• diane kruger'ı çıkarırsak geriye ne kalır diye sormadan edemediğim fatih akın filmi. bu acımasız sorunun cevabı elbette hiçbir şey kalmaz değil. ancak diane kruger'ın kusursuz acı çekişinden arta kalan alanlar sönük ve inceliksiz işlenmiş gibi. ama her şeye rağmen çok güzel.

    --- spoiler ---

    filmde insanı beyninden vuran iki küçük detay: nazi çifti savunan avukatın genel yüz ifadesi ve bir yerde belli belirsiz attığı zafer gülücüğü, otopsi raporunu mahkemede sunan adli tıp görevlisinin pasta tarifi verircesine 'profesyonel' ve 'rasyonel' oluşu.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    katja'nın yarım kalan samuray dövmesini, mahkemeden lehine sonuç çıkmayınca, adaleti kendi elleriyle sağlamaya karar verip, intikam için yunanistan'a giderken tamamlatması oldukça güzel bi' detay olmuş.

    --- spoiler ---
  • güzel film, diane kruger oyunculuğunun hakkını vermiş ancak çok basit kurgusal hatalar mevcut. etkileyici bir film olsa da bu tarz eksikliklerden dolayı bekleneni verememiş.

    --- spoiler ---

    özellikle mahkeme sahnesinde sanıkların yunanistan'da olduklarına dair sunulan kanıt çok komik. ulan pasaportlarına bile bakmıyor musunuz siz bunların?
    --- spoiler ---

    edit: cok mesaj geldi, schengen’den dolayi pasaportlara vize islemesi yapilmadigini unutmusum. ancak yine de kredi karti harcamalari, ucak bileti kayitlari vb. gibi deliller kullanilabilirdi.
  • nasıl heyecanlıyım yav! daha bir sene olmadan böyle haber alıyorum.

    sevgili fatih akın'ın cannes'ta altın palmiye için yarışacak yeni filmi. başrol diane kruger ve ilk kez ana diliyle oynayacak.
    elveda berlin yani tschick filminden sonra ben en az 3 sene ara verir demiştim.
    sabah filmloverss'a bakarken çok mutlu oldum.

    ayrııııııca şiir eloğlu bile oynuyor!!! yani metin eloğlu'nun kızı. (bkz: lokman hekimin sev dediği)
  • --- spoiler ---

    tam bombayi patlatacagi sirada sevimli bir kus gorup belki ona da zarar gelir kaygisiyla intikam almaktan vazgecen katja’nin o aksam aylar sonra ilk defa regl olmasi sanki o safiyane dusuncesi nedeniyle kendisine bahsedilen bir hediye gibiydi. keske film orada bitseydi. cok daha derinlikli bir yapim olarak zihinlerde yer ederdi.

    --- spoiler ---
  • filmekimi 2017 kapsamında izlediğim ilk film. öncelikle ilk defa bir sinema salonunda en önde oturdum, bu benim için başlıca bir maceraydı*.

    bilet aldıktan sonra imdb puanına bakmıştım filmin ve yanlış hatırlamıyorsam 6.7’ydi. kendi kendime “bakalım, vasat olacak herhalde :/” demiştim ki, beklediğimden çok daha iyi bir film izledim. önceden de belirtildiği gibi benzersiz veya akıl alan bir konusu yok ama bu izlerken sıkacak türde bir tahmin edilebilirlik değil. hatta gayet kendisine bağlayan bir seyri var, ve bunu da diane kruger’a borçlu olduğuna da katılıyorum. filmdeki tek ana karakter de denebilecek bir konumda filmi sırtlamış götürmüş.

    --- spoiler ---

    özellikle, zaten bir bomba patlaması sonucu çocuğunun nasıl öldüğünü, ne kadar acı çektiğini kendi kendine düşünüp duran bir annenin mahkemede oğlunun vücudunun nasıl parçalandığını bilirkişinin duygusuz ve tekdüze konuşmasıyla dinleyeme çalışması gibi bir sahnenin dahi hakkını vermiş kruger.

    ayrıca şu reasonable doubt işi çok can yaktı be sözlük.

    --- spoiler ---
  • sırf tanım yapabilmek uğruna yazıyorum, diane kruger su gibiydi. yüreğin acır ya hissederken, öyle hissettim izlerken. bu film yıllar sonra da diane hanım kızımızın muazzam oyunculuğuyla anılacak. ben film bittiğinde kalkamadım yerimden. ama şaşırmaktan değil, kabul etmekten. anlamaktan.

    --- spoiler ---

    üç sahne var filmde. ilki, duruşmada hakim gerekçeli kararı açıklarken herkes hâliyle ayakta. katja, oturuyor bir an sonra, duyacaklarını biliyor çünkü. canım nasıl yandı o vazgeçişte, adalete ve mahkemeye olan inancı tamamen sona erdiğinde.

