• türkiye'de uzun yıllar, çok da etkili olan bir demagoji işletildi. denildi ki, akp oy kaybederse türkiye'de ekonomi çöker, erdoğan güç kaybederse istikrar bozulur. ancak, özellikle 2013 gezi olaylarından bu yana bu denklem aslında tam tersine döndü. iktidar bloku artık hem siyaset hem de ekonomi için taşınması zor bir yük haline geldi. artık iktidar partisinin ya da temsilcilerinin güç kaybetmeleri türkiye'de istikrarsızlığa değil, istikrara ve normalleşmeye hizmet ediyor. artık seçim sonuçları açıklandıkça devlet halkı sükunete değil, halk devleti ve iktidar blokunu sükunete davet ediyor.

    ülkenin devasa fay hatlarında 2013 yılında başlayan derin çatlaklar, bugün ülkenin bütün dengelerini değiştirmiş durumda. artık piyasalar da, halk da akp seçim kazandığında değil, kaybettiğinde rahatlıyor ve tepkisini de bu doğrultuda veriyor.

    bu normalleşme süreci devam edecektir. "yeni türkiye" ile "kindar ve dindar nesil" hayallerinin ortaya koyduğu başkanlık sistemi, aradan bir sene bile geçmeden çöküyor. ülke ekonomisinin ve nüfusunun büyük çoğunluğu yerel yönetimlerle de olsa artık muhalefetin kontrolünde. bir kez ülkenin temel dengeleri tepki vermeye başladığında bunun geriye dönüşünün olmadığını, iktidar sahipleri yaşayarak görüyorlar. görmeye de devam edecekler.

    bundan sonraki süreçte "dindar ve kindar nesil" ya da "müslüman aleminin lideri olmak" türü fantezileri artık duymayacağımızdan herkes emin olabilir. var olan iktidar, eğer aklı varsa bir yumuşama sürecine ya da iktidarı bir şekilde paylaşma sürecine girip ülkeyi rahatlatır. eğer yapmaz da, yıllardır denediği gibi rejimi daha da sıkılaştırma yoluna giderse, bu süreç sadece biraz daha uzar, ama siyasi islam da bu ülkeden, bir daha geri gelmemek üzere kazınır.

    o çok sevdikleri ifade ile "büyük resim" budur. bugün biraz aklı olan, iktidarın bütün formel ve informel ortakları bu gerçekle yüzleşiyorlar. büyük kısmının, bundan sonraki tercihlerini bu yeni duruma göre ayarlayacağından da emin olabilirsiniz.
  • 1 mazbatayla döviz %0.60 oranında düştü, borsalar %1.5 oranında arttı yani 81 mazbatayla dövizi yarıya indirip borsayı 2x yapabiliriz.

    (bkz: aneliz)
  • belirsizliğin ortadan kalktığını ve kör topal da olsa demokrasinin hala uygulandığını gören yatırımcıların katkıda bulunduğu coşma. bazı yüksek hacimli kağıtları 5-6 kademe yukarı kaldırdıklarını gördüm şaka yapmıyorum şok oldum kağıt birkaç saniyede 6 kuruş yukarı çıkınca. ülke ekonomisinden sorumlu şahıs “piyasalar seçimi fiyatladı” diye gezedursun gördük bugün neyin fiyatlandığını ahahahah.

    sözlükte muhaliflik kasan ama aynı zamanda chp’lilere laf çarpan, onlara çomar diyen ve bu yüzden kendilerini elit zanneden tuhaf bir yapı mevcut. her başlıkta saçma sapan vasat tespitlerini papağan gibi sayıklayıp hiçbir şey yapmıyorlar. bir diğeri de yazmış ki “piyasalar belediye başkanlığına mı bakar” shdjdjdjdjd aynen kardeş piyasaların umrunda olmadığı için bloomberg, financial times gibi yayın kuruluşları türkiye’deki yerel seçimin deli gibi haberini yaptı.

    ne işiniz benim gibi finansal piyasalarla ilgilidir ne de benim çeyreğim kadar uluslararası medyayı, düşünce kuruluşlarını takip etmişsinizdir. ama iş laf yetiştirmeye gelince mangalda kül bırakmayıp hadsizce üfürüp duruyorsunuz. ben sizin kadar bilmiş ve küstah konuşmuyorum. ekşi’deki yeni nesil bilmiş ekonomi31 tayfayı başımıza özgür demirtaş bela etti hala modası geçmedi heveslerini alamadılar delireceğim ya.
  • bırakın borsayı, doları, cds'i, bugün türkiye'nin 10 yıllık tahvil faizleri bile hızla düşmeye başladı. millet gelecek 10 yıllık vadede dahi türkiye'yi daha güvenilir bulmaya başladı. bundan daha açık bir mesaj olamazdı.

