• tarantino ustalığının sadece kameraya yansıdığı bir film. evet, imdb'de abartıldığı kadar olmamış.
  • film 153 dakikalık uzun süresi ile gayet başarılı ve akıcı bir öyküye sahip. ki bu akıcılık pulp fiction 'daki gibi farklı olay örgülerinin buluşması ile de zirve yapıyor. ama dersen ki bu film en iyisi mi? ben de sana git pulp fiction izle derim. tarantino diğer filmlerini bu filmi çekmek için bir hazırlık olarak görebilir ama benim için hala tüm tarantino filmlerini izlemek pulp fiction'ı izlemek için yapılacak bir hazırlıktır. annesi gibi kızılderili olan apachi aldo'yla kendisini özdeşleştirip: "that’s my masterpiece" diye röportajlarında filmini vurgulayan tarantino'nun nazi işgali altındaki fransa'da çektiği bu spaghetti western kesinlikle yönetmenin psikopat bir sinefil olduğunu bariz bir şekilde seyirciye hissettiriyor. bu sebeple sana tavsiyem git ve izle. daha geniş bir film analizi için; (bkz:http://ikisuperfilmbirden.blogspot.com/…l-0-21.html)
  • brad pitt'in karın kaslarını görmediğimiz ender filmlerinden!
  • --- spoiler ---

    son sahnesinde aldo’nun “bu benim başyapıtım” demesi tarantino’nun bu film için bu yorumu yapmasına yoruluyor ya (doğru da sanırım), keşke şöyle bi şey olsaydı diyorum ben de..

    aldo filmin ortalarında bi nazinin daha alnına swastika çizerken şey diyordu “gitgide ustalaşıyorum”, hah işte orada şey deseydi, “ilk yaptıklarım daha iyiydi sanki, sonra bozuldu” ve en son sahnede de şey deseydi “hah sonunda ilk yaptıklarım kadar iyi bi tane yapabildim”.. işte asıl tarantino özeti bu olurdu. çünkü tarantino ilk üç filmi sonrasında (rezervuar, pulp ve jackie) bi daha hiç o ayarda filmler yapamamıştı. hatta bazısında baya baya sıçmıştı (kill bill’ler).. basterds onun ilk üç filmdeki tarantino’ya dönüşünü müjdeleyen bi film benim nezdimde.. ama kesinlikle başyapıtı değil.

    tarantino ilk üç filmde oluşturduğu entelektüel sinefil imajını sonraki filmlerinde bozuk para gibi harcamış, gereksiz bi seksenler video filmleri estetiğine kaymış, anlatacak bi şeyi kalmamış bi adam portresi çizmişti. öyle ki bu filmin de fragmanı yine bu minvalde bi film çıkaracağı intibaını vermiş, filmin ilk bölümünü seyrederken bu tarz bi şeyler beklememize sebep olmuştu..

    filmin ilk başında uzaktan gelen nazi konvoyu ve onların gelmesini oturarak bekleyen lapadite, o sırada çalan ayışığı ve morricone karışımı müzik ve yaratılan spagetti western atmosferi filmin yine geyik olacağı fikrini bize vermişti. hatta lapadite ve landa’nın konuşmalarında artık bi yerde lapadite işin sarpa sardığını anlayacak, birden zulasından baltasını (ya da altıpatlarını) çıkarıp bağıracak, o an kamera yüzüne zoom yapıp görüntü donacak, kill bill’de kiddo’nun düşmanlarını gördüğünde çalana benzer bi melodi çalacak ve lapadite bütün nazileri teker teker haklayacak diye bekledik.

    aaa… olmadı. tarantino bu geyiklerden vazgeçmişti meğerse ve gayet gerçekçi bi şekilde film ilerledi. zaten o ana kadar landa ve lapadite arasındaki mükemmel diyaloglar tarantino’nun eski güzel diyaloglarına döndüğünü bize müjdelemişti.. sonu da güzel geldi ve tarantino’nun ilk üç filmi ayarında güzel bi eser seyretmekte olduğumuzun farkına vardık.

