• ba$ak burcu ömer lütfi akad tarafından yönetilen, ba$rollerinde boğa burcu ayhan ı$ık (ingiliz kemal), boğa burcu gülistan güzey (leman) ve ikizler burcu muzaffer tema'nın (lawrence) bulunduğu 1952 yapımı film.

    ilk kısmı için:
    http://www.youtube.com/watch?v=lonzl2kqso0

    edit: lawrence değil lawrense. (bkz: smiley)
  • giriş kısmındaki i. dünya savaşı görüntüleri çok çok iyi olmuş. araştırmak lazım ama belki de türk sinemasında böyle bir kullanım ilk defa bu filmde olmuştur. film de gayet iyi dönemine göre.

    en baştaki wwi görüntüleri oynarken arkaplanda şostakoviç senfoni no. 5 çalıyor. hani o tarkan filmlerinden bildiğimiz müzik. filmin birkaç yerinde de var aynı müzik. kim akıl ettiyse helal olsun.
  • şadıman ayşın'ın da rol aldığı yapım.
  • 1952 için gayet kaliteli bir sinema yapımı. lütfi akad üstadın elinden çıktığı belli oluyor sahne ve kamera üslubundan.

    sosyolojik olarak ele almak gerekirse, istanbul'un ingilizlerce işgaline (ve arap eyaletlerinin elden çıkışında büyük rol oynayan lawrence'e) karşı bir rövanş. nitekim filmin çekildiği 1952 itibariyle, istanbul işgalinin üzerinden sadece 30 sene geçmiş. hafızalarda taze olan bu travmayı (sanal dünyada) tersine çevirmek ve türk halkını rahatlatmak amacıyla yapılmış.

    kendi küçük dünyamda da şöyle bir uyanış oldu filmi izlerken. daha önce de duyduğum, ama filmde duyunca birden kafamda şimşekler çaktıran şu şarkıdaki sözlerden bahsediyorum efendim. "istanbul'dan üsküdar'a yol gider" yani eskiden istanbullular üsküdar'ı istanbul'dan saymıyormuş. breh breh breh. şimdilerde biz tuzla'yı bile istanbul'un bir parçası addediyoruz. acaba bir 50 sene sonra nereler katılacak istanbul'a? herhalde karadeniz sahilindeki ve belgrad ormanları ötesindeki mevkiler de dahil olacaktır istanbul'a.

    neyse efendim, filmin senaryosu biraz banal. aksiyon sahneleri facia, bir bıçak darbesiyle anında ölen insanlar, ingiliz karargahından türk mahkumları kaçırmak, ve bunun gibi sahnelerle cüneyt arkın filmleri gibi. ben bu banalliklerin arkasında osman seden'in olduğundan eminim. ama rejiye (kamera açılarına, ışığa, sahnelerin ele alınışına vs.) bakacak olursak, lütfi akad'ın elit ve yalın sinema dilinin hakim olduğunu görüyoruz.

    son olarak (1952 istanbul'unda çekilmiş ve 1920'lerin istanbul'unu resmeden bir film olduğu için) izlerken "ah istanbul, nasıl da içine etmişiz senin güzelim şehr-i istanbul" diye içinizden geçireceksiniz.
  • ömer lütfi akad ın yönettiği ayhan ışık filmi. 1950'lerde siyah beyaz çekilmesi nedeniyle artık çok hatırlanmaz ama cidden başarılı bir filmdir.
    hatta bence sinemamızın gizli hazinelerinden biridir.
hesabın var mı? giriş yap