• ilk gününde öylece masamda en önde otururken bir kız arkadaşım tek oturmayalım yanına gelebilir miyim demişti, nasıl heyecanlanmıştım,annelerimizde bizi kapıdan gözetliyor gülüyorlardı, ilk kez okuldan bir arkadaşım olmuştu. o günü annelerimiz resmedip bizi yalnız bırakmışlardı ve biz arkadaşımla 5 yıl ilk okul bitene kadar öylece yan yana oturduk,güldük,ağladık,okuduk,büyüdük...

    ps: eskisi kadar olmasa da ara sıra sohbet ederiz.
  • bu cocugun boyu cok kisa, seneye gelsin. en orospu ogretmenimdir kendisi.
  • ağlayanlar vardı sınıfta onların neden ağladıklarına anlam verememiştim, şaşkın şaşkın niye ağlıyor ki bunlar diye düşündüğümü hatırlıyorum. anneme de sen git artık demişim sınıfa girdikten sonra, bazılarının anne babaları tüm gün beklemişlerdi. sonra zaten sınıfımı değiştirdik, o ne be öyle sınıf mı olur.
  • benim annem hep turnedeydi, bi yerdeydi. ben alışmıştım hani kısa süreli ayrılıklara. annem beni bıraktı okula, sonra kantine inmiş meğerse, 2. teneffüs apartmandan arkadaşım uğur'la beraber kantine indik, bi baktım annem orda. "sen niye gitmedin ki?" diye sordum. annem bayılacaktı gülmekten. herkesin çocuğu anneeaaağ diye ağlıyor ben kadını kovuyorum. "seni bekliyorum kızım, dersin bitsin eve gideriz beraber" dedi. "yoo, biz uğur'la geliriz" dedim.

    eve okulum çok yakındı zaten o sokaklarda büyümüştüm. bence sıkıntı yoktu, biz sokakta oynayarak büyüyen bir nesildik, ben o okuldan eve belki bin kez yürümüştüm zaten. ama annem gitmedi.

    1 hafta sonra yalnız gitmeye başladım.
  • beril diye görür görmez hoşlandığım bir kız ve bir eleman 3'ümüz, hangimizin babasının fotoğraf makinesi daha iyi muhabbetine girmiştik. beril'i etkileyeceğiz diye öyle sallıyorduk ki ben en son "çekme tuşuna basınca otomatik olarak bir palyaço çıkıyor ve sizi güldürüyor. böylelikle her fotoğrafta gülerek çıkıyorsunuz" demiştim.

    1) beril ile hiç kopmadık, şu anda evli ve 2-3 ay önce bir çocuğu oldu
    2) elemanı hala hatırlamıyorum
    3) hala böyle spastik bir fotoğraf makinesi piyasaya çıkmadı
  • hiç ağlamamıştım, okula gitmek güzeldi, bi sürü arkadaşım olacaktı. okul benim için oyun parkı gibiydi. b sınıfındaydım, mehmet öğretmen eli kolu kocaman bi adamdı, çok sertti sevememiştim. ilk teneffüste, c sınıfından çıkan tatlı, şirin oya öğretmeni görünce, ikinci ders c sınıfıyla derse girdim. gün sonuna kadar o sınıfta derse girdim. oya öğretmen farketmemişti, yada farketti ama belli etmedi. çok sevmiştim oya öğretmeni. ikinci gün yine oya öğretmenin sınıfında derse girerken, ilk derste tanıştığım esra gördü beni ve ispiyonladı. o günden beri esralar gözümde ispiyoncu olarak kaldı.
    bi daha oya öğretmenin dersine giremedim.
  • "bir tek benim kızım anne gitme diye ağlamıyor, aferin benim kızıma" dedi diye içime atıp hanım hanım oturunca annemin beni bırakıp gittiği gün.

    ulen keşke ağlasaymışım. sanki madalya verdiler.
  • çok affedersiniz, altıma sıçmıştım. okulda ki tuvalete gidemeyeceğimi anlayınca, 10 dakika uzaklıkta ki evime firar etme kararı almıştım. daha yolun yarısında paçaları doldurmuştum.

    okulun tuvaleti cehennem gibi bir yerdi. daha tuvaletin olduğu koridora girmeden burnunuzu keskin sidik kokusu yakardı. halen rüyalarıma girer o tuvalet.

    edit: entri orijinal haline dönüştürülmüştür.
  • 30 kişilik "önüme gelene bir tekme" ekibi altında kalmak.
  • tüm sınıfla beraber ağlayıp tüm sınıfla beraber sustuğumu hatırlıyorum..
hesabın var mı? giriş yap