    filmin devamında bu kalburüstülük çok ufak bi iki hataya (soundtrack seçimi mesela.. ikinci dünya savaşı atmosferini yok eden modern şarkılar kullanılması bana göre hata, şurada okuduğum bazı eleştirilere göre güzellikmiş.. farklı düşünüyoruz bu konuda) rağmen devam etti. ve finale geldik. işte en fazla bahsetmek istediğim yer bu final zaten..

    nazi üst düzey bi topluluk sinemada zoller’in üç yüz düşman askerini teker teker mıhlamasını tezahüratlar eşliğinde izliyor. tarantino bu sahnede bize, bu insanların ne kadar çiğ olduklarını gösteriyor. oturmuş takır takır insan öldürülmesini zevkle ve tezahüratla izleyecek kadar boş, militarist, vicdansız vs insanlar.. ve iki dakika sonrası.

    o ne.. daha iki dakika önce ne kadar çiğ dediğimiz insanlar yerine biz konuyoruz ve bu sefer iki yahudi kökenli asker, tıpkı zoller’in saat kulesinde konuşlanmasına gönderme yapar bi şekilde locadan takır takır önlerine geleni tarıyor, shosanna’nın görüntüsü beyaz duman üstünde kahkahalar atıyor ve basterds seyircisi birden deminki nazilerle aynı kefeye konuyor. tarantino bize “yok aslında bunlardan bi farkınız” mı diyor???

    entry’min ilk yarısını bu yüzden yazdım. çünkü bu sahneyi iki farklı şekilde cevaplayacağım.

    bir.. tarantino bu göndermeyi bilerek yapmıyor, farkında bile değil bu benzerlikten. ya da farkında olsa da umursamıyor.

    bu düşük bi olasılık. gerçi tarantino’nun bütün charles bronson filmlerini ve benzer intikam temalı filmleri seyretmiş olduğuna eminiz. o filmler hep bu ikileme düşerlerdi. kötü adamlar filmin başında iyileri öldürür, ne kadar kötü oldukları seyirciye gösterilir, böylece ölmeleri gerektiği fikri aşılanır ve kahraman teker teker hepsini öldürürdü. ama bu sefer de kahraman, kötü adamlarla aynı şeyi yapmış olurdu. o da katil olurdu yani.. ama işte bu filmlerin yazarları yönetmenleri bu benzerliği fark edecek entelektüel birikime sahip olmazlardı.. ya da fark ederlerdi de umursamazlardı.

    tarantino bu filmde de benzer bi şey mi yapmıştı acaba.. ilk olarak bize zoller’in filmini seyreden iğrenç yaratıklar gösterdi, sonra da hepsini takır takır zevkle mi öldürdü. siz böcekten aşağı yaratıklarsınız, biraz önce üç yüz askerin öldürülüşünü tezahüratla seyrediyordunuz, oysa asıl siz ölmeye layıksınız.. geberin ulan..

    mıydı tarantino’nun demek istediği..

    faşizan davranışlar düşmanların değil, bizim hakkımızdır diyen klasik milliyetçi fikir miydi tarantino’nunki..

    iki.. tarantino bizi eleştiriyordu. yok aslında bunlardan bi farkınız diyordu. nazileri aşağılıyorsunuz, zoller’in cinayetlerini zevkle seyrettiler diye, oysa siz de aynısını yapıyorsunuz işte bak..

    eğer bu film tarantino’nun jackie’den hemen sonra çektiği film olsaydı kesinlikle bu olasılık derdim. fakat işte tarantino bütün o entelektüalitesini bozuk para gibi harcayıp karşımıza bunla çıkınca o kadar emin olamıyorum artık.

    eğer bu olasılık doğruysa o zaman bu film bi “yahudi intikam mastürbasyonu” değil, tersine yahudilere laf sokan bi filmdir. yeter artık senelerdir kafamızı şişirdiniz soykırım da soykırım diye, al işte size bi intikam filmi yapsak en fazla zoller’in filmi ve onu seyreden naziler gibi oluyorsunuz.. derdiniz bu mu.. naziler şeytan, siz melek.. e yeter artık, bu fikriyatın sizi götürdüğü yer nazilerden çok farklı değil..

