• iste benim basligim; toplasin beyler, bir insanin parayi vurmak icin neler yaptiginin dramatik ve sanssiz orneklerini sunacagim size.

    yil 2002 civarlari, universite zamanlari. kapari denen bitkiyi daha bilen yok. mersin genc isadamlari dernegi bir yarisma acmis. finale kalan son 33 kisiyi fransaya goturuyor. surdurulebilir tarim alaninda bir proje hazirladim gonderdim, kapari uretimi ile ilgili. bir aksam bir telefon geldi, 'sizi son degerlendirmeye cagiriyoruz ' dediler. atladim mersin' e gittim antalyadan. o zaman aklimiz bir karis havada 19-20 yasindayiz. artis artis girdik iceriye. kodaman kodaman adamlar, benden iyi biliyor amk mevzuyu. iki soru sordular, apistik kaldik. hazirliksiz olmak ve fazla ozguven dolayisi ile elendik tabi. bir kac sene sonra bir tv programinin duzenledigi girisimcilik yarismasinda ise kapari uretimi ile ilgili proje birinci oldu ve 1 milyon tl odul aldi.

    bir sonraki voleyi vurma denemem ise teknoloji uzerine. daha internet sansur olaylari yeni medyaya cikmis. youtube un yasakli oldugu donemler, 2012-2013 sanirim. xhamster falan girilemiyor, daha vpn ler cok piyasa olmamis, millet olaya hakim degil. uykaf.com diye bir web sitesi aldim, adult iceriklerin kisitlanmadigi bir database uzerinden trafik alip icine cgi proxy koydum ve sunucuyu xhamster.com uzerine yonlendirdim. o web sitesinin de google play application ini yaptim. ismi xhamster andro pro. hatta sozlukte basligini falan acmistim :) neyse, o zamanlar google android developer hesabini tr den acamiyorsun. norvecteki bir arkadasimin uzerinden developer hesabi acip app'i yukledim ve 1 dolardan satisa koydum. yaklasik iki gunde 500+ kronluk satis yapti. benim programda google play list de adim adim ust siralara tirmaniyor tabi. dubai den falan mail atiyorlar bu program cok iyi helal olsun falan yaziyorlar. 1 dolar amk. sudan ucuz :) arkadaslar da duydu mevzuyu, havamdan gecilmiyor. gelecegin sergey brin' iyim sanki. triplere gel. dedim bu sefer galiba voleyi vurdum.. ama vuramamisim, bir hafta sonra google tos ihlal ettigim icin programi kaldirdi. parayi da hala cekemedim. hala mail gelip duruyor google playden, hesap numaranizi tanimlayin diye. norvec hesabi olsa tanimlayacagim da arkadas da norvecte degil. ozetlersem google in bana 600 kron civari borcu var, tahsil edebilecekler yesillendirsin :)

    daha sonraki vole vurus denemesi girisimim ise yine tarim. bu da 2013 civarlarinda gerceklesti. kinoa uretmeye karar verdim. bu sefer de kinoa denen bitkiyi bilen yok. ben de astronot yiyecegi diye yabanci forumlardan gormustum. tr de ureten yok, uretmeyi gectim bilen yok. neyse bi arkadasa da anlattim mevzuyu, boyle boyle bu iste para var vs. derken adam cumlenin sonunu dinlemeden ' girek amunyim ' dedi :) neyse tr de mevzuyu bilen olmadigi icin ekmeden once ekilecek arazilerin toprak turunu, yagis miktarini, ekim zamanini, capasini, hasatini falan herseyini arastirdim. yurtdisindan kinoa tohumu getirdik, en kalitelisinden. ekim zamani ekimini yaptik. yaklasik 4 donum deneme ekimi. deneme ekimine bak :) hatta calistiracak isci de bulamadik bir ara, cunku capasi ramazan ayina denk gelmisti. iki hafta isten izin alip capa yaptik amk. hayatimiz sikildi. ellerimiz su topladi capa yapmaktan. beyaz yakayiz olm, ne anlariz capa isinden. bu arada koyluler de geliyor bakiyor 'dayim ne endeki ektiginizz' diye bilgi aliyor falan. cakallar, tutarsa kendileri de ekecek :) koyde de bir havamiz var sormayin amk. sanki esrar ekmisiz gibi triplerde herkes. neyse sadede geleyim, kinoa' lar cikti lakin hasat edecek makina o zamanlarda tr piyasasinda olmadigi icin elle anca yarisini hasat edebildik. hasatta da elimiz su topladi amk. sove sove topladik kinoa'yi. sonuc mu ? bol bol kinoa salatasi yedik. bu olaydan bir sene sonra da erzurum ataturk universitesi kinoa icin deneme ekimi yapti diye bir baslik okudum bir gun gazetede. ana avrat sovup kapadim. o haberden de bir sene sonra kinoa piyasa oldu. o sirada ekenler parayi vurdu. ben mi? hala kinoa var amk köy evinde.millette bugday stogu var bizde kinoa. 4 donum kinoa ekmis olduk yemek icin. zenginlige gel..

