• yok böyle bi kriz amk. her yerde inşaat var tanıdığım herkes ev kredi çekmiş yada çekmeye çalışıyor.
  • sektorun icinden biri olarak soylemek isterim ki zaten var olan bir durumun yavas yavas kendini hissettirmesidir. yaklasik 1-2 senedir piyasada yasanan durgunluk muteahhitlerin elindeki sicak para sayesinde biraz olsun otelendi ve yeni projelerin yapimina devam edildi. ancak o gunler geride kaldi diyebiliriz. bu durgunluk ortaminda satislar istenilen seviyede gitmedigi icin olmadigi soylenen emlak balonu (bence coktan baslamisti bu balon) daha da buyudu. sektor su an icin freni bosalmis kamyon gibi gidiyor. maliyetler bu kadar yuksek giderse durdurulmasi biraz zor gibi duruyor malesef.
  • krizin başlangıcı olarak 2015 ocak ayından itibaren dersek daha doğru olur.

    şöyle ki;

    bir dükkanımız vardı.

    atadan, dededen kalan istanbul'un oldukça merkezi bir yerinde ve caddesinde idi. kiracısı da vardı ve düzenli ödüyordu.

    ama paraya sıkıştık. sene 2015 ocak ay'ı. hemen bddk onaylı bir ekspertiz firmasına dükkanın değer tespitini yaptırdık.

    firma raporu hazırladı, hemen satış fiyatı, orta vade satış fiyatı ve uzun vade satış fiyatı ve maximum iskonto yüzdelerinin belirlendiği raporu onayladı gönderdi.

    yurt içinde oldukça tanınan bir emlak firması ile çalışmaya karar verdik.

    sonuç.

    sene 2018 mart. yani 3 sene sonra. 2015 ocak ayı fiyatının üzerine sadece % 10 koyduk hala bekliyoruz. müşteri gelsin de satalım diye.
  • sorun inşaat sektörü degildir.asıl sorun kaynak tahsisinin bozulmasıdir.

    1) ayakkabıcılık, beyaz eşya , marketçilik vs. nasıl bir sektör ise , inşaatta öyle basit bir sektördür. her sektörün beslediği ve beslendiği damarlar vardır. beyaz eşya sektörü mesela, bir sürü ham ve yarı mamule ihtiyaç duyar. öncelikle şu sadece inşaatın ekonomiyi en çok harketlendirdigi savina dayanan uber özelliği kafamizdan silelim.ne yani inşaatta çalışan amele istihdam sayılıyorda , ayakkabı fabrikasında çalışan adam işsiz mı sayılıyor?

    2) misal bu memlekette herkes bir gece rüya görse ve her gün yeni bir ayakkabı almayı kendine kutsal bir görev olarak adletse. ayakkabı fiyatları en az x 10 yapar değil mi? bir çift ayakkabının 1000 tl olduğu bir yerde ne yapardınız? elde avucta ne varsa bir tezgah- iki makine bir de ufak atölye açıp ayakkabı üretmek isterdiniz değil mi? işte inşaat olayında da yaşanan tam olarak bu. bir ekonomik çıkar biriminin,kârın olduğu yere hücum etmesi kadar doğal bir şey yoktur.

    3) ancak sizin ayakkabı üretmenizin ülke ekonomisi için bazı fırsat maliyetleri vardır. mesela siz senede 100 kg. peynir üreten birisiniz. ayakkabida var olan karlılık sızı cezbetti ve yeni bir işe girerek 50 adet ayakkabı urettiniz. bu işlemin ülke muhasebesinde karşılığı sadece pozitif olarak 50 çift ayakkabı olarak çıkmaz, birde negatif yönü vardır ki o da 100 kg peynirdir.

    4) işte türkiye'nin yaşadığı asıl sıkıntı yukarıdaki 3 madde de özet olarak yer almaktadır. bu örnekleri inşaata evirirsek;

    herkes işi gücü bırakıp insaate başlamıştır. ülkede var olan sektörler ya yok olmuş ya da uluslararası rekabet düzeyini sürekli artan bir hızla kaybeder hale gelmiştir.ulke üretim dinamiğini yitirmiştir. niteliksiz nüfus, tarım ve hayvancılık yerine insaatte çalışarak büyük şehirlere zaten var olan göçü epey bir hızlandırmış, bunun yanında artan sulama olanaklari ve makineleşmeye rağmen türk tarımı biter hale gelmiştir. üstüne bir de kur baskısı ve ucuz ithalat eklenince ülkede tarım ve hayvancılık üretimi yapmak boş bir uğraştan öteye gitmemektedir. değerin kontrolsüz artışı, spekülatif yatırım olarak değerlendirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. belediyeler rantiye yuvası haline gelmiştir. rantın fazla oluşu rüşvet, mafyalasma gibi problemleri beraberinde getirmiştir. bir de şehircilik yönü var ki o zaten bambaşka olumsuz bir konu. kısacası sektöre olan büyük bir hücum , ülke ekonomisinde var olan diğer sektörleri yavaş yavaş bitirmiş, geçici olarak sağlanan istihdam faydası yanında büyük bazı zararlarda ortaya çıkarmıştır. unutmayın, başta da dediğim gibi burada sorun olan inşaat sektörü değil. bu dediklerim , ülke bir bütün olarak ayakkabı, mutfak masası, selpak vs. üretmeye başlasa da aynen geçerli olacaktı. yani sektör o olmuş, bu olmuş sorun değil. asıl sorun , arzı oluşturan üretim gücünün dengesiz ve riskli bir biçimde bozularak yapılanmasıdır.