    mi diyordu tarantino?

    duman üstünde kahkahalar atan shosanna, kurşunla tarama, üstüne bi de yanma.. artık abartı üstüne abartıyla gözümüze sokuluyordu bu intikam fetişi.. ama işte tarantino bunu bi yahudi, ya da herhangi bi intikam temalı film izleyen seyirci eleştirisi için mi kullanmıştı, yoksa tam tersine bunu yücelterek mi kullanmıştı..

    bizim ilköğretim kitaplarındaki bazı cümleleri, içindeki “müslüman, osmanlı” kelimelerini “ingiliz” diye değiştirerek (ve tersini de yaparak), öğretmenlik yapacak sosyal bilgiler öğretmen adaylarına okutmuşlar.

    müslümanlar şu kadar zamanda ilerlerken ingiliz kuvvetleri üçte bir zamanda ilerliyordu.. ingilizler süper, osmanlılar kötüydü vs.. gibisinden cümleler.

    bizimkiler bu okuduklarını ölümüne eleştirmişler.. sonra gerçeği söylemişler adamlara, bunlar bizim kitaplardan demişler.. bazı öğretmen adayları şunu demiş,

    “onlara yakışmıyor ama bize yakışıyor bu laflar”

    tarantino acaba bunlardan biri mi, yoksa entelektüel bi muhalif mi.. bilmiyorum ve bu filmde en fazla bunu merak ediyorum (aldo’nun boynundaki izden bile daha çok.. kaba’nın dediğine göre carradine’a bi gönderme ama ehjaehaeu)..

    --- spoiler ---
  • gerçekten de bir masterpiece olmuş bu film kanımca. 2.dünya savaşıyla ilgili yüzlerce film var ama bu tür bir bakış açısını ilk defa görüyoruz bu da ancak tarantino'dan beklenirdi zaten. filmde en hoşuma giden noktalardan bir tanesi, herkesin kendi dilinde konuşmasıydı. almanlar kendi aralarında almanca, fransızlar kendi aralarında fransızca konuşuyolardı. eğer birgün bir film çekicek olsam, insanları mutlaka kendi dillerinde konuştururum diye düşünürdüm hep zira yabancılara bozuk aksanla ingilizce konuşturma adeti beni deli ediyor. bu yüzden tarantino'yu bir kez daha takdir ettim. filmde beni tek (o da çok az) rahatsız eden, brad pitt'in abartılı günay aksanıydı, o kadarcık kusur kadı kızında da bulunur ama di mi? soundtrack herzamanki gibi harikadaydı bol bol ennio morricone duyma fırsatımız oldu (aşağıda detaylı bir sonudtrack listesi vericem) senaryo açısından bakıcak olursak neredeyse kusursuz diyebilirim çünkü bir senaryoda en çok göze batan şey boşluklardır ve bu filmde boşluk yoktu kardeşim. tarantino filmlerini her izlediğimde tarantino'ya bir kez daha küvette kendini boğmaktan vazgetiği için minnettar kalıyorum zira ufkumuzu genişletiyo. şimdi gelelim en sevdiğim bölüme yaaani trivialara :))

    * quentin tarantino, bu filmi yazmaya kill bill volume 1'den önce başlamış fakat güzel bir sona karar veremediğinden araya kill bill'i almış.

    * tarantino, bu filmin bir savaş filmi olması kadar aynı zamanda bir spagetti western havasında olmasını istiyormuş o yüzden filmin adını ilk önce "once upon a time in nazi-occupied france" koymayı düşünmüş fakat sonra vazgeçip ilk chapter'ın adı olarak kullanmış.

    * lt. archie hicox rolü ilk önce simon pegg'e verilmiş fakat pegg başka bir film çektiğinden rol michael fassbender'e gitmiş.

