• başarı temelde agresif öngörüyle başlıyor. zara ile büyüdüğü yıllarda, piyasa içinde halihazırda zaten rekabet varken, kendi içerisinde rekabet edecek markaları peşpeşe yaratarak, sadece kendisi için bir hacim yarattı. piyasaya uymak istemeyip kendi piyasasını, dolayısla kendi kurallarını dayattı. kullan & at.

    bununla birlikte, tekstil sektöründe, hızlı tüketime teşviğin çok uzun bir geçmişi yok. seksenlerin ortalarında başlayan balon, ikibinlerin daha henüz başındayken sönüyor. ama 30 yıl boyunca siz kalitenin değil, niceliğin para kazandıracağını öngürebildiyseniz durum başka. 10 liraya pull & bear yada bershka dan tshirt alıp, 6 ay sonra atıyorsunuz. ama yine de alıyorsunuz. size 1 kere kaliteli satacağına, 5 kere uyduruk satıyor. ve bu tavırla, etrafındaki tüm markaları aynı çukura çekiyor.

    buna rağmen, geçmişinde reklam için hiçbir harcama yapılmadı, dağıtım sistemine ve üretim kanallarına ayrıldı. çok satmak isteyen, nasıl dağıtacağını bildi. ve şu anda bile dünyadaki en büyük üretici ağına ve yaptırım gücüne sahipler.

    ama adam yine aptal değil. sistemin, bu hızlı tüketme modasının geçeceğini biliyor. çünkü 10 sene içerisinde 5-10 liraya paçavra satmak anlamsızlaşacak. hem marka değerin için, hem de mali getirisi düşünüldüğünde tüketimin yavaşlamasıyla birlikte bu devasa sistem tamamen yük olacağı için. moda her sene daha naifleşiyor, işleve dayanıyor, renklerin yada kesimlerin çok uçuk olması gözünüzü boyamasın, temelde hepsi minimalizm e doğru kayıyor. yani zamanla giyimin işlevsel, kişiye özel ve daha kaliteli olması beklenecek, üterque bunun deneme tahtası olarak başlayalı yıllar oldu. zara sırf bu dönüşüm için fazla yaygın, massimo dutti yedek olmaya daha uygun, bershka ve pull & bear ise fazla ergen.

    elbette dünya nüfusunun tamamı kalite arar halde, tasarım ürünler peşinde koşmayacak. sadece dünyanın tümüne satmak, parası olana satmaktan daha karlı olmayacak. bir nevi dolaşımda olan paranın, artık bu gelişme ve tüketimin hızından ve açgözlülükten dolayı; üst sınıfın, alt sınıfla arasında tampon görevi gören orta sınıfın gelirine göz dikmesinden ibaret. sistem doğası gereği kendini tüketmeye bu derece yakın.
  • müşterisine saygısı olmayan, çözüm üretmeyen tekstil grubu.

    lafa gelince global takılan ancak çözüm noktasına gelince kusura bakmayın deyip çekilen bir müşteri ilişkileri mantığına sahip firma.

    stradivarius'tan 20 liraya bir çift küpe aldım geçen pazartesi akşamı, sabah toplantıya giderken takarım diye. sabah daha kulağıma taktığım gibi kaynak noktasından elimde kaldı. dedim aynı gün götüreyim aradan zaman geçmeden; salı günü götürdüğüm.

    mağazada çalışanlardan biri aksesuarlarda değişim yapamıyoruz maalesef diyerek salladı zaten. dedim ben değişim istemiyorum, beğenmedim geri alın demiyorum. daha üzerinden 24 saat geçmeden ürününüz ne kadar kaliteliyse elimde kaldı diyorum, bu değişim politikasıyla açıklanamaz. ya işte yapacağımız birşey yok, talimat böyle, lütfen genel merkezle görüşün falan filan. şimdi orada adamla da tartışmanın bir anlamı yok diye daha da uzatmadım. genel merkezle çözerim diye aldım telefonu çıktım.