    takip edenler varsa , geçenlerde bu sözlükte " mara nehrinden geçmeye çalışan bizon-gunu sürüleri için köprü yapılması" fikri ortaya atılmıştı.tabiki tinsahlardan korumak için. çok alakası yok demeyin aslında tam da bizim konumuzla alakalı. sonuc olarak herkes karşı çıkmış ve ortak kanı şu olmuştu;

    "köprü yapılırsa; timsahlar ölür, timsah olmayınca bizon ve gunu sayısı artar, sayı artınca otlaklar kurur ve çöl olur, otlaklar kuruyunca tüm gunular ve bizonlar da ölür."
  • balondu sönmeye başladı. inşaat istikrarı biryere kadardı. para suyunu çekti betonlar boş kaldı.
  • istanbulda daire fiyatları sizlere yüksek gelebilir ama anadoluda ki fiyatlar istanbuldan daha yüksektir.denizlide 1milyon liraya daire var.olduğu bölgeye gece 10 dan sonra toplu ulaşım yok.en yakın bim 5 km uzakta.okul zaten yok.geçen bergamaya gittim orasıda aynı. başka şehirleri gördüm adamlar uçmuş.kaşta daire satılıyor, istanbulda o paraya 3 tane residanstan ev alırsın. düşün daire bu ! bir havuzu var onada tüm site giriyor.dün antalyayı gördüm keza orasıda öyle. yaparken kim soruyorsunuz.
    tabiki en büyük suçlu bu fiyatlarla ev alan gerizekalılardır.
  • nisanda çıkacak yeni deprem yönetmeliği ile beton c20 olan beton sınıfı c25 e çekilece donatı sınıfı da değişiyor. masrafları daha da artar. ama mütahitlerin asıl sıkıntısı malzeme ücreti değil malumunuz. insanlar için artık ev bayağı bi faiz külfeti.
  • sektörel bir doğal seleksiyon veya elek fonksiyonu icra edecek hadisedir.
    pozisyonu nakit veya en azından orta-uzun vadeli borç olan nispeten az sayıda şirketin ayakta kalacağı görülüyor.
    sektör dışına yayılıp amerika'daki gibi ulusal kriz hale gelmez çünkü orada sıkıyı gören vatandaş kredi notunun çöp olacağına aldırmadan anahtarı bankaya iade etti. türkiye'deki borcuna sadık kitle ne yapar eder, bulur buluşturur ödemeye gayret eder.
  • türkiyede iyi-kötü var olan sanayi üretimi son 10 yolda yerini inşaata bıraktı. yani fabrikası olan adamlar son 10 yılda fabrikalarını satarak inşaat işine girdi. özelleştirmelerle gelen sıcak parayla inşaat sektörü biranda şahlandı, sadece devletin ihale ettiği projeler değil, konut sektöründe de müthiş bir canlanma oldu. faizlerde iyiydi ozaman baya düşüktü. emlak balonu büyüdükçe fiyatlar şişti, inşaatçılar az ekmeğini yemedi bunun. inşaat sektörü canlanınca ona bağlı birçok sektör de eş zamanlı canlanmaya başladı, nitekim ekonomik gelişme sanayi üretiminden çıkıp inşaat sektörüne yönelince sektördeki olumsuzluklar patlamaya hazır balon gibi elde bekliyor. inşaat sektörüne lafım yok ancak, inşaat sektörünün ekonomideki fırlatıcı etkisine çok aldanmamak lazım, dengeli ve sürdürülebilir ekonomik büyüme ancak sanayi üretimiyle mümkün olur. geçtiğimiz 10 sene içersinde sadece inşaata yatırım yapılacağına katma değer üretebilen bir alan yaratabilseydik daha farklı olabilirdi. en nihayetinde inşaat sektörü patlayınca elde de birşey kalmayacak çünkü hazır sanayi üretimlerinide elden çıkardığımız için bu durumdan nasıl çıkarız bilemem. elde satacak bişeyde kalmadı çünkü
  • henüz kriz tam olarak başlamadı. çünkü türkiye'de insanlar geleneksel olarak tok satıcıyı oynamak konusunda muazzam yetenekliler. hala konut fiyatları çok ama çok yüksek.

    ne zaman ki önce bankalar, sonra aklı az da olsa çalışanlar zararı sonlandır (cut losses) mantığına girerek ellerindeki konutları alıştığımızın yarı fiyatına elden çıkarmaya başlayacaklar. işte o zaman inşaat sektöründe kriz neymiş anlayacağız.

    ve bu kriz umarım türkiye için bir fırsata dönüşecek.

    15 yıldır ülkenin üstüne çöken ve gitmek bilmeyen, ülkeyi her gün daha kötüye götürdüğü, her geçen gün yeni düşmanlar yarattığı halde hep suçu başkalarına atan, toplumu ayrıştıran, özgürlükleri karartan, üretmeyen, sahte başarılar yaratıp bunlara kendi bile inanan, tüm servetimizi betona, demire harcayan, ilkokul mezunu müteahhitleri zengin etmekten başka ülkeye hiçbir faydası dokunmayan cahil, öfkeli, dogmatik bir zihniyetten kurtulacak bir gün bu ülke.
hesabın var mı? giriş yap