    * sgt. donny donowitz rolü için ise adam sandler düşünülmüş fakat sandler o sırada funny people'ı çektiği için rol eli roth'a gitmiş. (bir 2. dünya savaşı filminde adam sandler'ı oynatmak zaten büyük bir hata olurdu bence! ne alaka yani? iyiki de eli roth'a vermişler rolü acayip iyi bir seçim bence.) (bu arada funny people ne boktan bir filmdir yaw! söylemeden geçemicem)

    * tarantino, francesca mondino rolünü bizzat julie dreyfus için yazmış.

    * nastassja kinski bridget von hammersmark rolü için düşünülmüş hatta tarantino aktrisle konuşmak için almanya'ya bile gitmiş ama sonradan rol diane kruger'a gitmiş. (bence çok yerinde bir seçim)

    * madame mimieux rolü için isabelle huppert düşünülüyormuş fakat kendisi başka bir film çektiğinden rol maggie cheunga gitmiş. fakat film çok uzun olduğundan kısaltılması gerekiyormuş bu yüzden madame mimieux karakterinin olduğu sahneler kesilmek zorunda kalmış. (madame mimieux sinemanın asıl sahibi, belkim director's cut versiyonunda izleyebiliriz kendisini)

    * michael madsen babe buchinsky adlı bir film yıldızını oynayacakmış ama sonradan vazgeçilmiş sanırım.

    * col. hans landa rolü için ilk seçim leonardo di caprio imiş fakat tarantino bir nazi subayını ana dili almanca olan birinin oynaması gerektiğini düşündüğü için rol christoph waltz'a gitmiş. (tarantino kusura bakmasın da leonardo'yu bir nazi subayı rolünde oynatmak acayip saçma olurdu bence! kimse o nazi subayını ciddiye almazdı yaw!? eğer bu filmde adam sandler ve leonardo oynamış olsaydı, yeminle bi boka benzemezdi. oyuncu değişiklikleri çok istikrarlı kararlar olmuş bence. özellikle christoph waltz harika bir iş çıkarmış)

    * tarantino'ya filmin ismini niye yanlış yazdığını sorduklarında "işte bunu hiçbir zaman açıklamıyacağım, bu tür sanatsal bir hareket yaptıktan sonra tutup da onu açıklarsanız hiç bir değeri kalmaz" demiş. (zamanında bununla ilgili bir entry yazmıştım (bkz: #14204199) tarantino'nun bu açıklaması, benim 1. ve 2. maddelerde bahsettiğim sebeplerden birisi olduğuna işaret ediyor sanırım hehehehe)

    * filmde izlediğimiz nation's pride adlı filmi eli roth yönetmiş.

    * filmin müziklerini ennio morricone yapacakmış ama baarìa adlı filmin müziklerini yapmaya başladığından film için yeni müzikler yazamamış, o yüzden eski filmlerinden müzikler kullanılmış.

    * nation's prideda amerikalı bir askerin "i implore you, we must destroy that tower!" dediğini duyuyoruz. o repliği söyleyen tarantino'ymuş.

    * film ilk tamamlandığında süresi 3 saat 10 dakikayı buluyormuş. ilk gösterimden 2 gün evvel tarantino filmi kısaltmış ve 153 dakikaya indirmiş.

    * shosanna dreyfus'un ismi julie dreyfus'dan esinlenerek konulmuş.

    * shosanna dreyfusu son sinema sahnelerinde giydiği kıyafet die sehnsucht der veronika vossta veronika voss'un giydiği kıyafete bir göndermeymiş.

    * landa'nın filmin başında lapadite'lerin çiftliğinde içtiği pipo bir sherlock holmes piposuymuş. (http://www.sherlock-holmes.co.uk/jobs/cameo.jpg)

    * filmin ilk senaryosunda shosanna karakteri, fransız direnişinin aktif bir üyesi olarak çizilmiş hatta çatıdan dürbünlü tüfekle nazileri falan vuruyomuş. fakat araya kill bil lgirince, tarantino bu "intikam senaryosunu" kill bill'de kullanmış ve inglourious basterds'da shosanna'yı daha dikkat çekmeyen (low profile) bir karakter olarak yaratmış.

