• direksiyon başında sakın yanınızdaki eşiniz olur kız / erkek arkadaşınız olur kavga etmeyin sözlü münakaşaya girmeyin. sağdan sille atayım derken bir bakmışsınız direksiyonu kırmış şarampole uçmuşsunuz. sağa çekin öyle dövün.
  • gece yolcuklarinda bir otobusun pesine takilmak iyidir. 50-100 metrelik takip mesafenizi koruyun, takilin. fren lambasina dikkat edin. ayik kalirsiniz.

    ayni sekilde gunduz vakti de gozunuze kestirdiginiz hafif yuksek hizli giden bir arabayi (120 den yuksek olmamak kaydiyla) takibe alin. arada bir gecin, arada bir o sizi gecsin. uzun yolculuklarda karsilasacaksiniz, oyun oynayin. ayik tutuar surucuyu.

    yazin duz yollar uyku getirir. muziksiz cikmayin ve yol bossa genelde sol seridin sag tarafina yakin bir sekilde, yolu ortalar halde gidin.

    kucukbas hayvanlara carpmaktan korkmayin. tilkiye carpmayayim diye iki tane cocuklu arabayi sarampole yuvarliyodum az kalsin. gerek yok vurun.

    sigara icin. bol bol icin. redbulla birlikte icin hatta.

    bunu otostopta bindigim bi kamyoncu abi soylemisti; 42 plakali kamyonlara cok yanasmayin. ayrica eger seridinde giderken yavastan savrularak giden ve hafif saga kirilirken bi anda kendini sola atarak giden kamyonlari hizlica gecin. o kamyoncunun uykusu var demektir demisti.

    geceleri uzunlarinizi acik unutmayin. karsi seritten geleni tehlikeye atarsiniz. bunu zaten biliyorsunuz ama karsi seritten gelen arabanin uzunlari yanmiyorsa bile soyle bi uzunlarinizi acip kapatin. ısaret cakin. o da isaret sellektoru yapacaktir. hem kendinizi hem de karsidaki soforu ayik tutmus olursunuz. win win.

    motorcular arabalarin sol lastiklerinin arkasindan gelirler genelde. sol dikizden gormek zordur, on dikizi surekli kullanin, onlara dikkat edin, yol verin.

    virajlarda kamyon sollarken paniklemeyin. onlar sizi goruyor :) -bi aralar boyle bi tribim vardi- ama sakin ola kamyonlarin sagindan gecmeyi denemeyin, o aynayi hic kullanmiyolar.

    3 saatte bir kesin mola. en az 15 dk.

    100 le gitmek ve 120 ile gitmek arasinda zamansal olaral max yarim saat oynar ama araba kontrolu konusunda dunyalar kadar fark vardir. 110 u gecmeyin.

    hiz limitini gecmeyin tabi ama karsi seritten gelen israrli sellektorlerin, 'ileride radar var panpa, ayik ol' demek oldugunu bilip ona gore davranin.

    veee en onemlisi; sirt cantali bir otostopcu gorurseniz arabaniza alin. anilarini dinleyin, siz de anlatin. ayik olursunuz, hem de arkadaslik kurarsiniz belki.

    gordugunuz uzere yegane amac "ayik olmak". ayik olun! cunku ayik olmak iyidir.

    edit: yazim hatalari

    edit; 'dunyanin en buzin seven insani' ile ufak bi muhabbetten sonra, kopeklere carpmanin takla attirabilecegi olayi dokuldu onume. tabii ki arabaya gore degisen bi durum bu, hafif bi araciniz varsa cok daha mumkun ama yine de boyle bi anda icgudusel hareket edilecektir, hayatta kalma icgudunuz ne derse onu yapacaksiniz. her seye ragmen tilki gibi gorece kucuk hayvanlara carpmak, bariyerlere surmekten cok daha mantiklidir kanimca. yatirim tavsiyesi degildir.