    asil bomba ise kosgeb' den hibe aldigim projem. bu ama harbiden projenin hasi. bu sefer gida uretimi uzerine ve urunun patentini aldim artik daha ne olsun. patent diyorum alooo. abd' de falan patent alsan milyardersin amk, bizde hala esnafcilik oynuyoruz. dur inanmayanlar icin caps de atayim.

    https://eksiup.com/78711c329753

    bu patent muz receli patenti arkadaslar. muz meyvesi recel olamayacak kadar bir hassas meyve. kaynamaya atinca aninda dagiliyor. endustriyel olarak uretimi imkansiz yani. ama entry' yi bastan okuduysaniz bu yazar abinizin/kardesinizin imkansizlarin adami oldugunu da anlamissinizdir :) ahahah. tamam tamam sustum. saka bir yana gercekten muz receli endustriyel olarak yapilamiyor. sebebi de dedigim gibi meyvenin fazla hassas olmasi. ama benim buldugum bu yontem sayesinde muzun receli yapilabiliyor. tabii bu asamaya kadar 2 ton muz ve 1 ton seker zayi oldu. sirf endustriyel recetesini cikarip uretebilmek icin. zaten patent hakkini da o yuzden verdiler. ilk defa endustriyel olarak uretildigi icin. bu patent ile turkiye sinirlari icerisinde muz receli uretimi, satisi, ithalati ve ihracati sadece bana ait. bir kac tane yapmaya kalkan firma var onlara da yakinda ihbar cekecegiz avukatim ile. ya telif ucretini odeyecekler ya da piyasadan mali cekecekler. muz receli ne birader, adamla kafa mi buluyorsun diyecekler surdan incelesin;

    https://m.facebook.com/…877455892278/?locale2=tr_tr

    'eee, uykaf kardes vurabildin mi parayi' derseniz, hala vuramadim. oyle kolay degil gencler bu isler. piyasa olmus atestopu. firmalar hatir ceki kesiyor birbirine batmamak icin. benim firmam ise tamamiyle kosgeb destegi ile ve kredi ile olusan bir firma oldugu icin su anda uretime ara verdik. hatta satmayi bile dusunuyorum. firmanin gelecegi parlak ama o gelecegi bekleyecek finans gucu bende yok maalesef. cikmadik candan umut kesilmez, bekliyoruz.

    durun yahu daha bitmedi :) yine parayi vurmak icin medya sektorune giris cabami ve beyaz show' a aksiyon konugu olarak cikisimi da anlatacagim da gec oldu. bir de tv8 deki ninja warrior macerasi var tabii. onlar tam komedi. buraya edit gelecek.

    son not: ben yazdiysam bu baslik tutmaz yalniz, simdiden belirteyim :)
  • heytttt beee acilin ben geliyorum...