    * silinenen sahnelerden birinde the bear jew'in beyzbol sopasının hikayesini ögreniyormuşuz. cannes gösterimi sırasında bu sahne mevcutmuş sonradan silmişler. ayrıca sopanın üstüne kazınmış isimlerden birisi anne frank'mış.

    * tarantio'nun pulp fiction'dan sonra ki en yüksek hasılatlı filmiymiş.

    * filmde "jew hunter" lakaplı hans landa'yı oynayan aktör christoph waltz'un oğlu hahammış.

    --- spoiler ---

    * filmde aldo raine'in boynunda büyük bir yara işareti görüyoruz. film boyunca bu işaret açıklanmıyor ama senaryoda verilen ipuçlarına göre raine bir linçten kurtulmuş. sebebi bilinmiyor.

    * hans landa'nın bridget von hammersmark'ı boğduğu sahnede, hammersmark'ı boğan eller tarantino'ya aitmiş. (ne adam be!)

    * eli roth ve omar doom sinemanın yanması sahnesinde az kalsın yanıyolarmış. çekimden önce yapılan testlerde alevlerin sıcaklığının 400 dereceye çıktığı görülmüş. çekim sırasında ise alevler kontrolden çıkmış ve odanın tavanında sıcaklık 1200 dereceyi bulmuş! o sırada tarantino bir vinçin üstünde alev geçirmez bir kıyafetle çekimi yapmaya çalışıyomuş. kimse çekimi durdurmaya cesaret edememiş, o sırada orda bulunan itfaiye ekibi "eğer 15 saniye daha çekim yaparsanız tavanı tutan çelik çökücek" demiş. roth ve doom ufak yanıklarla olayı atlatmışlar. (helal olsun valla ne diyim, bakın millet canı pahasına film çekiyo o yüzden filme bok atmadan önce 2 kere düşünün derim hehehehe)

    * filmin sonunda raine ve landa pazarlık ederken telefonda duyduğumuz ses harvey keitel'a aitmiş. (onsuz bir tarantino filmi düşünülemez zaten)

    --- spoiler ---

    soundtrack

    "the green leaves of summer"- nick perito & his orchestra

    "the verdict"- (la condanna)- ennio morricone

    "l'incontro con la figlia"- ennio morricone

    "white lightning (main title)"- charles bernstein (kill bill'de de vardı bu)

    "il mercenario (ripresa)"- ennio morricone

    "slaughter"- billy preston

    "algeri: 1 novembre 1954"- (battle of algiers)- ennio morricone, gillo pontecorvo

    "the surrender"- ("la resa")- ennio morricone

    "one silver dollar"-(un dollaro bucato)- gianni ferrio

    "hound chase (intro)"- charles bernstein

    "the saloon"- riziero ortolani

    "bath attack"- charles bernstein

    "claire's first appearance"- jacques loussier

    "the fight"- jacques loussier

    "davon geht die welt nicht unter"- zarah leander

    "the man with the big sombrero"- samantha shelton, michael andrew

    "ich wollt ich waer ein huhn"-lilian harvey, willy fritsch

    "main theme"- from the mercenaries (1968)

    "cat people (putting out the fire)"- david bowie

    "mystic and severe"- ennio morricone

    "the devil's rumble"- davie allan and the arrows

    "what'd i say"- rare earth

    "zulus"- elmer bernstein

    "tiger tank"

    "un amico"- ennio morricone

    "eastern condors"

    "rabbia e tarantella"- ennio morricone
  • nihayet 720p, 1080p bilimum kalitedeki versiyonları web ortamında gezmeye başlamış olan film.
  • tarantino'nun "nazi vs yahudi" temalı filmlerle dalga geçtiği demeyelimde, hafife alarak çektiği enteresan bir film. başyapıt, masterpiece gibi kelimeler hele hele imdb'de 8.5 puan bu filme yakışmıyor.

