekler?

    kan bağışçılarında beklendiği gibi vericinin sağlık durumunun iyi olması gereklidir. özellikle bulaşıcı hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına sahip olmaması ve 18-50 yaş arasında olması gerekmektedir.

    gönüllü vericiden kayıt sırasında talep edilenler:

    5 mililitrelik küçük bir tüp kan örneği alınır.
    (tıpkı herhangi bir kan tahlilinde olduğu gibi).

    kemik iliği/kök hücre bağış formu doldurulur.
    vericinin kanı incelendikten (hastalar ile uyumu belirleyecek testler) sonra kişi kemik iliği bankası gönüllü vericisi olarak kaydedilecektir.

    gönüllü verici kaydı bulunan kişinin bir hastayla uyumlu bulunması durumunda:

    gönüllü verici kaydı bulunan kişinin doku grupları bilgisayar ortamında bir hastanınki ile uyumlu bulunduğu zaman kemik iliği bankamıza daha ileri tetkik için çağırılır. bu ileri tetkiklerin yapılmasının nedeni o hasta için birden fazla uyumlu verici varsa, aralarından en uyumlusunu belirleyebilmektir.

    kemik iliği / kök hücresi tanımı:

    kemik iliği / kök hücresi kan hücrelerini, ki alyuvar, akyuvar ve trombositler olarak tanınır, üreten bir dokudur. kan hücreleri dokulara oksijen taşıyan ya da mikroplara karşı vücudu savunan ve kanamadan koruyan hücrelerdir. kemik iliğinin çalışmaması durumunda kan hücrelerinde azalma olmakta ve hastanın hayatı tehlikeye girmektedir.

    kemik iliği / kök hücresi toplama yöntemleri:

    hastanın doktorları bankamıza hastalarına hangi yolu tercih ettiklerini bildireceklerdir. ancak son karar sizindir. bu nedenle kemik iliği ya da kök hücrelere nasıl ulaşıldığını öğrenmeniz gereklidir.

    kemik iliği alınması:

    ameliyathanede steril koşullarda, genel anestezi altında yapılır. vericinin leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile alınan kemik iliği bir torbaya aktarılır. yani işlem herhangi bir operasyon ve dikiş gerektirmemektedir.

    çevre kanından kök hücre toplanması:

    yukarıda tarif edilen klasik kemik iliği alım yöntemi dışında bir yöntem daha vardır. bu yöntemde kısa süreli bir ilaç tedavisi sonrası kemik iliğindeki kanı oluşturacak hücrelerin kana geçişi artırılmaktadır. daha sonra kan bağışı yapar gibi kemik iliği hücreleri bir makine aracılığı ile kandan toplanmaktadır. uzun bir süredir uygulanmakta olan bu yöntemin verici için hiç bir tehlike taşımadığı belirtilmektedir.

    vericilerden hangi sıklıkta kemik iliği vermesi istenebilir?

    vericinin bir kez kemik iliği verdikten sonra kemik iliği bankasında kayıtlı olarak kalması ya da kalmaması kendi seçimine bağlıdır. bir kez bağış yaptıktan sonra yine bağış yapmanızda sağlık açısından bir sakınca yoktur.

    bazı durumlarda bağış yapılmış hastanın nakil sonrası hastalığının yetersiz düzelmesi, nüks etmesi ya da verilen hücrelerin uymaması durumunda vericiden yeniden bağış yapması rica edilebilir.

    gönüllü kök hücre bağışı yapmanın vericiye etkileri:

    kemik iliği alımı nedeniyle doğabilecek, iş gücünü etkileyebilecek herhangi bir sorun bildirilmemiştir. genellikle kemik iliğinin iğnelerle alındığı bölgelerde hafif ağrılar hissedilebilir.

    vericilerin çoğu müdahaleden sonra kendilerini hastaneden hemen ayrılacak kadar iyi hissederler. küçük bir bölümü ise ertesi gün hastaneden ayrılırlar. vericinin kemik iliği verildikten sonra birkaç gün yoğun beden hareketleri gerektiren davranışlardan uzak durması önerilir.