    yasim 21 de mobilya imalathanesi actim.. bildigin direkt.. 400 m2 alan.. 10 calisan 1 ben.. avangard koltuk takimi yapip yurt disina ihrac edecegim.. uretim kisminda 3 sene.. muhasebe satin alma kisminda 2 sene tecrubem var.. gerekli malzemeleri temin ettik gece gunduz demeden uretimi baslattik.. ne olduysa o gunden sonra oldu sozluk...
    eve gidemedim.. her ince ayrintisina kadar hesapladigim hic bir sey tutmadi.. abi diye destek cikariz diyen kac uretimci varsa danistim.. ben nerde hata yapiyorum diye.. hepsi dogrusun moonlight ama bu isler boyle dedi.. bir gun kumasci kumas yok dedi.. suntaci suntaya zam geldi dedi.. metalci veresiye vermem dedi.. hirdavatci istedigin malzeme 1 haftaya gelecek dedi.. kompresor ariza yapti satan adam yenisini alman lazim dedi.. devlet babanin gecirdiklerini saymiyorum bile.. neyse bunlari her zaman cozduk .. kaliteyi 1 aylik surede yakaladik.. ilk tirimizi yolladik.. oturdum agladim.. tirin kapisini kapattim gece 4de.. calisanlar eve gitti ben bi sigara yaktim oturdum agladim.. ama biter mi isletme derdi ? musterilerimiz yeni modeller istedi.. iyi de arge urunler yapacak kadar uretim bilmiyorum ben???? disaridan basit modelleri kendi ustalarimizla yapmaya calistik.. musterilerimiz modelleriniz cok basit dedi.. disaridan bize ogretsin diye 1 koltuk modeli icin 5000 tl isteyen arge uzmani aldik... bu benim icin ciddi marsafti maliyet artinca urunlere yansitmak zorunda kaldim.. tutulan modeller de fiyatlarimizi koruyabildik.. ama aradan biraz zaman gecince arge olayi cigrindan cikti.. musteriler seri uretim fiyatina ozel koltuklar yaptirdiklarini ancak idrak edebildim... uretim dusmustu.. olayin 3. ayinda muhasebeyi kontrol ederken 30.000 tl iceride oldugumu gordum.. hala hirs ve umut var.. oderim dedim... ustesinden gelebilirim neler yaptim ben dedim.. ama bitmiyor sozluk... baza uretimimiz sinirliydi.. mesaketli is diye ugrasmak istemiyordum.. sistemimize ters.. musterimiz 4 tir baza yapmamizi istedi.. odemeler planlamalar derken anlastik.. ham madde tedarigini kusursuz yapmaya calisirken numune giden urunde ki derinin artik olmayacagini ogrendim.. benzerinin de biraz daha pahali oldugunu ogrendim.. musteriler illa bu deri olacak dedi eyvallah dedik.. aldik.. 2 tir yolladik.. kalan iki tir icin %40 lik bir odeme almamiz gerekiyordu.. bekliyorum yok.. siz uretime devam edin bugun yarin hesabiniza cikartacagiz diyolarlar.. bazalari bitirdik.. depo da tutuyoruz.. o malin cikmasi lazim.. kucucuk yer got gote kaldik... 3 gun ucretsiz icin teklif ettim calisanlara hop 4 kisi is birakti.. musteri bazalari 14 gun sonra alabildi.. bu sirada bizim uretimimiz kilit.. dukkan kapali tamir isleri yapabiliyoruz o bile gunu kurtarmiyor.. onu da atlatabildik bir sekilde.. bir gun yurt icinde kanepe satisi icin teklif geldi.. çek ödemeli.. banka da piyasa da çeki sorgulattik duzenli odeme yapan bir magaza cikti.
    fiyatlarimizi verdik.. anlastik 3 tir kanepe yaapcagiz sirasi ile 4,5,6 aylik cek aldik.. bu son kursun diyerek gece gunduz calisip cok kaliteli urunlerimizi cikarttik. dukkani borc erteleme bi sekilde ceviriyoruz.. 4.ay odendi..
    5 ve 6 ay odenmedi sozluk.. patladım.. telefon yok muhatap yok.. piyasa da patlatmislar cekleri en az zarar goren benim.. ama hayati bitende benim..artik pes ettim deyip dukkanin icindekileri satip.eleman maaslarini anca odeyebildim.. piyasa kaldi,vergiler kaldi,sigortalar kaldi..

    sonra ne mi oldu ?