    öncelikle elimizde bir adet film yok. bunu görmek için sinema dehası olmaya da gerek yok. iç içe geçmiş 3-4 adet film izliyoruz ve bu chapter'lar sayesinde olmuyor. her bölümde o filmin devamını izliyoruz. buna göre bazı sahneler tarihi tarzda, bazı sahneler modern tarzda çekilmiş. bundan kastım sahnelerin kendi hikayesi olduğu gibi kendilerine ait bir havaları var.

    fransız ablaya hayran kaldım. christoph waltz'ın önüne gelen dili ustaca konuşmasına bittim. spoiler olacak diye burada afişe edemeyeceğim birkaç sahne var ki (filmin başı, bar sahnesi, fransız ablamızın olduğu her kare) gerçekten olmuş dedirtiyor insana. hani filmin geneli ile alakası yok. bir tarafta kafa yüzenler, amerikan aksanlı bol hamburgerli adamlar... diğer yanda onur mücadelesi yapanlar hayatlarını hiçe sayanlar.

    birkaç defa seyredilmeli ama bu filmin güzelliğinden değil, eğer illa filmi tartışmak istiyorsanız. daha 2 gün önce pulp fiction izlemiş birisi olarak filmden etkilendiğimi kabul ediyorum ancak (belkide sorun bende) tarantino'nun tarzını bir türlü sevemediğimi itiraf ediyorum. ben bu filmden bunu anladım.

    son bir sözde kendisine gitsin bari, tarantino eğer kendine inansan, o elinin ayarını tutturabilsen apocalypse now ayarında bir savaş filmi, (sağlam aşk filmi bilmiyoruz ki örnek verelim) unutulmayacak bir aşk filmi yapabilirsin ama bu yer yer saçmalaman ve bir çuval incirin üstüne üç şarjör kurşun sıkmanın anlamını çözemiyorum. affet... ben pulp fiction'a geri dönüyorum.
  • yani oldukça iyi filmdi lakin içimde ukde kalmadı dersem yalan olur

    --- spoiler ---

    landa ile shosanna yüzleşmeliydi. hatta landa'nın akibeti shosanna'nın elinden olmalıydı... intikam istiyoruz.

    --- spoiler ---
  • 300 küsür yoruma, "inglourious basterds" hakkında kafasında bir tanım veya verebileceği bir örnek olup eklemekten çekinmeyen 300 küsür sinema izleyicisine üstün körü bir bakış atmak ihtiyacı duydum, film hakkında bir kaç satır yazmadan önce..

    bunu; yazacaklarıma son halini vermeden acaba değişik bir bakış açısı bulabilir miyim diye değil, söylemek istediğimi söylemiş olan var mı diye yaptım.iyide yaptım.

    eleştirisinde, yahudi lobisine bulaşmamış bir savaş filmi olmayacağı gibi, diğerleriyle kıyaslanmayacak bir tarantino filmi olmayacağına artık eminim.gurme değilseniz, son yediğiniz makarnanın öncekilere göre olan lezzetini düşünmeden yersiniz.ama söz konusu tarantino olunca, insanlarda refleks bir "lezzet" kıyaslaması ortaya peydah oluveriyor.yersiz!

    chapter'sız kaç ane tarantino filmi var bilmiyorum, ama "bence iç içe geçmiş farklı hikayeleri birleştirmiş aga, kolaj film yani abarmaya gerek yok" diyebilen sinema severlerin(!) uzağında durması gerekir.yani konuşmayı bırak, düşünmesinler bile bu filmi.pavarottiyi * ne kadar tanıyor ve takip ediyorsa, tarantino filmleri(!) ile o kadar haşır neşir, "kült film entelleri" ortak bilinçle, dahiyane fikirleri serpiştirmişler.yönetmenin aslında ne demek istediği ile ilgili yorumların, filmin esası olduğu gibi bir yanılgı içinde olanları hala görmek, biraz hayal kırıcı tabi.

    "20 yıllık projem", karakter ağzından "baş yapıtım diyor" merchandise çalışmalarından bi haber, post production denen naneyi ve hepsini geçim, sinemanın eninde sonunda bir ticaret olduğu gerçeğinden yoksun bünyelerin, sığ eleştirilerini, "sonraki filminde de kesin böyle yapar" saptamaları(!) takip etmesi normal sayılır.

