• size hiç saygı duymadım çünkü beni sürekli arkadaşlarımın yanında küçük düşürdünüz. kilolarımla dalga geçerek onlara örnek oldunuz. başarılıydım fakat her türlü etkinliğin baş kahramanı olarak sırf daha güzel gözüktükleri için hep o sevimli, şirin kız ve erkek çocuklarını tercih erttiniz. bir kere 500bin liram vardı. okulun yanındaki marketten 250 bin lira vererek cips almıştım. haliyle para üstü olarak 250 bin almıştım. çılgın bir kalabalık vardı bakkalın önünde. bakkal benim ödeme yapmadığımı sandı cüzdanımı alıp baktı. 250bin lira var bunu bana vereceksin dedi. direndim. seni okuluna şikayet edeceğim dedi. et dedim ben de. ispiyoncu sınıf arkadaşlarım olayı sana anlatmışlardı. beni, tüm sınıfın karşısında tahtaya kaldırdınız ve azarlayıp aşağışadınız. tarafınızdan iftiraya uğruyordum. o gün ağlamamıştım çünkü iğrenmiştim sizden. tek hatırladığım deli gibi kalbimin çarptığı. bir daha o markete hiç gitmedim. sizi de hiç sevmedim. yıllar sonra karşılaştık. büyümüş, zayıflamış, çocukluk halinden çıkmış ve ergenliğimi atlatmıştım. başarılıydım. sen ise bir grup öğretmen arkadaşınla oturuyordun. beni gördün ve benimle övündün, işte benim öğrencim diyerek... ben sadece samimiyetsizce gülümsedim. keşke o gün söyleyebilseydim, beni sizin iyilikleriniz, zekanız, bilgi kaliteniz yetiştirmedi, beni sizin ikiyüzlülüğünüz, gaddarlığınız ve kötülüğünüz yetiştirdi.
  • o zamanlar anlayamamıştım ama simdi düşünce yapını çok iyi biliyorum. küçücük beyinlerdi sana emanet edilen. insanları sınıflandırdın, bir kısmını aşağıladın. derse gelince de pek iyi olduğun söylenemez. hala 4 işlem yaparken zorlanıyorum sayende. karşıma çıkmasan iyi edersin.
  • almanya’dan gelen star wars figürü silgilerimi oyuncak sanarak sobaya atıp cayır cayır yaktığın için seni hiç affetmedim. güç seninle olmasın.
  • sayın hocam, 5. sınıf müzik dersinde bizlere öğretmiş olduğunuz " elveda meyhaneci " şarkısını hayatımın hiçbir döneminde unutmadım. bu şarkının vizyonumu belirlememde, hedeflerime ulaşmamda ve misyonumu tamamlamamda ki önemi büyüktür. ellerinizden öperim.
  • serbest kıyafetle gelineceğini, pikniğe gidileceğini unutmuştum; beni geri göndermemeliydin, daha altı yaşındaydım. seni affetmiyorum.
  • ben o dergi parasını vermiştim.
  • ilkolul üçüncü sınıfın ikinci döneminde gelen şerife öğretmenim,

    sen daha bizim sınıfa geldiğin ilk gün, geçen dönem kimlerin karnesindeki notların hepsi beşti, diye sorup, parmak kaldırdığımda beni ilk kez görmene rağmen gözlerimin içine baka baka bana, sen yalan söylüyorsun, sana inanmıyorum, demiştin ya,

    konuşmadığım halde adımı söyleyip, konuşma diye bağırmıştın da arkadaşım, öğretmenim mad konuşmuyor, demişti de ben biliyorum konuşuyor o, demiştin ya,

    bu yaşımda hala bile ıslık çalamama rağmen, sınıfta biri ıslık çalınca yine adımı söyleyerek bana sus demiştin ya,