    hala kendi derimi soyuyorum.. hala veriyorum.. hala alicisi var..
  • selam beyler, yine ben. yine bu basliga, bir onceki yazdigim entry icin gonderdiginiz guzel msjlar icin tesekkur ederim. malum entry icin;
    (bkz: #84956498)

    teknoloji, tarim, gida uretimi alaninda denedigim yer yer basarili oldugum, yer yer cuvalladigim o ticari denemelerden sonra medya sektorune bodoslama dalisimin, o hizla kanald' deki beyaz show ve tv8' deki ninja warrior 'a cikisimin ve bazi gazetelerde yer alan roportajlarimin hikayesini anlatacagim simdi size.

    yil yine 2013 veya 2014 tam hatirlamiyorum, yeni zelanda' da yasadigim zamanlar. bir gun derste hoca bir worksheet getirdi. mars' a kurulacak olan koloni ve onu yapan sirketle ilgili. proje bu:

    https://www.mars-one.com/

    neyse derste tartisiyoruz, olurdu-olmazdi. gidilirdi-gidilmezdi falan derken hoca bu programin gonullulere ihtiyac duydugunu, istersek ufak bir ucret karsiligi basvurabilecegimizi, elemeyi gecersek de programa dahil olabildigimizi ve mars' a giden ilk insanlardan olabilecegimizi anlatti. yalniz bu mars' a gitmenin soyle bir sikintisi var; biletler tek yon. yani gidiyorsunuz ama donus yok cunku donecek teknolojiye henuz dunya kaynaklari ile sahip degiliz. program ayrintilari ustte attigim linkte var, ordan inceleyebilirsiniz.

    neyse, hoca derste herkese soruyor; gider misin secilirseniz diye. herkes; hayir gitmem, yok korkarim, aman soyle olur, yok ayranim dokulur vs. bahaneler uretirken ben dedim, ' yazin beni listeye, ben giderim.' millet garip garip bakiyor, bazilari diyor 'sen intahara mi meyillisin, sorunlarin mi var.' vs.. her kafadan bir ses..

    bence ise, programin avantaji su; secilirseniz direk unlu oluyorsunuz olm. tum dunyada mars' a gidecek ilk 12 kisiden biri olarak sirket sizi basina tanitiyor. yolculuk da 2023' de. 2023' e kadar kim ole kim kala amk diyorum icimden. o zamana kadar vur patlasin, cal oynasin diye dusunuyorum.. basiyorum basvuruyu;

    https://community.mars-one.com/…6-a4fb-0acbb649b01e

    neyse bu proje basina aciklandiktan sonra dunyada baya yanki uyandiriyor, tum dunyadan basvurular var. web sitesine girip basvurunu yapiyorsun, bir video atiyorsun. girenler hem seni oyluyor, hem de projeyi okuyor falan filan. turkiye' den de basvuran 9 kisi var. bilin bakalim birisi kim :)

    evet basvuranlardan birisi de benim. ama bu asamada o kadar buyuk bir olay degil cunku herkes basvurabiliyor. adaylar niteliklerine ve karakterlerine gore asama asama seciliyor. bizim danani kuyrugu da burada kopuyo. ilk elemeyi gecenler arasinda 3 turk. birisi de benim :) olay ayyukaya cikiyor, ilk vatan gazetesinden dilsah diye bir gazeteci bana ulasiyor. ilk roportaji onunla yapiyoruz su;

    http://m.gazetevatan.com/…i-turkler--562606-gundem/

    ondan sonra olay turk medyasinda patliyor gidiyor..

    https://m.haberturk.com/…ars-yolcusu-11-cilgin-turk

    https://www.trthaber.com/…_id=113839&category_id=10

    http://www.teknokulis.com/…idecek-11-cilgin-turk/10

    gazete roportajlarindan sonra olay patliyor gidiyor. akrabalar ariyor falan. bizimkilere diyorlar, sizin oglan deli mi? gidip donmicekmis.. ee napcak orda? ne yicek ne iccek.. ahsahas :) tam curcuna. arkadaslar diyor, 'orda ne iccen? alkol var mi ?' bazilari, 'kari-kiz gitcek mi' diyor? uzay mekigini iki dakkada pavyona cevirdiler amk. herkesin dunyasi farkli.. neyse, cevreden iyice deli muamelesi goruyorum falan. ben de bu olayi nasil buyutebilirim diye dusunuyorum. belki buralardan bi dizi teklifi falan gerirse voleyi vururum bu sefer' in planlarini yapiyorum yine :)