    hayirli edit: sigarayi biraktim, bence siz de birakin. cereze abanin. kavrulmamis badem ve beyaz leblebi favorim.
  • sırt çantalı bir otostopçu görürseniz arabanıza alın. helvanızı yeriz, cenazenizde dostluklar kurarız.
  • - ilk olarak şunu aklınıza yazın: günümüzde "hatasız" araç kullanmak sizi kurtarmaz. eve sağ salim varabilmek istiyorsanız, karşınızdaki sürücülerin yaptığı hataları da tolere edebilecek şekilde kullanmanız gerekiyor. eğer otoyoldaysanız, gemisini yürüten kaptan olamıyor maalesef.

    - aracınızın koltuğunu rahat ayarlayın. bu rahatlık, uykunuzu getirecek biçimde yatar pozisyonda değil, belinizi ağrıtmayacak, kıçınızı pişirmeyecek, tüm dikkatinizi yola verecek şekilde olmalı.

    - çıkmadan önce son iş lastik havalarını ayarlayın. bu sürüşden güvenliğe, konfordan, yıpranmaya, bir yolculukta bulunan tüm unsurları olumlu etkiler.

    - sellektör bir haberleşme aracıdır. tek selektör "selam ve (gece ise) farın gözümü alıyor", arka arkaya 2 kez atılan çift selektör "radar yahut çevirme", 3'lü selektör "ileride kaza / tehlikeli durum yada aracınızda bir anormallik (lastik patlak, tek farınız yanmıyor, kapının altında sürüklenen bir kıyafet/poşet vs) var" anlamına gelir. dili bilmeyenler hatalı kullanabilirler. tedbiri elden bırakmayın. durmaksızın selektör yapan biri için 2 ve 3. maddelere göre davranın.

    - yola çıkan hayvanlara vuralım, parçalayalım, analarını ... diyen ateşli arkadaşlara o kadar kulak asmayın. sizinkinden değerli olmasa da onların da canı var. vurmamak için tehlikeli manevralara kalkışmayın. bu kesin ama yavaşlayabiliyorsanız da yavaşlayın. "hız kesmemek" gibi saçma önerileri takmayın. otoyolda, saatte 140 km hızla vurduğum bir çakal, 2009 opel vectra'ya tam 11.400 lira masraf açmıştı. (ön tampon, radyatör, radyatör motoru, radyatör pervanesi, klima motoru, klima radyatörü) işin vicdani kadar maddi boyutu da var.

    - özellikle yaz yolculuklarında, içtiğiniz suların boş pet şişelerini asla sağa, sola, arka koltuğa atmayın. hele ayağınızın yanına kesinlikle koymayın. o pet şişe fren pedalının altına girerse, içtiğiniz son su olma özelliğini kazanır.

    - yola çıkış saatiniz, güne başlama saatiniz olsun. "gece 00:00'da yola çıkarım, hem yol da sakin olur. sabaha varırım"cılardan olmayın. vücudunuz, biyolojik saatine göre hareket eder. doğal olarak uyuma saatinde uyur, çalışma saatinde çalışır. araç sürmek de bir iştir ve bu iş için gün içerisindeki en verimli, ayık, dinç olduğunuz saatleri ayırın.

    - yağmur yağmaya başladığı anda hızınızı "hemen" % 50 düşürün. çünkü ilk su damlaları, asfalt üzerindeki ince tozlar ile birleşerek gözle farkedilmeyen, ama aracın fren mesafesini tahmin edemeyeceğiniz kadar artıran kaygan ve ince bir çamur tabakası oluşturur. yağmur yağmaya devam ettikçe asfalt yıkanır ve bu tehlike ortadan kalkar. hali ile siz de hızınızı kademeli olarak artırabilirsiniz. ama o ilk 15 dakika'ya çok dikkat edin. (bardaktan boşalırcasına değil de, usul usul yağan ve yeni başlamış bir yağmurun daha fazla kazaya neden olduğunu çevrenize bakarak kolayca gözlemleyebilirsiniz) "bir parça yağmur yağdı, istanbul felç oldu" geyiğinin kaynaklarından biridir bu. boşuna da değildir.