    gönüllü verici olarak kaydı olan kişinin fikrini değiştirmesi durumunda:

    verici olarak kaydedilmiş olsa bile kimseye kemik iliği vermekonusunda baskı uygulanamaz.

    hasta ile vericisi arasında uygunluk sağlandıktan ve kesinleştikten sonra vericinin fikrini değiştirmesi hasta için ani bir yıkıma neden olacaktır. bu durumda hastanın başka bir verici bulunamaması sebebiyle tedaviye devam edememesi ya da hayatını kaybetmesi gibi ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.

    bu nedenle kemik iliği bankamıza gönüllü kaydını yaptırmadan önce bu konuyu etraflıca düşünmelisiniz, hatta aileniz ve arkadaş çevrenizin fikirlerini de almanızı öneririz.

    herhangi bir soru ya da tereddüttünüz olduğunda
    0212 4920441 ve 0212 6351168 numaralı telefonlardan ilgili kişilere ulaşabilirsiniz.
  • yaklaşık bir buçuk sene önce başımdan geçen.

    ilik nakli ile hayata dönmüş bir yazar olarak bu mevzunun ne kadar da önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek istediğim için yazıyorum.

    30 yaşımdaydım her şeyin sonuna geldiğimi düşündüğüm zamanlarda. doğuştan sickle cell anemia yani orak hücreli anemi hastasıydım. bu öyle bir hastalık ki, akut krizleriniz tuttuğu zaman vücudunuzda kaç tane kemik varsa hepsi birden müthiş bir sancıyla kıvrandırıyor sizi. öyle ağrı kesicilermiş, kan nakilleriymiş, serumlarmış falan hikaye... baba gibi narkotik ilaçlar alırsınız. bir fili devirecek nitelikteki bu narkotik ilaçlar sizi en fazla yarım saat ya da kırk beş dakika falan idare eder. sonra yine ölmek için yalvarmaya devam edersiniz. öyle bir hal alır ki bu kriz, yanınızdaki annenize yalvarırsınız sizi öldürsün diye. en kötü tarafıysa sizi nerede ve ne zaman yakalayacağını asla bilemezsiniz. eğer şanslıysanız yılda en fazla 3 kere falan yakalar bu krizler sizi. ama benimkine benzeyen bok gibi bir kaderiniz varsa yılda altı yedi krize kollarınızı açarsınız. neyse, fazla demagoji yapmayalım.

    bu krizlerden ayrı olarak bu hastalık sizi günden güne eritir, kemiklerinizi eritir, damarlarınızın tıkanmasına yol açar, dokularınızın erimesine sebep olur, kalbiniz herkesinkinden daha büyüktür, dalağınız ansızın ortadan kayboluverir, safra keseniz olan bitene dayanamaz ve mecburen operasyonla alınır. doğduğunuz günden öleceğiniz güne kadar almak zorunda olduğunuz ilaçlara bir de narkotik ilaçlar eklenince ne böbrek kalır, ne ciğer ne de başka bir şey. özetle, sizin bedeniniz sağlıklı insanlarınkine kıyasla ölüme çok daha hızlı bir biçimde ilerler.

    bu süre içerisinde yaşadığınız toplumdan soyutlanmak zorunda kalmaları, eğitiminize verdiğiniz araları, yapamadığınız tatilleri, uçak gibi asla binemeyeceğiniz araçları, çıkmanızın kesinlikle yasak olduğu yaylaları, girmenizin büyük bir risk olduğu havuz ve denizleri, yorulmanızın eksi yönlerini, koşma yasaklarını, yürüme konusundaki çekincelerinizi, vs vs varın siz düşünün. en ufak bir seyahat planı bile yapamazsınız mesela; ya kriz sizi yakalarsa?