    neyse, o siralarda beyaz show ' dan bir arkadas bana ulasiyor. aksiyon konugu olarak davet ediyorlar beni. aha diyorum aradigim firsat. ama hemen atlamiyorum. diyorum ki, 'program ne zaman, ne zaman gelmem lazim..' sanki bilmiyorum amk programin yayin tarihini. :) neyse mini bir unlu tribinden sonra ok' liyoruz olayi. rezervasyonu gonderiyorlar bana; ucak biletleri business, havaalaninda beni karsiliyorlar falan. havamdan gecilmiyor. kanald' nin binasina girdik, beyaz show izleyicileri kuyrukta bekliyor girmek icin, bana bir yaka karti veriyorlar her yere giriyorum falan. mars' a gitcek turk' um olm ben, boru mu.. ahahahha :) kuliste beyazla tanisiyorum, napcagimi falan soyluyor. belki o bolumu izlemissinizdir, beyaz show' a emel sayin falan katilmisti..

    su bolum;

    https://youtu.be/vsia-6l2jj0

    beyaz show sonrasinda artik voleyi vururum diye dusunmustum ama yine olmadi dostlar :( ondan sonra bunalima girdim. kinaliada' da laylon evde yasamaya basladim. ahahhsdhahahhah :)) yok la ne bunalima girecegim, bir girisimci asla yilmaz.. beyaz show sonrasinda da baya bir sacma yarismaya basvurdum. yine kanald deki big brother yarismasina son anda, bir tane mal degnegi calisanin yanlis bilgilendirmesi yuzunden katilamadim. ondan sonra da tv8 ninja warrior' a katildim. onu da yine baska entry' de anlatirim.