    - hemen hemen her kazadan canlı kurtulma şansınız vardır. ancak kafa kafaya çarpışmalarda bu şans çok azdır. iyimser olarak 90 km hızla gittiğinizi farz edelim. karşıdan gelen de öyle gelsin. bu, saatte 180 km hızla duvara vurmak demek. mucize beklemeyin. o kazadan canlı çıkılmaz. o nedenle kafa kafaya çarpışma ihtimaliniz varsa, kaçmak için diğer kazaları göze alın. şarampole atın kendinizi, bariyerlere sürtün ama karşıdan gelene kafadan çarpmayın. aklınıza (saatte 4 km hız ile giden) 2 çarpışan arabanın, kafa kafaya çarpıştığında yaşadığınız sarsıntıyı getirin. sonra 1500 ile çarpın onu. kısaca takla atın ama kafa kafaya girmeyin. bunu sizin tercih etme imkanınız yoktur. ama bilinç altınıza yerleştirirseniz, kaza öncesi yaşan o 1-2 saniyelik kritik anda doğru karar verebilirsiniz.

    - enerji içecekleri son seçeneğiniz olsun. yolculuğun başında, ortasında yada canınız sıkıldığında değil, sonunda kullanın. 1 enerji içeceğinin uykusu gelen bir insana kazandıracağı dinçlik 2 saat civarında sürer. sonraki her içecekte süre yarı yarıya azalır. 2. redbull 1 saat sizi görürken 3. retbull çok çok yarım saat kazandırır. 3.'yü devirmişseniz ve hala yolunuz varsa, kenara çekip uyuma vaktiniz gelmiş demektir. 4.redbull'u çakmak anlamsız ve risklidir.

    - müziği çok açmak yorar ve dikkati dağıtır. üstelik müzik hareketli ise gereksiz atraksiyonlara sokar sizi. sessizlik ise uyku getirir. arka plandan hafif hafif çalan ve biraz hareketli müzikler iyidir.

    - yolcu yoksa yada müsaade ederlerse (mesela bebek yoksa), yolcu tarafındaki (sağdaki) camı hafifçe aralayıp içeri düzenli temiz hava girmesini sağlamak, daha zinde olmanızı sağlar.

    - bazı arkadaşların söylediklerine güvenip sigaraya yüklenmeyin. üzerine sigara koru düştüğü için kaza yapan sakarlar kervanına katılmak istiyorsanız orası ayrı. her çakmak yakışınızda 3 saniyelik bir körlük yaşarsınız. her kül atışınızda, her sigara söndüşünüzde de keza öyle. saatte 100 km hızla giden bir araç 3 saniyede 82 metre yol alır. bu, aracınızını 82 metre borunca gözleriniz kapalı kullanmanız demek. sigara bir yatıştırıcı olsa da, bu konuda tecrübeli ve kendine güvenli iseniz için sadece. uzun yola yeni çıkan biri yüksek ihtimal acemi şofördür. bu nedenle efendi gibi aracınızı kullanın. daha 1.sini ilk kez yapıyorken, 3 işi aynı anda yapmaya kalkmayın. aslında hiç içmeyip daha uzun yaşasanız en güzelini yapmış olursunuz ya, neyse.

    - başta zor da olsa, dreksiyonu saat 9'u çeyrek geçe pozisyonunda tutmaya kendinizi alıştırın. bu pozisyon, anlık tepkilerdeki istikrarınızı artırdığı gibi hayatınızı da kurtarır. başka hiç bir direksiyon tutuş pozisyonu (hele ki tek elle yapılanlar) 9:15 performansını sergileyemez.

