• diken saçlı şazi'nin abaküste saymaya kaldırılması sonucunda sınıfı adeta süs havuzuna çevirmesi ve mehmet öğretmenin 'eve gidip üstünü değiştir.' demesi..abaküste abaküs değil mübarek kontrbastı sanki..
  • cümleleri yazarken her heceyi farklı kuru boyayla yazma ödevi ile kaybedilen fişleri bulma çabası. birincisi kadar yorulduğum ve ikincisi kadar strese girdiğim başka olay yoktu o zamanlar. bu arada merak etmeyin fişleri kaybetmediniz, fiş defteriniz dolu olduğu icin bazı fişlerin arkasına istiflediniz.
  • okulun ikinci günü kayıt oldum, o kadar çok birinci sınıf varmış ki alfabenin h'li g'li şubelerinden birinde bodrum katta bir sınıfa yerleştirildim. sınıf rahat bir 100 kişi vardı ve taburelerde oturuyorduk çoğumuz, bir sırada 8-10 kişi. öğretmen de yoktu her gün bir öğretmen gelirdi. allah'tan okuma yazmayı okula gitmeden biliyordum da birinci sınıfın o durumundan mağdur olmadım. ama yazım kötü oldu o ayrı.
  • kokulu silgim vardı. onu yemeye çalışmıştım öğretmenim engel olmuştu
  • sıraların üstünden zıplayarak cama doğru koşup '' annneeaaaahhhhh '' diye bağırmam. ilk gün böyleydi.
  • altına işeyen tanja yanıma oturunca önce öğürmem sonra ağlamam.
    sonrasında yanıma oturan erwin’i ben erkekle oturmam deyip göndermem.
    sınıf başkanı seçerken en sevdiğiniz arkadaşınız diye tanımlayınca öğretmen seçilecek kişiyi, başka bir ülkede yaşayan kuzenimi yazmam.

    üstün zekalı, pırlanta gibi, aşşşşırı sosyal bir çocukmuşum görüldüğü üzere.
  • annemin yerli mallar haftasına geç getirdiği poğaça.
    (bkz: çok ağlamıştım)
  • 96 kişi aynı sınıfta olmak.
  • okulun ilk günü okula kendim gitmiştim herkesin annesi babası yanındaydı hiç yabancılık çekmemiştim yinede herkes ağlıyordu sınıfta ben saf saf etrafıma bakım neden ağlıyorlar diye düşünüyordum. ilk gün olduğu için okul çantamda defter kitap yoktu boş çantayla gitmiştim. herkesin defteri kalemi vardı nedendir bilmem çok utanmıştım öğretmenin kulağına söylemiştim kimse duymasın diye defterimin olmadığını.. okumayı herkesten geç öğrenmiştim sebebini daha sonra öğrenmiştik tabi öğretmenin okulda öğrettiği ile evde annem ve babamın çalıştırdığı arasında sıkışıp kalmışım öğretmenim bizimkilere karışmamalarını söylemişti ondan sonra sökebilmiştim okumayı.birkeresin de o harfini saat yönünde çizdiğim için öğretmen kulağımı kopartacaktı meğer saat yönünün tersi yönünde çizmem gerekiyormuş ne fark ederdi bilmiyorum ama o an hep aklıma gelir.. haa birde okul numaram 111 di...
  • annemin beni ilk gün bırakıp gidişi çok koymuştu... akşama ya gelip almazsa hissi ile yusuf yusuf olup beklemiştim. yanıma da ismi ufuk olan dişleri dökülmüş bir çocuk oturmuştu. ufukla ilgili başka da hiç bir şey hatırlamıyorum. sınıfın bana göre sağında en ön sırada bütün gün korku dolu bir bekleyişle annemi bekledim. meğer bahçede gizlenmiş ??
hesabın var mı? giriş yap