    bir edit daha gelecek..
  • 10 yaşımda sıra bekleyen kamyonculara soğuk su satmıştım.
    kazandığım parayla yoğurt alıp ayran yaptırdım anneme.buzzz gibi ayran 5 lira diye bağırdığımı hatırlıyorum.küçük kuzenime de su işini taşeron olarak verdim.gel gelelim o termosu bitirdiğinde ben daha 2-3 bardak bile satamıyordum.
    “o küçük ya sevimli diye alıyorlar “diye düşünürken öyle olmadığını yaşlı bir kamyoncu amca söyledi:
    -yeğenim şimdi senin ayrandan içsek.hava sıcak yola çıkıyoruz .uykumuzu getirir.
    hedef kitleyi iyi analiz edememiştim.işi kuzene bıraktım.
    ........
    adam şimdi cola bayisi iyi mi.
  • sene 2000 ben ortaokuldan mezunum liseye başlayacağım. ortağım lise 2’ye geçmiş. büyüdük ulan biz havalarındayız. neyse o yaz çiftlikte bir iki yıkım döküm işi vardı. peder de ikiniz yapın parayı size vereyim dedi kabul ettik. 3-4 gün elde balyoz, kazma, kürek derken işi bitirdik. o zaman için sağlam bir para aldık. lan dedik bu para bize sermaye olsun bunla bi iş yapalım. uzun düşünceler sonucu perşembe ve pazartesi günleri kurulan ilçe pazarında limonata satmaya karar verdik. 20 litrelik bir termos aldık. bol miktarda tang aldık. şişelerce suyu dolapta dondurduk. çiftlikte ki eski el arabasını stand haline getirdik derken pazartesi tezgahı açtık. ilk bir iki saatte yatırdığımız parayı çıkardık tamam lan dedik zenginiz. bir yandan o gün ne kadar kazanırız onu hesaplıyoruz diğer yandan tatil bitene kadar kaç pazara çıkarız tatil sonunda elimize ne geçer onu hesaplıyoruz falan. şaka maka hesaplar tutarsa o zamanın en iyi bisikletlerinden sayılan bir markadan iki bisiklet alacak paramız olacak. öğlene doğru ilk 20 litre bitti. yeniden yaptık ki ortağım olacak dingil “lan öğlen çıkıp gezerek satalım pazarcılar yemek yerken satın alır daha hızlı satarız” dedi. ve o el arabasından bozma tezgahı pazar içerisinde dolaştırmaya başladık. sonra ben yoruldum al sen ittir dedim ve bu dingile verdim. o da ergenliğin getirdiği körlükle kız keseceğim derken arabayı devirdi. abi öyle bir rezil olduk ki limonata işini orada bitrdik. gidip ateri alıp yaz sonuna kadar evden dışarı çıkmadık. aradan kaç yıl geçti o dingil pazarcılar hala hatırlıyor bizi ona yanıyorum. geçen bayram memlekette anneyle pazara çıktık arabayı devirdiğiniz yerde ki pazarcının birinden alışveriş yaparken tanıdı. siz o limonata tezgahını devirenler değil misiniz diye. lan utancımızdab memleketi değiştirdik bayramdan bayrama geliyoruz daha ne yüzümüze vuruyorsun. sabah yediğini hatırlamayan adam 17-18 yıl önce devirdiğimiz limonata tezgahını hatırlıyor!
  • geriye dönüp baktığınızda güldüğünüz ve kendinizle dalga geçtiğiniz tecrübelerdir genellikle bunlar.
    bizim eşimle ilk tecrübemiz beyaz yakalı olmaktan bunaldığımız ama istifa etmeye cesaret edemediğimiz yıllara denk gelir. derdimiz hem maaşlardan olmamak, hem kendi işimizin sahibi olmak, hem de tabii ki daha çok para kazanmak.
    dünyada trend olan ürünler uzerine yaptığımız yoğun araştırmalar sonrasında, kendimizi evde sağlıklı atıştırmalıklar yaparken bulduk. baktık oluyor, yaptırdığımız tadımlarda da hep iyi geri dönüşler alıyoruz hemen güzel bir instagram sayfası yaptık ve satmaya başladık.işten gelip sabahlara kadar uretim yapiyorduk, satışlar hıç fena da gitmiyordu ama evden olacak sey degildi, kendimize de güvenimiz gelmişti. e biz de ne yapalim üç kuruş paramızla önce gittik şirket kurduk, snra ufak bir dükkan tutup atölyeye dönüştürdük. nasılsa ürün satıyor ya ona güveniyoruz. ama tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı, biz ne imalata yetişebildik, ne adam gibi satış yapabildik, tabii ki instagramdan satmakla olacak şey değildi. ve biz hala beyaz yaka olarak çalışıyorduk ve para da suyunu çekmişti. başka bir şeyler düşünmek gerekiyordu imalat işi bizi çok zorluyordu. ilk iş tecrübesi için hatırı sayılır bir zararla atölyeyi devrettik.
    şimdi baktığımda bizim icin cok zor zamanlardı, çok hatalar yaptık ama yapılan hatalar hep bizi bir sonraki aşamaya götürdü.
    bundan sonra 2 tane daha başarısız girişimimiz oldu. ama en sonuncusunda sanırım başardık. 2 sene oldu ve işimiz artık bizi geçindirir hale geldi ve ileriye daha rahat bakıyoruz.
    kendimi kimseye öğüt verecek kadar başarılı bir girişimci olarak görmüyorum henüz ama ben şunu gördüm. hata yapmaktan kesinlikle korkmamak ve risk almak başarıya giden yolda ilk adam.
  • 2007 yılında bir teknopark bünyesinde startup kurmuştum. 7 yıl devam ettirdim lakin gerek benim beceriksizliklerim, gerek yanlış ortam, gerek türkiye şartları neticesinde bir yere varamadım, sonuç : özel sektörde developer lığa devam..
  • girişimcilik hevesimin yeşerme zamanları ilkokul yıllarıma dayanır. yeniler bilmez. o zamanlar kooperatifçilik kolu diye bir girişim hareketi vardı okullarda. kol dediğimiz şey şu sıralar okullarda kulüp diye adlandırılıyor. kooperatifçilik kolunun ana mantığı şu şekildeydi:
    o zamanlar okullarda kantin diye bir şey yoktu yada pek azdı. okullardaki bu ihtiyacı gidermek için okulun ilk haftası sermayedarlardan paylar toplanarak işe başlanırdı. sermayedar dediğimiz kişiler de burada öğrenciler oluyor. parasını uzun dönemde değerlendirmek isteyen her öğrenci 3 milyon, 5 milyon, 20 milyon gibi paralarla işletmeden pay alır, toplanan parayla okulun küçük bir sınıfına raflar konulup içine de toptancıdan çikolata ciklet ne varsa doldurulur ve kolun oluşturduğu nöbet çizelgesine göre de satışı öğrenciler yapardı. kazanılan para yine öğrenciler tarafından ziraat bankasının okul için açılan mevduat hesabına yatırılırdı (yazar burda göz yaşlarına hakim olamıyor) ve bütün bir yıl boyunca elde edilen kar da yıl sonunda tüm sermayedarlara hisseleri oranında geri dağıtılarak hem pay alanları kara geçirir hem de okuldaki kantin ihtiyacı giderilirdi. işte bu kolun başkanlığını 3 yıl boyunca ben üstlendim ve hayatımdaki en büyük iş tecrübemi burada kazanmış oldum.