    - emniyet kemerini sadece güvenliğiniz için değil, sağlıklı ve daha az yorucu bir sürüş için de takın. keza emniyet kemeri, vücudunuzun dik durmasını kolaylaştırdığı için harcayacağınız eforu azaltır. ayrıca virajlarda bedeninizi tutarak, merkezkaç kuvveti ile savrulmanızı, dolayısı ile dik durmak için harcayacağınız enerjiyi azaltır. bu daha az yorulmaktır. daha az yorulmak da daha uzun ve güvenli bir yolculuktır.

    - acc (active crouse control) özelliği olan bir araba ile yola çıkmaya çalışın. (sağ ayağın selameti adına)

    - seyir halindeyken navigasyon cihazına d o k u n m a y ı n. sakın!

    - seyir halinde telefon ile konuşmak sorumsuzluk. sms okumak dedilik, sms yazmaya çalışmak "intihardır".

    - çok yorgun yada uykuluysanız, yolunuz da çok az kaldı ise, durun! aracı güvenli bir yere çekip 3-5 dakika dışarı çıkıp soluklanın (soğuk havada özellikle). çünkü emin olun yolculuğun en tehlikeli yerine geldiniz. yapılan bir araştırmada, uzun yolculukta meydana gelen kazaların %60'ının, son 35 km'de meydana geldiği ortaya çıktı. sebebinin ise, "geldik" dendiği an kişinin rehavete düşmesi ve dikkantini dağıtması olduğu anlaşıldı. özetle "arabadan inmediğimiz sürece" gelmediniz.

    - gece yolculuğunda, karşınızdaki sürücü kısalara almıyorsa dahi siz kısaları kullanın. siz zaten kör oldunuz. bırakın karşıdaki görme kabiliyetini kaybetmesin. trafikte bir körden daha tehlikeli bir şey var ise, karşılıklı birbirine yaklaşan iki kördür.

    - karşıdakinin farları nedeni ile görme kabiliyetinizi yitirdiğimizde, hemen hızınız azaltın ve yolun en sağ kısmına (kıyısınıa, varsa yol kenarı reflektörler yada çizgilere) bakın/odaklanın. (acaba üzerime mi geliyor diye) asla karşıdan gelenin farlarına bakmayın. tavşana dönersiniz. ayrıca sizin işiniz karşıdaki ile değil. kendiniz ile. o sizi zaten görüyor. görme yetisi kaybolan sizsiniz. bu nedenle şarampole yuvarlanmamak için şarampolün nerede olduğunu görmeye çalışın.

    - karşınızdan uzunlar ile gelen çok fazla saygısız sürücünün olduğu bir bölgedeyseniz (evet böyle bölgeler var), araç içi tepe (okuma) lambanızı yakın ve o şekilde yol alın. gözlerinizin alınmadığını, karşıdan gelen kişinin farlarından etkilenmediğinizi, görme yetinizi yitirmediğinizi şaşkınlık içinde farkedeceksiniz. alışmak zor gelebilir ama yaşam kurtarır.

    - ön camınızın tamamını, yan camlarınızın da dikiz aynalarına yakın kısımlarını (yağmur kar vs olsa bile) hangi şartta olursa olsun, her daim temiz tutun. kirli cam görme kabiliyetinizi azalttığı gibi gözünüzü, dolayısı ile sizi yorar. kaliteli bir yağmur kaydırıcının bu hususta ne kadar faydalı olduğunu kullanmadan bilemezsiniz. ek olarak kullanacağınız buğu önleyici ile çok iyi sonuçlar alırsınız. (video, şiddeti yağmurda 100 km/da hızda ve silecekler çalıştırılmadan çekilmiştir. kapı sesi toktur)