    öncesinde, yargılanan adamın babası tanıklık ediyor. üstü kapalı, oğluyla siyasi konularda fikir ayrılıkları olduğunu söylüyor. hakim ısrar edince oğlunun adolf hitler hayranı olduğunu söylemek zorunda kalıyor ve salondaki herkes başını önüne eğiyor utanarak, neredeyse hepsi alman.

    katja'nın karavana konan kuşu görünce o vazgeçişi bir de. bize sonrasında yeni bir hayat kurma çabasını anlatır diye çok umdum. işte bu üç sahne, boğazını düğüm düğüm eder insanın. çok sevdim sırf bu sebeple.
    --- spoiler ---
  • fatih akın'ın altın küre'de en iyi yabancı film ödülünü diane kruger'ın da cannes'da en iyi kadın oyuncu ödülünü almasını sağlayan şahane film. fatih akın türk- alman kültür çatışmasını bırakıp alman disipliniyle türk duygusallığını buluşturmuş. şu an tektir gözümde.

    diğer adaylar arasında sevgisiz ve mutlu son varken ödülü aldığını öğrenince şaşkınlıkla karışık bir gurur yaşattı zira bu sene yabancı dilde en iyi film dalının tüm adayları esas "en iyi film" dalındaki gecenin büyük ödülünü kazananından* daha iyiydi, bu da onların utancı olsun.
    sevgisiz'in son yıllarda izlediğim en iyi film olması tepkisiyle gittim ve fatih akın'a inanamadım. film çok sarsıcı, çıktıktan sonra günlerce ara ara aklınıza geliyor, alışık olduğumuz türklük mizahı yok hatta aksine almanya doğumlu ve karadeniz kökenli bir yönetmen olarak fatih akın nazilik ve kürtlük konularını kurcalıyor.

    ödül almaya diane kruger'la çıkması ve kadını şapur şupur öpücük yağmuruna tutması da son derece haklıymış, o ne güzel oyunculuk.

    --- spoiler ---

    filme gelince:
    almanı kürdü türkü yok iyisi kötüsü var mesajını nazinin babasının "biliyordum" dediği sahnede ve aynı zamanda türkün annesinin "iyi bir anne olsaydın..." la başlayan çirkin ithamında görüyoruz.
    dünya sinemasında analık övücülüğünün bitmesine ve bu tabunun yıkılmasına ayrıca seviniyorum. sevgisiz'de de bu filmde de ne bencil anne gördük yaşasın.
    katja'nın karar verme sürecinde telefonunda izleyip durduğu ailesinin onu denize çağırdığı, onun önce tereddüde düşüp sonra kamerayı kapattığı videonun etkisi olduğunu düşünüyorum. o gerizekalıların karavanı deniz kenarında olmasaydı da aynısını yapar mıydı bunu bir kavuşma olarak görür müydü bilemeyiz ama bence üçüncü bölümün adının "deniz" olması da bu yüzden.
    --- spoiler ---
  • diane kruger'in tek başına sırtında taşıdığı, son yıllarda bir türk yönetmenin elinden çıkmış en iyi filmlerden biri.

    diane, 2011 yılında çekilen unknown/kimliksiz filminde de yarı-türk bir alman karakteri canlandırıyordu. bu filmde de katja şekerci karakteri ile oldukça ikna edici bir performansı var.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    film esnasında şunu fark ettim. katja, kız kardeşine evdeki tamponları verirken, patlamadan beri âdet olmadığını söylüyor. filmin sonuna doğru, karavana uzaktan bakarken gördüğü kuş ve ardından uzun zaman süre sonra ilk kez âdet olması aslında katja'nın iç dünyasındaki değişimi sembolize ediyor.

    zira patlama sonrası, katja, bütün yaşam enerjisini kaybeden, ruhen ölen bir insan. vücudu da buna ayak uyduruyor. onu hayatta tutan, suçluların ceza aldığını görme isteği. ancak yunanistan'a geldiğinde yaşam ile ölüm arasındaki ayrımın yükünü hissetmeye başlıyor ve karar vermekte zorlanıyor. tam bu esnada gördüğü yabani bir kuş ve ardından gelen âdet, ona yaşamın değerini ve yavaş yavaş geri döndüğünü hatılatıyor. ancak bu da katja için kabul edilebilir bir şey değil. dolayısıyla, ilk başta telefonlarını açmadığı avukat danilo'nun telefonunu açıp, ona teşekkür etmesi ve filmin sonu; katja'nın hayata bakış açısı hakkında verdiği son kararın ipuçları.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    velhasıl, gayet güzel, oldukça vurucu bir film. ayarsız bir ajitasyon ya da demagoji yok. müthiş bir başrol performansı ve çok iyi örülmüş bir hikaye var. hatta yer yer tercih edilen çift odaklı merceklerle de, karakterlerin yüz hatlarını en can alıcı anlarda takip etmeye özen gösteren bir yönetmenlik başarısı var.

    imkânınız varsa izleyin derim. 8.5/10
hesabın var mı? giriş yap