• en önemlisi montofon cinsidir.
  • henuz bilim dallari olusmadigindan, evreni her acidan anlamak icin caba harcamis,bizden cok daha ozgur ve ozgun dusunceleri olan, cok degerli dusunurlerdir. ornegin aristoteles'in fizik kitabina bakildiginda islerinin ne denli zor ama ne denli zevkli oldugu anlasilabilir.
  • insanoglunun o caglarda zaruri ihtiyaclarini karsilamak disinda yapicak pek fazla bir aktivitesi olmamasi nedeniyle surekli dusuncelere dalip icinde yasadigi dunyada olup biteni anlamaya calismasinin sonucunda ortaya cikmislardir. cagdas bilimin temellerini bu insanlar atmislardir.
  • ilkçağ filozofları ; çoktur ilkçağ filozofları ; ilkçağda filozoftan geçilmezdi zaten. kemal sunal hababam sınıfında buna yakın bir ifade ile anlatırdı ilkçağ filozoflarını.
  • ilk filozofların ortak yanı hepsinin doğadaki bütün değişikliklerin ardında bir ilk maddenin yattığına inanmalarıdır. yani doğada olup biten değişiklikleri doğaüstü güçler ya da mitler ile dine bağlı olmadan anlamlandırmaya çalışıyorlardı. dolayısıyla doğal süreçleri doğanın kendisini gözlemleyerek anlamaya çalıştılar.
  • antik çağ filozofları diye de adlandırabileceğimiz filozoflardır.
    sokrates, platon, aristoteles, pythagoras,thales, anaximenes, demokritos,heraklitos, parmenides ilkçağ filozoflarının en tanınmış,magazin forever ünlüleridir. hangi taşı kaldırsak altından bu isimler çıkmaktadır.
  • buraya ben bunları yazınca gülünç olacağımı biliyorum; yazmamak konusunda senelerdir direndiğimi de söylemek isterim;

    ama fazla değer atfedilen insanlardır. söylemleri, düşündükleri, keşifleri; "ilk" olmaları nedeni ile kıymetlidir.
    özellikle sokrates, platon, aristotales, demokritos, herakleitos; bugün senin benim rahatlıkla düşünebileceği, fark edebileceği, gözlemleyebileceği şeylerden bahsetmiş insanlardır.

    platon'un idealar dünyasını, ben ilkokul birinci sınıfa belki yeni başladığım zamanlarda düşünürdüm örneğin, gezegenimizin ve gezegenimizdeki her şeyin; bir esas oluşumun gölgesi olduğunu düşünürdüm, sıklıkla kafamdan geçen şey; esas oluşumun gölgesi olduğumuzdu... bu arkadaşları okurken sürekli kendi tespitlerim, düşündüklerim önüme çıkıyor ve hiçbiri için esasen alt yapım olmamasına rağmen onlarla sıklıkla kesişmişim. kafamın içindeki her şeyi sözlüğe yazmıyorum, arkadaşlarımla paylaşmıyorum; zihnimde kendime ait bir alan var, başkalarını kabul etmediğim bir sırça köşk... orada dönen tüm sohbetler, bu adamların konuştukları, çeliştikleri ve kabulleştikleri konular üzerine.

    eminim ki yalnız değilimdir, bu adamları okurken tek hissettiğim; onaylanmışlık...
    hobi olarak okunabilirler, ama daha çok düşüncelerimizi sistematikleştirmeyi öğrenebilmemiz açısından verimli olabilirler. ama bize bilmediğimiz bir şeyi söyleyebildiklerine inanmıyorum, kendimin yalnız olduğuna da bu adamların düşünmeseydi düşünülemeyecek şeyler ürettiğine de katılmıyorum...
    aslında onlar da bunu iddia etmemişlerdir, neyi neden düşündükleri ve düşünmenin kendisi anafikirleridir; sonuçlarının doğruluğu ve yanlışlığı üzerine iddiada bulunmazlar.
    bu adamların fokuslandığı esas şey, düşünmenin kendisidir; ve esas dikkatimizi çekmeye çalıştıkları şey de budur.
  • hepsi birer mal oğlu maldır
  • insan bilincinin ontolojiyle tanışmaya başladığı zaman dilimi. socrates'e dek varlığı dışarıda arayan ilkçağ filozofları arketipleri ile derin tartışmalara start veren alimlerdir.

    socrates ile insan içine bakmayı iç dünyasını keşfetmeye başlamış ve varlık olgusunu ilk kez dışarıda değil enfüs de aramaya başlamıştır.

    insanın kendini bilme yolculuğunda ilk çağdan itibaren belli felsefi açılımları ve eşikleri bilmesi yolculuğa tat verir. #felsefe
  • mis gibi dönem, ne dersen oluyor
hesabın var mı? giriş yap