    - kışsa, hele kar riski var ise, (aracınız ne olursa olsun) deponuzu mümkün mertebe dolu tutmaya çalışın. araca mutlaka yiyecek/içecek alın. şiddetli tipide mahsur kalma ihtimalini unutmayın. yakıt / yiyecek yedeği, zincir ve kar lastiği kadar, (hatta bazen daha bile fazla) önemi olan tedbirlerdir. "aracınız kara saplanırsa, sadece varacağınız yere varamazsınız. kurtarıcı gelmezse! üstüne yakıtınız biterse, donarak ölürsünüz" ve bunun yaşanmış bolca örneği vardır. sıcacık araba içerisinde, kola ve sandviçinizi yudumlarken eşsiz manzarayı seyredip iphone'ununuzla (no signal) oyun oynamak ile donarak ölmek arasındaki tek çizgi, yakıt/yiyecek tedariğinizdir.

    - çok hızlı gitmek gibi, çok yavaş gitmek de tehlikelidir. hız konusundaki tercihinizi, tecrübenize ve yola göre belirleyin. her yolun, kullanma karekterini belirleyen bir ruhu vardır. hızınızı, o ruha göre ayarlayın. ınisiyatifi elinize almak istiyorsanız, ortalamanın az üzerinde, inisiyatifi başkasına bırakmak istiyorsanız, ortalamanın az altında bir hız tercih edin.

    - "bir hatalı sollama esnasında, sollayan kadar, sollanan da göt altındadır". trafikte karşılaştığınız araç sayısı ile kaza riskiniz, doğru orantılıdır. yani ne kadar az araçla karşılaşırsanız, o kadar güvendesiniz. hızınız çok arttıkça da, çok düştükçe de tehlikedesiniz. asla hatalı sollama yapmayan, aklı başında biriyseniz, ortalamanın az üzerinde bir hızı ve dikkatli bir sürüşü tercih ederek kontrolü ele alabilir, bir dallama yüzünden bok yoluna gitmenizi engelleyebilirsiniz.

    - 1 tane de aracın sıhhati için gelsin: motoru sıcakken stop etmeyin.

    yukarıdaki öneriler, tek kontak 1700 ve civarı km'ler gitmiş kişi tarafından verilmiştir. hala yaşadığıma göre başarılı öneriler olarak kabul edilebilir.

    edit: arkadaşlar mesajlar için siz sağ olun. herkesin sağ sağlim evine, sevdiklerine varması dileği ile..

    ekleme: öncelikle faydalandığını söyleyen, teşekkür eden arkadaşlara asıl ben teşekkür ederim. bir kişiye bile faydası oldu ise ne mutlu.

    ek olarak “motoru sıcakken stop etmeyin” tavsiyesi detay içermediğinden kafa karışıklıklarına neden oluyor. genelde de “motor hep aynı sıcaklıkta değil midir? müdahale edemediğimiz bir şeyi, yani motoru nasıl soğutabiliriz ki? biçiminde sorular geldi.

    açalım:

    hararet göstergesinde gördüğünüz değer, motorun değil, soğutma suyunun sıcaklığıdır. soğutma suyu 90 santigrat derecede sabit iken motor bloğunun içi 400 ile 900 santirat arasında çok geniş bir skalada olabilir.

    işte bu sıcaklık, motor devri ve motora binen ile doğru orantılı olarak artar. bunlar düştükçe azalır.

    örneğin tam dolu bir araç ile dik bir rampa çıkıyorsunuz diyelim. böyle bir durumda rampanın sonlarına geldiğinizde bloğun iç sıcaklığı zorlanmaya bağlı olarak 800 derecelere çıkacaktır.

    diyelim ki çıktı.

    ha işte motor sıcaklığı o üst seviyedeyken aracı spot etiğinizde, net olarak motora zarar veriyorsunuz. bu zarar çok büyük seviyede değil ama kalıcı bir hasar.

    ve bunu sürekli yaptığınızda, her seferinde motor ömrü ve performansında azalma oluyor.