    uzatmayalım; bu ilik nakli bizim için hiçbir zaman bir tercih olamadı. dünyanın neresine giderseniz gidin her doktor bunun sizin için tehlikeli olduğunu söyler eğer hala bu saydığım şeylere rağmen yaşamayı becerebiliyorsanız. ta ki her kriziniz yoğun bakımla sonuçlanana ve hastalıktaki hayati riskinizin ilik nakline oranla daha da arttığı ana kadar. evet benimki de böyle bir sona vardı 30 yaşıma vardığımda. şanslıydım aslında çünkü daha on sekizini göremeden bize veda eden arkadaşlarımız var bizim.

    ilik nakli dediğimiz şey öyle kolay bir serüven değil esasen. hazırlık tedavileri, kemoterapi, radyoterapi, nakil süreci, tecrit, beslenme diyetleri, gvhd riski, vs. vs. bir süre sonra (en azından adı kanser olmayan bizim gibi hastaların durumunda) şık ikiye iniyor; "iki türlü de öleceğim belli ki, belki bir şansım olur" diyerek tüm riskleri göze aldığınızı, her konuda bilgilendirildiğinizi, ölürseniz ailenizin dahi kimseyi sorumlu tutmayacağını falan belirten bir yazıya imza atarsınız. tabi benim kadar şanslıysanız.

    biz ilik bankasına ya da yurt dışı taramalarına neyse ki ihtiyaç duymadık. ablam ve ben iki kardeşiz ama ilginçtir ki annemin iliği yüzde yüz uyumlu çıktı. derken yukarıda kısaca değindiğim ve hiçkimsenin yaşamak zorunda kalmamasını dilediğim süreç başladı. o zorluklardan ve o yollardan benim gibi geçerken kaybettiğim insanlardan gerçekten bahsetmek istemiyorum. çok umut kırıcı ve son derece üzücü olurdu çünkü.

    peki ya şimdi? şimdi 31 yaşındayım, hastalığın bıraktığı fizyolojik defektler hariç olmak üzere sapasağlamım. dünyalar güzeli bir oğlum var. hep o hayalini kurduğum doktoramı kafamda sorular olmadan yapıyorum. bir üniversitede sevdiğim işi yapıyorum. hiçbir zaman rapor almak zorunda kalmıyorum. kimseye hastalığımdan dolayı aksatmak zorunda kaldığım şeyler için utanarak bakmıyorum. derslere intraketlerle girmiyor, yanımda ilaç taşımak zorunda kalmıyorum. artık altı ayda bir kan değişimi yaptırmıyorum. evet, artık çocuğum olmayacak ama benim de artık herkes gibi bir hayatım var.

    bu süreci yaşamak zorunda kalmamanızı dilerim tekrar, ama ilik bulmak konusunda benim kadar şanslı olmayan ne yazık ki binler, belki de on binler var. durumunuz müsaitse ilik verin, can verin sayın suserlar. hayat çok güzel, birinin yaşamasına sebep olmak çok çok daha güzel bir şey.

    sağlıkla yaşayın.

    edit: hede.

    3 yıl sonra gelen edit: öngörüme sağlık. sperm bankasında beklettiğim spermler sayesinde veled-i babamukuru 2 de aramıza katıldı iki ay önce. yani çocuğunuz da oluyor sayın suserlar. hayat hala çok güzel. ilik verin, yaşatın.
  • buna kimin ne zaman ihtiyaç duyacağı bilinmiyor biliyorsunuz değil mi? yarın bir gün sevdiğim birinin hayatı ilik nakline bağlı olsa ve ben şu an, benden uzak kişilerin ihtiyacı olduğunu bile bile gidip örnek vermiyorsam utancımdan yerin dibine girerim. çünkü ne zaman çocuğu için ilik arayan bir aile görsem başkasının çocuğunu düşünüp siz vermiş miydiniz önceden diyesim geliyor. ve gıcık oluyorum evet. çünkü vermediler. çünkü donör çok az. çünkü hiçbirimiz o koca kıçımızı kaldırıp gidip örnek vermiyoruz. ama yarın bizim başımıza gelirse türkiye'de donör çok az diye ağlarız. türkiye'de donör dediği apayrı bir kavram sanki. sensin işte o, sendin yani, vermiş miydin? hiç tanımadığın bir insan için yapmış mıydın yani bunu?
    onu diyorum işte. kendime diyorum en çok.
  • (bkz: hayat kurtarır)