    (bkz: http://www.worldgovernmentbonds.com/…ountry/turkey/)
  • geçen yıldan beridir piyasa akp'yi istemiyor. en son 2017 referandumundan sonra büyük bir ralli yaşandı ama 2018 seçimlerinde erdoğan başkan olunca önce göstermelik yukarı açıp tepetaklak aşağı indi. 2019 yerel seçimlerinde muhalefetin başarısı da piyasaya yükseliş olarak döndü esasında.

    bunun en bariz örneği 1 nisan 2019 günü. dolar gevşiyor, borsa yükseliyordu. fakat iktidar partisinin özellikle istanbul konusunda çamurluk yapması yeniden piyasalara satış olarak geri döndü. bugünkü olay da bu durumun bir başka örneği.

    tabi neden böyle oluyor bunun en büyük sebebi akp'nin artık geleceğe dönük heyecan yaratamıyor olması. politikaları piyasalar açısından güven ihtiva etmiyor, beklenti yaratmıyor, ekonomi kurumlarına yapılan atamalar liyakattan uzak, dış politikada sorunlar bitmiyor, iktidarın her geçen yıl daha baskıcı olması piyasa oyuncularını satış yönlü pozisyon almaya zorluyor, bağımsız kalması gereken kurumlara (en basiti ve önemlisi merkez bankası) iktidarın baskısı ve etkisi olduğu düşünülüyor. bunlar oldukça da piyasalar geriliyor paramız değer kaybediyor, cds primleri yükseliyor, tahvil faizleri yükseliyor, borsa belli bir puanı geçemeyecek şekilde fiyatlanıyor.

    piyasalar her zaman geleceğe dönük iyi beklentiler arar. geleceğe dönük iyi beklentiler oldukça ekonomi coşar, coştukça da zaten bu ekonomiye yansır. bu döngü böyledir. şimdi önümüzde heyecan yaratacak yeni faktörler var. bu faktörler sürdükçe piyasanın iyimserliği artacaktır. bu faktörler engellendikçe, sorun çıkaran politika ve yaklaşımlar devam ettikçe tam tersi olacaktır.
  • güzel tespittir.
  • demokrasinin gereğinin yerine gelmesi ile alakalıdır. piyasalar zannettiğiniz mantıkla bakmıyor gençler, bildiğin sağcı piyasa. ama seçimi kazanan adamın mazbatasını vermezsen piyasadan hayır bekleyemezsin.
  • etkisi abd’den bile duyulmuştur. son dönemde türk lirasındaki değer kaybını, erdoğan’ın istanbul seçimlerinde yenilgiyi kabul etmemesine bağlıyor:

    (bkz: https://www.bloomberg.com/…anbul-after-vote-recount)
  • her siyasi hareketlenmeye bağlı kıpırdamada olduğu gibi bu da hikayeden bir coşmadır. altı dolu değildir. tabi ki siyasi olayların ekonomiye yansımaları olağandır ama asla kalıcı değildir.

    ekonominin onca teorisi, saptaması, projeksiyonu bir yana, tek "gerçek" aslında somut nesnelere, elle tutulur ve hesaplanabilir şeylere dayanır. örneğin istediğin kadar elektronik ortama oturt, nakit para ille nakittir. altın her daim altındır ve belirleyicidir.

    belediye seçimlerinin sonucu esasen siyasidir ama nesnel somut ekonomiye tesiri olacaktır. çok kısa ve basit anlatayım: şu anda türkiye, ticari faaliyetinin, hele ki ihracatının üçte ikisini avrupa ülkelerine yapıyor. avrupa'nın bize mecbur olduğu bir kalem de yok üstelik. siparişi veriyorlar ve buradan mal gidiyor. başkanlık seçiminden bu güne dolar ve euro'nun tırmanması tastamam başkanlık sistemine dayanıyor.

    parlamenter sistemde, ya da eski türkiye'de kurulan düzen tam bir denetleme mekanizmasıydı. tıkır tıkır işlemese de oturmuş bir düzen vardı. yani siparişi veren alman, bilirdi ki türk salı günü derse bile, en geç cumartesi çıkar o mal yola. geç çıkartsak bile icabında teslim süresini aşmadan bile teslim ederiz (var böyle bir namımız) o sebeple gayet düzenli veriyordu siparişi. başkanlık seçimiyle birlikte ülkede rejim değişti. alman gözüyle bakarsan aslında cumhuriyet yıkıldı. e adam da kendini bir geri çekti. oralarda çok önemli bir husustur "tedarik güvenliği" kavramı. ülkede durup dururken "ihracatı yasaklıyorum" dese, kimsenin karşı çıkamayacağı bir güç oluştu zira. düşünün, alman firması sipairişi vermiş, parayı yatırmış, tır gömlekleri yüklemiş kapıkuleden çıkacak, hart ihracat yasağı... bu riske girmediler. bir müddet siparişler durdu.

    diğer yanda ise rusya'dan gelen gaz, almanya'dan araba, hollanda'dan gelen tohum falan durmadı... yani dolar - yuro girişi durdu ama çıkış yavaşlamadı bile. e stoklar eriyince de doların yuronun değeri roketledi.

    yerel seçimlerin sonuçları ise bu ülkede gücün asla tek elde toplanamayacağı ümidini yeşertti. kısa zaman sonra "cumhuriyet aritmetiği" adlı yazımda bunu ele alacağım. şu anda görünen görece iyileşme sadece bu iyimserlikle alakalıdır.
hesabın var mı? giriş yap