    bugün genel merkezden bir yetkili ile görüştüm, ibretlik. zaten bu iletişim, müşteri ilişkileri falan bölümlerinden çalışanlara bir metin ezberletiyorlar sanırım sen ne dersen de sonuçta yine aynı konuşmaya geliyor sonuç.

    aradım sakin sakin bak dedim böyle böyle, ben markanızı da sıklıkla kullanıyorum böyle bir kalitesizlikte mağdur ben olamam. olay 20 lira olayı değil, müşteri memnuniyeti. bir kere bile kullanmadığım ürün elimde kalıyor. görevli kişi bana demesin mi " biz bilemeyiz siz küpeyi narin şekilde mi kullandınız" diye! diyecektim küpeyi küpe olarak değil uzun atlama sırığı olarak kullandım. işte global kurallarımız var aksesuarları almıyoruz falan filan, yine ezber edilen cümleler bütünü. içimden la havle çekiyorum, dedim sizinle tartışmak istemiyorum ama kalitesiz ürününüzden dolayı mağdur edilmeyi de kabul etmiyorum, son merciye kadar şikayet edeceğim, lütfen ses kaydını dinleyip arasınlar. bu sefer başladı ama patasana hanım ben size en başından beri anlattım, biz bir şey yapmayacağız, en yetkili benim ben hayır diyorsam başka kimse başka cevap veremez, ısrar ediyorsanız tüketici mahkemesine gidin.

    yani yazarken bile sıkıldım, uyduruk bir çift küpeyi tipine ve tipinden çok taşığı markaya güverek aldım, bana sinir harbinden başka hiç bir katkısı olmadı.

    bir daha da o mağazanın kapısından gireni...
  • ülkemizde bu derece adam yerine konulmasının sebebi yerli markaların vizyonsuzluğu olan mağaza grubu.

    yerli markalar daha bir iki sene öncesine kadar bile çarpık çurpuk, demode şeyleri insanlara mahkum ediyorlardı. zara ve muadilleri sayesinde bir nebze de olsa lcw, defacto gibi markalara vizyon geldi hatta koton kapsül olayına girmesiyle bu konuda bir tık daha önde gidiyor ama yine de yetersiz bence. rekabette kalabilmek içim yerli markaların biraz daha dünya trendlerini takip etmesi lazım.
  • tüm mağazalarındaki aşırı sjw etkisi nedeniyle kıyafetlerini tanıtan modellerin yarısından fazlası zenci (her kelime gg oluyor) olduğundan, online alışveriş yapacakken kıyafetin nasıl duracağını müşteriye tam olarak sunamayan firmadır benim için.
  • colins bu markaların tamamına açık ara fark atar kalite olarak ancak tasarım olarak geride kalır haliyle günümüz kalite değil kullan at yenisini al olduğundan inditex dünyada bilinir
  • dünyanın en büyük ve yaygın hazır giyim mağaza zincirlerinin sahibi ınditex, 1 şubat 2020 ile 31 ocak 2021 arasında tüm grup cirosu 20.4 milyar euro olmuş. bu bir önceki döneme göre satışlarda %25 civarı bir düşüş anlamına gelmekte. online satışlar ise yerel para birimlerinde %77 artmış ve 6.6 milyar euro olmuş. zara tüm satışlar içinde yaklaşık %69.3'lük payıyla grubun amiral gemisi olmaya devam ederken kendisine en yakın grup markası satışların %8.69 ile bershka. toplam kar ise 1.1 milyar euro olarak kaydedilmiş.covid nedeniyle 2006'dan beri ilk defa bu kadar düşük gerçeklemiş. diğer yandan hali hazırda dünya üzerindeki gruba ait markaların toplam 6,829 mağazasından 5,777 tanesinde aktif olan sınt sistemi sayesinde online satışın 6'da 1'i yani 1.1 milyarlık euroluk kısmı mağazalarda işlenmiş. bu da grubun uzun bir süreç ve yatırım sonunda ulaştığı mağaza ve depo stoklarını ortak yönetme sistemi sayesinde mümkün olmuş.
  • diğer uluslararası hazır giyim ve kozmetik firmasının aksine inditex grubu, mağazalarında yaşanan hırsızlıkları takip ediyor, şikayetçi oluyor, uzlaşmaya tabi bir eylemse dahi uzlaşmıyor, zararı gidermek istediğinizde muhatap olmuyor ve asla şikayetini geri çekmiyor. şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda? şu var:

    özellikle amerika ve avrupa'da ki muadili firmalar mağaza için hırsızlıklara zararın azlığı ve müşterilerin gerilmemesi için pek müdahale etmemeyi tercih ettiği son yıllarda inditex yetkilileri ve hukuk müşavirliğinin takındığı bu acınası tavır, gönüllü olarak zorunlu müdafilik yapan beni şaşırtıyor. hırsızlığı savunduğum ya da güzellediğim sanılmasın aksine dürüst olmayan her şeyin tam karşısındayım ancak hata yapan insanlara -firmanın hiçbir menfaati ya da zararı- olmamasına rağmen bu denli cezalandırılmaları için çabalamaları çok ilginç. zaten bu tarz olayların failleri genellikle genç kızlar ve erkekler.

    mağaza içi hırsızlık konulu eylemlerin neredeyse tamamı inditex grubu markalarının şikayetiyle gelirken diğer yerli ve yabancı firmaların yetkilileri genelde ürünlerini teslim alınca şikayetçi olmuyor. acaba inditex grubu çalınan ürünlerden dolayı çalışanlarından ücret kesintisi falan mı yapıyor? bu sorunun yanıtını bilmiyorum ama şundan eminim ki 100 liralık bir tişört çaldığı iddiasıyla daha önce hiç suç işlememiş 17 yaşındaki kız çocuklarından katı bir şekilde cezalandırılmalarını istemeleri bana çağın gerisinde ve ilkelce geliyor.

    zaten her yerde son moda ürünlerinin reklamını yapıp "o genç kızın" tişörtünü satın alması için elinden gelen tüm manipülasyon teknikleriyle reklam yapan firma sensin. şimdi o genç kızın parası olmadığı için budalaca bir hata yapıp reklamını yaptığın dandik tişörtü çaldı diye neredeyse 7 yıla kadar cezalandırılmasını talep etmek o kızın kriminalize olmasından, damgalanmasından, aile ve çevresinden uzaklaşmasından başka hiçbir işe yaramayacaktır.

    bonus: inditex'in sweatshopları
  • ilk açılan mağazası zara'dır. zara toplam mağaza sayısında da bershka ve pull & bear gibi markaların önündedir.

    orta üst sınıfının giyim tarzını şekillendiren lokomotif firmalardan birdir.
  • bu firmaya ait markalardan (pull and bear hariç) aldığım aksesuar kategorisi ürünlerinin (çanta, çüzdan, kemer, bere... ) büyük ihtimalle astar kısmının içinde bulunan çipe benzeyen şey yüzünden girdiğim her mağazada ötüyorum. defalarca okutsam da bir sonraki kapıda yine ötüyor. astarı söküp çıkarmaktan başka çare bırakmıyor ki zara markalı çantanın içinde çip de bulamadım, barkod olan etiketi de kesip atıyorum niye ötüyorum abi?
  • mağazalarından sezonunda asla alışveriş yapmam. adam söğüşlüyorlar resmen. 70 liraya tişört mü olur ya?içeriden adam ayarladım haber veriyor indirimlerde, zaten iki indirimi oluyor; indirim başladıktan 2 hafta sonra indirim oranları da artıyor. gidip bakıyorum sezonunda bedenleri test ediyorum, indirim başlayınca yapıştırıyorum internetten. şubat ayında 22 tane tişört aldım tanesi 6 liradan mesela
hesabın var mı? giriş yap