    2 sene önce çalıştığım şirkete kızılay geldi, a rh- olduğum ve az bulunan bir kan grubu oldugundan bağışlamak istedim, broşürde kök hücre bağışını da işaretledim ve bir ünite kanı bağışladım.

    gel zaman git zaman 4 ay önce kızılay kök hücre bölüm sorumlusu tarafından arandım ve küçük bir erkek çocuğunda 9/10 doku uyumu var bağışlamak ister misiniz hayatı size bağlı dediler, tabi elbette diyip süreci başlattık. temmuz 5'inde aşılar olmaya başladım ve 10'unda toplama işlemi gerçekleşti (damardan) bu arada bağışladığınız hasta hakkında sadece kilo bilgisi veriyorlar ve kan grubu bilgisi o kadar, benim bağış yaptığım çocuk 12-13 kilo ve a rh+ kan grubuna sahipmiş, 12-13 kilo nedir :( en fazla 4-5 yaşında galiba :(

    bu kadar kısa süre içerisinde bulunacağını beklemiyordum, 1/250.000 şans varmış, düşünün daha önce bu işlemi yapsam o çocuk o kadar az acı çekecekti, bu konuda bilinç çok önemli, gidip hemen bir tüp örnek vermek gerekiyor.

    sonucunu bağışladıktan 5-6 ay sonra size verilen mail adreslerine sorgulayarak öğrenebiliyorsunuz, hastanın bedeninin de kabul etmeme durumu var :/ 2-3 sene sonra da konferans yoluyla aile de isterse görüştürüyorlar - reel'de görüştürmüyorlar, galiba suistimal eden olmuş. amk çocuğu zaten iyi birşey yapıyorsun gidip ne para istiyosun milletten, bizim gibi görmek tanımak manevi kardeş olmak isteyen birine engel oluyorsun!!?

    neyse velhasıl, durum böyle sevgili ekşi sözlük, ben de o günden beri çevremi bilinçlendiriyorum, aklınıza takılan bir soru olursa beni yeşillendirebilirsiniz. sağlıklı günler!

    edit: arkadaşlar müjdeli haberim geldi, 10 temmuz 2018'de yaptığım bağış sonrası bağışladığım çocuğun sağlık durumu gayet iyiymiş, vücudu kabul etmiş, böyle bir mutluluk olamaz lütfen sizler de bağış yapın :) bu arada yabancı uyruklu, gürcistan vatandaşıymış :)
  • türkiye'de yeni bir sistem başladı ilik nakli için (sanirim eylül'de). kızılay'a gidiyorsun, ilik nakli donörü olmak için başvuruyorsun ve 3 tüp kan veriyorsun. ondan sonra da 10 yıl boyunca senin kan değerleriyle uyuşan birisi olursa seni arayıp çağırıyorlar. işin güzel tarafı bu sistem yakında evrensel olacak. yani kim bilir belki de dünya'nın öteki ucundaki bir insanın hayatını kurtarabileceksiniz ya da dünya'nın öteki ucundaki insan bizim hayatımızı kurtarabilecek. türkiye'de sadece 40 bin kişi başvurmuş şimdiye kadar. sayının bu kadar az olmasının sebebi bence insanlar bu sistemden haber değil. bunu burdan bir yaysak ne güzel olur değil mi?
  • ilik nakli hakkında pek bir bilgim yok ama az önce bir programda öğrendiğim şöyle bir gerçek var.

    türkiye de yeterli ödenek olmadığı için 29bin bağışlanmış kan incelenemiyormuş.
    eğer yağıziçinilik bağışı yapmak isteseniz, bir hastaneye gidip 580 lira vermeniz gerekiyormuş doku uyumlu mu değil mi diye özel olarak baktırmak için.

    gönüllü bağış yapabiliyormuşsunuz ama onların da incelenmeyip bekletilme olasılığı var ödenek olmadığı için ki 29 bini bekliyormuş şu an.