    şimdi mantık olarak çok basit ve sade ama kişilere kazandırdığı fayda olarak bu denli zengin ve dolu bir faaliyetle karşılaşmadım ben.
    nasıl diyecek olursanız: öncelikle hisse satın alan öğrenciler uzun vadeli yatırımın mantığını daha 7, 8 yaşlarındayken anlıyor. evden aldığı 20 milyon parayı yıl sonunda 200 milyon yaparak seneyi kapatıyor. yatırımın, biriktirmenin ve kazanmanın değerini anlayarak özümsüyor.

    kola dahil olan öğrenciler birçok gizil öğrenme gerçekleştiriyor. örneğin bir yatırımın o çevredeki ihtiyaçlar üzerine kurulu olması gerektiğini anlıyor. yada kooperatife alınan malın kalitesinin oradaki öğrencinin sosyoekonomik durumuyla ilgili olduğunu anlıyor. eti, ülker falan satamazdık çünkü ilçede o fiyatlara çikolata alacak bebe bulamazdınız. bizde şimşek falan alır satardık işte.
    satış esnasında müşteri ilişkisi kavramını anlardık. toptancıya peşin çalışmanın getirdiklerini, gün sonunda sayım yapmanın mantığını, hangi eleman çalışır hangi elemandan bir halt olmazı, banka faizlerinin teletextten takibini ve daha sayamayacağım onlarca şeyi öğrenirdik.

    işte beni girişimcilik yoluna sokan hikayenin başlangıcı burasıdır. iş bu entry anlatmaya devam etmek üzere burada kalsın hele. edit gelecek...
  • bu aralar zamanım bol olduğu için g.kore' ye taşınmadan önceki saçma hayatımdan biraz anı yazayım dedim.

    daha önce parayı vurmak için yaptıklarımı ve beyaz show'a aksiyon konuğu olarak katılma süreçlerimi şurada yazmıştım;

    (bkz: ilk girişimcilik tecrübeleri/@uuykaf)

    üst linkteki entryleri okuyanlar bilir, parayı vurmak için açmadığım şirket, katılmadığım yarışma vs. kalmamıştı. bunlardan bazıları saçma, bazıları komik, bazıları akıllıca işler idi ama tutmadı.. şans diyelim.

    bugün ise tv8'de zamanında yayınlanan ninja warrior programına katılma işini anlatacağım.

    aslında ben survivor için başvurmuştum. ahahah, böyle deyince komik geldi ama harbiden öyle :)

    muz reçeli ürettiğim zamanlar. zaten işe kredi ve kosgeb ile daldığım için reklam bütçem yok. bir gün bir tlf geldi, acun medya:

    - uykaf bey iyi günler tv8' den arıyoruz. sizi yeni bir yarışma programı için aramıştık. daha önce survivor için başvurmuşsunuz oradan ulaştık bu program da survivor gibi bir program. adı ninja warior. elemelere katılmak ister misiniz?

    zıbank diye gözümde o dolar işaretleri belirdi. kadın cümlesini bitirmeden yapıştırdım soruyu..