    okuduğumuz kitapları yazdığımız defteri her isteyişimde bir bahane bulup defteri bana vermeyip sonra sen kitap okumamışsın diye beni tembeller sırasına atmıştın ya, hani ben kendimi savunmuştum da, banane alıp yazsaydın o zaman, diye kızmıştın,

    hasta olup okula gitmediğin ertesi günü, öğretmenim hastaydım, dediğimde, hıı ben biliyorum senin ne olduğunu demiştin ya,

    yine hasta olup tek bir gün provasını yapamadığım piyesimi elimden almıştın ya, üstelik haftalar vardı yapmamıza,

    dayımın düğününde kuzenlerimin yaptığı kaza yüzünden düğün yapamadığımızı, kahrolduğumuzu bile bile kulağımdaki küpeye bakıp dalga geçmiştin ya hani, nasıl da eğlenmişim diye,

    daha sayamadığım, içime binlerce fil oturtan bir sürü şey...neresinden tutsam da saysam bilmiyorum.
    ilkokuldaydım, daha 8-10 yaşlarındaydım, senin benimle ne derdin vardı be öğretmenim? bütün öğretmenlerimin gözde öğrencilerinden biri oldum da sana neden yaranamadım ben? küçücüktüm ya, sesim çıkmazdı, hiç şımarık olmadım, hiç sorunlu bir öğrenci olmadım, neyi yanlış yaptım da sen bana iki buçuk yıl boyunca eziyet ettin?

    seneler önce öldüğünü duydum, üzülmedim. sana hakkımı hiçbir zaman helal etmeyeceğim. küçücük bir kızın kalbini, hevesini o kadar çok kırdın ki kendine güvenmesi senelerini aldı. üzerinden seneler geçti de hala kırgınlığım geçmedi.

    yine de huzur içinde yatın, ne diyeyim, ama hesap verirken o dolan gözlerimi görün istiyorum, titreyen dudaklarımı görün istiyorum. hala çocuksam demek, hesabım sorusun istiyorum.
  • kadriye öğretmenim;
    sayende her yerli malı haftasında aklıma bana hissettirdiklerin geliyor. küçücük çocuğu sırf malzemeleri kırıldı, döküldü diye hiçbir şey yedirmeyerek kenara oturtmuş ve ona diğer çocukların yemek yemelerini izletmiştin. sınıf arkadaşlarımdan birinin kafasını tahtaya sürtmüştün. bariz bir ayrımcılık yapardın, o yıl öğretmenler gününde sana iyi hediye alan biri olursa onu yıl boyu ayırırdın. nasıl bir psikolojiye sahiptin bilmiyorum.
    aslında bir açıdan da iyi oldu. şu an öğrencilerime o kadar dikkatli davranıyorum ki, belki böyle kötü deneyimlerim olmasa bu kadar dikkatli olmazdım. ileride hiçbir öğrencim beni böyle anmasın diye uğraşıyorum.
    umarım başka öğrencilere de bize davrandığın gibi davranmayıp erkenden emekli olmuşsundur ve tedavi görmüşsündür.
    saygılarımla
  • uzun ince sopanla her fırsatta sıra dayağı attığın için, varlıklı ailelerin çocuklarıyla ilgilenip yoksul arkadaşlarıma çöp muamelesi yaptığın için, sevgi ve şefkat göstermek yerine çirkef mahalle karısı tavrını takındığın için, özgüvenimizi kaybettirip "sizden bir bok olmaz." düşüncesini yerleştirdiğin için senden utanç duyuyorum.

    umarım hayat, bize çarptığın tokatların karşılığını vermiştir.

    gültepe ilkokulu gülten kale
  • din kulturu sinavinda vildan'dan kopya cekerken bizi gorup ispiyonlayan o serefsize "o senin arkadasin, boyle bir sey yapip o'nu boyle zor duruma sokmaman gerekirdi." dedin ya hocam, sen bitanesin. 25 yil gecmis hala aklimdasin. sen cok yasa.
hesabın var mı? giriş yap