    az daha detaya girersek hasara sebep olan şey metallerin genleşme oranları ve soğuma hızlarındaki farklılıklar. aracı stop ettiğinizde soğutma sistemi de çalışmayı keser. (bazı araçlarda soğutma sistemi araç stop ettikten sonra da çalışmaya devam eder ancak motor çalışırkenki performansları ile kıyaslanmayacak seviyede düşük bir performans ile)

    sonuç: stop sonrası motoru oluşturan parçalar doğal soğumaya bırakılıyor. hali ile hızlı soğuyanlar geç soğuyanları sıkıştırıyor.

    biter kolu, krank ya da şanzıman gibi parçalarda bu genleşme farkı çok önem arz etmez ama silidir / piston ya da subaplar / subap yatakları gibi düşük toleranslı parçalar için bu durum, kılcal çizikler ile sonuçlanır.

    çözüm:

    park ettikten sonra aracı rölantide 10-15 dk kadar çalıştırın. soğutma sistemi boşta çalışan motoru olabildiğince hızlı bir şekilde soğutsun, 450-500 dereceye indirsin. sonra stop edin.
  • özellikle tatil zamanlarında kara yolu ile seyahat edecek insanlara tecrübe sahibi şoförlerin vereceği tavsiyeler. başlık umarım yararlı olur ve bir nebze olsun trafik kazalarını önler.

    uzun yola çıkarken eğer araçta tek siz buluyorsanız bir kaç tane cafeini yüksek miktarda alkolsüz içecek alın ve yavaş yavaş tüketin.

    sürekli "kaç kilometre oldu" diyerek gostergeyi kontrol etmeyin bu sizi olumsuz şekilde motive edebilir.

    gözleriniz daliyorsa hızınızı yavaşlatin ve sağ şeritten seyire devam edin. camları açarak biraz hava alın ve kendinize gelmeyi deneyin.

    yüksek ses ile müzik dinleyin ve şarkıya sesli olarak gerekirse bağırarak eşlik edin.

    kesinlikle ama kesinlikle uyuyacaginizi hissettiğiniz anda dayanabilirseniz ilk dinlenme tesisine kadar dayanın ve arabayı kapatip uyuyun. 1 saatlik uyku size en az 3 saat kazandıracaktır.
  • şehir içi trafiğinin tam tersine şehirler arası yollarda sağ şerit bana göre en tehlikeli şerittir. mümkünse orta şerit en iyisidir , çift şeritli yolda ise sol şerit tercihi iyidir.

    neden?
    çünkü; arabası bozulan, çişi gelen, tarla-bahçe mallarını kenara yığan, 20 km/h'la saman taşıyan römork, yola kafasını uzatan renault toros, park etmiş tırlar, geri geri gelmeye çalışan andavallar ve istinat duvarları yolun kenarında hediye olarak önünüze çıkabilir.
    orta şerit imkanınız varsa orta şerit tercihi de yoldan çıkarak size yaklaşan karşı taraf -allah korusun- sürücüsü ile aranızda 2-3 metre dahi olsa kaçma şansınızı artırmak.
    özellikle tırlar çok tehlikeli, sollarken dikkat edin ve sabırla uygun zamanı bekleyin. bu arada sollama yaparken düşük vites yüksek devir her zaman...

    ayrıca n'olursa olsun takip mesafenizi koruyun. arkanızdan gelen siktirsin gitsin.
    son ekleme: sol şeritte yol isteyen olunca hiç ama hiç acele etmeyin uygun olunca yavaştan şerit değiştirerek verin - yalnız bı şeritte 60 km/h gitmeye de kalkmayın-
    diğer şeritlerde umursamayın bile...

    emniyet kemeri ve takip mesafesi çok önemli...
    hayat kurtarır!