    çok değişikli duygular içindeyim. yağızın ailesinde çaresizliği gördüm bir kez daha. ve aynı zamana denk gelen yolsuzluk, bakanların rüşvet aldığı iddaları falan şu an gözümde her şeyden öte çalınan küçük hayatlar.
  • herkes hayatında en az bir kere yaşamını sorgulamıştır. ben bu dünyaya ne bok yemeye geldim, ne yaptım/yapıyorum/yapacağım, bir dikili ağacım bile yok... işte bu mucize, yani kişinin donör olabilme mucizesi, muazzam bir dikili ağaç olacaktır. dünyanın en bi enfes duygularından biridir. gurur vesilesidir.
  • neredeyse kan vermek kadar kolay olduğunu öğrendiğim donör olma meselesi ile başlayan işlem.
    isminin biraz ürkütücü olması nedeniyle insanlar çekimser yaklaşıyorlar.
    kemik iliği nakli deyince sanki kemiklerimizi delecekler, ağrılı sızılı, uzun bir işlem gibi bir algı oluşuyor insanın kafasında ister istemez. oysa ki hiç öyle değil, kan vererek yapılabilen bir işlem, üstelik sizi yatağa bağlayacak, uzun süre dinlenmenizi gerektirecek kadar yorucu da değil.

    ilk aşamada ilinizdeki hastanenin kan merkezine giderek minicik bir tüp kan veriyorsunuz. işaret parmağınız kadar. sonra da beklemeye başlıyorsunuz. ömrünüzün sonuna kadar aranmayabilirsiniz de, 2 ay içerisinde aranabilirsiniz de.

    zaten tüm taramaların yapılması kan vermenizden itibaren yaklaşık 1,5 ay sürüyormuş şu anda.

    ben bugün gittim donör oldum. işlem 20 saniye sürdü. bundan sonra tek yapacağım beklemek.
    evet donör olmak işte bu kadar kolay.

    inşallah birilerine uyar iliğim diye de dua ediyorum. uysa da uymasa da bu hayatta minicik bir umut ışığı olabilmek, iyi bir şeyler yaptığını düşünmenin manevi hazzı bile yeter.

    edit: kan vermek kadar kolay dediğim şey, donör olmak. ilik naklinin gerçekleşmesi değil ancak araştırmalarım sonucunda öğrendiğim üzere ilik nakli de oldukça basit, bir insanın hayatını kurtarmak için 2 gün halsiz hissetmeniz çok da önemli değildir sanırım.
  • yakın bir arkadaşımın küçük oğlu önce atlattı lösemiyi. bir kaç sene sonra tekrarladı. ilik nakli şart dediler. arandı tarandı yüzde 95 uyumlu bir verici almanya'dan bulundu. tam da iş sadece prosedüre kalmışken adam vermekten vazgeçti. evet bu kadar basit, vazgeçti. anlaşmalar yüzünden belki gencecik bir insanı hayata döndüreceğini bilmiyor o ayrı ama benim demek istediğim başka bir şey var. emin değilseniz vermeyin o kanı. o kadar kan verin diyen insan arasında belki benimki biraz garip kaçtı ama.. etmeyin..
  • gün itibari ile dönorü olduğum ve kardeşime nakil için hastaneye yattığım kök hücre nakil yöntemi. iş bu entry editlerle coşacaktır.
    moral bozucu bir süreç olduğu için dönüp dönüp ayrıntılarını yazamadım. 20 eylül’de tam olarak verilen kök hücre sonrası kardeşime bütün yapılan testte %99,5 çıktı.
    ilik nakli bizi yaşattı. hem de ben süper kahraman oldum.
hesabın var mı? giriş yap