    --- spoiler ---

    otu boku bertaraf etikten sonra film hakkında kelam etmek gerekirse, baş rollerde "alman subayın" ve "brad pitt biraz sönük mü kalmış sanki" karakterinin ve 20 küsür süikast girişiminden sağ kurtulup intihar etmiş gerçek bir 2. dünya savaşı liderinin, ayak bileğinin buz gibi sularından gelen dinamit lokumlarıyla son bulacağı fikrine seyirciye inandıran bir film izledim.(birileri ekranın ortasında çıkan oklardan bahsetti, tekrar izleyeceğim, çünkü atmosferi solurken kaçırmışım.)

    daha ilk dakikalarda bir bardak süt isteyen alman subayın "kapıdan giren farelere gösterilen konukseverlik" açılımı başladığı sırada " hay anan züküm evde yahudi var!" nidası attıran, film boyunca aynı gerginliği aynı subayda hep yaşatabilmiş bir film.

    "brad pitt biraz sönükmü kalmış" karakteri filmin başlarında takımına konuşma yaparken, "bunlarmı soysuz piçler? yetimhanedeki en süt oğlanlara benzeyen 20 li yaşlardaki tüfek boy askerler mi nazi kesecek?" dedim, yahudi ayısı kasap çırağından hallice tamam, ya gerisi?
    işin bir de, alman astsubayın öttürülme çabası sahnesi var ki, karanlıktan gelen sopa seslerinin "herif zırlayarak şakıyacak off olaya gel!" gerilimli kısmı var.hitlerin arı alman ırkı fikrine, o tipin neden özellikle mavi gözlü ve sarışın bir oyuncudan seçilmiş olduğuna aşina olanlar, sahnenin sonunu daha başında görmüşler yada yönetmen gözümüze sokmuştur, böyle bir sinema filmini konuşuyoruz sanki.

    teksaslı abileriyle terör estiren gerillaları manyak tiplerden seçmemiş olması, filmin genelinde hakim olan, "objeler, argümanlar değil, onların kullanıldığı ortak amaç önemlidir" savına yakışır buluyorum.üst düzey alman subaylarının katledildiği bir sahne için "ya işte aslında bize başından beri sizde bunlar gibisiniz diyor" çıkarımı yapıp, olan bitenden, ölen gidenden, yine vahşeti adrese zamklamak fikrine takılan akıllardan farklı olarak, "durmadan isanlar ölüyor, filmin içinde çekilmiş filmde bile tek başına 300 can alan adam var, hiç mi "savaş/cinayet hiç iyi birşey değildir, hattaaaa çoook kötü bir şeydir" * demek istemiş olamaz bu ayak fetişi taranino.hayır zaten alman ordusuna, 15 kilo madalya alacak kadar adam öldürerek hizmet etmiş subayın, tropik adada 1 bahçeli villaya, tarabyada bir daireye bir de cep telefonuna* satması, filmin sonunda da olsa ne gibi bir mesaj vermeli izleyene?

    herifçioğlu hitlerin kafasına bir şarjör boşaltan yahudiyi ağır çekim gösterirken, "bak azizim tarantino vahşeti bu işte, klişe, klasik yani, kan, vahşet okey?" diyebiliyorsanız, kremalı tatlıya sigara basıp uzaklaşan subayın ardından götü başı dağılarak ağlayan yahudi kızın yarattığı etkiden uzaktasınız demektir.

    --- spoiler ---

    osuruktan duygu bombardımanı saçarak hikaye anlattıktan sonra, 1.90 lık sömürge artığı zenci fransızla, yahudi kızın tutkuyla öpüşerek vedalaşması, tutunamayanlar'dan ziyade "ayak sahnesi olmasa şaşardım zaten" söylemine götürür sizi.

    sinemanın ticaret, filmlerin ürün olduğu ortamda, kült film entellerine laflar hazırladım, bence siz haksızsınız ibneler!
    ayrıntıda gizlenmese mükemmel olmazdı.

    hem gişeyi hemde adını kotarabilecek kadar zeka sahibi olduğu için.
    tarantino'ya saygılarımla.
hesabın var mı? giriş yap