sezen aksu imzalı bir
aşkın nur yengi şarkısıdır.
bazen yapacak hiçbir şey yoktur gerçekten.. çaresizliğinden öyküler kurar insan; öfke değildir asla içindeki.. olmamışlığınadır, olmayacağınadır...adım adım tükenen bir şeyin tükenişini, bitişini durdurmaya yetmez hiçbir şey... imkansızdır; bilirsiniz.. ama biliyor olmanız acı çekmenize, kanamanıza engel değildir. üstelik
sona yaklaştıkça daha çok acır hep; acınız her gün biraz daha katmerlenir böylece, siz "
geçecek" sanırken...
"kimi zaman sırtımda boylu boyunca bir ağrı; bir telaşsızlık içimde, alabildiğine yorgunluk...
renkleri eskimiş bir ev gibi yahut bayat bir kurabiye gibi belki.. adımın yanında adın yazıyordu oysa ki... bir zamanlar rengarenk bir hayaldik biz; tadı sonsuz güzellikte bir düştük birlikte.. düştük biz; ve kanıyorduk... şimdi yokuz; paramparça bir yalnızlığın ortasında, ayaklarım cam kırıklarının üstünde ve kesilen her nokta saniye saniye seni acıyor içimde. acıyorsun içimde ve ben eski bir rüyanın peşinde; belki hala, hala içiçe...
'seninle yaşadıklarım, hiçbir kadınla yaşadıklarıma benzemiyor' demiştin çocukça bir kederle.. kurduğun cümlenin anlamını; bu anlamın benim için ağırlığını bilmiyordun. o zamanlar ben de bilmiyordum.. sonra zaman her zamanki gibi akıp gitti. geriye sonsuz bir hüzün ve cümleler kaldı anılarımızdan. bazen fotoğraf fotoğraf biz canlanıyoruz gözümde.. kare kare, an an... her biri birbirinden güzel, birbirinden habersiz kareler.. kadrajda hep siyah küçük bir leke, yanık gibi, bozulmuş yırtılmış.. az sonra büyüyecekmiş gibi duran ufak siyah bir leke.. az sonra büyüyecek o leke ve yırtılacağız birbirimizden; parçalarımız birbirinden çok çok uzaklara savrulacak...
yokluğunda ben vardım. ve yokluğunda yalnızca renklerini gördüm sensizliğin.. ne söylediklerimi, ne yazdıklarımı bildim; sorsalar anlatamadım; yazdım anlamadı kimse..
ben üşümeyi en çok senin yanında sevmiştim. üşüdüğümde saçlarım uçuşurdu oysa; ensemden biri öpmüşçesine irkilirdim, yüreğimde bir kuş, sığınacak bir ağaç arardı kendine... yanımdaysan sarılırdın bana mutlaka; bu yüzden üşümeyi en çok senin yanında sevdim ben. bazen bir iç çekiş gibiydi bakışın.. duygusundan habersiz bir yağmurun; kararsız bir başa tıpır tıpır, keder keder inmesi gibiydi. bakıyordun ama görmüyordun; bakıyordun ama hayallendiğin başka şeylerdi sanki. bakıyordun ve.... iç çekiyordu gözlerin; içim çekiliyordu baktıkça.. bir hikaye kurmuştum oysa ben; öyle mutlu olmuş, o hikayede yaşamış, yaşadığıma inanmıştım.
hikayeden firar ettiğini çok sonra anladım. başka bir masala; başka bir masal kadınıyla...
huzuru seçmiştin sen belli ki.. benden çok uzakta, benim olandan başka bir yerde.. benim sana asla veremediğim huzuru bulmuştun orada.... huzuru seçmiştin ve ben kaybetmiştim. masal bitmişti. belki de çoktan..."
"eline değdigim, dokunup sevdiğim sadece resmindi;
sen degildin..."