    - elemeler nerde ve ne zaman?
    - antalya khan otel' de. xx zamanda ve saatte.
    - yaz beni yazz :) (burada heyecanla öyle diyorum içimden ama dıştan çok cool'um.)

    tabii ki neden olmasın, katılacağım falan diyip. cool satıyorum. evet az mallık varmış :)

    neyse eleme günü gidiyorum antalya khan otel' e. dışarısı ana baba günü. kaslı maslı adamlar, herkeste trip. elemeye giriyorum, sorular soruyorlar, cevaplıyorum. max. 10 dakkada bitiyor benim eleme..

    bir hafta sonra bir telefon:

    -uykaf bey tebrikler, ninja warrior a seçildiniz. şu şu şu günde yarışma çekimi var ondan bir gün önce de etaplarda sıralama turları var, yanınızda getirmek istediğiniz varsa isim verin uçak biletlerini ve otel rez. yapalım...

    yine cool satarak veriyorum bilgileri. kuzenle atlayıp gidiyoruz istanbul'a.

    yarışma günü öncesi sıralama parkuruna gircez, lobideyiz..
    adamlar 300 spartalı gibi amk. bıldırcın yumurtasını yiyen gelmiş. herkeste bir trip, bir ego. sanki özel kuvvetler seçmesi var. kızlar bohem cimnastikçi, erkekler sanki timsahla güreşecek gibi havalar..

    ben de kuzenle bira içiyorum otel lobisinde :) amacım firma reklamı yapmak, tv'de görünmek. 2 cümle etsem yeter. muz reçeli

    yarışma öncesi ilginç tiplerle röportaj yapıyorlar. ben de zamanında beyaz show'a katıldığım için beni de röportaja çağırdılar. mars'a gitmek için gönüllü olan türk'üm olm. boru mu :)

    neyse röportaja çıktık, sıralama parkurunu geçtik yarışma günü geldi..

    olm o 300 spartalılar, bohem cimnastikçi kızlar ilk adımda patır putur düşüyor. parkurun ilk adımlı yerini geçemiyorlar. dedim ben de burda düşersem muz reçeliiii diye bağırcam :)) ahaha. sonrasını izleyin;

    https://www.youtube.com/watch?v=hoaa86rwwyq

    ilk 2 platformu geçip, en kolay görünen çevirmeli yerde düştüm sandınız değil mi?

    ne düşmesi olm, ben ekşiciyim. en eskilerden hemde. platform çok tırttı, beğenmedim. yarısında çıktım*
  • lisede elektronik okumuştum. neredeyse her ay bir devre projesi yapardık.

    direnç, entegre, kondansatör, bakır plaka vb. malzemeler okula neredeyse 40 km uzakta satılıyordu. bir de bizim sınıf komple gerizekalı olduğu için ne devreleri bilgisayardan çizebiliyorlardı ne de lehim işlerini yapabiliyorlardı. malzemeleri almaktan bahsetmiyorum bile.

    bir garajım olmasa da girişimcilik hikayem ilk burada başladı. 20 liralık bir alışveriş için neredeyse 50 lira para alıyordum kelle başı. gizli saklı da yok, tamamen ticaret. gitseler de ne alacaklarını bilmiyorlardı çünkü.

    14 kişiydik. her ay sadece malzemeden 420 lira kazanıyordum. içlerinden 7-8 kişi de lehim yapamadığı için onlardan da kelle başı 50 lira karşılığında işçilik ücreti alıp devrelerini teslim ediyordum. yaklaşık 10 dakikalık bir lehim süreci vardı. devremi isis ve ares üzerinden çizip lazer yazıcıyla çıktı aldıktan sonra bakır plakaya koyup ütü yardımıyla yolların bakıra geçmesini sağlardım. sonra da asit türü bir şeye atıp çizgiler dışındaki bakırların erimesini beklerdim. süreç böyleydi. 2 yıl boyunca lise şartlarına göre çok iyi para kazandım. millet tost yiyemezken ben dışarıdan kebap söylüyordum öğlen molasında hahah.
hesabın var mı? giriş yap