    -----

    edit: ekleme

    özellikle kış aylarında tünele girince yolu temiz görüp gaza abanmayın. herşey gibi tünel de bitiyor ve sonrası cam gibi kaygan zemin olabilir.
    farlarınız gündüz de olsa açık olsun. gerçekten dikiz aynasındaki farkedilirliği daha yüksek.
  • yıllardır uzun yol yapan biri olarak diyebilirim ki:
    - aracınızı iyi tanıyın.
    - gideceğiniz yolun sınırlarının farkında olun.
    - gece yolculukları daha konforlu fakat daha zordur unutmayın.
    - hız sınırlarının bir sebebi var, kimse sizle inatlaşmak için koymuyor onları. bazı bölgelerde mantıksız rakamlar da olsa radar cezalarını aklınıza getirin.
    - bön bön önünüze bakmayın sürekli, aynalarınız ve kadranınız da eşit miktarda ilginize mazhar olsunlar.
    - gözünüzün daldığını, yorulduğunuzu hissettiğiniz an uygun ilk yerde durun. uyuyun, gözlerinizi dinlendirin. tekrar yola çıkmadan önce arabadan inip biraz hareket edin.
    -aracınızın menzilini iyi bilin. eğer ufak deposu olan ve çok yakan bir araç sahibiyseniz benzin olayını ihmal etmeyin. mümkünse kent içlerindeki benzincilerden yakıt alın. gel-geç yerlerdekilere göre üçkağıt yapma ihtimalleri daha azdır sabit müşteriye hizmet verdikleri için.
    - yolculuğunuzun uzunluğuna bağlı olarak beslenmenize dikkat edin. aç kalarak kan şekerinizi düşürmeyin. tek seferde fazla yiyerek de şekerinizi çıkartmayın. iki durum da uykunuzu getirecek, dikkat dağınıklığına sebep olacaktır. az az ve sık sık tüketmeye çalışın. tükettiğiniz gıdalar da sizi rahatsız etmeyeceğini bildiğiniz gıdalardan olsun.
    -tek yolculuk yapıyorsanız uyarıları iki kat dikkate alın. sizi canlı tutması için müzik olayına girmeniz mümkün fakat uykunuzu getirecek veya gaza getirecek şarkılardan uzak durun.

    şimdilik eyyorlamam bu kadar. unutmayın hem kendi canınızın, hem trafiği paylaştığınız diğer insanların canlarının sorumluluklarını taşıyorsunuz.
  • +yola cikmadan once arabanin bakimini yaptirin, yag, su, tekerler, fren vs.
    +yanınıza mutlaka araba için bir miktar benzin alın
    +lastik patlaması durumunda sizi en azından bir süre idare etmesi açısından köpük gibi spreyler var onlardan edinin, lastik parçalanmadigi sürece is görür
    +arabada bulunan herkesin emniyet kemeri taktigindan emin olun.
    +haydar mutlaka elinizin altında olsun.
    +kalabalık olmayan yerlerde asla durmayın, mola vermeyin.
    +yolda ne olursa olsun sizi durdurmak isteyen olursa durmayın, aile görünümü dahil (criminal minds izlemekten bu hale geldim)

    yolunuz açık olsun.
  • yola kaçan bir top görürseniz ayağınızı kesinlikle gazdan çekin, unutmayın her topun arkasında koşan bir çocuk vardır.

    hayat kurtaran tavsiyelerdir.
  • varsayalim ki 400 km lik bir yola ciktiniz ve 370 inci km desiniz. bir sekilde yorgunluk, halsizlik ya da uykulu oldugunuzun farkindasiniz. "neyse ya, sunun surasinda kalmis 30 km" falan demeyin. varsa baska bir surucu, koltugu ona devredin yoksa cekin bi kenara yuzunuzu yikayin, dinlenin, bir seyler yapin ama o 30 km yi kucumsemeyin. hepimiz biliyoruz ki trafikte felaket dedigimiz sey anlik bir meseledir ve o lanet 30 km lik mesafede bu istenmeyen felakat icin gereginden fazla "an" vardir.
hesabın var mı? giriş yap